Alibeyoğlu mesajında şu ifadelere yer verdi:
“Kendi kendine yetmesiyle övüne geldiğimiz ülkemiz, bugün doğacak çocuklarımızın borçlarıyla sözde büyüyor. Dış ve iç borçlarımızı mı miras bırakacağız gelecek kuşaklara? Satacak ne kaldı fabrikalarımızdan, topraklarımızdan sonra… Özgürlüğümüz mü?
Sınır kapılarını bizlere kapalı tutan bir anlayış bize hangi ayrıcalığı sağladı? Bunun bir bedeli olması gerekmez miydi?
Bu ülkenin insanlarını ortak kılmanın yolu, bu toprakların tüm zenginliklerini Edirne’den Kars’a kadar adil dağıtmaktan geçer… İç göçü önlemenin yolu , insanın doğduğu topraklarda üretken olmasıyla ve doymasıyla sağlanabilir. Dağlardan çağlayan su, binbir emekle sağılan sütten daha pahallıysa, çiftçinin, besicinin emeğini çalanlar kimlerdir? Daha çok hayvan yetiştiricisini destekleyip, daha çok et üreterek, hayvancılığı layık olduğu yere getirmek yerine, sağlıksız olduğu biline gelen ithal etleri ve hayvanları bu ülkeye sokmak başarı mıdır?
Fabrikalar açmak, yapacağım da yapacağım yerine, bir insanlık anıtını yıkacağım da yıkacağım diyen bir zihniyet ne kadar dosttur, sanata, bilime, insana?
Çocuklarımız eşitsiz başladıkları eğitim yarışında, eşit olduğu şaibeli,”eşit” sınavları bir gün sormayacaklar mı bizlere? Sağlıklı olmak gibi en doğal haklarımızı parası olanlara sınırlamak insanca mıdır?
İnsanlığı kardeş kılan, turizm ve tanıtım olanaklarını ülkemizin her yerine eşit dağıtmak, desteklemek bu kadar zor mudur? Hele hele bin yılların tarihi, kültürü ve kalıntılarının üstünde otururken…
Şimdi alınterini ekmeğe, ekmeği lokmaya, lokmayı sofraya koyma vakti… Şimdi tok ve korkmaksızın düşünme, ibadet etme vakti…
Ülkemizin en soğuk ama insanlarının en sıcak olduğu ilimiz; Kars’ta yaşayan ve Kars’ı yaşayanlarca temsil edilmeyi hak ediyor. Seni sen temsil etmelisin… Seni temsil edeni kendinden bilmelisin…
İşte tam bu nedenle… Şehrimizin var olan olanaklarının ve zenginliklerinin değerlendirildiği, mecliste el kaldırmaktan öteye geçildiği bir temsiliyet istiyoruz. Şehrimizi zenginleştirelim. Zenginliklerini değerlendirelim. Kafkasların en önemli ticaret ve kültür merkezi olması gereken Kars’a hakkını verelim.
Et, süt tesislerini satmak ne kelime? Yenilerini katalım, üreticilerini başarısı oranında teşvik eden, geleceğin güvencesi organik tarım, organik besiciliği, arıcılığı desteklenen bir şehir istiyorum. Esnafını işçisini köylüsünü, memurunu, gençliğini ve öğrencisi mağdur etmeyen bir şehir istiyorum.
Herkesin emeğinin değerlendirebildiği, karşılığını aldığı, şeker fabrikasının satılmadığı ve çalışanlarının gelecek kaygısının olmadığı, belediye hizmetlerinin ve çalışanlarının güvence altına alındığı, insanların barış içinde kardeşçe yaşadığı bir şehir istiyorum. İşsizliğin olmadığı, kimsenin yoksulluğu bilmediği, namerde muhtaç kalmadığı, özgür ve onurlu bireylerin yaşadığı bir Kars istiyorum.
Kendi kendine yeten, hastaları Erzurum yollarında ölmeyen bir Kars istiyorum.
Açılmış sınırları kapılarıyla, serbest bölgesiyle, depo ve antrepolarıyla, ticaretiyle zenginleşen Kağızman’ın elmasıyla, dünyaca ünlü kayısısıyla tanınan bir şehir istiyorum.
Genç sporcularımızın yetiştiği, yazın göllerinde kano, yelken, kürek sporlarının yapıldığı kışın Sarıkamış kayak tesisleriyle kış olimpiyatlarının ev sahipliğine ortak olduğu, Süper Ligde ve diğer spor dallarında temsil edildiği bir Kars istiyorum.
Çıldır Gölünden Sarıkamış kayak tesislerine Kars merkezinden geçen raylı sistemle ve yine Akyaka ile Sarıkamış arasında raylı sistem ve Ani ile turizm yollarının açıldığı, kültür, inanç, yayla ve kış turizminin canlandığı, yüzü gülen bir şehir istiyorum.
Üniversiteleri için sıraya girilen, kahvehaneler yerine kütüphanelerin, sinemaların, tiyatroların tercih edildiği, festivallerin düzenlendiği, Âşıkların atışma seslerinin yükseldiği, heykellerinin yıkılmadığı, ülkenin gündemine güzellikleriyle giren bir şehir istiyorum.
Eşit, özgür, paylaşılan bir dünya düşünüyorum; Kimsenin aç, açıkta olmadığı, namerde muhtaç kalmadığı, emeğinin karşılığını onurluca aldığı, ekmeğini paylaştıkça çoğalttığı. Herkesin insanca yaşadığı bir dünya düşünüyorum. Geleceğine, geleceğimize sahip çıkmaya, oyunu, oyunları bozmaya davet ediyorum.
Bu düşüme, bu düşünceme herkesi ortak olmaya çağırıyorum.