SIRATI MUSTAKÎM olarak bahsedilen, inanan veya inanmayan birçok kişinin duyduğu, ama ne olduğu veya ne işe yaradığını fazla da bilen yoktur.
İslam’ın beş şarttan oluştuğunu söyleyenlere de inanmayın. Eğer bilselerdi o beş şartın bir kenarına tutuştururlardı.
Bu şekilde konuya girmem oldukça rahatsız edici biliyorum; ama sizlere ulaşabilmek için, inanç duygularınızı biraz irite ederek (rahatsız ederek), Allah'ın; insanların nasıl din yaşamasını istediği, gene Allah'ın ayetleri ile anlatmaya çalıyorum. Kabul görür veya görmez o sizin imanınıza bağlı.
SIRATI MUSTAKÎM; Din alimlerinin söylediği gibi doğru yol değildir.
SIRAT: Yol demektir.
MUSTAKÎM: İstikametlenmiş demektir.
Peki bu yol yani SIRATI MUSTAKÎM nereye istikametlenmiş ki? Çünkü Fatiha suresini devamlı okuruz ve bu surede ne deriz ne isteriz bilemeyiz. İncelediniz mi?
Fatiha’da Allah'a kul olmak için Allah’tan özel bir yardım istiyoruz, İSTİANE.
FATİHA - 5 :İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn(nestaînu). (Allah'ım!) Yalnız Sana kul oluruz ve yalnız Senden İSTİANE (mürşidimizi) isteriz.
Allah'ın özel yardımı olan bu istianeyi gene Allah’tan istiyoruz. Sebebi, bu özel yardım olan istiane ile Allah'a kul olmak istiyoruz. Allah'a kul olabilmek içinde Sıratı Mustakîm'e hidayet (ulaştırmasını) etmesin istiyoruz.
FATİHA - 6 :İhdinas sırâtel mustakîm(mustakîme). (Bu istiane'n ile) bizi, SIRATI MUSTAKÎM'e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet et (ulaştır).
Hidayete yol veya doğru yol diyen din alimleri, Sıratı Mustakîm'e hidayet etmeye ne diyecekler merak ederim.
Şöyle bir şey " doğru yola yol et" Sıratı Mustakîme hidayet et. Yoksa şöyle mi dememiz doğru; "İstikametlenmiş olan yola ulaştır". Ne dersiniz?
Ama Sıratı Mustakîm üzeri olmak için bazı özellikler olması lazım. Allah "O yol ki üzerlerine NİMET verdiklerinin yoludur" diyor.
FATİHA - 7 :Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne).O (SIRATI MUSTAKÎM) ki; (başlarının) üzerlerine (Devrin İmamı'nın ruhunu) ni'met olarak verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.
1-Kim söylüyor Allah’tan özel yardım ile Sıratı Mustakîmi istemeyi?
2-Bu nimete nasıl sahip olunur?
Sıratı Mustakîmi bize bakın kim tavsiye ediyor; hatta emrediyor diye biliriz, Peygamberimizi SAV Efendimizi çok sevdiğini iddia edenler için.
MU'MİNUN - 73 :Ve inneke le ted’ûhum ilâ sırâtın mustakîm (mustakîmin). Ve muhakkak ki; sen, mutlaka onları Sıratı Mustakîm'e davet ediyorsun.
Demek ki Peygamberimiz SAV Efendimiz Sıratı Mustakîm'e davet ediyor. Sebep ne? Çünkü o yol Rabbimize ulaştıran yol.
NİSA - 175 :Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen). Allah'a âmenû olanları ve O'na sarılanları (sarılmayı dileyenleri), Allah kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, Kendisine ulaştıran Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet edecektir, ulaştıracaktır.
Kur’an-ı Kerime hiçbir şey boşuna yazılmamıştır. Allaha istikametlenmiş ve Allah'a ulaştıran yola davet ve diliyorsunuz, ve kimsenin davete icabet ettiği yok. Yoksa Peygamberimiz SAV Efendimizden şüpheniz mi var? O zaman ne duruyorsunuz yolun sonunda Rabbimiz varsa ve bu Sıratı Mustakîm ile ulaşabileceksek, neden duruyoruz. Hala İslam’ın farz olan beş şartı yeter mi diyorsunuz? Her yol eğer yolda ilerlemek istiyorsanız, sonunda bir yere varırsınız, bu da istediğiniz sevdiğiniz bir yerdir ki bu kadar meşakkate sabretmişsinizdir.
EN'AM - 126 :Ve hâzâ sırâtu rabbike mustekîm(mustekîmen), kad fassalnâl âyâti li kavmin yezzekkerûn(yezzekkerûne). Ve bu(sırâtu rabbike mustekîm), senin Rabbine istikametlenmiş (yönlendirilmiş) yoldur. (Allah'a götüren yoldur). Tezekkür eden bir kavim için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.
Eeee Bu yolda da Rabbimiz var, Rabbimizi sevmiyor musunuz?
HUD - 56 :İnnî tevekkeltu alâllâhi rabbî ve rabbikum, mâ min dâbbetin illâ huve âhızun bi nâsıyetihâ, inne rabbî alâ sırâtın mustekîm(mustekîmin).Muhakkak ki ben, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a tevekkül ettim. Yürüyen hiçbir canlı mahlûk (dabbe) yoktur ki; O (Allahû Tealâ), onun perçeminden tutmuş (O'nun kontrolü altında) olmasın. Muhakkak ki benim Rabbim, Sıratı Mustakîm üzeredir.
