Buğday Çorbasını Beğenmeyenlere…

Prof.Yavuz ÖZTÜRKLER

 

Bugünlerde birçok günü ve haftayı  bir arada kutluyoruz.

İstiklal Marşının kabul edilişinin yıl dönümü, Tıp Bayramı. 18 Mart’ta da Çanakkale Şehitlerini Anma günleri yapılacak.

Bu günler birbirleriyle doğrudan veya dolaylı  olarak ilişkili günler.

Balkan savaşları, birinci dünya savaşı, Çanakkale Savaşı ve Kurtuluş savaşı.

Ve kapkara günlerin ardından yazılan İstiklal Marşı.Yazarı, büyük şair Mehmet Akif.

Birinci seçilen şiirinin ödülünü almayı  reddeden, “o bana ait değil millete aittir ve Allah bir daha bu millete marş yazdırtmasın” diyen Mehmet Akif.

Yine o savaş yıllarında Akif, neredeyse isyan noktasına gelen çilesini şöyle haykırıyordu:

Ya Rab bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?

Mahşerde mi yoksa biçarelerin felahı?

Nur istiyoruz bize yangın veriyorsun,

Yandık diyoruz boğmaya kan gönderiyorsun!

İlki 14 Mart 1919 yılında işgal altındaki İstanbul’da yapılan Tıp bayramını kutladığımız bugün, Çanakkale’de, Gelibolu’da kaybolan Darulfünunu ve 1921’de mezun veremeyen Tıbbiye’yi hatırlamak gerekir. O günleri ve koşullarını bilmek ve idrak etmek gerekir.

İdrak etmek ve ibret almak için ille de o günleri yaşamak mı gerekiyor?...

Günümüzde savaşın, açlığın,yokluğun ve acıların hüküm sürdüğü yanı başımızdaki toprakları ve o topraklardaki parçalanmış aileleri, kalan yetimleri, sığınmacıları ve daha bir çok dramatik tabloları her gün televizyonlardan seyretmiyor muyuz…?

Bir kanalın haberlerinde, üniversite yemekhanelerinde başlatılan Çanakkale Savaşı menüsü kampanyası ile ilgili olarak kendisine mikrofon uzatılan bir üniversiteli gencimiz şöyle diyordu:

Buğday çorbası ve hoşafı yiyebilir miyim bilemiyorum? Ama bu kampanya anlamlı ve güzel?..” Bu sözler, o günlerden ibret almış ve o günleri idrak etmiş bir gencimizin sözleri olamaz.”

Çanakkale Savaşı günlerini idrak etme adına üniversite yemekhanelerinde başlatılan bir kampanyayı kuşkusuz hepimiz desteklemeli ve tebrik etmeliyiz. Ancak her şeyden önce o koşulları idrak etmek gerekmez mi?

O gencimiz bilmelidir ki; “buğday çorbası ve şekersiz üzüm hoşafı” o günlerin en lüks menüsü idi.O kara günlerde bir çok gün Mehmetçik sadece yarım ekmekle idare etmiştir.

43.Alay 1.Piyade Taburu,1.Bölüğün 1917 Yılı  26 Haziran yemek listesi şöyle idi:

Sabah: Yok ,Öğle:Yok ,Akşam:Üzüm hoşafı, ekmek.

Kuru kuruya destek vermekle olmaz, her şeyden önce idrak ve tarihten ibret alma bilincinde olmak gerekir. Vatan uğrunda ölenlerin, sakat kalanların ve cephe gerisinde yoksulluk içinde babasız,dul ve çaresiz acı çekenlerin dramını hissetmek gerekir.

Bu düşünce ve duygularla İstiklal Marşımızın kabul gününü ve Tıp Bayramını kutluyor ve  bu cennet vatanı bağımsız bir şekilde bizlere bırakan başta Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşları olmak üzere, vatan uğrunda ölen tüm aziz şehitlerimizi ve saygı, şükran,minnet ve rahmetle anarken, Cumhuriyetimizin barış,erdem,huzur ve kardeşlikle ilelebet var olmasını diliyorum.14.03.2013. Saygılarımla

Prof.Dr.Yavuz ÖZTÜRKLER

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Yazılan yorumlar hiçbir şekilde karsmanset.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.