Sarıkamış Harekatı Panel ile Anlatıldı!
Gazi Kars'ın Şehitler Diyarı Sarıkamış ilçesinde, Sarıkamış Şehitlerinin 99. yılı “Türkiye Şehitleriyle Yürüyor” anma programı kapsamında, 'Sarıkamış Harekatı' konulu panel düzenlendi.
Sarıkamış Harekatı Panel ile Anlatıldı!
Gazi Kars’ın Şehitler Diyarı Sarıkamış ilçesinde, Sarıkamış Şehitlerinin 99. yılı “Türkiye Şehitleriyle Yürüyor” anma programı kapsamında, ‘Sarıkamış Harekatı’ konulu panel düzenlendi.
Kars Kafkas Üniversitesi (KAÜ) Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Sinan Bilgili’nin başkanlık ettiği panele, KAÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim üyesi Nurhan Aydın, KAÜ Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tazegül Demir ve Atatürk Üniversitesi Kazımkarabekir Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Özdemir konuşmacı olarak katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan panelde, KAÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim üyesi Nurhan Aydın, Sarıkamış, Sarıkamış Harekatı ve Sarıkamış Şehitliklerini anlattı.
ELVERİŞSİZ İKLİM İNSAN YAŞANTISINI DA ETKİLEMİŞTİR
Aydın, “Sarıkamış Doğu Anadolu Bölgesinde, Erzurum-Kars bölümü içerisinde yer alır. Yöre iki sırtın yamacıyla, bu iki yamaç arasındaki çukur alanda oluşmaktadır. Adını, burada önceleri yetişen sarı sazlık veya kamışlıktan almıştır. Yüzölçümü 1751 km kare, yükseklik 2225 metre’dir. Karasal iklimin karakteristik özelliği görülür. 6 ay kar, 8 ay don ve buzlanma olur. İklim doğal olarak bitki örtüsünü etkilemiş, bunun sonucu iğne yapraklı sarı çam ormanları ile dikkat çeker. Elverişsiz iklim insan yaşantısını da etkilemiştir. Kent olarak Sarıkamış pek eski tarihe sahip olmamakla beraber Anadolu’ya Kafkaslardan gelen göç ve istila yolları üzerinde bulunduğundan tarih boyunca pek çok uygarlıklara sahne olmuştur. Tarihsel ve arkeolojik araştırmalar bu bölgeye kaydırıldıkça, bir çok uygarlık eserinin ortaya çıkması muhtemeldir. Tarihi olaylara sahne olduğunu söylemiştik, bu tarihi olaylar içerisinde en önemlisi Sarıkamış’ın kaderiyle yakından ilgili olan “Sarıkamış Harekatı’dır” Tarihimizde yer alan bu harekat düşmanın Türk topraklarından çıkarılmasını ön görmüş, binlerce Türk evladının Sarıkamış ve dolaylarında canlarını vatan uğruna seve seve vermeleriyle sonuçlanmıştır. Felaket olarak nitelenen bu harekattan tarihi ve askeri yönden bir çok yararlı dersler çıkarmak mümkündür.” dedi.
