ERZİNCAN (AA) - BARIŞ YALÇINKAYA - Erzincan'da 28 yıl önce meydana gelen ve 653 kişinin hayatını kaybettiği, binlerce kişinin de yaralandığı 6,8 büyüklüğündeki deprem, akıllardan çıkmıyor.
Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun, 13 Mart 1992'de kentte yaşanan depremde hayatını kaybedenlerin defnedildiği Terzibaba Mezarlığı'ndaki 1992 Erzincan Deprem Şehitleri Anıtı'nı ziyareti sırasında AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin deprem kuşağında olmasına rağmen Erzincan'da tedbir alınmadığı için 1939'da yaşanan felaketle kent nüfusunun yarısının hayatını kaybettiğini anımsatan Aksun, 13 Mart 1992 depremine kadar bazı tedbirler alındığını ancak yeterli olmadığı için yüzlerce kişinin yine yaşamını yitirdiğini belirtti.
Erzincan Belediyesi tarafından yıllar içerisinde deprem ile ilgili çalışmaların hassasiyetle yürütüldüğünü anlatan Aksun, şöyle devam etti:
"İnşaat yapım işleriyle ilgili durumlar birebir kontrol edilmiş, İmar Kanunu ve deprem yönetmeliğine göre yapıların yapılması için hassasiyetle bugüne kadar gelinmiştir. Biz de geldiğimiz günden itibaren deprem yönetmeliğine uygun yapılabilmesi için şartların hassasiyetle üzerinde durmaktayız ve durmaya da devam edeceğiz. Erzincan bu deprem kuşağında yeniden karşı karşıya kaldığında, 9 şiddetine dayanıklı evler yapmak zorundayız. Zemininden mimarisine kadar mutlaka temkinli bir şekilde bu işi götürmek zorundayız."
- Deprem testi yaptırmak isteyenlere belediye destek verecek
Aksun, son olarak Elazığ ve Malatya depreminin ardından kentte tetkikler yapılarak yıkılması gereken bazı binaların Valilik talimatıyla yıkıldığını belirterek, titizlikle deprem yönetmeliğini uyguladıklarını aktardı.
Evlerini test ettirmek isteyen vatandaşlarla, Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi iş birliğinde çalışma yapacaklarını vurgulayan Aksun, test yapıldıktan sonra oturulabilir, sağlam durumdaysa ailelerin evlerinde oturmaya devam edeceğini, çürük ise gereğinin yapılıp yıkılacağını bildirdi.
Aksun, 1992 depreminde Üzümlü ilçesinde camide bulunduğuna değinerek, şunları söyledi:
"Deprem sonrası dışarı çıktığımızda cami duvarının yıkık olduğunu gördük. Akrabalarımızın durumlarını öğrenebilmek için kent merkezine gittik. Erzincan'da gördüklerimiz karşısında gözyaşlarımızı tutamadık. Maalesef, Erzincan yerle bir olmuştu. Bildiğimiz binaların hepsi bir bir çökmüştü. Öyle bir manzarayla karşılaşmamak için gerçekten çok dikkat etmemiz gerektiğini, yapılaşmaya, imara, mimariye ve deprem yönetmeliğine mutlaka uymamız gerektiğini o günden beri hep dimağımda hissetmekteyim."
- "Depremdeki en kötü şey çaresizliktir"
Kentin depremlerden ders çıkardığını anlatan Aksun, şöyle konuştu:
"Erzincan'ı depreme çok hazırlıklı bir şehir olarak düşünüyorum. Ama 40-50 yıllık binalarımız var, bunlar üzerinde mutlaka bir düzenleme yapılması gerekiyor. Bir kentsel dönüşüm sağlanması gerekiyor. Kentsel dönüşümle ilgili ilk kararımızı Kızılay ve Hocabey mahalleleri için verdik. Bunun yanında kentte birkaç bina var, bunların da dönüşümü sağlandıktan sonra Erzincan şu an itibarıyla yüzde 90 depreme hazırlıklı binalardan oluşmakta. Yüzde 10'luk dilimi de bahsettiğim mahalleleri de dönüştürdüğümüzde Allah'ın izniyle şehri yüzde 100 depreme hazırlıklı bir il olarak tanımlayabiliriz."
Depremde yakınlarını kaybeden dönemin Erzincan Belediyesi Özel Kalem Müdürü Ünal Tuygun da ramazan ayında akşam saatlerinde meydana gelen depremde annesi ve kız kardeşinin enkaz altında kalarak yaşamını yitirdiğini aktardı.
Annesi ve kız kardeşini enkazdan çıkaramadıklarını belirten Tuygun, "4 katlı bir apartman tamamıyla yerle bir olmuştu, sadece seyrettik. O zaman ben Erzincan Belediyesinde özel kalem müdürüydüm. Annem ve kız kardeşim enkaz altındaydı, bir şey yapamadık, sadece seyrettik. Yapacak bir şey yoktu ve gücümüz yetmedi. Depremdeki en kötü şey çaresizliktir." diye konuştu.