Bismillâhirrahmânirrahîm
AYETİ ANLAMAK YETMİYOR, HAYATIMIZA TATBİK ETMEK GEREKİYOR. TATBİK EDİLEN AYET DE, EMRE İMAN ETMEK ANLAMINA GELİR.
DİYANET İŞLERİNİN AÇIKLAMASI;
NİSÂ-175: Fe emmellezîne âmenû billâhi va'tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen). Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir.
Nisa 175.inci ayeti, kelimeleri karşılığı ne manaya geliyor bakalım.
Kelime anlamı karşılığı açıklaması:
NİSÂ-175: Fe emmellezîne âmenû billâhi va'tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen). Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, kendisine ulaştıran "Sıratı Mustakîm"e hidayet edecektir (ulaştıracaktır).
Diyanet işlerinin açıklaması "Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir."(NİSÂ-175)
Kelime anlamı karşılığı açıklaması "Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, kendisine ulaştıran "Sıratı Mustakîm"e hidayet edecektir (ulaştıracaktır)." (NİSÂ-175)
İnsanlar nelere sarılırlar önce bu konuda Kur'ân'ı incelemeliyiz.
A'RÂF-170:Vellezîne yumessikûne bil kitâbi ve ekâmus salâte innâ lâ nudîu ecrel muslihîn(muslihîne). Onlar ki; Kitab'a sımsıkı sarılırlar ve namazı ikame ederler. Muhakkak ki Biz, salih olanların ecrini zayi etmeyiz.
Bu ayette kitaba sarılanların kitapta emir olunanları hayatlarına tatbik ederek hidayete erdiklerinin bir ispatıdır. Eğer sarılmazsa bu kişi zaten hiçbir din üzere değildir. Onun için İslâm'ın beş şartı kitabı yaşamak anlamına gelmez. Ve dini kabul görmez.
MÂİDE-68:Kul yâ ehlel kitâbi! lestum alâ şey'in hattâ tukîmût Tevrâte vel İncîle ve mâ unzile ileykum min rabbikum ve le yezîdenne kesîren minhum mâ unzile ileyke min rabbike tugyanen ve kufr(kufren), fe lâ te'se alâl kavmil kâfirîn(kâfirîne).De ki; "Ey Ehli Kitap! Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabb'iniz tarafından indirileni, yerine getirip uygulamadıkça siz bir şey (bir din) üzerinde değilsiniz. Ve sana Rabb'inden indirilen, mutlaka onların birçoğunun azgınlık ve küfrünü artırır. Artık sen kâfirler topluluğuna üzülme.
Demek ki kitaba sarılmak Rabbimizden indirileni yerine getirip uygulamak gerekmekte. Kitabın lisanından sadece resuller anlar ve onlar vahyi açıklamadıkça insanların dilleri ve eğitimleri ne olursa olsun Kûr'an'ı Kerim'den nasiplenemezler.
MERYEM-97:Fe innemâ yessernâhu bi lisânike li tubeşşire bihil muttekîne ve tunzire bihî kavmen luddâ(ludden).Böylece Biz, O'nu (Kur'ân-ı Kerim'i) senin lisanınla kolaylaştırdık. O'nunla, takva sahiplerini müjdelemen ve inatçı kavmi uyarman için.
Allah'ın tayin ettikleri veli Resuller tüm insanların dinlerini en iyi şekilde anlasın diye her kavme kendi lisanları ile gönderilmiş olması dini kolaylaştırmasına vesile olurlar.
İBRÂHİM-4:Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâ'(yeşâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanıyla göndermiş olmayalım. Onlara (kendi lisanlarıyla) beyan etsin (açıklasın) diye. Öyleyse Allah, dilediğini (Allah'a ulaşmayı dilemeyenleri) dalâlette bırakır. Dilediğini (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) hidayete erdirir. Ve O, Azîz'dir, Hikmet Sahibi'dir.
