STAFF BURNOUT SENDROMU (TÜKENMİŞLİK SENDROMU)
Benzer belirtiler gereği sıkca depresyonla karşılaştırılan Staff Burnout sendromu nedir?
Staff Burnout sendromu bilinen adıyla tükenmişlik sendromudur.Kişide depresyona benzer belirtiler gelişse de bu depresyondan ayrı bir durumdur.Bir nevi stres çemberiyle kuşatılmaktır.İş ortamı,ailesel ve ilişkisel sorunlar kişi de tükenmişlik sendromu yaratabilir.
Hepimiz mutlaka bir yakınımızın şunları söylediğine tanık olmuşuzdur: "Bütün ailenin yükü omuzlarımda, iş yerine git bir sürü iş beni bekliyor, eve gel evde yapılacak işler, çocukların bakımı, evin temizliği, yemek yapmak, eşimle ilgilenmek, misafirliğe gelen komşularla ilgilenmek, tüm bunlar yetmiyormuş gibi anne ve babamla ilgilenmek hangi birine yetişeyim, tükendim artık gücüm kalmadı, kimse beni anlamıyor kimse benim halimi sormuyor, herkes kendini düşünüyor."
Günlük yaşam içerisinde karşılaştığımız bu cümleler tükenmişlik yaşamanın ifadeleridir. Bu cümleleri ifade eden kişinin birçok sorumlulukla karşı karşıya kaldığını görürüz. Karşı karşıya kaldığı sorumluluklar artık enerjisini tüketmeye başlamıştır. Bu durum psikolojide sendromu yani bilinen adıyla tükenmişlik sendromu olarak adlandırılmaktadır.
Tükenmişlik sendromu; uzun süredir devam eden yüksek düzeydeki strese karşı verilen fiziksel, zihinsel ve duygusal tükenmişlik tepkisi olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere kişi bütün yönlerden kuşatılmış durumundadır, gittikçe yaşama dair yapması gereken sorumlulukları yapamaz, verilmesi gereken tepkileri veremez hale gelmiş, işlevselliği yok olmaya başlamıştır. Fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan tehlike çanları çalmaya başlamış, tükenmişlik her açıdan kişiyi kuşatmaya başlamıştır. Bu çok yönlü kuşatmanın fiziksel, zihinsel ve duygusal belirtilerine daha ayrıntılı bir biçimde bakarsak.
Tükenmişlik sendromu sadece kişisel bir sorun değildir.
Tükenmişlik sendromunda kişi işe giderken ayaklarının geri geri gider, işe gitmek istemez, kendini keyifsiz hatta tükenmiş hisseder. Tükenmişliğin birçok nedeni bulunur. Ancak cevap iş hayatının dinamiklerinde saklıdır diyebiliriz. Zira nasıl bir ortamda çalıştığınızdan iş arkadaşlarınıza, hizmet verdiğiniz sektörden ülkedeki siyasal sistemin çalışma hayatına yansımalarına kadar her şey tükenmişliğe neden olabilir. Tükenmişlik sendromu bireysel bir sorun olarak algılanmasına rağmen hem bireysel hem toplumsal hem de sistemsel bir sorundur. Bu yüzden de hem yaşayan kişiye hem onun çalıştığı yerin iş akışına hem de çalışma sisteminin kendisine zarar verir. Sistemsel olarak en büyük sorun verimli iş gücünün kaybıdır. Çünkü tükenmişlik yaşayan insanlar genel olarak iyi çalışanlardır.
Özgüven azalır, tahammülsüzlük ve sinirlilik artar
Tükenmişlik sadece fiziksel değil, zihinsel ve duygusal olarak da hissedilir. Tükenmişlik sendromunun kapısını çaldığı kişide eleştirilere tahammülsüzlük, ümitsizlik, hayal kırıklığı, kolay öfkelenme, çaresiz hissetme, yorgunluk, sırt ve bacak ağrısı, midede şişkinlik, kalp çarpıntısı, sık sık kararsızlık yaşama, çabuk sıkılma, dikkat sorunları, unutkanlık, dalgınlık hatta özsaygı ve özgüvenin düşmesi gibi sorunlar görülür.
