Çanakkale’de 1915 yılının 18 Mart’ında dünyanın en büyük savaş güçleri (İtilaf Devletleri) elimizde kalan son toprak parçasından da bizleri kovmak için boğaza demirlemişlerdi.
Akıllarına koymuşlardı…Kararlıydılar….
Bu defa 1071’de bu topraklara yerleşen “barbar(!)” bir milleti söküp atacaklardı. Kindarca, hunharca ve vahşice yüklenmişlerdi .
Hem karadan, hem denizden…
“Uzak Asya’dan dörtnala gelip bir kısrak başı gibi Akdeniz’e uzanan bu memleket” onların sinesine bir hançer gibi batıyor olmalıydı…
“Binlerce yıldır onlara korku salan bir milletin” varlığından kurtulmayı planlıyorlardı.
Şakaları, insafları ve kaybedecek vakitleri yoktu…
Gözleri ve vicdanları kararmıştı.Ne istiyorlardı?...
Rusya’nın emellerini ,İstanbul’u, Anadolu’yu,Ege’yi,Akdeniz’i ve daha birçok şeyi…
Ama önce asırlardır boyun eğmemiş bir Millet’in kellesini koparmalıydılar…
Sömürgelerinin kanlarına batan “dişlerini “ Türk’lerin de kanına geçirmek istiyorlardı…
Yıllardır sömürdükleri uzak diyarların siyahi ,hindu ve anzaklarından cılız canlarını boğazda da feda etmeleri isteniyordu.
Bu zavallı insanlar kime karşı savaştıklarını bilmeden körü körüne saldırıyorlardı.
Bu yaban ellerde ne için, kimin için savaşıyorlardı ? Bilmiyorlardı…
Ama sömürgeciler de bir şeyi bir şeyi bilmiyorlardı:
Türklerin tarih sahnesinde bir kez daha şahlanacağını…Mustafa Kemal’in eşsiz dehasının ilk ışıklarını göstereceğini...Ulubatlı Hasan’ın çelik inancının bu defa Seyit Çavuş’un sinesinde ateşleneceğini…
275 kiloluk top güllesi Koca Seyit’in kollarında bir kuşa dönerken, Seddül Bahir açıklarında bir tarih yazılıyordu. Boğazı geçmeye çalışan son İngiliz Zırhlısı da boğazın kanlı sularına gömülüyordu…
“Sadece vahşetlerin denk olduğu bir savaş tek dişi kalmış canavarın” hüsrana uğramasıyla bitiyordu.
Balkan savaşları ve birinci dünya savaşıyla başlayan bir milletin makus talihi, Çanakkale ve ardından verilen kurtuluş savaşı ile tersine dönüyor, binlerce şehidimizin kanı pahasına cennet vatan kurtuluyordu.
18 Mart ruhunun sonsuza kadar yaşaması dileği ile, şehitlerimize olan borcumuzun asla bitmeyeceği duygusuyla, Gazi Mustafa Kemal’i, her biri Mustafa Kemal gibi olan tüm şehit komutan ve askerleri ,gazileri saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.
18.03.2012
Prof.Dr.Yavuz ÖZTÜRKLER