Peki, bu veli Resulün kendi lisanımız ile anlattığı kitap ki Allah ona sarılmamızı istiyor kitabın bire faydası ne derseniz? Allah'ın indirdiği kitaplar, önce hangi nebi resule indirilmişse o kitaptan insanlara hidayeti müjdeler. Nebi Resulden öğrenerek yetişen veli Resuller de her kavimde bulunur onlarda kavmini hidayete ermesine vesile olur.
ZUHRÛF-43:Festemsik billezî ûhıye ileyk(ileyke), inneke alâ sırâtın mustekîm(mustekîmin).Artık sana vahyedilene sarıl. Muhakkak ki sen, Sıratı Mustakîm üzerindesin.
Bu Nebi Resul veya Veli Resuller Allah'ın vahyini anlattıkları için bu Allah dostlarına da niza etmemelidir. Allah Resullerinin bir vahiy olan hükümleri için mü'min kadın ve erkeklerin seçim hakkı olmadığına göre, insanların resullere tam bir teslimiyet ile itaat etmeleri gerekmektedir.
AHZÂB-36:Ve mâ kâne li mu'minin ve lâ mu'minetin izâ kadallâhu ve resûluhu emren en yekûne lehumul hıyeretu min emrihim, ve men ya'sıllâhe ve resûlehu fe kad dalle dalâlen mubînâ(mubînen).
Ve mü'min erkek ve mü'min kadının, Allah ve O'nun Resûl'ü, onlar için bir işin olmasına hükmettiği (karar verdiği) zaman, kendiişlerinde seçim hakkı olamaz. Ve kim, Allah ve O'nun Resûl'üne asi olursa (itaat etmezse), o takdirde apaçık bir dalâlet ile sapmış olur.
Diyanet işlerinin açıklaması "Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir." (NİSÂ-175)
Kelime anlamı karşılığı açıklaması "Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, kendisine ulaştıran "Sıratı Mustakîm"e hidayet edecektir (ulaştıracaktır)." (NİSÂ-175)
Kûr'an'ı Kerim'den nasibi olmayanların(hidayete ermemiş bilmeyen ve kimsenin hidayetine vesile olamayacak kişilerin) Allah'ın rahmeti ve lütfu dediği Allah'ın rahmeti ve fazlının ne işe yaradığını kimlere geldiği önemli olan bilgilerdir.
Allah'ın rahmeti ve fazlı kimlere gelir.
NÛR-21:Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân (şeytâni), ve men yettebi' hutuvâtiş şeytâni fe innehu ye'muru bil fahşâi vel munker(munkeri) ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu mâ zekâ minkum min ehadin ebeden ve lâkinnallâhe yuzekkî men yeşâu, vallâhu semî'un alîm(alîmun). Ey âmenû olanlar, şeytanın adımlarına tâbî olmayın! Ve kim şeytanın adımlarına tâbî olursa o takdirde (şeytanın adımlarına uyduğu taktirde) muhakkak ki o (şeytan), fuhşu (her çeşit kötülüğü) ve münkeri (inkârı ve Allah'ın yasak ettiklerini) emreder. Ve eğer Allah'ın rahmeti ve fazlı sizin üzerinize olmasaydı (nefsinizin kalbine yerleşmeseydi), içinizden hiçbiri ebediyyen nefsini tezkiye edemezdi. Lâkin Allah, dilediğinin nefsini tezkiye eder. Ve Allah, Sem'î'dir (en iyi işitendir) Alîm'dir (en iyi bilendir).
Allah'ın rahmet ve fazlı insanların nefsini temizlenmesini sağlayan Allah'ın nurlarıdır. İnsanlardan nefsini ıslâh etmek isteyenlerin sahip olabileceği nurlar da peki insanlar nefslerini ıslah etmek için ne yapmaları gerekir dersek.
