ÖĞRETMENİME…

Prof.Yavuz ÖZTÜRKLER

Toprak damlı  ilkokulumu gördüm geçenlerde…

Kesici ayazdan gelerek sınıfa girdiğimizde yanan kömür sobasının etrafına üşüşerek ısınmaya çalıştığımız günleri hatırladım…

Tebeşir kokulu sınıflar, iple çektiğimiz teneffüsler, kar tatilleri, azanların yazıldığı karatahta, Güzel Türkçemiz ve Hayat Bilgisi…

Daha neler geçti aklımdan…

Hiç unutmadığım  öğretmenimi düşündüm…

Kitap hediye eden, bazen kulağımı çeken, bazen tatlı sert sözleriyle azarlayan veya bazen aferin diyen öğretmenimi…

Ayazın şiddetini azaltmak için sobaya biraz daha odun atılırken tiril tiril elbisesi ve etrafa yayılan kolonyasının kokusu ile birazdan sınıfa girecek öğretmenimi…

Sınıfa girerken hepimize baktığını hepimizi aynı anda gördüğünü düşünürdük…

Onun gözünde hepimiz değerli hepimiz önemliydik.

O ne büyük ve önemli modeldi bizim için…

Okula girerken yeryüzündeki herkesin üstündeydi…

Giyimiyle kuşamıyla, tebessümüyle, kızması ve ses tonuyla tek modelimizdi.

Elinde sihirli bizim bilmediğimiz şeyler vardı sanki…

Kuşkusuz yurdumuzu, hayatı, dağları, çiçekleri, doğayı ve iyiliği o bilirdi.

Daha çok şey öğrenecektik ondan…

Sınıfa girdiğinde herkesten farklıydı…

Yurt sevgisi ve vefa onda idi…

Ahlak, onur, yiğitlik ve mertlik onda idi…

Hababam Sınıfındaki Mahmut hoca’nın merhameti, mertliği ve sertliği onda fazlasıyla vardı…

Sokakta karşılaşmaya utandığımız,

Yanında tebessüm etmeye çekindiğimiz

Evimize geldiğinde evden kaçarak görünmek istemediğimiz biriydi …

Onun söyledikleri ve ağzından çıkan şeyler kazılırdı aklımıza.

Şimdilerde adı hiçbir yerde geçmeyen öğretmenime o yıllarda Ali Riza Binboğa şarkı yazmıştı.

O günlerin en moda şarkısı ona atfedilmişti…

Attığı  dayak ve kızgınlığı acıtmazdı canımızı…

Çünkü iyi niyetinden şüphe edilmeyen biriydi…

Kuşkusuz her şey bizim iyiliğimiz içindi …

Taraf tutmazdı, bilgisini verirken hiçbir kaygı ve endişe taşımazdı…

Beyaz yakalık ve önlüğü ile sınıfta herkes onun için eşitti…

Biz onu onun gözlerinden hissederdik…

Işık dolu ve anlamlı gözlerindeki parıltı gece yatarken de hafızamızdaydı.

Sanki onun bize bir şey öğretmekten başka sıkıntıları, kaygıları, onun bir ailesi ve dışarıda bir hayatı yoktu…

Bazen onu kendi çocuğu veya ailesiyle gördüğümüzde şaşkınlıkla bakar ve içimizden tuhaf duygular geçirirdik…

Örneğin onun geçim sıkıntısı olamazdı…

Örneğin onun onurunun incindiği bir an olmazdı…

Örneğin onun basit sorunları ve çıkarları olamazdı.

Örneğin onu birden bire bizden ayırıp bir yerlere süremezlerdi…

Ona kimsenin gücü yetmezdi…

Örneğin müfettiş veya müdür ona kızamazdı…

Onun seviyesizleştiği  ve kişiliğinin dışına çıktığı bir an olmazdı…

O sıradan değildi…

Çünkü…

O bir öğretmendi…

Benim öğretmenimdi… 
 

23.11.2009

Prof.Dr.Yavuz ÖZTÜRKLER

Yorum Yap
UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde karsmanset.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.