Ehlibeyt dostları, Muharrem ve Sefer aylarında camilerde ve evlerde toplanarak, Kerbela hadisesini ve Kerbela’nın felsefesini anlatılacak, mersiyeler ve sinezenler okunup, ağıtlar yakılarak Hz.Hüseyin ve Kerbela şehitleri için gözyaşı dökülecek.
Ehlibeyt dostları her yıl olduğu gibi bu yıl 9 Eylül Aşura günü sabahın erken saatinde Hz. Ali Çarşı Camii önünde bir araya gelinecek. Buradan Işıklı Camii önünden geçilerek Garnizon Şehitliğine gidilecek ve İmam Hüseyin'in şehit edilişi anlatılacak Kur’an-ı Kerim okunup, dua edilecek.
Ayrıca her Muharrem ayında olduğu gibi Kars Ehlibeyt Derneği’nce “Aşura Kardeşlik Çadırı” kurulacak ve 8-9 Eylül tarihlerinde ziyarete açılacak. Kerbela ile ilgili tanıtıcı film gösterimleri ve kitap satışı yapılacak.
Geçti bir yıl, yine bir màh-ı Muharrem geldi
Söyle ey bàd-ı saba ! Söyle ; Hüseyn' im nerede
Göze nem, gönle elem, her- yana màtem geldi
Söyle ey bàd-ı saba ! Söyle ; Hüseyn' im nerede
Kurret'ül'ayn-ı Resùl'üs'sekaleyn' im nerede
Kerbelâ; kerb ü belâ, kahr u anà meydànı
O'na kim kıydı Zebùn- etti kim ol sultànı
Götürür hufre-i ısyàna, şu hàl insànı
Söyle ey bàd-ı saba ! Söyle ; Hüseyn' im nerede
Kurret'ül'ayn-ı Resùl'üs'sekaleyn' im nerede
HER YER KERBELA, HER GÜN AŞURA!…
Bu yıl, hicri 61 yılında (Miladi 680 yılı) meydana gelen ve İslam tarihine kara harflerle yazılan Kerbela Olayının 1380’inci yıldönümü…
Kerbela Olayı…
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (sav)’in ahirete rıhletinden sonra, ümmet arasında türlü fitneler baş gösterdi. Özellikle Hz. İmam Ali (A.S)’ın halifelik döneminde ümmet birbirleriyle birçok kez savaştı, savaştırıldı.
Hz. İmam Ali (a.s)’a başkaldıran Muaviye, kendinden sonraki halifenin oğlu Yezid olarak kabul edilmesini ölmeden önce garantilemişti. Yezid halife olunca tıpkı babası Muaviye gibi Hz. Peygamber (sav)’in getirdiği İslam inancını temelden değiştirmeye ve halka zulmetmeye devam etti. Bundan Ehl-i Beyt dostları ve özellikle Kûfe halkı rahatsız olmuştu. Bu nedenle; Hz. İmam Hüseyin (a.s)’a yüzlerce-binlerce mektup yazıp, kendilerini Yezid’den kurtarmasını istediler. Kufe’den binlerce mektubun Hz. İmam Hüseyin (a.s)’a ulaşması sonunda İmam ve taraftarı (ailesi, dostları) ile Kufe’ye doğru yola çıktı.
Kufelilerin mektuplarından haberdar olan Yezid, ilk olarak elçi olarak gönderilen Hz. İmam Hüseyin (a.s)’ın amcası Akiyl’in oğlu Hz.Müslim’i şehit ederek ve akla hayale gelmeyecek entrikalarla halka baskı-zulüm uygulayarak Kufelilerin gözünü korkutmayı başardı. Böylece evvelce Hz. İmam Hüseyin (a.s)’a biat edeceklerini belirten Kufeliler, korkularından saf değiştirip Yezid’e biat etmeyi kabul ettiler. Hz. İmam Hüseyin (a.s)’ı ve taraftarlarını da Kufe’ye girmeden bulup biata zorlamak üzere Yezid’in ordusuna katıldılar.
Hz. İmam Hüseyin (a.s) ve yakınları Muharrem ayının ilk günü Kerbela’da tutsak edildiler. Fırat nehri yakınında olmalarına rağmen su içmeleri yasaklandı. Yezid’in baskı ve zulümleriyle de olsa Kufelilerin ihanetine uğrayan Hz. İmam Hüseyin (a.s) ve yakınları, tutuldukları Kerbela’nın kavurucu çölünde 10 gün su içemediler. Muharrem’in 10’uncu günü de Yezid’e biat etmeyi reddeden Hz. İmam Hüseyin (a.s)’a, karşı taraftan ok atılmasıyla savaş başladı. Hz. İmam Hüseyin’in oğulları, kardeşi, yeğenleri derken tüm yakınları tek tek şehit edildiler. Tüm sevdiklerinin gözü önünde can vermesine şahit olan Hz. İmam Hüseyin (a.s), son olarak 33 mızrak yarası ve 34 kılıç yarası aldıktan sonra Şimr isimli asker tarafından mübarek başı bedeninden ayrılarak şehit edildi.
