Sarıkamış’tan Çanakkale’ye şehitler anıldı
Gazi Kars'ın Şehitler Diyarı Sarıkamış İlçesi'nde, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma haftası dolayısıyla düzenlenen anma etkinliklerinde, Sarıkamış'ta ve Çanakkale'de olduğu ülkenin bölünmez bütünlüğü, birlik, beraberlik ve kardeşliğine vurgular
90 bin şehidin el ele, omuz omuza, gönül gönüle yattığı Allah-u Ekber Dağlarını bağrında barındıran Sarıkamış’ta ilk tören Allah-u Ekber Dağı Şehitliğinde çelenklerin konulması, saygı duruşu, saygı atışı ve İstiklal Marşının okunmasıyla başladı.
AZİM VE SEBAT KAYNAĞIMIZ OLACAK
Kaymakam Erdoğan Turan Ermiş Anıttaki deftere, “Aziz şehitlerimiz göstermiş olduğunuz fedakarlığın büyüklüğünü mart ayı içerisinde dahi 15 dakika dışarıda kalmak suretiyle anlayabiliyoruz. Fedakarlığınız ve azminiz güneş gibi önümüzü aydınlatacak, muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma noktasında en önemli azim ve sebat kaynağımız olacaktır. Başta Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere sizleri saygı, minnet ve şükranla anıyoruz” diye yazdı.
Buradaki töreninin ardından, Halk Eğitim Merkezi’nde devam eden anma etkinliklerinde de Kazım Karabekir Lisesi Müzik öğretmeni Deniz Kavak yönetiminde saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu
ÖVÜN, EY ÇANAKKALE, CİHAN DURDUKÇA ÖVÜN
9’uncu Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı’nda görevli Binbaşı Oktay Şen, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaparak Çanakkale Zaferini Askeri yönden değerlendirdi ve slayt gösterimi eşliğinde Türk Milletinin, tarih boyunca yarattığı destanlar ile her türlü güçlüğü, her durum ve zamanda yendiğini anlattı.
Takvimlerin her yaprağının Türk’ün bir kahramanlık örneği ile süslü olduğunu belirten Binbaşı Şen, “İşte bugün, Türk’ün vatan aşkı ve o’nun kahramanlığını belgeleyen tarih yaprağını bir kere daha açıyoruz. “Övün, Ey Çanakkale, Cihan durdukça övün! Ömründe göstermedin bin düşmana bir düğün, Sen bir büyük milletin savaşa girdiği gün Başına yüz milletin üşüştüğü yersin” şiirini gür bir sesle okudu.
ÇANAKKALE BOĞAZINDA YENİ BİR CEPHE AÇMA HUSUSU
Binbaşı Oktay Şen, 1900’lü yıllarda Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya’dan oluşan üçlü ittifak devletleri bir yanda, İngiltere, Fransa ve Rusya’dan oluşan üçlü itilaf devletleri diğer yanda Avrupa’yı ikiye bölmüşlerdi. Birinci dünya harbinin ilerleyen aşamasında Avrupa cephesinde bir denge meydana geldi. Bunun üzerine itilaf devletleri Çanakkale boğazında yeni bir cephe açma hususunda yoğunlaştılar.” dedi.
ÇANAKKALE’YE DENİZDEN TAARRUZ KARARI
Binbaşı Şen; Çanakkale’de yeni bir cephe açılmasının başlıca nedenlerini ise şöyle sıraladı: Yeni bir cephe ile harbi genişletmek ve Rusya’ya en kısa zamanda yardım yapabilmek, İstanbul’u ele geçirerek, Almanya’nın en önemli müttefiklerden biri olan Osmanlı devletini harp dışı bırakmak, Osmanlı’nın Süveyş bölgesine kuvvet kaydırmasına engel olmak, Balkan devletlerinden Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’yı müttefiklerin safına çekmekti.”
İngiltere’nin 28 Ocak 1915’de Çanakkale’ye denizden taarruz kararı aldığını ve bu karara Fransa’nın da katıldığını ifade eden Binbaşı Şen, “28 Ocak’ta toplanan İngiliz harp meclisinde kabul edilen plana göre; önce uzak mesafeden dolayı bir bombardıman yapılacak, sonra boğaz dışındaki Orhaniye, Kumkale, Seddülbahir ve Ertuğrul bataryaları susturulacak. Donanma boğazın içine girerek, iç tahkimatı tahrip edecek. En son mayın engelleri taranacak. Donanma Marmara denizine girdikten sonra, İngiliz tümeni Gelibolu yarımadasına çıkarak donanmanın gerisini emniyete alacaktı.” şeklinde konuştu.
