Bismillâhirrahmânirrahîm
AYETİ ANLAMAK YETMİYOR, HAYATIMIZA TATBİK ETMEK GEREKİYOR. TATBİK EDİLEN AYET DE, EMRE İMAN ETMEK ANLAMINA GELİR.
DİYANET İŞLERİNİN AÇIKLAMASI;
ÂLİ İMRÂN-20:Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean (menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).
Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah, kullarını hakkıyla görendir.
Ali İmran 20.inci ayeti, kelimeleri karşılığı ne manaya geliyor bakalım.
Kelime anlamı karşılığı açıklaması:
ÂLİ İMRÂN-20:Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).
Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: "Ben ve bana tâbi olanlar veçhimizi (fizik vücudumuzu) Allah'a teslim ettik. O kitab verilenlere ve ümmîlere: "Siz de vechinizi (fizik vücudunuzu) (Allah'a) teslim ettiniz mi?" de. Eğer teslim ettilerse, o takdirde, hidayete ermişlerdir. Ve eğer yüz çevirirlerse, o zaman sana düşen sadece tebliğdir. Ve Allah, kullarını en iyi görendir.
"Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: "Ben ve bana tâbi olanlar veçhimizi (fizik vücudumuzu) Allah'a teslim ettik"(ÂLİ İMRÂN-20) ayette belirtildiği gibi veçh (fizik beden) teslim olarak yeni bir kavram ile karşılaşıyoruz.
Diyanet işlerinin açıklamasına bakarsak; Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim ettim."
Beklenen, Arapçanın açıklamanın tam karşılığı Türkçe olması gerekmez miydi?
Diyanetin açıklamasında;
Ve men ittebea-ni: "bana uyanlarla birlikte"
Kelime anlamı karşılığı ise böyle;
Ve men ittebea-ni: ve bana tâbi olanlar.
Uymak ile tabi olmak arasında belki bir fark yok gibi düşünülse de Arapça ifade de tabi olunacak kişiye tabi olanlar biat etmiş (el öpmüş) ve tövbe etmiş Allah'a ulaşmayı dilemiş ve Allahın emirlerini resulden işitip hemen hayatına tatbik eden kişilerdir. Uymak ayni şeyi ifade etmez. Tabiinlik teslimiyet ile özdeşleşir.
"İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh (yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim," ".Muhakkak ki onlar, sana tâbî oldukları zaman Allah'a tâbî olurlar."(FETİH-10). bu ayette tabi olmanın Allaha tabi olmak anlamına geldiği belirtilmiştir.
FETİH-10: İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh (yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu'tîhi ecren azîmâ(azîmen).Muhakkak ki onlar, sana tâbî oldukları zaman Allah'a tâbî olurlar. Onların ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allah'ın eli vardır. Bundan sonra kim (ahdini) bozarsa, o taktirde sadece kendi nefsi aleyhine bozar (Allah'a verdiği yeminleri, ahdleri yerine getirmediği için derecesini nakısa düşürür). Ve kim de Allah'a olan ahdlerine vefa ederse (yeminini, misakini ve ahdini yerine getirirse), o zaman ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).
Demek ki "bana uyanlarla birlikte" olarak verilen bir açıklama ayetin manasında çok büyük bir eksiklik meydana getiriyor ve Allah'ı devre dışı bırakıyor.
"Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: "Ben ve bana tâbi olanlar veçhimizi (fizik vücudumuzu) Allah'a teslim ettik"(ÂLİ İMRÂN-20) insanlar ibadetlerini yapmaları karşılığı kendilerini Allah'a teslim olduklarının zannı içinde olurlar. Onun için Allah
Teslimiyetin veçh'in Allah'a teslim edilmesi ile olabileceğini açıklıyor.Bu gün tatbiki İslam da Müslüman kelimesi karşılığı veçh'in teslim edilmesi gerektiği bilinmez. Teslimiyet de üzerimize farzdır.
NİSÂ-125: Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ(halîlen). Ve hanif olarak Hz. İbrâhîm'in dînine tâbî olmuş ve veçhini (fizik vücudunu) Allah'a teslim ederek muhsin olan kimseden, dînen daha ahsen kim vardır. Ve Allah, Hz. İbrâhîm'i dost edindi.
İnsanların Allaha yönelmeleri sonucu Allah'da dileyenleri kendine ulaştırırsa hidayete ererler. Ama hidayetin fizik bedenin Allaha teslimi ile de fizik beden hidayeti gerçekleşmiş olur.
ÂLİ İMRÂN-20:Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).
Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: "Ben ve bana tâbi olanlar veçhimizi (fizik vücudumuzu) Allah'a teslim ettik. O kitab verilenlere ve ümmîlere: "Siz de vechinizi (fizik vücudunuzu) (Allah'a) teslim ettiniz mi?" de. Eğer teslim ettilerse, o takdirde, hidayete ermişlerdir. Ve eğer yüz çevirirlerse, o zaman sana düşen sadece tebliğdir. Ve Allah, kullarını en iyi görendir.