Değerli Müslümanlar…
Hz.Hüseyin (a.s)’ın kıyamı basit bir olay değildir. O’nun şehadeti sadece üzücü bir olay, bir musibet, haksız yere bir kanın dökülmesi olsaydı hiç bir zaman arkasından bu kadar etki meydana getirmezdi. O’nun şehadetinin bu kadar etki meydana getirmesinin nedeni; O’nun kıyamının büyük bir ilahi ve İslami hamaset içermesinden dolayıdır.
Bazı şehadetler vardır ki, ardından topluma aydınlık ve mutluluklar bırakmaktadır. İşte; Hz.Hüseyin (a.s)’ın şehadeti böyle bir şehadettir ve İslam Alemine hayat ve şahsiyet kazandırmıştır.
Kerbela olayını incelediğimizde iki ayrı sayfasının olduğunu görürüz. Biri beyaz ve nurlu sayfa, diğeri ise siyah ve karanlık sayfa… Özellikle siyah ve karanlık sayfası, o kadar siyah ve karanlıktır ki; o sayfada yalnızca emsalsiz veya emsali az bulunan cinayetler görürüz. Bu açıdan Kerbela olayı bir trajedi, bir musibet, bir matemdir. Bu karanlık sayfanın cellatları Muaviye oğlu Yezit’tir, Saad oğlu Ömer’dir, Şimr’dir, İbni Ziyad’dır ve diğerleridir.
Diğer sayfada ise hamaset vardır, iftihar ve nuranilik vardır. İnsanlığın ve hakikatin tecellisi vardır, hakperestliğin meydana çıkışı vardır. Bu beyaz ve nurlu sayfanın kahramanı da elbette ki Hz.Hüseyin (a.s)’dır, Alemdar Hz.Abbas’dır, Hz.Zeynep’dir, Ali Ekber’dir, Ali Asgar ve diğer şehitlerdir.
Kerbela Vakası emsalsiz bir olaydır. Kerbela, karanlıkla-aydınlığın, hakla-batılın savaşıdır ve elbette hak galip gelmiştir. Kerbela; batıla, zulme, esarete başkaldırının destanıdır. Hz.Hüseyin (a.s) bunu kainata şöyle haykırıyor: ” Zilletle yaşamaktansa ölmek evladır. Ben ölümü saadet biliyorum, zalimler ile yaşamayı ise zillet, bizde zillet yoktur. Eğer Ceddim Muhammed'in dini kanımla ayakta kalacaksa, ey kılıçlar doğrayın beni !..”
Hz. Hüseyin, Peygamber Efendimiz (sav)’in; “Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim. Allah’ım onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol” sözüyle bizlere emanet ettiği, İslam’ın ayakta kalması için Kerbela’da kendisi ve ailesini fedadan kaçınmayan yüce bir şahsiyettir.
Kerbela, mazlumun katledildiği yerdir. Kerbela, her müminin ortak acısıdır. Hz.Hüseyin (a.s), bir kutuptu, kutup yıldızıydı. Yezid’in iktidar hırsının kurbanı oldu. Müslümanlar için mazlumun adı her zaman Hüseyin olmuştur… Katledenin, zalimin adı da Yezit…
Böyle bir vahşet, iktidar hırsının insanlara neler yaptırabileceğinin açık bir göstergesidir. Bu nedenle; Kerbela’dan dersler çıkarmamız lazım. Etnik kökeni her ne olursa olsun, “Müslümanım” diyen herkesin; Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Azeri’si, Yerlisiyle, Terekeme’siyle, Sünni’siyle, Şii’siyle Kerbela’dan dersler çıkarması lazım. Kerbela gibi tarihimizde yaşanmış ve bizleri derinden sarsan ve kederlendiren olaylardan ders alarak Müslümanların, Allah ve Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi etrafında kenetlenmesi lazım.
Vahşetin, katliamın dün de, bugün de ne İslam’la, ne Caferilikle, ne de Sünnilikle, hatta insanlıkla alakası yoktur. Bugün yeniden diriliş günüdür. Bugün bir ve beraber olma günüdür. Dinimizin emrettiği de; karşılıklı sevgi-saygıya dayalı, kardeşliği, birliğimizi, beraberliğimizi korumamızdır.
Selam olsun sana ey Seyyid’üş Şüheda Hüseyin!
Selam olsun sana ey yaratılmışların en üstünü olan Allah Resulü Hz.Muhammed (Sav)‘in sevgili torunu!
Selam olsun sana ey Mu'minlerin Emiri, ilim şehrinin kapısı, velayet şahı, Ali’yyül Mürtaza’nın oğlu!
Selam olsun sana ey Nisa’il Alemin Fatıma’tüz Zehra’nın oğlu !
Selam olsun sana ey Allah'ın yeryüzünde ışıldayıp duran meşalesi, hidayet önderi!
Selam olsun sana ey Kerbela Kahramanı Zeynep !
Selam olsun sana ey Alemdar Abbas !
Selam olsun sana ey Ali Ekber !
Selam olsun sana ey Ali Asgar !
Selam olsun sana ey Kasım !