KEHF-110:Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhid(vâhidun), fe men kâne yercû likâe rabbihî fel ya'mel amelen sâlihan ve lâ yuşrik bi ıbâdeti rabbihî ehadâ (ehaden).De ki: "Ben sizin gibi sadece bir beşerim. Bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolunuyor. O takdirde kim Rabbine mülâki olmayı (ölmeden evvel Allah'a ulaşmayı) dilerse, o zaman salih amel (nefs tezkiyesi) yapsın ve Rabbinin ibadetine başka birini (bir şeyi) ortak koşmasın."
İnsanların nefsini teksiye etmesi için Allah'dan rahmet ve fazl adı verilen iki tane nur a ihtiyaç var. Bu nurlara ulaşa bilmek için kişinin ölmeden ruhunu, sahibi olan Allah'a ulaştırmayı dilemesi ve Allah'a mülâki olmayı kalben dilemesi lazım. Bu talep insanın hidayete ermesine sebep olacak bir taleptir.
O zaman hidayet nedir dersek;
"… kul innel hudâ hudallâhi De ki: "Muhakkak ki hidayet Allah'a ulaşmaktır…" (ALİ İMRAN-73)"…kul inne hudâllâhi huvel hudâ De ki: "Muhakkak ki Allah'a ulaşmak (Allah'ın kendisine ulaştırması) işte o, hidayettir…" (BAKARA-120)
Allah'ın ulaştırması olarak değerlendirilir ve doğrudur. Ama kim Allah'a yönelirse ancak yönelen Allah tarafından ulaştırılır.
Allah, kendisine yönelenleri ona ulaşmayı dileyenleri hidayete erdiriyor." Allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb (yunîbu) "Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O'na yöneleni, Kendisine ulaştırır (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır)."(şura-13)
Çünkü Allah kendisine ve resulü de rabbimize davet eder.
Lehu da'vetul hakk(hakkı),Hakkın daveti O'nadır (Kendisinedir, Allah'adır).(RA'D-14) …fe lâ yunâziunneke fîl emri ved'u ilâ rabbik(rabbike),… Öyleyse emrim konusunda seninle niza etmesinler (çekişmesinler). Sen, Rabbine davet et :(HACC-67)
Diyanet işlerinin açıklaması "Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir." (NİSÂ-175)
Kelime anlamı karşılığı açıklaması "Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, kendisine ulaştıran "Sıratı Mustakîm"e hidayet edecektir (ulaştıracaktır)." (NİSÂ-175)
Demek ki, insanlara Allah'ın gönderdiği Nebi ve veli Resulleri, şeriat kitapları ile gelirler. Allah insanlardan Resullerine itaat edilmesi ve Resulünün söylediği ayetlere tam bir teslimiyet gösterilmesini istiyor. O zaman bu uygulamayı yaşayan insanlar, Allah'a mülâki olmayı yani ölmeden Allah'a ait ruhlarını Allah'a ulaştırmayı dileyerek. Nefslerini teksiye etmeleri için, Allah'ın rahmet ve fazlının içine Allah' tarafından konarak, hem Allaha ulaşarak teslimiyetleri sağlanıp hidayete eriyorlar. Hem de nefslerini Allah'ın nurları ile teksiye ediyorlar.
Kitaptan nasipleri olmayanların meal ve tefsirlerinde hidayet kavramı vasıl olmak ve ulaşmak anlamına gelirken doğru yol demeleri. Sıratı Mustakîm'in istikametlenmiş yol ( Allah'a istikametlenmiş yol) olmasına rağmen doğru yol demeleri. Kendilerinden güzel ahlaklı insan olmayı bekleyen insanların İslâm'ın beş şartının yeterli olduğunu savunmaları, insanların dünya ve ahiret saadetinin yok olmasına neden oluyor.
DİĞER 25 MÜELLİFLERİN MEALLERİNE SIRAYLA BAKALIM
İmam İskender Ali Mihr : Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) kendinden bir rahmetin ve fazlın içine koyacak ve onları, kendisine ulaştıran "Sıratı Mustakîm"e hidayet edecektir (ulaştıracaktır).
