Alman Evi’nin Açılışı Yapılacak Zannetmiştim…
Alman Büyükelçi Dr. Eckart Cuntz; Kars Paşaçayır Mahallesi’nde bulunan ve Çarlık Rusya döneminde 1910 yılında Alman Pfeiffer tarafından yapılan evin restorasyon çalışmalarına katkıda bulunan firmaların adlarının bulunduğu plaketin açılışını yaptı.
Bu haberde altı çizilmesi gereken nokta: “Evin restorasyon çalışmalarına katkıda bulunan firmaların adlarının bulunduğu plaketin açılışının yapılması” idi.
Sayın Büyük Elçi gelmeden haberleri geldi. Bu haberlerin başlıklarını okuyunca restore edilmiş eski bir Alman Evi’nin açılışını veya müzeye çevrilmiş bir Alman Evi’nin açılışının yapılacağını zannetmiştim.
Sayın Büyükelçi açılışı yapmak için geldiğine dair haberleri detaylı okuyunca, açılışın mahiyetinin sandığım gibi olmadığını anladım.
Alman Büyükelçi, sempatik tavrı ve Türkçe konuşmasıyla Alman Evin’in restorasyon çalışmalarına katkıda bulunan firmaların adlarının bulunduğu plaketin açılışını yaptı.
Büyük devletlerin kültürlerini tanıtımına ve kültür miraslarına ne kadar önem verdiğinin bir örneğini ilimizdeki bu ilginç ve anlamlı açılışla görmüş olduk.
Eski Türk Devletlerinin, Osmanlı ve Selçuklu Devletlerinin yurtdışındaki kültür miraslarına ne kadar sahip çıkılıyor?
Bilemem…
Bu soruları düşünürken, Japonya’daki bir festivali hatırladım.
Yıl 1998. Bir kurs için gittiğim Japonya’nın Kobe şehrindeyim.
Deprem yaralarını henüz sarmış olan Kobe mahzunluğunu üstünden atmaya çalışırcasına festivaller düzenlemekteydi…
Bu Uluslararası festivallerden birine katılmıştım.
Dünya’daki birçok ülkenin yemekleri, kıyafetleri, müzikleri ve birtakım hediyelik eşyalarının sergilendiği festivalde stantları dolaşırken grup arkadaşlarım kendi ülkelerinin stantlarını kısa süre içerisinde bulmuş ve memleketlileri ile çoktan hasret gidermeye başlamışlardı.
Festival alanını birkaç kez turladıktan sonra Türkiye’ye ait hiçbir şey bulamamış ve çok şaşırmıştım.
Festival komitesini bulup sormuştum. Neden Türk standı yok?...
Türkiye’ye yazdıklarını ancak ilgi görmedikleri cevabını aldıklarını söylemişlerdi.
Çok üzülmüştüm.
Bir şeyler yapmalıydım.
Festival komitesine eğer uygun görürlerse sahneye çıkıp Türkçe bir şarkı söyleyeceğimi belirttim. Hemen kabul ettiler ve memnun oldular.
Geleneksel kostümleriyle folklorik şarkılarını söyleyen Peru grubundan sonra sahne almış ve o günlerde sevilen “Ayrılık” Türküsünü mırıldanmıştım.
Seyirciler kötü sesimden ve Türküden ne anladılar bilemem, ama epeyce alkışlamışlardı.
Zorda olsa, zerre kadar da olsa Ülkemizi temsil etmiş olmam üzüntümü bir nebze olsun gidermişti.09.12.2010
.
Prof.Dr.Yavuz ÖZTÜRKLER
Kars VHO Başkanı