Hollanda İzlenimlerim
Kars Manşet Yazarı Prof. Yavuz Öztürkler'i “Hollanda İzlenimlerim” başlıklı yazısı:
Aralık ayı içinde bir haftalık Hollanda gezisi ve Utrecht Üniversitesinde mesleğimle ilgili bir eğitime katıldım. Bu süre zarfında Hollanda’yı biraz olsun tanıma ve bu vesile ile Hollanda ile ilgili ilginç bilgiler edinme fırsatı buldum.
***
Hollanda çok küçük bir ülke.
Bizim Konya ovası kadar.
Soğuk, sulu, yeşil …
Kışın giderseniz biraz karanlık.
Asırlardır su ile savaşıyor.
Su kanallarıyla baştan başa donatılmış.
Suyun dezavantajını avantaja çevirmiş sıra dışı bir ülke.
Türkiye’den 7 kez daha küçük
Nüfus bakımından Türkiye’nin 5’te biri kadar.
Topraklarının %25’i deniz seviyesinden 7 m düşük.
800 milyar dolar milli gelire sahip.
Kişi başına düşen yıllık gelir 40 bin dolardan fazla.
Dünyanın zengin 10 ülkesi arasında.
***
İnsanları çok kültürlü, eğitimli ve mutlaka İngilizce biliyor.
İnsanları, turisti çok seviyor ve saygı gösteriyorlar.
Turizmden çok iyi para kazanıyorlar.
Orada basit bir sarkıntılık suçu ile bir insanın hayatı kararabilir.
***
Doğaya ve çevreye zarar vermeden bilim ve teknolojiye dayalı tarım ve hayvancılık yapıyorlar.
400 milyonluk Amerika ile tarımda başa baş gidiyorlar.
Çok küçük olan topraklarını denizin doldurulması ile elde etmişler.
17 milyon ülke nüfusunun %4’ü tarımla uğraşıyor.
76 milyonluk ülkemizin %30’u tarımla uğraşıyor.
Dünyanın önemli üç tarım ülkesinden biri .
Peynir üretiminde dünyada 5. Sırada ve ürettiği peynirinin %70’ni ihraç ediyor.
Gelirinin %80’i tarım ve hayvancılıktan geliyor.
Hayvan sağlığına en az insan sağlığı kadar önem veriyorlar.
Hayvanları da insanları gibi mutlu.
Özellikle çiftçileri daha mutlu.
Şap (dabak) orada unutulmuş. (Şap hastalığı virüsü bulaştırırız diye bizi Veteriner Fakültesi Kliniklerine sokmadılar).
100 milyar dolar tarım ihracatıyla ABD’nin ardından en büyük tarım ihracatçısı.
Peynirlerine “Gouda” diyorlar.
Köylerden kırsallık, geri kalmışlık ve cahillik değil, modernlik, zenginlik, temizlik, yeşillik ve mutluluk fışkırıyor.
Köyler güzel ve evleri bahçeli.
Çiftçilik kuşaktan kuşağa geçen saygın ve karlı bir meslek.
Üretim ve emeğe saygı üst seviyede.
Büyük önder Atatürk’ün köylüye içtenlikle yakıştırdığı paye orada gerçekten hayat bulmuş.
Köylü orada tam anlamıyla “milletin efendisi”.
Kimse orada “çocuğum ceketimi satar seni okuturum, yeter ki sen oku kendini kurtar “ demiyor.Çocuğunu sadece üretime yönlendiriyor.
***
Eğitim, teknoloji ve bilime, yani insana yatırımı ön planda tutuyorlar.
Vergi toplamada çok mahirler.
Vergi kaçırma, dolandırıcılık ve ticari suçlarda oldukça ağır cezalar uygulanıyor.
Ticari yaşam çok hareketli.
Didişme ve çekişme yerine dayanışma hakim.
Kooperatifçilik hayati öneme sahip.
En büyük ve en eski bankasının sahibi çiftçiler.
Tarımsal ve ticari kooperatifçilik çok yüksek seviyede.
***
Herkes spor yapıyor ve doğayı soluyor.
Her yerde dört çeşit paralel yol var.
Metrobüs, metro yolu, karayolu ve bisiklet yolu.
Bir evde birkaç araba yok, birkaç bisiklet mutlaka var.
Hollanda’lı bisikletle işe gidip geliyor.
Ulaşım aracı olarak daha çok metro kullanılıyor.
Hollandalı vatanını çok seviyor ve çok çalışkan.
İşlerini sevgi ve ciddiyetle yapıyorlar.
Çarpık kentleşme, gökdelenler, hava kirliliği ve trafikle savaş yok.
Büyük şehirlerde trafik varsa da rahatsız edici ve keşmekeşli değil.
Evlerin hepsi az katlı ve birer mimari şah eser gibi.
Tertemiz ve yeşil bir doğaya sahipler.
***
Kısaca :
Hollanda tüm olumsuzluklarını yenmiş ve mucizesini gerçekleştirmiş.
Bizim bu mucizeyi gerçekleştirmemiz zor ama imkansız değil.
Çünkü Hollanda’dan kat kat fazla bir potansiyelimiz var.
Sadece insan odaklı doğru stratejilere, eğitime, doğru bilince, ülkemizi ve işimizi daha çok sevmeye ihtiyacımız var.
www.yavuzozturkler.net