VAN (AA) - MESUT VAROL - Ülkelerindeki ekonomik sıkıntılar ve şiddet ortamından kaçan düzensiz göçmenlerin daha iyi şartlarda yaşama umudu, insan tacirlerinin güvenlik güçlerine yakalanmamak için kullandığı tehlikeli güzergahlar nedeniyle bazen acıyla son buluyor.
Yüklü miktarlarda para ödedikleri insan tacirlerinin insani olmayan şartlarda yolculuk yapmak zorunda bıraktığı düzensiz göçmenlerin "umuda yolculuğu", dondurucu soğuklar ve tipi, trafik kazaları ya da teknelerin batması sonucu trajediyle sonuçlanıyor.
Ülkelerinden araçlarla, kimi zaman kilometrelerce yürüyerek önce İran'a, buradan da sınır hattındaki iller üzerinden Türkiye'ye yasa dışı yollarla giriş yapan düzensiz göçmenleri, jandarma ve polis noktalarını aşmak için tehlikeli yollara yönlendiren insan tacirleri, koltuklarını söktükleri araçlara, küçük balıkçı teknelerine kapasitesinin çok üzerinde kişiyi bindirerek ölümlere davetiye çıkarıyor.
Van'da 18 Temmuz'da koltukları sökülerek 66 düzensiz göçmenin bindirildiği minibüsün dağ yolunda şarampole devrilmesi sonucu sürücünün de aralarında bulunduğu 17 kişi hayatını kaybetmiş, 50 kişi de yaralanmıştı. Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde dün küçük balıkçı teknesinin Van Gölü'nde alabora olması sonucu 7 kişi yaşamını yitirmiş, 64 kişi kurtarılmıştı.
- "2019'da Van'da yakalanan göçmen sayısı 20 bine yaklaştı"
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Nüfus ve Göç Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Orhan Deniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin dünyanın en önemli göç güzergahlarından biri olduğunu söyledi.
Özellikle Güneydoğu Asya, Ortadoğu ve Doğu Afrika ülkelerinden yola çıkıp Avrupa'ya ulaşmak isteyen göçmenlerin ana göç koridoru olarak Türkiye'yi seçtiğini anlatan Deniz, Afganistan, Pakistan, İran ve Bangladeş'ten yoğunlukla gelenlerin Van-İran sınırından ülkeye giriş yaptığını ifade etti.
Sınır hattındaki coğrafi şartların bölgede kontrolü zorlaştırdığını, düzensiz göçmenlerin kontrolün az olduğu dağlık alanlardan giriş yaptığını belirten Deniz, 2019'da Van sınırlarında 20 bine yakın düzensiz göçmenin yakalandığını kaydetti.
Düzensiz göçmenlerin riskli yollar kullanarak yolculuk yaptığını vurgulayan Deniz, şöyle dedi:
"Güvenlik kuvvetlerimiz ne kadar önlem alırsa alsınlar, göçmen kaçakçıları ve göçmenler de kendilerine alternatif güzergahlar yaratıyor. Göçmenlerin güvenlik noktalarından kaçmak için kullandıkları güzergahlardan biri de Van Gölü. Van Gölü üzerinde doğu kıyılarından batı kıyılarına ulaşmak için balıkçı teknelerini kullanıyorlar. Bu teknelerin hem küçük hem de hava şartlarının da uygun olmaması, bu güzergahı kullanan göçmenler için büyük bir risk oluşturuyor."
- Yeni düzenlemelere ihtiyaç var
Deniz, insan tacirlerinin kazanç kapısı haline gelen düzensiz göçmen kaçakçılığında zaman zaman ölümlü kazaların yaşandığını anımsatarak "Ülkemizde Ege Denizi'ndeki düzensiz göçmenler için tehlike neyse Türkiye-İran sınır dağları ve bölgenin diğer coğrafi şartları da aynı tehlikeyi oluşturuyor. Bu konuda hem İl Göç İdaresi hem de diğer kurumlarla ortak çalışmalar yürütüyoruz. Göçmenlerin sorunlarının yerelde giderilmesi ve durumlarının tespitine yönelik çalışmalar gerçekleştiriyoruz." dedi.
Bundan sonraki süreçte yoğun göç akımlarının yaşanabileceğine dikkati çeken Deniz, göçmen kaçakçılarına yönelik daha caydırıcı cezaların getirilmesi, sınır güvenliğinin arttırılması ve göçmen gönderen ülkelerle "göçmen geri kabulü" hızlandıracak düzenlemelerin yapılması gerektiğini belirtti.
- "Her yaştan düzensiz göçmene rastlamak mümkün"
YYÜ Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Suvat Parin de son zamanlarda göç sorununun en çok etkilediği ülkelerden birinin Türkiye olduğunu söyledi.
Yasa dışı yollarla gelenlerin bir kısmının ülkeye yerleştiğini, bir kısmının da Türkiye üzerinden Avrupa'ya gittiğini belirten Parin, özellikle Afganistan'ın göç üreten bir politika yürütmesinin insanların batı ülkelerine yönelmesine neden olduğunu dile getirdi. Parin, şöyle devam etti:
"Afganistan, insanların göç etmesini teşvik eden bir pozisyonda. Bu açıdan Afganistan'dan gelenlerin bir beyin göçü oluşturduğu söylenemez. Ailesiyle getirilen kundaktaki bir çocuktan 65 yaşındaki insana kadar gelenler oluyor. İran'dan gelenlerin profili biraz daha belirgin. Özellikle rejim baskısından kaçan genç ve orta yaş grubu oluşturuyor. Gelen İranlıların hem sınıfsal hem de sosyoekonomik anlamda daha güçlü bir profile sahip olduğunu görüyoruz."
Van'da daha çok ailesel göçlerle karşı karşıya kalındığını anlatan Parin, şunları kaydetti:
"Türkiye'den ayrılmak isteyen göçmenlerin uluslararası sularda hayatlarını kaybetmesiyle ilgili çok sayıda haberlerle karşılaştık ama ilk kez iç sularımızda yani Van'da bir tekne batması sonucu 7 düzensiz göçmenin hayatını kaybetmesine tanık oluyoruz. Bu üzerinde düşünülmesi gereken çok önemli bir olay. Bu olay, bundan önce de benzer birtakım taşımaların olduğuna ve bundan sonra da aynı durumun yaşanabileceğine işaret ediyor. Göç eden her bireyi tanımaya dönük politikalar üretmemiz, profillerini tüm ayrıntılarıyla hazırlamamız lazım. Bu olayları minimize edecek dinamiklere sahibiz."