Berat Gecesi’nde tüm Şehitler için Mevlid-i Şerif okundu

Berat Gecesi’nde tüm Şehitler için Mevlid-i Şerif okundu

Kars'ın Sarıkamış ilçesinde Berat Kandili programı çerçevesinde, ilçe merkezi ve köylerde bulunan camilerde Sarıkamış Şehitleri ve tüm şehitler için mevlid-i şerif okutuldu.

 

Sarıkamış İlçe Müftülüğü’nce Merkez Camii’nde düzenlenen Berat Kandili programına vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Merkez Camii Vaizi Abit Boz, Berat Kandili dolayısıyla verdiği vaaz da tüm İslam aleminin Berat Kandilini kutlayarak, Berat gecesinin anlam ve önemine dikkat çekti. Bu gecede manevi dünyamızı kirleten kin, nefret, düşmanlık ve haset gibi kötü düşünce ve davranışlardan kurtulmak için gayret gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Boz şunları kaydetti;
 
“Kuskusuz, millet olarak büyük bir coşku ve sevinç içinde kutladığımız mübarek kandil gecelerimizden birisi de Berat gecesidir. Berat, Arapça berae/beraet kelimesinin Türkçeleşmiş şeklidir. Beraet kelimesi sözlükte, “kişinin borçtan, suç ve cezadan, hastalıktan, yükümlülükten kurtulması veya yükümlü olmaması” anlamına gelir.
 
Beraet kelimesinin ifade ettiği bu anlamlarla da bağlantılı olarak, Şaban ayının 15. gecesinde Müslümanların Allah’ın affı ve bağışlaması ile günah yüklerinden kurtulacakları umularak bu geceye Berat (Kurtuluş) Gecesi denilmiştir.
 
Kameri aya göre şaban aynın 14’ ünü 15’ine bağlayan bu gece 10 Ekim’i 11 Ekim’e bağlayan geceye tesadüf etmektedir. Bu geceye Mübarek Gece, Berat gecesi, Belge gecesi ve Rahmet gecesi gibi farklı isimler verilmektedir.
 
Berat gecesi, öteden beri Müslümanlarca kutsal sayılan bir gece olarak kabul edilmiş, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet ve taatte bulunularak ihya edilmesi adet halini almıştır. Bu gece ile ilgili olarak Hz. Peygamber, şöyle buyurmuşlardır:
 
“Allah Teala Şaban ayının on beşinci gecesi dünya semasında rahmetiyle tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar. Fakat bu gece, Allah müşriklerin, kin ve husumet besleyenlerin, yakınlarıyla münasebeti kesenlerin, hayat ve ihtişamlarına mağrur olanların, anne ve babalarına karşı gelenlerin ve içki düşkünlerinin yüzlerine bakmaz.”
 
Bilindiği gibi, kul hakkı, sahibine iade edilmedikçe veya hak sahibi tarafından affedilmedikçe silinmez. Allah hakkı İse, işlenen günahtan dolayı pişmanlık duyup tövbe etmekle ve işlenen günahı terk etmekle af edilebilir. İşte bundan dolayıdır ki, bu hadis-i şerifte, sıla-i rahimi tek etmek, ana babaya asi olmak ve insanlara karşı böbürlenmek gibi genel olarak kul hakkına giren hususlar, istisna olunmuşlardır. Buna göre, haksız yere adam öldürme, başkasının ailesiyle zina etme ve hırsızlık gibi büyük günahlardan olduğu halde, hadis-i şerifte affedilmeyecek günahlar arasında sayılmayan pek çok günah vardır ki, bu günahlar, her ne kadar açıkça affedilmeyecek günahlar arasında zikredilmemiş olsalar bile, gerçekte affedilmeyecekleri konusunda hadisin kapsamına dahildirler. Şu halde vaktiyle bu günahları işlemiş olanların, söz konusu günahlarının affı için tövbe etmeleri yeterli olmaz; ayrıca, hak sahiplerinden helallik de dilemeleri gerekir.
 
