Volkan KARABAĞ / KARS MANŞET
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 65. Dönem Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Kars Milletvekili Ahmet Arslan, Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Kars Milletvekili Prof. Dr. Yunus Kılıç, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Ahmet Koca, Kars Valisi Türker Öksüz, Erzurum Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral Ahmet Hacıoğlu, 14’ncü Mekanize Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Özgür Nuhut, Kars Belediye Başkanı Murtaza Karaçanta, Sarıkamış Kaymakamı Yusuf İzzet Karaman, Sarıkamış Belediye Başkanı Göksal Toksoy, AK Parti İl Başkanı Adem Çalkın, protokol üyeleri ile on binlerce vatandaşın katıldığı program şehitlik anıtına protokol üyelerinin çelenk sunumuyla başladı.
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunduğu programda bir subay tarafından Sarıkamış Harekatı hakkında bilgi verildi. Kuran’ı Kerim tilavetinin ardından Kars Valisi Türker Öksüz, ““Sarıkamış, bütün imkânsızlıklara ve karakışa rağmen Türk askerinin vatanını korumak için inançla ve azimle verdiği mücadeleye tanıklığa davet eden bir hüznün hikâyesidir. Sarıkamış, ayazdır, Sarıkamış 90 bin anadır. Tarih bir ordunun, ne böyle insanüstü bir çabayla savaştığını yazmıştır, ne de bir dağın yamacında donarak şehit olduğunu yazmıştır. Sarıkamış’a “şehitsen, secdeler yüce ruhuna der, yer Allah-u ekber, gök Allah-u ekber” marşıyla uğurlanan Mehmedler, mevcudunun yüzde 90’ını kaybettiği halde savaşa devam etmiş, 15 gün süreyle ecdadına yakışır büyük bir fedakârlık ve kahramanlık örneği göstermiştir. Bu aslında yenilgi değil, kendini feda etmenin destanıdır. Şehitlerimizin anısını yaşatmak için onların izinden buraya kadar yürüyen binlere, özellikle sevgili gençlerimize seslenmek istiyorum. Sarıkamış harekâtı; bir buçuk metre kar, -40 derece soğuk, 2.500-3.000 metre rakım, bir kısmı yazlık kıyafetler giymiş, ayaklarında çarıklar, birçoğu evden getirdikleri elbiseler içinde, bütün mesafeleri yürüyerek geçmek zorunda olan ecdadımızın dillere destan fedakârlığı ve mücadele azmidir. Bugün üzerimize düşen görev; sarı kamışı, Çanakkale’yi, Sakarya’yı, Dumlupınar’ı, Büyük Taarruz’u ve 15 Temmuz’u hiç ama hiç unutmamaktır. Dedelerimiz sırt sırta yatarken biz sırtımızı birbirimize dönemeyiz. Bizler, bugün, torunlarınız olarak burada, huzurunuzdayız. Sizler, Allahu ekber dağları'nda bu toprakları vatan yapmak için bir destan yazdınız. Sizler, burada, fedakârlığın, tahammülün, inancın ve cesaretin olduğu kadar, kahramanlığın ve kardeşliğin de destanını yazdınız. Sizin yazdığınız bu destana sahip çıkacak, sizin kutsal emanetinizi asla ve asla yere düşürmeyeceğiz. Canınızla, kanınızla yazdığınız kahramanlık anıtı olan vatanımıza, sizin kadar sahip çıkacak, koruyacak ve onu büyütmeye devam edeceğiz. Aziz ruhlarınızı, şehit bedenlerinizi incitmeyeceğiz. Sizin bize en büyük vasiyetiniz olan kardeşliği yıpratmayacak ve tıpkı sizler gibi, kardeşliğimize uzanan harici ve dâhili ellere karşı göğsümüzü siper etmeye devam edeceğiz. Aziz şehitlerimiz, geçmişte vatanını canı pahasına koruyan aziz milletimiz; vatanımıza kasteden günümüzdeki düşmanlara ve terörist hareketlere karşı sayın cumhurbaşkanımızın liderliğinde, içişleri bakanlığımızın sorumluluğunda, silahlı kuvvetlerimizle, tüm bakanlıklarımız, kurum ve kuruluşlarımız ile birlikte, çok cesur, çok etkili ve onurlu bir mücadeleyi birlik ve beraberlik içinde, azim ve kararlılıkla sürdürmektedir. Son sözüm şudur: biz yanmayalım diye onlar dondular. Onlar dondu, bizim yüreğimiz yandı. Adını tarihe ve bağrımıza buzdan harflerle kazıyan Sarıkamış şehitlerimiz başta olmak üzere bütün şehitlerimizi saygı ve minnetle yâd ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.” dedi.
Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, “104 yıl önce Allahuekber Dağları’nın dondurucu soğuğunda şehadet şerbeti içen yiğitlerimizi harekete geçiren bir ruh vardı. O ruh bu milleti Sarıkamış’ta zor şartlara, Yemen’de kavurucu çöllere, Çanakkale’de alçak istilalara karşı ayakta tuttu. Sarıkamış şehitleri listesine baktığımızda, millet olarak en büyük gücümüz ve zenginliğimiz olan birlik şuurunun en güzel nişanesini görüyoruz. İzmir’den Van’a, Hakkari’den Trabzon’a, Diyarbakır’dan Rize'ye vatanın her köşesinden Sarıkamış dağlarına akın eden Mehmetler burada yan yana yatıyor. Bütün dünya bilmelidir ki bu birlik ve beraberlik sarsılmadan devam edecek. Hiç kimsenin gücü bu topraklarda nifak tohumları yeşertmeye yetmeyecek. Aziz şehitlerimizi dualarla olduğu kadar, bize emanet ettikleri şuura sahip çıkarak da yad edeceğiz. Buradaki ağıtlardan birinde şöyle söyleniyor, 'Yüzbaşılar binbaşılar, tabur taburu karşılar, yağmur yağıp gün değince, yatan şehitler ışılar.' Işıldayan sadece Mehmetçiğin o mübarek bedenleri değildir. Allahuekber Dağları'nda esas ışıldayan Anadolu'nun temiz evlatlarının ortaya koyduğu ve Allah’ın izniyle kıyamete kadar sürecek feda ve beka ruhudur. Eskilerin deyimiyle ‘dinü devlet, mülkü millet’ sarsılmasın diye, kendini ortaya atan imandır. Malazgirt'i bu iman gücü kazanmış, İstanbul'u bu iman fethetmiştir. Çanakkale’nin, Sarıkamış’ın, Kut Zaferi’nin ve İstiklal Harbi’nin membaı işte bu ruh, bu şuurdur. 15 Temmuz’da da milletimiz zorba ihanet çetesine karşı bu inançla sokaklara çıkmış, bir istiklal destanı yazmıştır. Geleceğin Türkiye’si de inşallah yine bu inanç ve bu ruh tarafından inşa edilecektir.” diye konuştu.
“‘Ezan, bayrak, namus, vatan, özgürlük, hürriyet ve bağımsızlık deyince her şeyi göze alıp feda-i can’ diyen bir millet düşünün. Yüzlerce yıl dünyaya hükmeden, nefsi büyümeyen, özünden ayrılmayan, dünyanın neresinde olursa olsun, yüzyıllar geçse de öksüzün, yetimin, el uzatanın ‘bana bakan yok mu’ diye haykıranın yanında olan bir millet düşünün. Hep beraber bir millet düşünelim, merhametinden, vicdanından, ahlakından, tarihinden ve medeniyetinden ayrılmayan büyük bir milletiz. Her biri Allahuekber Dağları’nı, Kut’ül Amare’yi, Çanakkale’yi, 1. Dünya Harbi’ni, İstiklal muharebelerini, Trablus’u, 93. Harbi’ni, 15 Temmuz’u, Aliboğazı’nı, Tendürek’i, Çemçe’yi, Madur’u, Şırnak’ı, Hakkari’yi, Yüksekova’yı düşünün. Terörle mücadele eden gençlerimizi adım atarken dualarıyla zırhlandıran, tarihin emanetini sorumluğuyla kendinde hisseden büyük bir medeniyetin evladı olan bir millet düşünün. Biz kolay millet olmadık, büyük millet olduk. Dinimiz, inancımız, geleneğimiz, göreneğimiz, Kurban ve Ramazan bayramında ezan okununca saf tutarak, namaz kılarak Kabe’yi kendimize hedef alarak büyük bir millet olduk. Sadece 780 bin kilometrekareden kendi ülkesini ve sorumluluğunu, kendi topraklarını bilen bir millet değil, bütün dünyaya haksızlığı haykıran bir millet olduk. Şehitlerimizin bize burada bıraktığı emanetin ne olduğunu bilen bir millet olduk. Bugün boynu eğik gezen, elini açan millet değil, dünyanın en büyük yardımlarını yapan millet olduk.” diye konuştu.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, “Sarıkamış Harekatı'nın 104. yılında vatan için, bayrak için, ilahikelumetullah için, millet için burada şehit verdiğimiz tüm kahramanlarımızı rahmetle, minnetle anıyoruz. Bin yıldır hüküm sürdüğümüz bu topraklardan bizi atmaya kalkanlarla Sarıkamış ruhuyla mücadele ediyoruz. 15 Temmuz’da, Fırat Kalkanı’nda, Zeytin Dalı’nda işte o ruhla mücadele ettik. Sarıkamış Harekatı’nın 104. yılında en büyük görevimizin milletimizin refahını yükseltmek, ülkemizi en müreffeh ülkeler liginde üst sıralara taşımak olduğunu çok iyi biliyoruz.” dedi.
Etkinlikte düzenlenmesi gereken Solotürk Gösterisi ise yaşanan yoğun sis ve kar yağışı nedeniyle görüş mesafesinin yetersiz olması nedeniyle iptal edildi. Sarıkamış Harekatı’nın 104. yılı anma etkinlikleri Solotürk’ün test uçuşlarında kaydedilen kabin kamera gösterilerinin sunumu ile tamamlandı.