Volkan KARABAĞ
Tacettin Durmuş imzasıyla gazetemizde yayınlanan “Ani’de, Davut Yıldızı (Süleyman Mührü)” başlıklı haberin ardından Araştırmacı-Yazar Sezai Yazıcı, Ani kazılarında ortaya çıkarılan “Davut Yıldızı” hakkında bilimsel çalışmalarını kamuoyuyla paylaştı.
Ani Ören Yeri’nde devam eden kazılarda gün yüzüne çıkarılan “Davut Yıldızı”nın, Ani’yi kuran Bagratlılarla Yahudilerin ilişkisini bir kez daha gündeme getirdiğini ifade eden Yazıcı, “Değerli akademisyen Dr. Öğretim Üyesi Muhammet Arslan başkanlığında sürdürülen Ani kazılarında son günlerde ele geçen eserler bizi biraz daha Eşsiz Dünya Mirası Ani’nin esrarını çözmeye yaklaştırmaktadır.
Birkaç gün önce bulunan mescit ve önceki gün ortaya çıkarılan “Davut Yıldızı” memnuniyet vericidir. Sayın Arslan ve ekibini kutluyor bizi heyecanlandıracak yeni buluntular için başarılar diliyorum.
Ele geçen “Davut Yıldızı”, Ani’yi kuran Bagratlılarla Yahudilerin ilişkisini bir kez daha gündeme getirmiştir.
Bilindiği gibi, 1892-93, 1904-1917 yılları arasında N. Y. Marr’ın Ani’de yaptığı kazılarda da çok sayıda “Davut yıldızı” ortaya çıkmıştır. Marr, bu yıldızın değişik desenlerini yayımlamıştır.
Tuff Üniversitesi öğretim üyelerinden konunun dünyaca ünlü uzmanı, mimar Prof. Dr. Chiristina Maranci’nin “yapılmış en eksiksiz çalışma” olarak nitelediği benim Ani Kaynakça / Bibliography adlı kitabımda Yahudilerin Kamsaraganlılarla ya da Bagratlılarla olan “sıhri bağını ortaya koyduğunu” ileri süren onlarca kaynağın künyesi var. Bunların içerisinde konuya ilgi duyanlar açısından son dönem çalışmalarından Abraham Galante’nin, 1932 yılında İstanbul’da yayımladığı Les Pacradounis ou Une Secte Arméno – Juive adlı incelemesi dikkat çekici olabilir.
Meraklı okura bir başka ciddi kaynağın daha adını vermek isterim. Gezisinden sonra bütün zamanların en kapsamlı seyahatnamesini yayımlamış, Ani’yi gün yüzüne çıkaran Marr da dahil onlarca arkeolog gezgin ve bilimsel araştırmacının esin kaynağı olmuş Harry Finnis Blosse Lynch’in, hayranlıkla “kayıp” olarak nitelediği Eugène Boré’un günlüğüne ulaşmalarını öneririm. Bu arada Bagratlıların Yahudilerle olan bağı açısından son derece ilginç belirlemeler taşıyan Boré’nin bu “kayıp” günlüğünün izini sürerek ilk kez Fransa’da bir sahafta bulduğumu ve bunun öyküsünü Seyyahların Gözünden Ani adlı kitabımda yayımladığımı belirtmek isterim.
On yılı aşkın bir süre içerisinde yaptığım araştırmalarda, Devlet olarak T.C. Kültür Bakanlığı’nın UNESCO’ya sunduğu dosyadaki kaynakların yaklaşık 20 katı kadar bir kaynağa ulaştığımı vurguluyor ve bu kaynakları yayımlamış olmanın cesaretiyle yeterince bilinmeyen Ani’deki bu kosmopolit yapıyı klişelerden uzak daha ciddi ve tutarlı bir biçimde tanımlamalıyız diyorum.
Zira Ani, 85 hektarlık benzersiz bir alanda en az on dilin konuşulup 20’yi aşkın uygarlığın hüküm sürdüğü, Orta Asya, Hindistan, Rusya, Avrupa ve Afrika'yı içine alan coğrafyada ticari hareketliliğin kalbine oturup pazarlarında Mısır, pamuğuyla Çin ipeğinin aynı anda satıldığı, salt surlarını görmek için kilometrelerce yol kat etmenin göze alındığı büyülü bir dünya mirasının adıdır. Ulaşılan kayıtlardan her din ve her dilden insanın iş bulabildiği, Müslüman ve Hristiyan’ın bir arada hatta yan yana yaşadığı bu yüzden Manuçehr Cami ile Katedral arasındaki yakınlığa pek çok seyyahın bile şaşırdığını vurgulamak isterim.” dedi.