Her nebi döneminde ki insanlar o nebinin ümmetidirler ve nebiye verilen kitaptan sorumludurlar ve bun kitaptan sorumlu olan ümmete kitap ehli denir.
EN'ÂM-89:Ulâikellezîne âteynâhumul kitâbe vel hukme ven nubuvveh(nubuvvete), fe in yekfur bihâ hâulâi fe kad vekkelnâ bihâ kavmen leysû bihâ bi kâfirîn(kâfirîne).İşte onlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiğimiz kimselerdir. Onlar eğer, onu inkâr ederlerse artık, onu inkâr etmeyecek bir kavmi ona vekil ederdik.
En'âm 83 den itibaren nebileri Allah sıralamış ve hepsine kitap vermiş. Bu gün ki dini eğitimde ise resullere kitap verildiği iddia edilir. Ne kadar haktan uzak olduklarının farkında değiller. Teslimiyetin de ne anlama geldiğini bilmedikleri için öğretemezler de. Hâlbuki Allah' katında daha üst seviyede bir takva ve hidayetin sahibi olmaktır ve İbrahim'in hanif dini teslim dinidir. Allah'a ulaşmayı dilemedikleri için hidayette olmayan insanlar kendilerinin de Allaha teslim olduklarını söylerler.
Diyanet'in ayetteki ifadesine bakarsak "Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah, kullarını hakkıyla görendir." Siz İslâm'ı kabul ettiniz mi? Ben İslâm'ı kabul etti denince ne olacak ki derseniz. İslâm'a girecek ve hidayete erecekler.tamamen yalandır.
"İslâm'a girmek" olarak bahsedilen kavram İslâm=teslim anlamına geldiği için. O zaman siz teslim oldunuz mu? Şeklin de soru olması lazım. İşte bu günkü din öğretmekler görevli kişilerin İslâm kelimesi yerine teslim kelimesini kullansalardı. O zaman insanlar soracaklar tabi "NEYİMİZİ TESLİM EDECEĞİZ, SİZ DE NEYİNİZİ TESLİM ETTİNİZ".Kendileri hidayete ermedikleri için ne hidayetten ne de teslimden bir haberler. Ve her an Allah'a karşı yalan söylüyorlar.
SAFF-7:Ve men azlemu mimmenifterâ alallâhil kezibe ve huve yud'â ilel islâm, vallâhu lâ yehdîl kavmez zâlimîn(zâlimîne).
İslâm'a (teslime) davet olunurken, Allah'a karşı yalan uyduran kimseden daha zalim kim vardır? Ve Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.
Bu Ali İmran 20. inci ayetinde teslimden bahsediliyor sizde teslim oldunuz mu deniyor.
E eslemtum: siz teslim oldunuz mu? Diyanet işlerinin açıklamasında "İslâm'ı kabul ettiniz mi?
Allah'a teslim olmadan bir din yaşandığı zannediliyor Tabiki Allah kullarını görendir de Allah'ın kulları kimdir.
Allah'a kul olmak için Allah'a yönelmek yani Allah'a ulaşmayı dilemek lazım.
ZÜMER-17:Vellezînectenebût tâgûte en ya'budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buşrâ, fe beşşir ıbâd(ıbâdi). Ve onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar). Çünkü Allah'a yöneldiler (Allah'a ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!
Allah'ın insanlardan sadece hidayete eren ve teslim olanları gördüğü diğer dalâlette olan insanların kalplerinde iman olmadığı için bir şey görülmeyeceği açıkça bellidir.
DİĞER 25 MÜELLİFLERİN MEALLERİNE SIRAYLA BAKALIM.
İmam İskender Ali Mihr : Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa o zaman onlara de ki: "Ben ve bana tâbi olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah'a teslim ettik. O kitab verilenlere ve ümmîlere: "Siz de vechinizi (fizik vücudunuzu) (Allah'a) teslim ettiniz mi?" de. Eğer teslim ettilerse, o taktirde, hidayete ermişlerdir. Ve eğer yüz çevirirlerse, o zaman sana düşen sadece tebliğdir. Ve Allah, kullarını en iyi görendir.
Diyanet İşleri : Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah, kullarını hakkıyla görendir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Seninle çekişirlerse hemen de ki: Ben ve bana uyanlar, özümüzü Allah'a teslîm ettik. Kendilerine kitap verilenlerle analarından doğdukları gibi kalanlara de ki: Siz de teslîm oldunuz mu? Özlerini Allah'a taşırırlar, İslâm dinini kabul ederlerse şüphe yok ki doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse sana düşen ancak bildirmedir ve Allah, kullarını görür.
Adem Uğur : Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmîlere de: "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.
Ali Bulaç : Eğer seninle çekişip tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğ(etmek)dir. Allah, kulları hakkıyla görendir.