KAR VE TİPİ, DONDURUCU SOĞUKLAR VE ORDUDAKİ İKLİM İŞLERİNİN YETERSİZLİĞİ BİNLERCE VATAN EVLADINA MAL OLMUŞTUR
Aydın şöyle konuştu:
“Plan olarak pek az kusurlu olmasına rağmen, zamansız ve elverişsiz bir mevsimde başlatılmış olan bu savaşta; düşman bir hayli korkulu günler geçirmiş; hatta savaş alanına gelen Çar II. Nikolas’ın esaretten güçlükle kurtulduğu, ancak fırtına, kar ve tipi, dondurucu soğuklar ve ordudaki iklim işlerinin yetersizliği binlerce vatan evladına mal olmuştur. Düşmana gereken dersi vermek, Türk topraklarından söküp atmak Sarıkamış’ta dahil çevre topraklarını anavatana katmak üzere; Erzurum-Hasankale-Horasan-Sarıkamış istikametinde 22 Aralık 1914’de başlayan harekat 5 Ocak 1915 tarihinde Sarıkamış yakınlarında son bulmuştur. Bu savaşı yaşayan Rus generali Moslovsky bir eser yazmıştır. Bu eserinde “Cephe gerilerinden uzaklaşılmış olması ve bu yıl kışın olağan üstü şiddetli olarak geçmesi, barınak ve çatı altı bulunmaması, yiyecek dağıtımının ve teşkilatının çok kötü bir şekilde yapılması ve yaralılara yetersiz yardım gösterilmesi hemen bütün yaralılar yok olmuşlardı. Türklerin cesaretini kırmış ve onların felaketlerini çabuklaştırmıştır” diye yazar. Erzurum’dan Sarıkamış’a kadar süren bu büyük savaşa 3. Türk ordusu, 9. 10. Ve 11. Kolordulardan kurulmuş olarak birlikler katılmıştır. Bu ordu 94 tabur ve 218 toptan kurulu 75.660 kişiden ibarettir. Takviye birliklerle bu sayı 120.000’e ulaşmıştır. Türk Harp Tarihi Dairesinin değerlendirmelerine göre, Türk ordusunun kayıpları, savaş alanında şehit düşenler 23.000, savaş hatları gerisindeki kayıplar 10.000, yaralı ve hasta olarak savaş alanından çıkanlar 17.000 ve esir düşenler 7.000 kişidir.”
DEFİN İŞLERİNDE YERLİ MÜSLÜMAN TÜRK HALKI, ASKER VE GAYRİ MÜSLİMLERDEN DE İSTİFADE EDİLMİŞTİR
Savaşın sona erdiği 5 Ocak 1915 ve bu tarihi takip eden aylarda çevrede şehadet katına yükselenlerin defnedilmesi bir sorun haline gelmiş ve düşman komutanı Yudeniç tarafından bu işe Kara Askeri Dairesi başkanı görevlendirildiğini de ifade eden Aydın, şunları söyledi:
“Defin işi sonuçlandırıldığında verilen rapora göre Sarıkamış dolaylarında defin edilenlerin sayısı ortalama 18.000 olarak belirtilmiştir. Ancak yaşlı yöre halkı bu sayının çok daha fazla olduğunu söylemektedirler. Defin işi 1915 Mart ayında yapılmıştır. Bu çaba daha çok havaların ısınması halinde doğacak hastalık korkusundan ileri gelmiştir. Defin işlerinde yerli Müslüman Türk halkı, asker ve gayri Müslimlerden de istifade edilmiştir. Sarıkamış’ın Soğanlı ve Allahuekber Dağ silsilesinde her yıl baharla kar çiçekleri açar, beyaz kefenin altında ümitle boyunlarını uzatır, büyümek isterler; fakat talihleri yaver gitmez, kar erir ve onlarda yavaş yavaş kaybolurlar. Ama hiçbir zaman yılmazlar inatla, gayretle, ısrarla her yıl bu özlemleri direnişleri devam eder. Tıpkı Sarıkamış’ın manevi; 90 bin şehidi gibi… Sanki onlar bir takım mesajlar vermek istiyorlar. “Her ne kadar zahir aleminde Sarıkamış’ın fetihi olamadıksak da Sarıkamış, bizim ruhani havamız olmadan nefes alamaz” demek ister gibiler. Türk, yeşili sever diye, yeşil murattır diye, tanrı bol vermiştir, yeşili bu diyara; Türk beyaza aşıktır diye, şehitler beyaz giyinir diye, yarı yılı hep beyazdır, buradaki dağların Türk toprağı, şehit kanı, kafir kanına doymuştur diye, çiçekleri al al, insanları sıcak kanlı ve sevecendir Sarıkamış’ın.”