Diyanet İşleri : Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'a inanıp ona sarılanları o, kendi rahmetine ve ihsânına alacak ve onları doğru yola sevkedecektir.
Adem Uğur : Allah'a iman edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola götürecektir.
Ali Bulaç : İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip iletecektir.
Ali Fikri Yavuz : İşte Allah'a iman edip de ona (Şeriatına) sarılanları Allah, kendi katından bir rahmet ve lütuf içine (Cennete) koyacak ve onları, kendisine varan doğru bir yola (islâma) iletecektir.
Bekir Sadak : Allah kendisine inananlari ve Kitabina sarilanlari rahmetine ve bol nimetine kavusturacak, onlari Kendisine goturen dogru yola eristirecektir.
Celal Yıldırım : Artık Allah'a imân edip O'na sarılanları, Allah kendi katından bir rahmete ve geniş bir nîmet ve ihsana sokacak ve kendisine giden doğru yola eriştirecektir.
Diyanet İşleri (eski) : Allah kendisine inananları ve Kitabına sarılanları rahmetine ve bol nimetine kavuşturacak, onları Kendisine götüren doğru yola eriştirecektir.
Diyanet Vakfi : Allah'a iman edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola götürecektir.
Edip Yüksel : ALLAH'a inanıp O'na sarılanları ise kendi rahmetine ve lütfuna kabul edecek, onları dosdoğru bir yola sokarak kendisine yöneltecektir.
Elmalılı Hamdi Yazır : İmdi kimler Allaha iyman edib buna sarılırlarsa yarın onları tarafı İlâhîsinden mutlak bir rahmet içine koyacak bir de fazl, ve onları doğru kendisine varan bir yolun yolcusu edecek
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kim Allah'a iman edip buna sarılırsa, yarın Allah onları kendi katında mutlak bir rahmet içine koyacak, bol nimetine kavuşturacak bir de onları, doğru kendisine varan bir yolun yolcusu edecek.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'a inanıp O'na sımsıkı sarılanları (Allah), kendisinden bir rahmet ve lutfa sokacak ve kendisine varan dosdoğru yola iletecektir.
Fizilal-il Kuran : Allah kendisine inanıp sarılanları rahmetine, bol bağışına kavuşturacak, onları doğru yola iletecektir.
Gültekin Onan : İşte Tanrı'ya inananlar ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip iletecektir.
Hasan Basri Çantay : İşte Allaha îman edib de Ona sarılanlar (yok mu?) Onları (Allah) kendisinden bir rahmetin ve lütf-ü inayetin içine sokacak ve onları kendisine (giden) doğru bir yola götürecekdir.
İbni Kesir : Allah'a iman edenleri ve O'na sarılanları; Allah rahmetine ve bol nimetine kavuşturacaktır. Onları, kendisine götüren doğru yola eriştirecektir.
Muhammed Esed : Allaha iman edenlere ve Ona sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları rahmeti ve lütfu ile kuşatacak ve dosdoğru bir yol ile Kendisine yöneltecektir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık o kimseler ki, Allah Teâlâ'ya imân ettiler ve O'na sığındılar, elbette onları kendi tarafından bir rahmetin ve fazlın içine girdirecektir ve onları kendine müteveccih bir müstakim yola da hidâyet edecektir.
Şaban Piriş : Allah, kendisine iman edip, Kur'an'a sarılanları rahmetine ve bol nimetlerine girdirecek ve onları kendisine (götüren) dosdoğru bir yola iletecektir.
Suat Yıldırım : Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise O, tarafından bir rahmet ve geniş bir nimet içine yerleştirecek ve onları, Kendisine varan doğru yola koyacaktır.
Süleyman Ateş : Alah'a inanıp O'na yapışanları (Allâh), kendinden bir rahmetin ve lutfun içine sokacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir.
Tefhim-ul Kuran : İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip iletecektir.
Ümit Şimşek : Allah'a iman ederek Ona sımsıkı sarılanları, Allah kendi katından bir rahmet ve lutfa eriştirecek ve kendisine ulaşan dosdoğru bir yola iletecektir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.