Ali Fikri Yavuz : Ey Rasûlüm, din işinde Yahudi ve Hristiyanlar seninle münakaşaya kalkışırlarsa şöyle de: "- Ben, bana bağlı olanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlerl Arap müşriklerine de söyle: "- Siz İslâmı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâmı kabul ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır; yok eğer yüz çevirirlerse artık sana düşen (vazife) ancak tebliğdir. Allah, kullarının tasdiklerini de, inkârlarını da hakkıyle görücüdür.
Bekir Sadak : Eger seninle tartismaya girisirlerse, "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim," de. Kendilerine Kitab verilenlere ve kitabsizlara: "Siz de Islam oldunuz mu?" de, sayet Islam olurlarsa dogru yola girmislerdir, yuz cevirirlerse, sana yalniz teblig etmek duser. Allah kullarini gorur.*
Celal Yıldırım : O halde seninle tartışmaya kalkışanlara, "Ben bana uyanlarla birlikte yüzümü Allah'a çevirip kendimi O'na teslim ettim" de ve kendilerine kitap verilenlerle ümmî (kitap verilmeyen müşrik)lere de ki: "Siz de Allah'a teslîm oldunuz mu ?" Eğer İslâm'a girerlerse, doğru yolu bulmuş olurlar, yüzçevirirlerse, sana düşen sadece tebliğdir. Allah kullarını görüp bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, 'Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim' de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara: 'Siz de İslam oldunuz mu?' de, şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.
Diyanet Vakfi : Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmîlere de: "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.
Edip Yüksel : Seninle tartışırlarsa, 'Ben ve beni izleyenler kendimizi ALLAH'a teslim ettik,' de. Kitap verilenlere ve kitap verilmeyenlere (ümmilere), 'Teslim oldunuz mu,' de. Teslim olurlarsa, doğruyu bulurlar. Yüz çevirirlerse, görevin sadece duyurmaktır. ALLAH kulları görür.
Elmalılı Hamdi Yazır : Buna karşı seninle münakaşaya kalkışırlarsa de ki "ben: Yüzümü islâm ile tertemiz Allaha tuttum bana tabi' olanlar da", o kitab verilenlerle verilmiyen ümmîlere de de ki: siz, "islâmı kabul ettiniz mi?" eğer nizaı keser islâma girerlerse doğru yolu tutmuşlardır, yok yüz çevirirlerse sana da düşen ancak tebliğdir, Allah görüyordur o kulları da
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Buna karşı seninle tartışmaya kalkışanlara de ki: "Ben yüzümü İslam ile tertemiz Allah'a tuttum, bana uyanlar da." O kitap verilenlerle verilmeyen ümmilere de ki: "Siz İslam'ı kabul ettiniz mi?" Eğer kavgayı kesip İslam'a girerlerse doğru yolu tutmuşlardır. Yüz çevirirlerse, sana düşen ancak tebliğdir; Allah o kulları görüyordur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Buna karşı seninle münakayaşa kalkışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim etmişimdir". Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap verilmeyen) ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kulları görendir.
Fizilal-il Kuran : Eğer seninle tartışmaya kalkışırlarsa de ki; 'Ben bana uyanlar ile birlikte tüm varlığım ile Allah'a teslim oldum.' Kendilerine kitap verilenler ile kitapsız müşriklere 'Siz de teslim oldunuz mü?' diye sor. Eğer teslim olurlarsa doğru yola girmiş olurlar. Eğer sırt dönerlerse sana düşen sadece duyurmaktır. Allah kullarını hakkıyle görür.
Gültekin Onan : Eğer seninle çekişip tartışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Tanrı'ya teslim ettim." Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğ (etmek)dir. Tanrı, kulları hakkıyla görendir.
Hasan Basri Çantay : (Habîbim) seninle mücâdele ederlerse (şöyle) de: "Ben, bana tâbi olanlarla birlikde, kendimî Allaha teslîm etmişimdir", Kendilerine Kitab verilenlerle ümmîlere (Arab müşriklerine) de deki: "Siz de İslâmı (Allaha teslîm olmayı) kabul etdiniz mi"? Eğer İslama girerlerse muhakkak doğru yolu bulurlar. Eğer yüz çevirirlerse artık sana düşen (vâzîfe) ancak tebliğdir. Allah kulları (nı) lâyıkıyle görücüdür.
İbni Kesir : Seninle tartışmaya girişirlerse: Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim, de. Kendilerine kitab verilenler ve ümmilere: Siz de İslam oldunuz mu? de. Eğer İslam olurlarsa; doğru yola girmişlerdir. Şayet yüz çevirirlerse; sana, yalnız tebliğ etmek düşer. Ve Allah, kullarını görendir.
