Hasan ÇELİK
AYDINLANMA; BEYİNLERLE OLUR, BÜYÜMÜŞ BEDENLERLE DEĞİL!
Küreselleşme denilen kavram, dünyanın küçük bir köy olma yolunda ki atılan hızlı adımları ifade eder. Her yeni gün yeni buluşlara gebe olsa da, değişimin görünmeyen yüzü bize yansıtılan yüzü kadar masum değil. Bu değişimin masum olmadığını anlamak için uzaklara gitmeye gerek yok, en basit örnek; ailemiz. Bugün çocukları anne-babalar yerine televizyonlar eğitiyor. Biz ders kitaplarında komşularımızı dost-düşman ayırımına tabi tutarken göz ardı ettiğimiz bir gerçek var,o da; savaşların artık cephede yapılmadığı gerçeği.Küreselleşme cephelerin adresi olarak kültürü göstermeye başladı. Zaten emperyalizmin en büyük ayağı kültürde değil midir? Peki nasıl oluyor da biz kimliklerimizi bir tarafa bırakıp farklılaşabiliyoruz.. Kafalarınızı karıştırmadan kültür konusunda küçük bir parantez açmak gerekiyor. Sosyoloji biliminde, kültürsüzlük diye bir kavram yok. Yani en ilkel toplumun yaptığı davranıştan tutun da modern toplumların davranışına kadar, maddi ve manevi her değer kültürün birer parçasını oluşturur. Genel anlamda kültür, belli bir zaman ve mekanda ki insan topluluğunun yaşama şekli olarak tanımlanır. Kültürü, insanların fiziksel ve ruhsal ihtiyaçları belirler. Bu nedenle, kendiliğinden oluşma, kültürün en önemli özelliği kabul edilir. Geniş bir insan kesiminin ortak eğilimlerine karşılık gelen popüler kültür ise, kültürün ticarileşmiş ve sanayileşmiş biçimidir. Popüler kültür, tüketilmek ve alınıp satılmak üzere pazar için planlanarak üretilmiş kültürdür. Bu açıdan popüler kültürün kapitalizm, teknolojik gelişme ve sanayileşmeyle çok yakın ilişkisi bulunur.*
Yeniden farklılaştırma sürecine nasıl sürüklendiğimiz konusuna değinirsek, karşımıza en büyük neden olarak popüler kültürün çıktığını yukarıdaki açıklamalardan anlayabiliriz. Popüler kültür, üretimi kendi tekeline aldığı ve tüketmeyi ön plana çıkardığı için kabul edilmesi zor olmayan bir kültür. Siz emek harcamadan sizin için üretiyor ve her türlü pazarla size ürettiklerini satabiliyor.”Sadece ekonomik anlamda mı bizleri bağımlı kılıyor diye düşünürseniz”, gerçek yanılgıya tam da bu noktada düşmüş olursunuz. Geleceğimiz olan çocuklarımızın hayal dünyasını alt üst eden de popüler kültürdür. Çünkü her çocuğun bir model algısı vardır ve modeli gibi olmak için mücadele eder. Eğer siz çocuklarınıza doğru model olamazsanız ya da doğru model seçeneklerini sunamazsanız gerçek bir felaketle karşı karşıya kalırsınız. Popüler kültürün size dayattığı, ne olduğu belli olmayan dizi kahramanları çoktan çocuklarınızın model algısını kaplamış birer kimlik olarak karşınıza çıkar. Sonra ulusal gazetelerinizde aldatmak sanattır diye saçma sapan aldatma hikayeleri okursunuz. Bu da yetmez, devamında;erkekliğin mertlikle değil silahla olacağı,artık erkeğin değil kadının eşini aldatan olduğu ,futbolun demokrasiden ve insan haklarından daha çok tartışılır hale geldiği,insan öldürmenin ekmek yemek gibi normalleştiği, bir dizi garip olayların yaşandığı bir ülke oluverirsiniz.Sonuçta ne mi olur ben söyleyeyim.Bir türlü gelişmeyen, hep gelişmekte olan bir ülke olarak kalmaya devam edersiniz . Ne sahip olduğunuz genç nüfusun önemi kalır ne de vasıflı elemanlarınızın sokaklarda gezmesinin yarattığı acının izleri. Geçmişte ödenen bedellerin de sizin için bir anlamı olmaz çünkü ölen ölmüştür, sizin canınız yanmadıkça…