Tükenmişlik sendromunun fiziksel belirtileri:
Fiziksel yorgunluk, enerji düşüklüğü
Yorgun uyanma
Uyanmakta zorluk ve/veya uykuya dalmakta zorluk
Sık hasta olma
Sık kabız olma
Genelde geçmeyen bedensel ağrılar(en çok sırt, bacak vb. yerlerde)
Solunum güçlüğü
Kalp çarpıntısında artış
Sindirim sistemi ile ilgili sıkıntılar (özellikle midede şişkinlik)
Tükenmişlik sendromunun zihinsel belirtileri:
Karar vermede güçlük, sık sık kararsızlık yaşama
Erteleme
Emin olmama
Daha önce keyif alınan etkinliklerden çabuk sıkılma
Konsantrasyon problemleri
Dikkat sorunları
Unutkanlık
Dalgınlınlık
Tükenmişlik sendromunun duygusal belirtileri:
Çaresiz hissetme
Kolay öfkelenme, sinirlilik
Keyifsizlik
Hayal kırıklığı, çökkünlük
Özsaygının ve özgüvenin düşmesi
Kendini değerli görmeme
Eleştirilere kapalı olma
Yabancılaşma
Ümitsizlik.
Tükenmişlik sendromu mükemmeliyetçilerde daha çok görülür
Tükenmişlik sendromu yaşayan kişiler verimsiz çalışmaya başlar, işe sık sık geç kalabilir, hata yapma sıklıkları artar, kasıtlı olmasa da çoğunlukla asık suratla çalışır, sık sık rapor almaya başlar, iş ortamında gerginlikler kaçınılmaz olur. Tükenmişlik sendromu, kişilik özelliklerinden ayrı değerlendirilemezy. Özellikle idealist, sorumluluk almayı seven, hayır demeyi pek bilmeyen, mükemmeliyetçi, hassas, fedakar olan ve tükenmişlik yaşamaya aday olan kişiler genelde ‘nitelikli’ çalışanlardır.
İş dışında keyifli hissedebilir
Tükenmişlik sendromu daha çok işle ve iş stresiyle ilgilidir, kişi işinde keyifsizken iş dışındaki yaşamında kendini keyifli hissedebilir. Depresyondaki olumsuz duygular ise hayatın tümüne yayılır. Ancak ikisi birbirini tetikleyebilir. Depresyonda olan kişinin tükenmişlik yaşama ihtimali güçlüyken, tükenmişliğin artarak devam etmesi ve başka olumsuz olaylarla birleşmesi de kişiyi depresyona sokabilir.
Tükenmişlik sendromu yaşıyorsanız...
Tükenmişlik sendromu yaşayan kişiler, hiçbir şekilde boşvermemeli, durumlarının farkında olmalı ve işi işte bırakmayı başarabilmeli. Hem fiziken hem ruhen esneyebilmek, bu sendromla ve iş stresiyle başa çıkabilmeyi kolaylaştırır. Tükenmişlik sendromu oluşmadan tedbir almak gerekir, kişinin çalıştığı kuruma objektif bir gözle bakabilmesi, ufak tefek belirtilere dikkat etmesi önemli. Kısa vadede canınızı sıkan şeylerin, uzun vadeli sonuçlarını analiz edebilmek her zaman kolay olmayabilir. Örnek olarak kurumun değerleriyle kendi değerleriniz çatışıyorsa, kendinizi kurumun değerlerine adapte edemeyeceğinize inanıyorsanız, tükenene kadar beklememek en doğrusudur.
Kurumlara da büyük görev düşüyor
Kurumların da, tükenmişlik sendromu için yapabileceği çok şey var. Tükenmişliğin bir sorun olarak hem hukuki hem çalışma hayatı düzleminde tanımlanması gerekir. Bu sendrom tanınır ve her çalışanın bunun için bir aday olabileceği gerçeği bilinirse alınabilecek tedbirler de artar. İnsanca ve güven içinde çalışma şartlarının sağlanması, denetimlerin göstermelik olmaması, açık iletişim ortamı, çalışana değer verilmesi gibi birçok faktöre dikkat edilmesi mücadeleyi kolaylaştırır.Kurum çalışanlarına psikoljik destek verilmesi bu bağlamda önemlidir.