Muhammed Esed : O halde (ey Peygamber,) seninle tartışanlara de ki: "Ben tüm benliğimi Allah'a teslim ettim ve bana tabi olan herkes (de öyle yaptı)!" Daha önce vahiy verilmiş olanlara ve kitap ile ilgisi olmayanlara sor: "Siz (de) kendinizi O'na teslim ettiniz mi?" Ve eğer O'na teslim olurlarsa muhakkak doğru yol üzerindedirler; ama yüz çevirirlerse, unutma ki senin görevin sadece mesajı iletmektir: zira Allah, yarattıklarını(n kalplerindeki her şeyi) görür.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık seninle mücadelede bulunurlarsa de ki: "Ben nefsimi Allah Teâlâ'ya teslim ettim, bana tâbi olanlar da." Ve kendilerine kitap verilmiş olanlar ile ümmîlere de de ki: "İslâmiyet'i kabul ettiniz mi?" Eğer İslâmiyet'i kabul etmişler ise şüphesiz hidâyete ermişlerdir. Ve eğer kaçınırlarsa senin üzerine lâzım gelen ancak tebliğdir. Allah Teâlâ ise kulları büsbütün görücüdür.
Şaban Piriş : Seninle tartışmaya girişirlerse de ki: -Ben, bana tabi olanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim. Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere de de ki: -Siz de teslim oldunuz mu? Eğer teslim oldularsa doğru yolu bulmuşlar demektir. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah kullarını görmektedir.
Suat Yıldırım : Buna karşı seninle münakaşaya kalkışanlara de ki: "Ben yüzümü, özümü Allah'a teslim ettim. Bana bağlı olanlar da O'na teslim oldular." O Ehl-i kitapla, kitap ehli olmayan ümmîlere (müşriklere) de ki: "Siz de teslim olup müslüman olmaya var mısınız?" Eğer hakka teslim olup İslâm'a girerlerse doğru yolu bulmuş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse, sana düşen görev, sadece hakkı tebliğdir. Allah kullarını hakkıyla görür.
Süleyman Ateş : Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben de özümü Allah'a teslim ettim bana uyanlar da." Kendilerine Kitap verilenlere ve ümmilere de ki: "Siz de İslâm oldunuz mu?" Eğer İslâm olurlarsa doğru yolu bulmuşlardır. Yok eğer dönerlerse, sana düşen, sadece duyurmaktır. Allâh kulları(nın yaptıklarını) görmektedir.
Tefhim-ul Kuran : Eğer seninle çekişip tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." Ve kendilerine kitap verilenlerle ümmilere, de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık yalnızca sana düşen duyurup bildirme (tebliğ) dir. Allah, kulları hakkıyla görendir.
Ümit Şimşek : Onlar seninle tartışacak olurlarsa de ki: 'Ben yüzümü Allah'a döndüm ve Ona teslim oldum; bana uyanlar da böyle yaptılar.' Kendilerine kitap verilenlere de, verilmeyenlere de 'Siz de teslim oldunuz mu?' diye sor. Onlar da hakka teslim olurlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen ancak tebliğden ibarettir. Allah ise kullarını görmektedir.
Yaşar Nuri Öztürk : Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: "Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çeviririlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.
Abdullah Aydın : Habibim, (Yahudi ve Hıristiyanlardan) din hususunda seninle münakaşaya kalkışanlara şöyle de: "Ben ve bana bağlı olanlar kendimizi Allah'a teslim ettik." Kendine kitap verilenlere ve okuma-yazma bilmeyenlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'ı kabul ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Yok yüz çevirirlerse sana düşen vazife ancak tebliğdir. Allah kullarını hakkıyla görür.
Ahmet Davudoğlu : Eğer (kafirler) seninle münakaşaya kalkışırlarsa de ki: "Ben bana bağlı olanlarla birlikte yüzümü Allah'a tuttum." Kendilerine kitap verilenler ile okuma bilmeyen Arap müşriklerine, "Siz İslâm'ı kabul ettiniz mi?" diye sor. Eğer İslâm'ı kabul ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Yok yüz çevirirlerse sana düşen ancak tebliğdir. Allah, kulları(nı) hakkıyle görür.
Ali Arslan : (Ey Muhammed!) seninle (din hususunda tartışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve (ümmî olan müşrik Kureyşlilere) "Siz de müslüman oldunuz mu?" de. Eğer müslüman olurlarsa kesinlikle hidayete ererler. Şayet yüz çevirirlerse, sana sadece tebliğ etmek düşer.
Arif Pamuk : Ey Muhammed! Eğer seninle tartışmaya girerlerse, "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a verdim." de. Kendilerine Kitab verilenlere ve kitapsızlara "Siz de İslam oldunuz mu?" de. Şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir. Yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.
Ayntabî Mehmet Efendi : Ya Muhammed ! Din hususunda, Yahudiler ve Nasâra, seninle mücadele ederlerse de ki: "Ben, bana tâbî olanlarla birlikte kendimi Allahû Tealâ'ya teslim etmişimdir." Ya Muhammed! kitap verilenlere ve Arab'ın müşriklerine deki; "Siz islâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer tevhidde ve Muhammed (AS)'ı tasdikte ihlâs ederlerse, dalâletten çıkmış, hidayete ermişlerdir. Eğer İslâm'dan yüz çevirirlerse, sana vacib olan ancak risaletini tebliğdir. (Yoksa hidayet değil.) Allah Teale, kullarının tasdik ve tekzibini görücüdür.