O zaman sonuçta Allah'a davet edilmiş sayılmıyor musunuz? Aslında ALLAH'A DAVET EDİLİYORSUNUZ; Allah'ın ayetlerinden alıkoymasınlar dediğine göre ayetlerle çağrılması gerekiyor. Öyle değil mi?
KASAS - 87 :Ve lâ yasuddunneke an âyâtillâhi ba’de iz unzılet ileyke ved’u ilâ rabbike ve lâ tekûnenne minel muşrikîn (muşrikîne). Ve Sana indirildikten sonra, Allah'ın âyetlerinden sakın seni alıkoymasınlar. Ve Rabbine davet et (Allah'a ulaşmaya çağır). Ve sakın müşriklerden olma!
İnsanların Allah'a çağıran veya davet eden, ölmeden Allah'ın içimize üflediği, emanet olan kendi ruhunu, ruhun sahibi olan Allah'a ulaştırmayı dilememiz, istememiz gerekli olduğunu anlatandır; yetmez aynı zaman da bu ayetler ile anlatan kişiye iman ettiğimiz ve tabi olduğumuz zaman üzerimize NİMET olacak bir kişidir.
AL-İ İMRAN - 164 :Le kad mennallâhu al! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.
Buradaki “abd” lığa kulluk derler de Fatiha 5. ayette ibadet derler, “abd” lık kulluktur ibadet değil. Şeytana ibadet etmeyin manasız olduğu için Allah bu şekilde doğruyu da söyletiyor..
YASİN - 61 :Ve eni’budûnî, hâzâ sırâtun mustekîm (mustekîmun). Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakîm (üzerinde bulunmak)tır.
Kul olmak Sıratı Mustakîm üzeri olmayı sağlıyorsa, ruhumuz nasıl bizden ayrılıp Sıratı Mustakîm üzeri olarak nasıl Rabbimize ulaşır derseniz Ayette Rabbimiz şöyle açıklamış.
MU'MİN - 15 :Refîud derecâti zul arş(arşi), yulkır rûha min emrihî alâ men yeşâu min ıbâdihî li yunzire yevmet telâk(telâkı). Dereceleri yükselten ve arşın sahibi olan Allah, kullarından (Kendisine ulaştırmayı) dilediği kişinin (Allah'a ulaşmayı dilediği için Allah'ın da Kendisine ulaştırmayı dilediği kişinin) üzerine (başının üzerine) Allah'a ulaşma gününün geldiğini (o kişinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah'ın emrini tebliğ edecek) bir ruh (devrin imamının ruhunu) ulaştırır.
Allah'ın zatını isteyeni Sıratı Mustakîm ile kendisine ulaştıracak yani dileyip de tevekkül eden takva sahiplerini ulaştırıyor.
YUNUS - 25 :Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin). Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ına ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.
Emrinden olan bu ruh her dönemde bulunan devrin imamının ruhudur. Allah o emri ile hidayet eder. Yani Allah'ın tayin ettiği bir hidayet ile görevli imam.
SECDE - 24 :Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû ve kânû bi âyâtinâ yûkınûn(yûkınûne).Ve onlardan, emrimizle hidayete erdiren imamlar kıldık ve sabır sahibi oldukları ve âyetlerimize (Hakk'ul yakîn seviyesinde) yakîn hasıl etmiş oldukları için.
Bu imam vesilesi ile üzerimize nimet verilmiştir ve bu da bu nimet sahibi olan kişiyi Sıratı Mustakîm üzeri kılar.
FATİHA - 7 :Sırâtallezîne en’amte aleyhim gayril magdûbi aleyhim ve lâd dâllîn(dâllîne).O (SIRATI MUSTAKÎM) ki; (başlarının) üzerlerine (Devrin İmamı'nın ruhunu) ni'met olarak verdiklerinin yoludur. Üzerlerine gadap duyulmuşların ve dalâlette kalmışların (Allah'a ulaşmayı dilemeyenlerin) yolu değil.
Sadece bu kadar mı? Hayır bakın Allah sizi kimler ile beraber kılıyor.
NİSA - 69:Ve men yutiıllâhe ver resûle fe ulâike meallezîne en’amellâhu aleyhim minen nebiyyîne ves sıddîkîne veş şuhedâi ves sâlihîn(sâlihîne), ve hasune ulâike refîkâ(refîkan).Ve kim, Allah'a ve Resûl'e itaat ederse; işte onlar, Allah'ın kendilerine ni'met verdiği nebîlerle (peygamberlerle) ve sıddîklerle ve şehitlerle ve salihlerle beraberdirler. Onlar (ne güzel) arkadaştırlar.
Allah'ın üst seviyedeki dostları ile ne güzel arkadaştır diyor. Peki siz evet siz Allah'ın bu dostları ile beraber misiniz? Sizi Allah'a davet eden bir Allah dostuna rastlamanız sizi şükre götürüyor mu? O zaman Allah sizi de seçer ve kendisine ulaştıran Sıratı Mustakîm'e ulaştırır.
NAHL - 121 :Şâkiren li en’umih(en’umihî), ictebâhu ve hudâhu ilâ sırâtın mustekîm(mustekîmin). O'nun (Allah'ın) ni'metlerine şükredici idi. (Allah), onu seçti. Ve onu Sıratı Mustakîm'e (Allah'a ulaştıran yola) hidayet etti (ulaştırdı).
NE DURUYORSUNUZ ALLAH'TAN DAHA GÜZEL DOST MU OLUR? ALLAH'TAN HACET NAMAZI İLE İSTEYİN HİDAYETÇİNİZİ.
Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda : Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah’tan hacet neyse o istenir. Allah’tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah’tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında “Allah, Allah” diyerek kişi Allah’ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
NE KAYBEDERSİNİZ?
Allah'a emanet olun.