BAŞKOMUTANLIK EMRİNDELER
Düşman böylesine bir hazırlık içinde iken, Türk cephesindeki durumdan da söz eden Binbaşı Şen, “Başkomutanlık emrinde bulunan, Çanakkale müstahkem mevkii komutanlığı, boğazı savunmakla görevlendirilmişti. Kıyı topçu bataryalarımız, genellikle orta ve kısa menzilli toplardan oluşturulmuş Dardonos, Mesudiye, Orhaniye, Ertuğrul, Hamidiye ve Seddülbahir bataryalarıydı. Mayınların tesis ve idamesi, Türk deniz kuvvetlerinin boğaz savunmasında gördüğü hizmetlerin başında gelir. Selanik gemisi ile başlayan mayın dökme işlemi Nusret gemisi ile sona ermiş, 403 mayın ile, 12 mayın hattı tesis edilmiştir.” ifadelerini kullandı.
ÖLENİ GÖRÜYOR, ÜÇ DAKİKA SONRA ÖLECEĞİNİ BİLİYOR, EN UFAK BİR DURAKSAMA BİLE GÖSTERMİYOR, SARSILMAK YOK
Şen daha sonra şunları söyledi:
“İtilaf devletlerinin deniz harekatı 19 Şubat 1915’de başladı. 32 gün süren deniz harekatı sonunda; Harekat başarısızlıkla sonuçlanmıştır, Düşmanın 3 zırhlı ve 7 muhribi başmış, 2 zırhlısı ağır hasara uğramıştır, 1273 düşman askeri ölmüş, 647 düşman askeri yaralanmıştır. Deniz muharebelerinde başarısız olan itilaf devletlerinin kara muharebelerinde planı; Gelibolu müstahkem mevkiine kısa sürede el atarak, donanmayı savunmasız bir boğazdan geçirme ve İstanbul’a el atma düşüncesine dayanıyordu. Bu maksatla; En kısa mesafeden boğazı tutan hakim sırtlar ele geçirilecek, Seddülbahir bölgesine çıkarma yapılarak, Gelibolu yarımadası ve boğaz girişi kontrol altına alınacak, Kumkale bölgesine çıkarma yapılacak, Bolayır ve Beşiğe bölgesine de gösteri hareketleri yapılarak bölgedeki Türk kuvvetleri meşgul edilecekti.
Albay Mustafa Kemal’in Anafartalar muharebelerine ait aktardığı şu anısı, Türk Askerinin asil ruhunu ve vatan aşkını çok açık bir şekilde ifade etmektedir: “Karşılıklı siperler arasında mesafemiz 8 metre, Yani ölüm kesin. Birinci siperdekilerin hiç kurtulmamacasına hepsi düşüyor, İkinci siperdekiler onların yerine giriyor. Fakat ne imrenilecek bir soğukkanlılık ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakika sonra öleceğini biliyor, en ufak bir duraksama bile göstermiyor, sarsılmak yok. Bu Türk Askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayrete ve tebrike değer bir örnektir. Emin olmalısınız ki Çanakkale Savaşını kazanan bu yüksek ruhtur.”
BU VATAN MEHMETÇİĞİN BİZLERE KUTSAL BİR EMANETİDİR
Binbaşı Şen daha sonra şunları söyledi:
“Yeni açılan Anafartalar cephesinde de arzu ettiği sonuca ulaşamayan itilaf devletleri artık çekilme hesaplarına başlamış ve alınan kararlar doğrultusunda Anafartalar ve Arıburnu bölgesi 8-20 Aralık 1915 arasında, Seddülbahir bölgesi ise 28 Aralık 1915-9 Ocak 1916 arasında tamamen tahliye edilmiştir. Bugün, Çanakkale Zaferinin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğünü koruma uğruna şehit olmuş tüm vatan evlatlarının günüdür. Ulusumuzun tarihi, kahraman şehit ve gazilerimizin kanları ile yazılmış Çanakkale benzeri nice kutsal destanlarla doludur. Şehitlerimiz ve Gazilerimiz bu kutsal destanları; Trablusgarp’ta, Balkanlarda, Kafkasya’da, Çanakkale’de, Kıbrıs’ta, Sarıkamış’ta ve daha ismini sayamadığımız birçok yerde, bir gül bahçesine girer gibi kara toprağa girme cesareti göstererek yazmışlardır. Vatan topraklarını korumak ve savunmak için en güç şartlarda canlarını, kanlarını çekinmeden ortaya koyan atalarımız, devletimizin varlığının, birlik ve beraberliğinin simgesi olarak sonsuza kadar kalplerimizde yaşamaya devam edeceklerdir. Çünkü bu Aziz Vatan, tarihin her döneminde vatana göz koyan işgalci güçlerin ve dönemin en muazzam orduları karşısında, gökten yağmur gibi yağan ateşe göğsünü siper eden ve yaralı düşman askerini sırtına alarak onu düşman mevzisine kadar götürüp tarihe insanlık dersi veren Türk Mehmetçiğinin bizlere kutsal bir emanetidir. Şanlı tarihi boyunca bağımsızlığıyla insanlığa örnek olmuş Türk Ulusu, yüce önderinin rehberliğinde kanı ve canı pahasına kurduğu çağdaş ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni ve, O’nu ayakta tutan değerleri korumak adına hiçbir fedakarlıktan kaçınmamıştır, kaçınmayacaktır. Şehitlerimizi andığımız bugün de, yepyeni bir Cumhuriyetin yıkılmayacak temelini kendi bedenleri ile atan Mehmedimin mertlikle kucaklaştığı, ölümün şehadetle yüceldiği, Mustafa’nın Kemal’e erdiği, Türklerin Kemalleştiği coşkulu bir gündür.”