Bahaeddin Sağlam : Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa, sen de ki: (Ehl-i kitap ve okur-yazar olmayanlara söyle) "Müslüman olacak mısınız?" Eğer müslüman olurlarsa, doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer sırt çevirirlerse, sana düşen yalnız tebliğdir.(Mesajı ulaştırmaktır).
Diyanet Vakfı (1993) : Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmilere de; "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır.
Hasan Tahsin Feyizli : Ey Muhammed, din işinde eğer seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." (kendilerine) kitap verilenlerle, ümmilere (Arap müşriklerine) de de ki: "Siz de İslâm oldunuz mu?" Eğer İslâm olurlarsa, muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Yok eğer yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak duyurmaktır.
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay : Ey Muhammedi Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim" de. Kendilerine kitap verilenlere ve kitapsızlara, "Siz de İslâm oldunuz mu?" de. Şayet İslâm olurlarsa doğru yola girmişlerdir. Yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer.
Hüseyin Kaleli : "(Râsûlüm) eğer seninle uğraşırlarsa; "Bana uyanlarla birlikte yüzümü Allâh'a teslim ettim." de. Kitap verilenler ile ümmîlere de: "Müslüman oldunuz mu?" de. Eğer müslüman olurlarsa, hidâyete ermişlerdir. Şâyet yüz çevirirlerse, artık sana tebliğ düşer. Allâh da kullarını görendir."
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : Size bir iyilik dokunsa bu onları üzer. Başınıza bir kötülük geldiğinde ise onlar sevinirler. Fakat siz sabreder ve Allah'tan korkup O'nun emir ve yasaklarına uyarsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Muhakkak ki Allah'ın ilmi onların bütün yaptiklarını kuşatır.
Mustafa İslamoğlu : Şu halde, eğer seninle tartışırlarsa de ki: Ben tüm varlığımla Allah'a teslim oldum, bana uyanlara da… Daha önce kendilerine vahiy emanet edilmiş olanlara ve vahiyden bîhaber olanlara "Siz de tüm varlığınızla teslim oldunuz mu?" diye sor! Eğer teslim olurlarsa, işte o zaman doğru yolu bulmuş olurlar, yok eğer yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca tebliğ etmektir. Zira Allah kulları her hâliyle görür.
Nedim Yılmaz : Seninle delil yarışına girerlerse de ki: "Ben kendimi Allah'a teslim ettim. Benim ardımdan gelenler de öyle." Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa doğru yolu bulmuşlar demektir. Yok eğer yüz çevirirlerse sana düşen, sadece Allah'ın emrini duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görür.
Ömer Rıza Doğrul : Onlar seninle münakaşa edecek olurlarsa de ki: "Ben, bana tâbî olanlarla beraber kendimi tamamen Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlerle (kitaptan haberi olmayan) ümmilere de ki: "Siz de İslâmı kabul ediyor musunuz?" Müslüman olurlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse sana düşen yalnız (Allah'ın gönderdiğini) bildirmektir. Allah kullarını görücüdür.
Talat Koçyiğit : Eğer seninle münakaşaya girişirlerse, (onlara) de ki: "Ben, bana tâbî olanlar ile birlikte Allah'a teslim oldum." Kendilerine kitap verilenlere ve cahil müşriklere de de ki; "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olmuşlarsa (ve İslâm'a girmişlerse) doğru yolu bulmuşlardır. Eğer yüz çevirirlerse, sana (sadece bunu onlara) duyurmak düşer.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Seninle mücadeleye kalkışırlarsa de ki: "Ben ve bana tâbi olanlar, Allahû Tealâ'ya teslim olanlarız" Ehl-i kitaba ve müşriklere (ümmî Araplar), "İslâm oldunuz mu?" diye sor. Eğer müslüman olurlarsa muhakkak doğru yolu bulurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen sadece tebliğdir.
Bir Heyet : Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmîlere de de ki; "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır.
Diyanet İşleri : Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah, kullarını hakkıyla görendir.
Abdulbaki Gölpınarlı : Seninle çekişirlerse hemen de ki: Ben ve bana uyanlar, özümüzü Allah'a teslîm ettik. Kendilerine kitap verilenlerle analarından doğdukları gibi kalanlara de ki: Siz de teslîm oldunuz mu? Özlerini Allah'a taşırırlar, İslâm dinini kabul ederlerse şüphe yok ki doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse sana düşen ancak bildirmedir ve Allah, kullarını görür.
Adem Uğur : Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmîlere de: "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.
Ali Bulaç : Eğer seninle çekişip tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğ(etmek)dir. Allah, kulları hakkıyla görendir.
Ali Fikri Yavuz : Ey Rasûlüm, din işinde Yahudi ve Hristiyanlar seninle münakaşaya kalkışırlarsa şöyle de: "- Ben, bana bağlı olanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlerl Arap müşriklerine de söyle: "- Siz İslâmı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâmı kabul ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır; yok eğer yüz çevirirlerse artık sana düşen (vazife) ancak tebliğdir. Allah, kullarının tasdiklerini de, inkârlarını da hakkıyle görücüdür.