Abdullah Aydın : İşte Allah'a îmân edip de O'na (şeriatına) sarılanları Allah, kendi katından bir rahmet ve lütuf içine koyacak ve onları kendisine varan doğru bir yola (İslâm'a) iletecektir.
Ahmet Davudoğlu : İşte Allah'a îmân edip O'na sarılanları Allah, kendi katından bir rahmet ve lûtfa (cennete) koyacak, ve onları kendisine varan doğru bir yola (İslâm'a) iletecektir.
Ali Arslan : Allah'a îmân edip O'na sarılanlara gelince, Allah onları katından gelecekte bir rahmet ve fazl-u kereme koyacaktır. Onları kendisine götürecek dosdoğru bir yola (İslâm dinine) eriştirecektir.
Arif Pamuk : Alah'a inanıp da O'na sımsıkı sarılanları Allah, kendisinden bir rahmet ve lütfa sokacak ve kendisine varan dosdoğru yola iletecektir.
Ayntabî Mehmet Efendi : Allahû Tealâ'ya îmân edip de O'na sarılanları O, taraf-ı ilâhisinden bir rahmet ve inayete idhal edecek ve kendisine varan doğru bir yola götürecektir.
Bahaeddin Sağlam : Allah'a îmân edip onur ile tutunanlar(korunanlar)ı Allah kendinden bir rahmet ve lütuf içine koyacaktır ve kendi tarafına onlar için doğru bir yol gösterecektir.
Diyanet Vakfı (1993) : Allah'a îmân edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmetle, lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir vola götürecektir.
Hasan Tahsin Feyizli : Allah'a inanan (ve O'nun şeriatına sanlan)lara gelince; (Allah) onlar, kendi katından bir rahmet ve lütuf içine (cennete) koyacak ve onları doğru bir yola iletecektir.
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay : Allah kendisine inananları ve kitabına sarılanları rahmetine ve bol nimetine kavuşturacak, onları kendisine götüren doğru yola eriştirecektir.
Hüseyin Kaleli : "Artık Allâh'a îman eden ve O'na sarılanlar yokmu, onları yakında kendisinden bir rahmetin ve fazlı keremin içinde daldıracak. Hem de onları dosdoğru bir yol olarak kendine yöneltecektir."
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : Allah'a iman edip O'nun kitabına sım sıkı sarılanları, Allah elbette Kendi katından bir rahmet ve lütfa eriştirecek ve onları Kendi rızasına ulaştıran dos doğru bir yola iletecektir.
Mustafa İslamoğlu : Allah'a iman eden ve O'na sımsıkı sarılanlara gelince: Allah onları rahmet ve ihsanına gark edecek ve dosdoğru bir yolla Kendisine yöneltecektir.
Nedim Yılmaz : Allah'a îmân edip, O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları Kendisinden bir rahmet ve lütuf içine daldıracak ve onları Kendisine getiren dosdoğru bir yola ulaştıracaktır.
Ömer Rıza Doğrul : Allah'a îmân edip O'na sımsıkı sarılanlar O'nun rahmetine girer, lütfuna erer, O'nun tarafından dosdoğru yola iletilirler.
Talat Koçyiğit : Allah'a îmân edenler ve bu nura sımsıkı yapışanlar; işte Allah onları, kendinden gelen bir rahmete ve lûtf-u inayete sokacak ve kendisine varan dosdoğru vola iletecektir.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Allah'a îmân edip O'na sarılanları Allah, kendi tarafından rahmet ve fazilete sokar. Ve doğru yola hidayet eder.
Bir Heyet : Allah'a îmân edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf içine daldıracak ve onları kendine doğru giden bir yola götürecektir.
Diyanet İşleri : Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet ve lütfa kavuşturacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'a inanıp ona sarılanları o, kendi rahmetine ve ihsânına alacak ve onları doğru yola sevkedecektir.