YALNIZ ŞEHİT MÜSTESNA…
Aydın, Türklerin ölüm karşısındaki tavırlarının başka milletlerinkine benzemediğinin de altını çizerek, “Ölenlerle yaşayanlar arasındaki irtibat hiç kesilmez. Onlara karşı mesuliyetlerimiz hep devam eder. Hele ölenler şehit ise bu mesuliyet daha çok önem kazanır. Çünkü onlar ölmezler. Şehadet mevkiine, rütbelerin en yükseğine, Peygamberlikten sonra en yüksek mevkiye yükselir. Şehit ahrette o derece yüksek bir mevkiiye gider ki memnuniyetinden dolayı tekrar dünyaya dönüp savaşmayı arzu eder. Cennete giren hiç kimse, yeryüzündeki her şey kendisinin dahi olsa bir daha dünyaya dönmek istemez. Yalnız şehit müstesna. Çünkü o, gördüğü ikram karşısında dünyaya dönüp tekrar düşmanı ile savaşmayı, onu öldürmeyi arzu eder. İnancımıza göre de şehit mevkilerin en yükseği ile ödüllendirildiğine göre, bizler için canını verip, toprağımızın her karışını kendi kanlarıyla sulayan vatan evlatlarını, onların abidelerini dile getirmekte de bizim borcumuz olsa gerek.” açıklamasında bulundu.
SARIKAMIŞ ŞEHİTLİKLERİ
Aydın konuşmasını şöye tamamladı:
“Sarıkamış şehitlerini sinesinde barındıran vatan toprakları bugün yörenin değişik yerlerinde bulunmaktadır. Bunları söyle sıralayabiliriz:
1-Batı Kışla Şehitliği
2-Yukarı Sarıkamış Şehitliği (Sarıkamış Şehitliği)
3-Hamamlı Köyü Şehitliği
4-Bardız Geçidi Şehitliği
5-Laloğlu Köyü Şehit Mezarlığı
6-Allahuekber Şehitliği
7-Yayıklı (Divik) Köyü Şehitliği
8-Turnagöl Şehitliği
9-Çermik Yayla (Kaynakyayla) Şehitliği
10-Çakırbaba Şehitliği
11-Dikenli Tabya Şehitliği
12-Yağbasan Köyü Şehitliği
SARIKAMIŞ AĞITLARI TÜM ÜLKENİN SOSYAL TARİHİNE KAYNAKLIK ETMEKTE VE TOPLUMSAL BELLEĞİNİ YANSITMAKTADIR
Ardından KAÜ Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tazegül Demir, Sarıkamış Harekatından sonra ortaya çıkan ağıtların Dil, Kültür, Toplum ve Bellek İlişkisi üzerine bir sunum yaptı.
Ağıt kelimesinin manası “ağlamadır” ve bu anlamdan hareketle yas törenlerinde katılanları ağlatmak için, ölünün arkasından ağlanarak söylenen sözlere ve bu sözleri söyleme fiiline “ağıt” denmiştir (Uludağ, 1998:478).
İnsanları derinden etkileyen hadiseler sonucu ortaya çıkan ağıt türü Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir.
Çalışmamızın temel kaynağı olan Sarıkamış ağıtları Türkiye’nin dört bir yanında söylenmiştir. Bunun sebebi seferberlik sırasında ülkenin her yerinden Sarıkamış’a askerlerin gelmesi ve burada şehit olmalarıdır. Bundan dolayı, Sarıkamış ağıtları sınırlı bir bölgeyi kapsamayarak tüm ülkenin sosyal tarihine kaynaklık etmekte ve toplumsal belleğini yansıtmaktadır.
Sarıkamış ağıtlarının sosyo-kültürel ve tarihi açıdan farklı bir anlam taşıdığını, ayrıca yöresel bir olaya tanıklık etmenin ötesinde, ulusal tarih açısından büyük bir önem taşıdığını ifade etmektedir.