Bekir Sadak : Eger seninle tartismaya girisirlerse, "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim," de. Kendilerine Kitab verilenlere ve kitabsizlara: "Siz de Islam oldunuz mu?" de, sayet Islam olurlarsa dogru yola girmislerdir, yuz cevirirlerse, sana yalniz teblig etmek duser. Allah kullarini gorur.*
Celal Yıldırım : O halde seninle tartışmaya kalkışanlara, "Ben bana uyanlarla birlikte yüzümü Allah'a çevirip kendimi O'na teslim ettim" de ve kendilerine kitap verilenlerle ümmî (kitap verilmeyen müşrik)lere de ki: "Siz de Allah'a teslîm oldunuz mu ?" Eğer İslâm'a girerlerse, doğru yolu bulmuş olurlar, yüzçevirirlerse, sana düşen sadece tebliğdir. Allah kullarını görüp bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, 'Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim' de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara: 'Siz de İslam oldunuz mu?' de, şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.
Diyanet Vakfi : Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmîlere de: "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.
Edip Yüksel : Seninle tartışırlarsa, 'Ben ve beni izleyenler kendimizi ALLAH'a teslim ettik,' de. Kitap verilenlere ve kitap verilmeyenlere (ümmilere), 'Teslim oldunuz mu,' de. Teslim olurlarsa, doğruyu bulurlar. Yüz çevirirlerse, görevin sadece duyurmaktır. ALLAH kulları görür.
Elmalılı Hamdi Yazır : Buna karşı seninle münakaşaya kalkışırlarsa de ki "ben: Yüzümü islâm ile tertemiz Allaha tuttum bana tabi' olanlar da", o kitab verilenlerle verilmiyen ümmîlere de de ki: siz, "islâmı kabul ettiniz mi?" eğer nizaı keser islâma girerlerse doğru yolu tutmuşlardır, yok yüz çevirirlerse sana da düşen ancak tebliğdir, Allah görüyordur o kulları da
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Buna karşı seninle tartışmaya kalkışanlara de ki: "Ben yüzümü İslam ile tertemiz Allah'a tuttum, bana uyanlar da." O kitap verilenlerle verilmeyen ümmilere de ki: "Siz İslam'ı kabul ettiniz mi?" Eğer kavgayı kesip İslam'a girerlerse doğru yolu tutmuşlardır. Yüz çevirirlerse, sana düşen ancak tebliğdir; Allah o kulları görüyordur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Buna karşı seninle münakayaşa kalkışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim etmişimdir". Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap verilmeyen) ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kulları görendir.
Fizilal-il Kuran : Eğer seninle tartışmaya kalkışırlarsa de ki; 'Ben bana uyanlar ile birlikte tüm varlığım ile Allah'a teslim oldum.' Kendilerine kitap verilenler ile kitapsız müşriklere 'Siz de teslim oldunuz mü?' diye sor. Eğer teslim olurlarsa doğru yola girmiş olurlar. Eğer sırt dönerlerse sana düşen sadece duyurmaktır. Allah kullarını hakkıyle görür.
Gültekin Onan : Eğer seninle çekişip tartışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Tanrı'ya teslim ettim." Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğ (etmek)dir. Tanrı, kulları hakkıyla görendir.
Hasan Basri Çantay : (Habîbim) seninle mücâdele ederlerse (şöyle) de: "Ben, bana tâbi olanlarla birlikde, kendimî Allaha teslîm etmişimdir", Kendilerine Kitab verilenlerle ümmîlere (Arab müşriklerine) de deki: "Siz de İslâmı (Allaha teslîm olmayı) kabul etdiniz mi"? Eğer İslama girerlerse muhakkak doğru yolu bulurlar. Eğer yüz çevirirlerse artık sana düşen (vâzîfe) ancak tebliğdir. Allah kulları (nı) lâyıkıyle görücüdür.
İbni Kesir : Seninle tartışmaya girişirlerse: Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim, de. Kendilerine kitab verilenler ve ümmilere: Siz de İslam oldunuz mu? de. Eğer İslam olurlarsa; doğru yola girmişlerdir. Şayet yüz çevirirlerse; sana, yalnız tebliğ etmek düşer. Ve Allah, kullarını görendir.
Muhammed Esed : O halde (ey Peygamber,) seninle tartışanlara de ki: "Ben tüm benliğimi Allah'a teslim ettim ve bana tabi olan herkes (de öyle yaptı)!" Daha önce vahiy verilmiş olanlara ve kitap ile ilgisi olmayanlara sor: "Siz (de) kendinizi O'na teslim ettiniz mi?" Ve eğer O'na teslim olurlarsa muhakkak doğru yol üzerindedirler; ama yüz çevirirlerse, unutma ki senin görevin sadece mesajı iletmektir: zira Allah, yarattıklarını(n kalplerindeki her şeyi) görür.