Adem Uğur : Allah'a iman edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola götüre- cektir.
Ali Bulaç : İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip iletecektir.
Ali Fikri Yavuz : İşte Allah'a iman edip de ona (Şeriatına) sarılanları Allah, kendi katından bir rahmet ve lütuf içine (Cennete) koyacak ve onları, kendisine varan doğru bir yola (islâma) iletecektir.
Bekir Sadak : Allah kendisine inananlari ve Kitabina sarilanlari rahmetine ve bol nimetine kavusturacak, onlari Kendisine goturen dogru yola eristirecektir.
Celal Yıldırım : Artık Allah'a imân edip O'na sarılanları, Allah kendi katından bir rahmete ve geniş bir nîmet ve ihsana sokacak ve kendisine giden doğru yola eriştirecektir.
Diyanet İşleri (eski) : Allah kendisine inananları ve Kitabına sarılanları rahmetine ve bol nimetine kavuşturacak, onları Kendisine götüren doğru yola eriştirecektir.
Diyanet Vakfi : Allah'a iman edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola götürecektir.
Edip Yüksel : ALLAH'a inanıp O'na sarılanları ise kendi rahmetine ve lütfuna kabul edecek, onları dosdoğru bir yola sokarak kendisine yöneltecektir.
Elmalılı Hamdi Yazır : İmdi kimler Allaha iyman edib buna sarılırlarsa yarın onları tarafı İlâhîsinden mutlak bir rahmet içine koyacak bir de fazl, ve onları doğru kendisine varan bir yolun yolcusu edecek
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kim Allah'a iman edip buna sarılırsa, yarın Allah onları kendi katında mutlak bir rahmet içine koyacak, bol nimetine kavuşturacak bir de onları, doğru kendisine varan bir yolun yolcusu edecek.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'a inanıp O'na sımsıkı sarılanları (Allah), kendisinden bir rahmet ve lutfa sokacak ve kendisine varan dosdoğru yola iletecektir.
Fizilal-il Kuran : Allah kendisine inanıp sarılanları rahmetine, bol bağışına kavuşturacak, onları doğru yola iletecektir.
Gültekin Onan : İşte Tanrı'ya inananlar ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip iletecektir.
Hasan Basri Çantay : İşte Allaha îman edib de Ona sarılanlar (yok mu?) Onları (Allah) kendisinden bir rahmetin ve lütf-ü inayetin içine sokacak ve onları kendisine (giden) doğru bir yola götürecekdir.
İbni Kesir : Allah'a iman edenleri ve O'na sarılanları; Allah rahmetine ve bol nimetine kavuşturacaktır. Onları, kendisine götüren doğru yola eriştirecektir.
Muhammed Esed : Allaha iman edenlere ve Ona sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları rahmeti ve lütfu ile kuşatacak ve dosdoğru bir yol ile Kendisine yöneltecektir.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık o kimseler ki, Allah Teâlâ'ya imân ettiler ve O'na sığındılar, elbette onları kendi tarafından bir rahmetin ve fazlın içine girdirecektir ve onları kendine müteveccih bir müstakim yola da hidâyet edecektir.
Şaban Piriş : Allah, kendisine iman edip, Kur'an'a sarılanları rahmetine ve bol nimetlerine girdirecek ve onları kendisine (götüren) dosdoğru bir yola iletecektir.
Suat Yıldırım : Allah'a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise O, tarafından bir rahmet ve geniş bir nimet içine yerleştirecek ve onları, Kendisine varan doğru yola koyacaktır.
Süleyman Ateş : Alah'a inanıp O'na yapışanları (Allâh), kendinden bir rahmetin ve lutfun içine sokacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir.
Tefhim-ul Kuran : İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip iletecektir.
Ümit Şimşek : Allah'a iman ederek Ona sımsıkı sarılanları, Allah kendi katından bir rahmet ve lutfa eriştirecek ve kendisine ulaşan dosdoğru bir yola iletecektir.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir rahmetin ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır.