Başka bir rivayette ise, “Şaban ayının ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz, Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve tan yeri ağarana kadar, ‘Yok mu benden af dileyen, onu affedeyim. Yok mu benden rızkı isteyen, ona rızkı vereyim. Yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim. Yok mu şöyle, yok mu böyle...’ der” buyurmuştur. Hz. Aişe’nin (r.a.) rivayetine göre, Peygamber Efendimiz, Berat, gecesini ibadetle geçirmiş ve kıldığı namazın secdesinde söyle dua etmiştir:
 
“Allah’ım! Azabından affına, gazabından rızana sığınıyorum. Ya Rabbi! Senden yine sana iltica ediyorum. Sen yücelerden yücesin, seni layık olduğun şekilde medh-ü sena edemiyorum. Sana gereği gibi hamdetmekten acizim. Sen ancak kendini övdüğün gibisin.”
 
Bazı âlimlere göre, hicretin ikinci yılında cereyan eden, kıblenin, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’dan, Mekke’deki Kabe istikametine çevrilmesi olayı, Berat gecesinde meydana gelmiştir. Kuşkusuz, bu olay da geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır. Gerek yukarıda sözünü ettiğimiz bu rivayetleri, gerekse Hz. Peygamberin Şaban ayına ve özellikle bu ayın on beşinci gecesine ayrı bir önem vererek onu ihya ettiğine ilişkin diğer rivayetleri göz önüne alan İslâm bilginleri, bu geceyi namaz kılarak, Kur’an-ı Kerim okuyarak, tevbe, istiğfar ve dua ederek geçirmenin sevaba ve günahların bağışlanmasına vesile olacağını, bu geceye mahsus olmak üzere belli bazı ibadet ve kutlama şekilleri ihdas etmenin dinde yeri bulunmadığını söylemişlerdir.
 
Kaynaklarımızda belirtildiği üzere Berat gecesine ait özel bir namaz yoktur. İmam Gazali, bu gece her rek’atında Fatiha’dan sonra on bir kere ihlas suresi okunmak suretiyle kılınacak yüz rek’at veya her rek’atında Fatiha’dan sonra yüz kere İhlas suresi okunan on rek’at namazın çok sevap olduğuna ilişkin bir rivayet nakletmektedir. Ancak Zeynüddin el-Iraki, İmam Nevevi ve Ali el-Kârî gibi hadis otoriteleri bunun aslının olmadığını söylemişlerdir.
 
Duhan suresinde, “Ha Mim. Apaçık olan Kitaba and olsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz biz insanları uyarmaktayız. Katımızdan bir emirle her hikmetli is o gecede ayırt edilir...” buyurmuştur.
 
Bu mübarek geceyi vesile ederek başta şirk (Allah’a ortak koşmak) olmak üzere yalan söylemek, haset etmek, kin ve düşmanlık beslemek, kibir ve gurur içinde olmak, içki ve uyuşturucu kullanmak, zina etmek, akraba ve komşularla ilişkiyi kesmek, ana-baba haklarına riayet etmemek gibi günahlar terk edilmelidir. Zira, bütün bu günahları işlemekte ısrar edenler bilmelidirler ki, günahlarındaki ısrarlarının karşılığında Allah’ın af ve mağfiretinden mahrum kalacaklar ve bu gecenin feyiz ve bereketinden yararlanamayacaklardır. Sonuç olarak denilebilir ki, Berat gecesi, dua ve isteklerin kabul edildiği, günahların bağışlandığı müstesna ve mübarek bir gecedir. Esasen zamanlar birdir. Ancak Cenab-ı Hak, kullarına bir lütuf olarak zamanların bazısını diğer zamanlara nispetle daha faziletli kılmıştır. Böylece onların ibadetlerini kat kat mükafatlandırmak, dua ve isteklerini kabul etmek, bağışlanmalarına imkan tanımak üzere bazı zamanları kendileri için bir fırsat olarak bahsetmiştir. Bunun içindir ki, Berat gecesinde doğan bu fırsatı değerlendirerek manevî hastalıklardan, kalplerimizi karartan günah kirlerinden arınmaya çalışmalıyız. Başta anne-babalarımız olmak üzere büyüklerimizin, akrabalarımızın, komşularımızın Berat Gecelerini tebrik etmeli, saygı ve şefkatte kusur etmemeliyiz. Bu geceyi evinde eşi ve çocuklarıyla mutlu ve huzurlu bir ortamda geçirme fırsatı bulamayan hastalarımızı ziyaret etmeli, fakirlere, öksüz ve yetimlere yardım elimizi uzatarak onları sevindirmeliyiz.
 