Ömer Nasuhi Bilmen : Artık seninle mücadelede bulunurlarsa de ki: "Ben nefsimi Allah Teâlâ'ya teslim ettim, bana tâbi olanlar da." Ve kendilerine kitap verilmiş olanlar ile ümmîlere de de ki: "İslâmiyet'i kabul ettiniz mi?" Eğer İslâmiyet'i kabul etmişler ise şüphesiz hidâyete ermişlerdir. Ve eğer kaçınırlarsa senin üzerine lâzım gelen ancak tebliğdir. Allah Teâlâ ise kulları büsbütün görücüdür.
Şaban Piriş : Seninle tartışmaya girişirlerse de ki: -Ben, bana tabi olanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim. Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere de de ki: -Siz de teslim oldunuz mu? Eğer teslim oldularsa doğru yolu bulmuşlar demektir. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah kullarını görmektedir.
Suat Yıldırım : Buna karşı seninle münakaşaya kalkışanlara de ki: "Ben yüzümü, özümü Allah'a teslim ettim. Bana bağlı olanlar da O'na teslim oldular." O Ehl-i kitapla, kitap ehli olmayan ümmîlere (müşriklere) de ki: "Siz de teslim olup müslüman olmaya var mısınız?" Eğer hakka teslim olup İslâm'a girerlerse doğru yolu bulmuş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse, sana düşen görev, sadece hakkı tebliğdir. Allah kullarını hakkıyla görür.
Süleyman Ateş : Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben de özümü Allah'a teslim ettim bana uyanlar da." Kendilerine Kitap verilenlere ve ümmilere de ki: "Siz de İslâm oldunuz mu?" Eğer İslâm olurlarsa doğru yolu bulmuşlardır. Yok eğer dönerlerse, sana düşen, sadece duyurmaktır. Allâh kulları(nın yaptıklarını) görmektedir.
Tefhim-ul Kuran : Eğer seninle çekişip tartışırlarsa, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim." Ve kendilerine kitap verilenlerle ümmilere, de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık yalnızca sana düşen duyurup bildirme (tebliğ) dir. Allah, kulları hakkıyla görendir.
Ümit Şimşek : Onlar seninle tartışacak olurlarsa de ki: 'Ben yüzümü Allah'a döndüm ve Ona teslim oldum; bana uyanlar da böyle yaptılar.' Kendilerine kitap verilenlere de, verilmeyenlere de 'Siz de teslim oldunuz mu?' diye sor. Onlar da hakka teslim olurlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen ancak tebliğden ibarettir. Allah ise kullarını görmektedir.
Yaşar Nuri Öztürk : Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: "Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çeviririlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.
Abdullah Aydın : Habibim, (Yahudi ve Hıristiyanlardan) din hususunda seninle münakaşaya kalkışanlara şöyle de: "Ben ve bana bağlı olanlar kendimizi Allah'a teslim ettik." Kendine kitap verilenlere ve okuma-yazma bilmeyenlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'ı kabul ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Yok yüz çevirirlerse sana düşen vazife ancak tebliğdir. Allah kullarını hakkıyla görür.
Ahmet Davudoğlu : Eğer (kafirler) seninle münakaşaya kalkışırlarsa de ki: "Ben bana bağlı olanlarla birlikte yüzümü Allah'a tuttum." Kendilerine kitap verilenler ile okuma bilmeyen Arap müşriklerine, "Siz İslâm'ı kabul ettiniz mi?" diye sor. Eğer İslâm'ı kabul ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Yok yüz çevirirlerse sana düşen ancak tebliğdir. Allah, kulları(nı) hakkıyle görür.
Ali Arslan : (Ey Muhammed!) seninle (din hususunda tartışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve (ümmî olan müşrik Kureyşlilere) "Siz de müslüman oldunuz mu?" de. Eğer müslüman olurlarsa kesinlikle hidayete ererler. Şayet yüz çevirirlerse, sana sadece tebliğ etmek düşer.
Arif Pamuk : Ey Muhammed! Eğer seninle tartışmaya girerlerse, "Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a verdim." de. Kendilerine Kitab verilenlere ve kitapsızlara "Siz de İslam oldunuz mu?" de. Şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir. Yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.
Ayntabî Mehmet Efendi : Ya Muhammed ! Din hususunda, Yahudiler ve Nasâra, seninle mücadele ederlerse de ki: "Ben, bana tâbî olanlarla birlikte kendimi Allahû Tealâ'ya teslim etmişimdir." Ya Muhammed! kitap verilenlere ve Arab'ın müşriklerine deki; "Siz islâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer tevhidde ve Muhammed (AS)'ı tasdikte ihlâs ederlerse, dalâletten çıkmış, hidayete ermişlerdir. Eğer İslâm'dan yüz çevirirlerse, sana vacib olan ancak risaletini tebliğdir. (Yoksa hidayet değil.) Allah Teale, kullarının tasdik ve tekzibini görücüdür.
Bahaeddin Sağlam : Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa, sen de ki: (Ehl-i kitap ve okur-yazar olmayanlara söyle) "Müslüman olacak mısınız?" Eğer müslüman olurlarsa, doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer sırt çevirirlerse, sana düşen yalnız tebliğdir.(Mesajı ulaştırmaktır).