Abdullah Aydın : İşte Allah'a îmân edip de O'na (şeriatına) sarılanları Allah, kendi katından bir rahmet ve lütuf içine koyacak ve onları kendisine varan doğru bir yola (İslâm'a) iletecektir.
Ahmet Davudoğlu : İşte Allah'a îmân edip O'na sarılanları Allah, kendi katından bir rahmet ve lûtfa (cennete) koyacak, ve onları kendisine varan doğru bir yola (İslâm'a) iletecektir.
Ali Arslan : Allah'a îmân edip O'na sarılanlara gelince, Allah onları katından gelecekte bir rahmet ve fazl-u kereme koyacaktır. Onları kendisine götürecek dosdoğru bir yola (İslâm dinine) eriştirecektir.
Arif Pamuk : Alah'a inanıp da O'na sımsıkı sarılanları Allah, kendisinden bir rahmet ve lütfa sokacak ve kendisine varan dosdoğru yola iletecektir.
Ayntabî Mehmet Efendi : Allahû Tealâ'ya îmân edip de O'na sarılanları O, taraf-ı ilâhisinden bir rahmet ve inayete idhal edecek ve kendisine varan doğru bir yola götürecektir.
Bahaeddin Sağlam : Allah'a îmân edip onur ile tutunanlar(korunanlar)ı Allah kendinden bir rahmet ve lütuf içine koyacaktır ve kendi tarafına onlar için doğru bir yol gösterecektir.
Diyanet Vakfı (1993) : Allah'a îmân edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmetle, lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir vola götürecektir.
Hasan Tahsin Feyizli : Allah'a inanan (ve O'nun şeriatına sanlan)lara gelince; (Allah) onlar, kendi katından bir rahmet ve lütuf içine (cennete) koyacak ve onları doğru bir yola iletecektir.
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay : Allah kendisine inananları ve kitabına sarılanları rahmetine ve bol nimetine kavuşturacak, onları kendisine götüren doğru yola eriştirecektir.
Hüseyin Kaleli : "Artık Allâh'a îman eden ve O'na sarılanlar yokmu, onları yakında kendisinden bir rahmetin ve fazlı keremin içinde daldıracak. Hem de onları dosdoğru bir yol olarak kendine yöneltecektir."
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : Allah'a iman edip O'nun kitabına sım sıkı sarılanları, Allah elbette Kendi katından bir rahmet ve lütfa eriştirecek ve onları Kendi rızasına ulaştıran dos doğru bir yola iletecektir.
Mustafa İslamoğlu : Allah'a iman eden ve O'na sımsıkı sarılanlara gelince: Allah onları rahmet ve ihsanına gark edecek ve dosdoğru bir yolla Kendisine yöneltecektir.
Nedim Yılmaz : Allah'a îmân edip, O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları Kendisinden bir rahmet ve lütuf içine daldıracak ve onları Kendisine getiren dosdoğru bir yola ulaştıracaktır.
Ömer Rıza Doğrul : Allah'a îmân edip O'na sımsıkı sarılanlar O'nun rahmetine girer, lütfuna erer, O'nun tarafından dosdoğru yola iletilirler.
Talat Koçyiğit : Allah'a îmân edenler ve bu nura sımsıkı yapışanlar; işte Allah onları, kendinden gelen bir rahmete ve lûtf-u inayete sokacak ve kendisine varan dosdoğru vola iletecektir.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Allah'a îmân edip O'na sarılanları Allah, kendi tarafından rahmet ve fazilete sokar. Ve doğru yola hidayet eder.
Bir Heyet : Allah'a îmân edip O'na sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf içine daldıracak ve onları kendine doğru giden bir yola götürecektir.
Hacet namazının kılınışı:
Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda : Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah'tan hacet neyse o istenir. Allah'tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah'tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında "Allah, Allah" diyerek kişi Allah'ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
ALLAH'A EMANET OLUN