Kazaya kalmış namazlarımız varsa bunları kaza ederek, Kur’an-ı Kerim okuyarak, salâvatı şerife getirerek, zikir ve tesbihatta bulunarak, işlediğimiz günahlardan dolayı onların affı için samimi gözyaşları dökerek bu geceyi ihya etmeliyiz.
 
Berat gecesinin milletimize ve bütün İslam âlemine huzur ve mutluluklar getirmesini diler, bizleri sağlık ve afiyet içinde Ramazan ayma kavuşturmasını Yüce Allah’tan niyaz ederim.
 
Berat kandilinin aydınlattığı manevi ortam, bizlere böyle bir dengeli hayatı kurmamızı, dinin genel ibadet ve hayır anlayışına uygun olarak kendimiz ve çevremiz için yararlı davranışta bulunmamızı sağlayacak bir bilinç tazeleme imkanı sunmaktadır. Berat Gecesi, kendimizi yenilemek, geçmişimizi sorgulamak, geleceğimizi planlamak ve ümitlerimizi tazelemek için önümüze konulan büyük bir fırsattır.
 
Berat gecesini idrak eden herkes, Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki; “De ki, ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zümer-53) müjdesinin farkına vararak, ümitlerini canlandırmalı, bağışlama ve bağışlanma duygularını güçlendirmelidir.
 
Peygamber Efendimiz; “Sizden biriniz kendisi için sevip arzu ettiği şeyi din kardeşi için de sevip arzu etmedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamaz”, “Kim dünyada bir mümin kardeşinin ihtiyacını giderirse Allah da onun ihtiyacım giderir” buyurarak, sağlıklı bir toplumun oluşmasında sevgiyi, nimeti ve güzellikleri diğerleriyle paylaşmanın ve çevreyle bütünleşmenin ne kadar önemli olduğuna dikkatlerimizi çekmiştir.
 
Unutmamalıyız ki, dayanışma ve yardımlaşma içinde birbirimizi severek birlikte yaşamanın yolu, öfkeyi hoşgörüye, önyargıyı doğru ve gerçek anlayışa, tahammülsüzlüğü sabra, ayrılığı bütünlüğe, düşmanlığı dostluğa, kini ve nefreti sevgiye, bencilliği fedakarlığa dönüştürmek ve bütün güzellikleri birlikte paylaşmaktan geçer. Sağlıklı bir toplum olabilmek için kişisel çıkarları bir kenara bırakıp karşılıklı ilişkilerimizde doğruluk, adalet ve samimiyeti esas almalı, birbirimizi anlamaya çalışmalı, zaman zaman ortaya çıkabilecek anlaşmazlıkları çatışma ve inatlaşmaya gitmeden çözmeli, yapılan bireysel hataları da hoş karşılamak ve affetmeliyiz.
 
Bu mübarek Berat gecesi münasebetiyle, kendimize dönelim, kalabalıklar arasında yalnızlığı ve iç hesaplaşmayı yakalayıp günahlarımıza tövbe edelim. Kendimiz, ailemiz, ülkemiz, bütün Müslümanlar ve insanlık için Allah’a dua ve niyazda bulunalım.”
kha

Önceki ve Sonraki Haberler