BİR DÜĞÜNE GİDER GİBİ KURŞUNLARA ATILAN KAHRAMAN ASKERİMİZİN ZAFERİDİR
Sarıkamış Anadolu İmamhatip Lisesi Müdürü Binali Koçoğlu da yaptığı konuşmada, Çanakkale ve Sarıkamış’ın bu milletin ebediyen yaşayacak manevi ruhu olduğunu vurguladı. Koçoğlu, “Bugün Çanakkale Zaferi’nin 98.yıldönümünü kutluyoruz. Çanakkale Savaşı, 1. Dünya savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası’nda Osmanlı devleti ile itilaf devletleri arasında yapılan deniz ve kara savaşlarıdır. Düşmanlar için; Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’u alarak boğazların kontrolünü ele geçirmek, Rusya’yla güvenli bir askeri ve ticaret yolu oluşturmak ve Osmanlı devletini savaş dışı bırakmaktı. Oysaki bizim için hiçte o kadar basit değildi, çok çok daha büyük manaları vardı. Çanakkale, bu milletin varoluş mücadelesidir… Çanakkale Zaferi, kahraman askerlerimizin, cihanı hayrete düşüren kahramanlık destanıdır… Bir düğüne gider gibi kurşunlara atılan kahraman askerimizin zaferidir. Bu zafer, anaların biricik evlatlarını bağrına basıp; başına kurbanlık koyun gibi kınalar yakıp cepheye gönderdiği savaştır. Irkları, renkleri ve dilleri değişik, çeşitli milletlerden oluşan; orduların milletimizi yok etmek amacıyla karadan, denizden ve havadan üzerimize saldırdığı büyük bir saldırıya, büyük yüreklerin karşı koymasıdır. Bu zafer yaradanın (Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Fakat siz sezemezsiniz) ayetine tam bir imanla inanmış halkın zaferidir. Kürd’ü, Çerkez’i, Laz’ı, Arnavut’u, Arap’ı, Boşnak’ı, ile bayrağını düşürmemek için yan yana şehit düştüğü büyük vatan savunmasıdır. İmanı, inancı, vatan sevgisi, dayanışma, birlik ve beraberlik duygularının, zamanın en güçlü ve donanımlı ordularına karşı koymadaki üstün başarısını gösteren bir mücadeledir.” dedi.
ÇANAKKALE SARIKAMIŞ’IN MANEVİ KARDEŞİDİR
Çanakkale’nin Sarıkamış’ın manevi kardeşi olduğunu da kaydeden Koçoğlu, “Çanakkale ve Sarıkamış bu milletin ebediyen yaşayacak manevi ruhudur, bu ruh ki: kardeşliktir, sevgidir, inanmadır, hoşgörüdür birlik ve beraberlik ruhudur. Bu ruh her zaman yaşayacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle bütün şehitlerimizi minnet, şükran ve saygıyla anıyor, Allah’tan rahmet diliyorum.” diye konuştu.
DÜNYANIN EN ZOR MESLEĞİ
Anadolu İmamhatip Lisesi öğrencileri tarafından hazırlanan Çanakkale Savaşının cephe arkasında yaşanan olayları konu alan “Dünyanın En Zor Mesleği” adlı drama ve tiyatro gösterisi sunuldu. Çanakkale Savaşı’na katılan Tabip Mehmet Münir’in torunlarına savaş sırasında yaşadıklarını anlattığı tiyatro gösterisi katılımcılar tarafından dikkatle izlendi. Oğlu Mustafa Sarıkamış’ta, diğer oğlu Şahin ise Çanakkale’de şehit olan Tabip Mehmet Münir’in Çanakkale Savaşlarının cephe arkasında yaşanan olayları konu alan tiyatro gösterisi katılımcılardan tam not alırken, salonda duygusal anların yaşanmasına neden oldu.
Daha sonra Şiir ve kompozisyon yarışmalarında birinci olan öğrenciler şiir ve kompozisyonlarını okudular. 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi nedeniyle liseler arasında düzenlenen şiir ve kompozisyon yarışmalarında dereceye giren öğrenciler protokol üyeleri tarafından çeşitli hediyelerle ödüllendirildi.
Program toplu hatıra fotoğrafı çektirilmesiyle sona erdi.
Törenlere; Sarıkamış Kaymakamı Erdoğan Turan Ermiş, 9’uncu Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Özoğlu, Belediye Başkanı İlhan Özbilen, Cumhuriyet Başsavcısı İbrahim Temel, daire amirleri, askeri erkan, siyasi ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri, öğretmen ve öğrencilerin yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.kha