Sarıkaya, yaptığı açıklamada, “Çalışanları yakından ilgilendiren Bakanlığın teşkilat yapısında büyük değişiklikler getirecek olan bir kararnamenin çalışanların ve onların temsilcileri olan sendikaların ve sivil toplum örgütlerinin fikri alınmadan hazırlanması baştan yapılmış bir yanlıştı. Bakanlık bu yanlışını söz konusu taslağa ülkemizde yabancı doktor ve hemşire çalışmasının önünü açacak düzenlemeyi de ekleyerek felakete dönüştürmüştür” diye konuştu.
Sarıkaya, açıklamasında daha sonra şunları kaydetti: “Türk sağlık çalışanını gözden düşürme anlamına gelen bu düzenlemenin hayata geçirilmesinin hiçbir faydası yoktur. Türkiye’de yoksa ve daha ucuzsa dışarıdan getirtelim anlayışı ile ülkemizde birçok sektör adeta yok edilmiştir. Bu yabancı sevdası ne yazık ki bugün kendi insan kaynağımızda hedef tahtasına oturtmuştur. Yabancı doktor, yabancı hemşire, yabancı öğretmen, yabancı mühendis gelsin diyerek yabancıların çalışmasının istendiği mesleklerin listesi her geçen gün siyasetçiler tarafından uzatılmaktadır. Sağlık bakanlığı teşkilat yapısında yapılacak değişikliğe eklenen hükümlerle Türkiye’de yabancı doktor ve hemşirenin çalışmasına imkan tanınarak yeni bir sürece girilmiş olacaktır. Bu süreç sağlık hizmetlerinin yürütülmesinde önemli sıkıntıya yol açacak, kamuda yabancı furyasının başlangıcı olacaktır.
Sağlık hizmetleri açısından düşündüğümüzde öncelikle belirtmek gerekir ki, Türk kültürüne uzak, Türk diline bir vatandaşın derdini anlayacak kadar hâkim olamayan yabancı doktor ve hemşirelerden nitelikli sağlık hizmeti beklemek mümkün değildir.
Ülkelerinde kariyer sahibi, nitelikli doktorlarda Türkiye’yi tercih etmezler. Bize ancak Asya ülkeleri ve Doğu Avrupa'dan ucuz iş gücü olarak doktorlar hemşireler gelir. Ülkesinde ayda 200 dolar maaş alanlar Türkiye’yi tercih ederler. Mesleki deneyimleri bizim doktorlarımızla, hemşirelerimizle kıyaslanamayacak bu kişilerin verdiği kalitesiz hizmetin faturası da vatandaşa çıkar, ucuz iş gücünün bir diğer faturası da bugün bile hak ettikleri ölçülerde ücret alamayan çalışanlarımıza çıkartılır. Ucuz iş gücü alternatif olarak sunularak Türk Sağlık çalışanları daha kötü şartlara zorlanacaklardır.
Türkiye’de doktor ve hemşire açığı olduğu herkesin kabul ettiği bir gerçektir. Bu açığı kapatmanın tek doğru yolu kendi insan kaynaklarımızı kullanmaktır. Bunun yolu Tıp fakültelerinin kontenjanlarının arttırılmasından, hemşirelik bölümlerinin çoğaltılmasından geçmektedir.
‘Bizde eksik yabancı getirelim, açık kapansında nasıl olursa olsun’ demek doğru bir yaklaşım değildir. Yabancı doktor ve hemşire çalıştırılmasına yönelik düzenleme acil olarak taslaktan çıkarılmalı, yasalaşmamalıdır. Kendi insan kaynağımızı verimli kullanarak sağlık çalışanı eksikliğini kapatmanın yolları aranmalıdır. İlla ki dışarıdan birileri getirilmek isteniyorsa, Türkiye’de görev yapmayan başka ülkelerde çalışan, uluslar arası alanda birçok başarıya imza atmış doktorlarımız var. Başka ülkelerin tıp fakültelerinde okuyan Türk vatandaşlarımız var. Onların çalışmasının önünü açalım.
Söz konusu taslakta yapılacak başka düzenlemeler ile ilgili de endişelerimiz vardır. Müsteşardan il sağlık müdür yardımcılarına kadar tüm yöneticilerin bakanla birlikte görevlerinin sonlandırılması, tüm idarecilerin sözleşmeli olarak çalıştırılması gibi memuriyeti siyasi bir kavram haline getirecek bu düzenlemeye karşıyız. Siyasetçiler elbette ki değişir. Fakat devletini devamlılığının göstergesi olan kamu çalışanlarını da siyasetçi gibi görmek yanlıştır.
Taslakta yer alan bir diğer düzenleme olan Kamu Hastane Birliklerinin hayata geçirilmesi ile de devlet hastanelerinin önce özerkleşmesi sonra özelleştirilmesi süreci başlatılmış olacak, kurumlarımız yönetim kurullarının insafına terk edilmiş olacaktır. Bu düzenlemelerinde taslakta yer almaması gereklidir.
Türk Sağlık-Sen olarak biz taslakla ilgili dile getirdiğimiz çekincelerin dikkate alınmasını istiyor ve uyarımızı yapıyoruz. Umarız Bakanlık mağduriyetlere yol açacak, Sağlık hizmetlerine zarar verecek bu düzenlemeleri taslaktan çıkarır.”