“Koyunculuk” ihmal edilmemeli
“Koyunculuk” ihmal edilmemeli
Türkiye, meraları geniş bir ülke olmasına rağmen fakir, verimsiz ve ıslah yönünden yetersiz meraları da olan bir ülkedir. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine çok uygun olan ülkemizde, koyun ve keçi varlığının yıllara göre artan bir seyir gösterdiği söylenemez. Oysa karların erimesinden kışın bastırmasına kadar fakir meralardan yararlanabilen koyun ve keçi, ülkemizin kırmızı et açığının kapatılmasında önemli bir hayvancılık materyalidir.Özellikle son yıllarda Avrupa’da baş gösteren kırmızı et açığı, dünya hayvancılık atlaslarında bir koyun ve keçi ülkesi olarak tanımlanan Türkiye için dikkatle izlenmesi gereken bir durumdur. Türkiyenin dış pazarda önemli bir fırsat yakalayabilmesi için koyun ve keçi üretiminde ve küçükbaş kaynaklı hayvansal verimde artış kaydeden bir seyir içerisine girilmelidir.
TUİK Hayvan istatisitikleri veri tabanına göre 1991 yılında 841,847 adedi merinos olmak üzere ülkemizde yaklaşık 40 milyon baş olan koyun, yaklaşık 11 milyon civarında ise keçi bulunduğu görülmektedir. 2015 yılına gelindiğinde koyun sayısı yaklaşık 31 milyona düşerken, keçi sayısında bir değişiklik olmamıştır. Oysa 1990 yılında toplam nüfus yaklaşık 57 milyon iken 2015 yılına gelindiğinde 78 milyona yaklaşan Türkiye nüfusunda 25 yılda 20 milyona yakın bir artış gerçekleştiğini görmekteyiz. Küçükbaş hayvan sayısındaki artışla nüfus arasında düz bir kıyaslama yapıldığında mevcut küçükbaş hayvan varlığının yeterli olduğu söylenemez.
Gerek dünya ölçeğinde ve gerekse dünya genel nüfus artışına bakıldığında her geçen gün artan gıda açığından ülkemiz de nasibini almaktadır. Dünyada genel olarak artış trendi gösteren küresel kuraklık ve iklim değişiklikleri bu açığı daha da artırmaktadır. Dünyayı ve ülkemizi gelecekte bekleyen gıda açığı için şimdiden önlemler alınması gerektiği su götürmez bir gerçektir. Bu durumda küçükbaş hayvancılığının önemi daha fazla artmaktadır. Son 25-30 yılda ihmal edilerek önemli bir miktarda düşüş meydana gelen küçükbaş hayvan hayvancılığı geliştirmek için bazı öneriler sunulabilir:
1- Koyun ve keçi etinin tüketilmesinin daha çok zararlarından bahsedilerek olumsuz yönde haberlerin yapılmaması:
Her üründe olduğu gibi bilinçli bir şekilde tüketildiğinde koyun ve keçi etinin ortaya çıkan faydalarından da bahsedilmesi daha doğru olacaktır. Sadece zararları öne çıkarılmamalıdır. Örneğin kuzu etinin kaliteli protein, önemli bir demir, çinko, bakır,
manganez, selenium, B12 ve tiamin kaynağı olduğu da vurgulanmalıdır. Öte yandan yurtdışında yapılan birtakım yöntemlerle kuzu etindeki yağ oranı düşürülerek sağlığa olan zararları önemli oranda azaltılmaktadır. Ayrıca toplum bilgilendirilirken “koyun eti zararlıdır” yaygarası yerine haftada ne kadar tüketilmesi ve nasıl tüketilmesi iyi anlatılmalıdır. Kuzu etinde bulunan kolesterol; karides, havyar, tavuk ciğeri, sığır ciğeri ,beyin, böbrek ve yumurta sarısından çok azdır. Örneğin Dünya’da en çok tüketilen et çeşitlerinden (özellikle gelişmiş ülkelerde) domuz ızgara bonfilesinde bulunan kolesterol, yağı ¼ azaltılmış kuzu inciği ve butundan daha fazladır. Kuzu eti ile dana ati arasında kolesterol miktarı bakımından neredeyse fark yoktur. Kuşkusuz hergün bir kuzuyu mangalda yağlı sade bir şekilde tüketirseniz kalp damar ve sindirim sistemi hastalıklarına davetiye çıkarabilirsiniz. Ama kişi başına düşen et miktarının gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olan 78 milyonluk bir ülkede “küçükbaş eti tüketmeyin” algısı yaratacak şekilde haberlerle fayda yerine ancak bu topluma zarar vermiş olursunuz”
2- Küçük ve orta ölçekli aile işletmeleri oluşturulması yönünde teşvikle uygulanması
3- Koyun ve keçi kesimlerini yapıp et ve et ürünlerini işleyecek orta büyüklükteki et kombinalarının kurularak Doğu illerinden canlı hayvan sevkiyatları yerine et ve ürünlerinin sevkedilmesi
4- Koyun ve keçi yetiştiriciliğini özendirecek hayvancılık teşvik ve detseklerinin arttırılması
5- Yöresine uyum sağlamış koyun ve keçi ırklarının kendi içinde ıslahının yapılarak bireysel verim özelliklerinin arrtırılması
6-Çobanların ekonomik ve sosyal haklarının devlet tarafından desteklenmesi ve bizzat ele alınması
7- Meraların ıslahı ve etkin kullanılması
8- Küçükbaş hayvancılığı sektörüne girmek isteyen genç girişlimcilere damızlık ve kredi sağlanması
9- Küçükbaş hayvanlarda üremeye yardımcı tekniklerinin etkin kullanılması
Sonuç olarak, köyden kente göçün önlenmesi için kırsal kesimde hayvancılığın geliştirilmesinden ve sorunlarının çözülmesinden başka çözüm gözükmemektedir. Koyunculuk hayvancılığın geliştirilmesi sürecinde gözden uzak tutulan bir husus olmamalı, önemli ve asıl bir hayvancılık kolu olarak değerlendirilmelidir. 15.10.2015
www.yavuzozturkler.net