DİLVE ÜSLUP İNCELEMESİ
Hitaplar, ağıtlarda sık kullanılan kelime ve cümle türlerinden biridir. Bunlarda muhatap genellikle ölen kişi ve kişinin öldüğü yerdir. Bunun sebebi ise ağıtçının, ölümünden üzüntü duyduğu kişiye ve yere duygularını, düşüncelerini, bazen de sitemlerini dile getirmek istemesidir. Sitemlerin muhatabı ise çoğunlukla can verip can alan Allah’tır. Fakat ağıtlarda, ağıt söyleyen kişi açıkça Allah’a sitem etmek yerine olayı kadere, kısmete, talihe bağlamayı tercih eder. Aşağıdaki dörtlüklerde Sarıkamış savaşının yaşandığı Sarıkamış ve Soğanlı mevkii, ağıtçının karşındaymış gibi hitap edildiği görülmektedir.
Hünkar Yaylası (Soğanlı)
Bir yanın ovadır bir yanın orman
Yavuz Sultan Murat okumuş ferman
Sana feda ettik doksan bin kurban
Dumanlı savaşlı başın Soğanlı
***
Bağrında yaylalar yurtlar geniştir
Sana Enver Paşa kanlı demiştir
Nice yaralını kurt kuş yemiştir
Başından geçeni düşün Soğanlı
***
Küsme İhsani’nin yadigarından
Ben usandım dumanından karından
Çok güzeli ayırırsın yarinden
Bellisiz baharın kış Soğanlı (Altınkaynak,2002:27-28)
SARIKAMIŞ DESTANI
Doksan bin şehit yatıyor
Kucağında Sarıkamış
Ebedi nöbet tutuyor
Toprağında Sarıkamış
***
Sarıkamış karlı, kışlı
Dağları iniş yokuşlu
Anaların gözü yaşlı
Ocağında Sarıkamış
***
Mehmetçikler kumandanlar
Donmuş nice genç civanlar
Kurumuş yeşil fidanlar
Yaprağında Sarıkamış”
SARIKAMIŞ HARBİ, SARIKAMIŞ YOLUNDA ERİYİP GİDEN BİR ORDUNUN DESTANIDIR
Aydın konuşmasını şu cümlelerle tamamladı:
“Sonuç olarak, Sarıkamış Harbi, Sarıkamış yolunda eriyip giden bir ordunun destanıdır. Savaş sonrası Enver Paşa’nın Sarıkamış’la ilgili her türlü yayına getirdiği sansürle, yaşanan felaket kamuoyundan uzun süre gizlenmiştir. Fakat bu gizleme belleklerden saklanamamıştır. İncelediğimiz halk şiiri örnekleri Sarıkamış Harbi’nin belleklere geniş bir şekilde yansıdığını ve o dönemin sözlü tarihine kaynaklık ettiğini göstermektedir. Ağıtların sadece Sarıkamış yöresine ait olmadığını, yaşanan bu acı olayın tüm ülkenin sosyo-kültürel yapısını yansıttığını, duygu ve düşüncelerin ortak kelime ve sembollerle ifade edildiğini ve çaresizlik, sitem bekleyiş gibi duyguların tüm ağıtlarda ortak tema olduğunu incelediğimiz ağıtlarla ortaya koymaya çalıştık.”
Daha sonra Atatürk Üniversitesi Kazımkarabekir Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Özdemir, Sarıkamış Harekatı konulu bir sunum yaptı.
Türk Halk Müziği sanatçısı Uğur Demirci’nin duygu yüklü Türkülerini seslendirmesinin ardından panel, Vali Tepe’nin konuşmacılara günün anısına plaket vermesiyle sona erdi.
Panele, Kars Valisi Eyüp Tepe, Sarıkamış Kaymakamı Muhammed Gürbüz, 9’uncu Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Özoğlu, Kars Belediye Başkanı Nevzat Bozkuş, Sarıkamış Belediye Başkanı İlhan Özbilen, daire amirleri, STK ve siyasi parti temsilcileri, öğretmen ve öğrenciler ile vatandaşlar katıldı.