Diyanet Vakfı (1993) : Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmilere de; "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır.
Hasan Tahsin Feyizli : Ey Muhammed, din işinde eğer seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim." (kendilerine) kitap verilenlerle, ümmilere (Arap müşriklerine) de de ki: "Siz de İslâm oldunuz mu?" Eğer İslâm olurlarsa, muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Yok eğer yüz çevirirlerse, artık sana düşen ancak duyurmaktır.
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay : Ey Muhammedi Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim" de. Kendilerine kitap verilenlere ve kitapsızlara, "Siz de İslâm oldunuz mu?" de. Şayet İslâm olurlarsa doğru yola girmişlerdir. Yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer.
Hüseyin Kaleli : "(Râsûlüm) eğer seninle uğraşırlarsa; "Bana uyanlarla birlikte yüzümü Allâh'a teslim ettim." de. Kitap verilenler ile ümmîlere de: "Müslüman oldunuz mu?" de. Eğer müslüman olurlarsa, hidâyete ermişlerdir. Şâyet yüz çevirirlerse, artık sana tebliğ düşer. Allâh da kullarını görendir."
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : Size bir iyilik dokunsa bu onları üzer. Başınıza bir kötülük geldiğinde ise onlar sevinirler. Fakat siz sabreder ve Allah'tan korkup O'nun emir ve yasaklarına uyarsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez. Muhakkak ki Allah'ın ilmi onların bütün yaptiklarını kuşatır.
Mustafa İslamoğlu : Şu halde, eğer seninle tartışırlarsa de ki: Ben tüm varlığımla Allah'a teslim oldum, bana uyanlara da… Daha önce kendilerine vahiy emanet edilmiş olanlara ve vahiyden bîhaber olanlara "Siz de tüm varlığınızla teslim oldunuz mu?" diye sor! Eğer teslim olurlarsa, işte o zaman doğru yolu bulmuş olurlar, yok eğer yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca tebliğ etmektir. Zira Allah kulları her hâliyle görür.
Nedim Yılmaz : Seninle delil yarışına girerlerse de ki: "Ben kendimi Allah'a teslim ettim. Benim ardımdan gelenler de öyle." Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa doğru yolu bulmuşlar demektir. Yok eğer yüz çevirirlerse sana düşen, sadece Allah'ın emrini duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görür.
Ömer Rıza Doğrul : Onlar seninle münakaşa edecek olurlarsa de ki: "Ben, bana tâbî olanlarla beraber kendimi tamamen Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlerle (kitaptan haberi olmayan) ümmilere de ki: "Siz de İslâmı kabul ediyor musunuz?" Müslüman olurlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse sana düşen yalnız (Allah'ın gönderdiğini) bildirmektir. Allah kullarını görücüdür.
Talat Koçyiğit : Eğer seninle münakaşaya girişirlerse, (onlara) de ki: "Ben, bana tâbî olanlar ile birlikte Allah'a teslim oldum." Kendilerine kitap verilenlere ve cahil müşriklere de de ki; "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olmuşlarsa (ve İslâm'a girmişlerse) doğru yolu bulmuşlardır. Eğer yüz çevirirlerse, sana (sadece bunu onlara) duyurmak düşer.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Seninle mücadeleye kalkışırlarsa de ki: "Ben ve bana tâbi olanlar, Allahû Tealâ'ya teslim olanlarız" Ehl-i kitaba ve müşriklere (ümmî Araplar), "İslâm oldunuz mu?" diye sor. Eğer müslüman olurlarsa muhakkak doğru yolu bulurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen sadece tebliğdir.
Bir Heyet : Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: "Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim." Ehl-i kitaba ve ümmîlere de de ki; "Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır.
Hacet namazının kılınışı:
Hacet namazını perşembeyi cumaya bağlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kılınması asildir. Ama bütün gecelerde kılınabilir. Önce boy abdesti alınır. Sonra hacet namazına niyet edilir.
Namazda aşağıdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtın sonunda : Ettehiyyâtü
3. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandıktan sonra Allah'tan hacet neyse o istenir. Allah'tan mürşid istemek için bu namaz kılındıysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuşmadan yatmak gerekir. Yatarken kıbleyi sağa alacak şekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kıbleye çevrilerek yan üstü yatılır, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah'tan mürşid istenir. Eğer kişinin haceti mürşid değil de başka bir hedefe ulaşmaksa (zahirî veya Batıni bir hedef olabilir) o hedefe ulaşmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatıldığı için sağ kulak yastığa gelecektir. Bas biraz sağa, sola oynatılarak kulakta kalbin atışlarının, basınç sebebiyle rahatça duyulacağı pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atışında "Allah, Allah" diyerek kişi Allah'ı zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eğer ilk namazdan sonra yatıldığında birşey görülmez ise tekrar tekrar, her perşembeyi cumaya bağlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kılınabilir.
ALLAH'A EMANET OLUN