Kars Manşet Yazarı Prof. Dr. Yavuz Öztürkler'in "Çarşıdan AVM’ye…." başlıklı yazısı:
İki binli yıllar her şeyin, her kavramın ve her değerin çok hızla değiştiği yıllar oldu….
Köyden kente, dosttan kankiye ve sohbetten ‘çet’e….
Derken…
Alışveriş hayatımız da değişti.
Tatil yerlerinde ve beldelerinde dolaşırken güzelim çarşılar bomboş…
Pazarlarda in-cin top oynuyor…
Bir anda herkes tatildedir, doğaldır derken
Büyük bir AVM’de buldum kendimi…
Her katında amansız bir kalabalık gördüm…
O çarşıların neden boş olduğu anlaşılıyordu….
Hele yemek içmek katı ana baba günü…
Klimalar terli sırtlara ve enselere çivi gibi çakıyor….
Sert zeminler ve oksijensiz ortamlarda dönüp dolaşıp aynı yere geliyorsunuz.
Ama kimse bana mısın demiyor….
Sanki yemekleri bedava dağıtıyorlar.
Yabancı ‘fest-fut’ların önü kuyruktan geçilmiyor…
Her şey markadan ibaret….
Marka yemek marka yemek marka içmek artık bir kişilik ve kimlik göstergesi olmuş çıkmış….
Birbirinden frapan marka ve logoları gözümüze gözümüze sokuyorlar….
Yabancı marka mağazalarda üç kuruşa çalıştırılan gençler halinden memnun görünüyorlar(!)…
Birbirine selam ve müşteri gönderen dükkan önlerinde tavla atan o esnaflar yok artık.
Herkesi tanıyan ve önünden geçerken sigaramızı sakladığımız o mahalle bakkalı amcalar yok artık….
AVM kültürü toplumu çoktan esir almış….
Toplumsal bir çöküntüye yelken açmışız
Aşırı tüketimin esiri olmaya doğru giden bir gidiş.
Bu gidiş nereye varır bilinmez ama, bu hızla bir duvara çarpabiliriz….
Güzelim tarihi mekanların olduğu çarşılar orada öksüz bekliyorlar…
Ellerinde ayfonlar, kulaklarında kulaklıklar ve gözleri markalarda kalmış bir gençlik…
Face’den feyz alan zihinler….
Otoparklar da bile yer kalmamış…
Hiçbir yere sığmıyoruz.
Burnundan soluyan eli kornasında şoförler…
Şehri bir baştan bir başa geçmek bir işkenceye dönüşmüş ….
Bu değişimin önüne geçmek ne mümkün?
Değişmeyen ölüler ve delilerdir derler, ama böyle bir değişim biraz hızlı ve fazla değil mi?
Yada temeli atmadan bir gökdelen çıkmak gibi değil mi?