Çocuklar Doktor Olmak İster…
Çocuklara sorulan klasik bir soru vardır.
Büyüyünce ne olacaksın?...
Çoğunlukla “Doktor” cevabı alınır.
Çünkü çocuklar hep Kaf Dağındaki masallarda yaşamaktadırlar. Kaygılardan
azade, kirlenmiş dünyanın gerçeklerinden uzak, yürekleri annesine, babasına,
tüm yakınlarına ve doğadaki her şeye karşı sevgi doludur. Çocuk kalbi acıyla
kıvranan bir kedi bile olsa dayanamaz. Bir gün kötü bir hastalığın onları
sevdiklerinden koparması onlar için kabusların en büyüğüdür.
Hekimliğin önemini anlamak için çocuk gözüyle dünyaya bakmak gerekir.
Kaldı ki, Doktorlar sadece çocuklar tarafından değil, herkes tarafından
ıstırabın dindirildiği bir liman ve umutsuzluğun doruğunda bir umut olarak
görülür. Hasta da aslında çocuk gibidir, güçsüzdür, umut arar, şifa arar ve
aynı zamanda umutsuzluğa meyillidir. Hekimin yanlış bir tutumu onu
çökertmeye yeter.
Kuşkusuz her meslek kutsaldır ve önemlidir. Ama hekimlik insan sevgisini ve
fedakarlığı daha çok gerektiren bir meslektir. İnsanın mahremiyetine belki en
yakınından daha fazla vakıf olabilen mesleklerin başında gelir. Doktor her
şeyden önce sır ortağıdır. Sana hayat vermeye vesile olandır.
Hekim insancıl, insanın doğasını iyi bilen, empati yapabilen, sosyal yaklaşımlı
ve duyguları olan hasta biriyle karşı karşıya olduğunu idrak eden biri
olmalıdır.
Hastayı iyileştirmek için sadece bilgi yetmez, hekimin dili ve yüreği de
önemlidir.
Japonya’da rastladığım bir kalp doktoru, “biz kalbin iyileşmesi için
çalışırken, kalbin zenginleşmesi için de çalışmalıyız” diyordu.
Kanser olduğu kendisinden saklanan ama hijyene uymakta zorlanan bir
hastaya “senin hastalığının ne olduğunu biliyor musun” diye yakınlarının
yanında azarlayan ve kızgınlığına yenilerek hastalığını açıklayan doktora da,
yaşlıların elini iki eli arasına alıp derdini dinleyen doktora da rastlıyorsunuz…
Hekim vardır 3 yaşındaki bir çocuğa onun dünyasından şefkatle ve dikkatle
yaklaşır, hekim vardır 90 yaşındaki dedeyi çekinmeden azarlar…
Hekim vardır, kapısından içeri girmek istemezsiniz, olmayan hastalıklarınız da
ortaya çıkar ve var olan hastalığınız iyice kötüleşir, Hekim vardır, daha
kapısından içeri girer girmez iyileşirsiniz.
Hekim vardır, Hipokrat gibi Pers Kralının paha biçilmez hediyelerini geri
çevirir, kendini Atina’daki yoksul hastalarına adar, Hekim vardır Galenos gibi
Roma’da veba salgınından kaçarak kendisini mesleğinden daha çok sevdiğini
gösterir.
Günümüzde de Hekim vardır, yoksul hastasından ücret almaz, hekim vardır
yoksulun yüzüne bakmaz.
Hekim vardır, Lokman hekim gibidir. Hastalarını sadece bitkilerle değil dili
ve yüreği ile de iyileştirir.
Büyük hekimlerin çoğu, İbn-i Sina gibi aynı zamanda filozoftur. Önce insanı,
hayatı, ahlakı ve yüksek değerleri kavramışlardır. Çünkü hekimlik sadece
teknik bir iş değildir, aynı zamanda psiko-sosyal, etik, ahlaki ve çok yönlü
analiz gerektiren bir iştir. Bu da iyi eğitim verilerek, etik değerlerle ve sosyal
yeteneklerle de donatılarak mesleğini küçük kaygılardan bağımsız icra
edebilecek hekimlerin yetiştirilmesiyle mümkündür.
Ülkemiz bilgili ve maharetli hekim yetiştirmelidir. Bu yetmez. Aynı zamanda
kendini hastasının hastalığına yoğunlaştıran onu gerçek manada terapi eden,
günlük sosyo- ekonomik sorunlarından arınmış olarak ve mutlu bir şekilde
kliniğinden içeri giren hekimler yetiştirmelidir. Her meslekte insan sevgisi ve
doğa sevgisi gereklidir. Ama insan hekimliğinde insan sevgisi, insanı anlama
yetisi ve her şeyden evvel hastayı anlama yetisi olmazsa olmaz..
Amerika Birleşik Devletleri Tıp Fakültelerine giriş sınavlarında çok önemli
değişiklikler yaparak sosyal bilimlerle alakalı soru sayısını artırmakla
kalmıyor, kritik düşünme yeteneğini de sorgulayan sınavlar yapıyor. ABD’de
Hekim olmak için yüksek not almak yetmiyor, birebir mülakatlar yapılıyor,
Tıp Fakültesi öğrencisi adayı çok yönlü sınavlarla kişisel yeteneklerle de
sınanıyor.
Tüm bunların yanı sıra, Doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın sosyo-
ekonomik ve özlük haklarına ilişkin sorunlarının çözülmesi dileğimizdir.
Tüm Doktorlarımızın ve Sağlık Çalışanlarımızın sorunlarından ve günlük
kaygılarından arınarak her bakımdan mesleklerini icra ettikleri bir ortamda
mutlu yaşamaları ve insan sevgisi ve çok yönlü becerilerle dolu Hekimlere ve
Sağlık Çalışanlarına sahip olmamız dileği ile tüm Tıp Doktorlarımızın ve Sağlık
Çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramını kutlar, saygılarımı sunarım. 13.03.2015
Prof.Dr.Yavuz ÖZTÜRKLER