Wikileaks'in kurucusu Julian Assange, ''Hiçbir sansür komitesi, tarihi, gerçekten olmuş olandan ayırma hakkına sahip değildir'' dedi.
Assange, Doğuş Yayın Grubunca düzenlenen ''Yeni Medya Düzeni Konferansı 2011''de video konferans yoluyla bir konuşma yaparak, soruları yanıtladı.
Salondan büyük alkış alan Assange, konuşmasına ''Ev hapsinde tutulmasaydım Türkiye'de olmak isterdim'' diyerek başladı.
Assange, ''gerçeklerin bir insanın kaburgalarını kırabileceğini'' söylerken, gerçeğin reform yapmaya yetmeyeceğini, ancak birçok şeyi değiştirme umuduna sahip olmayı sağlayabileceğini belirtti. Bu umudun birçok ülkede yeşermeye başladığını dile getiren Assange, buna Ortadoğu'da yaşanan gelişmeleri örnek gösterdi.
The Guardian ve New York Times'ı ''sahte peygamberler'' şeklinde tanımlayan Assange, bunlarla kıyaslandığında Türkiye medyasının daha güçlü ve daha tutarlı bir durumda bulunduğunu söyledi.
Julian Assange, 2 ay önce izlediği ''Kurtlar Vadisi Filistin''in kendisini şaşırttığını ifade ederek, filmin, ''Zor Ölüm''ün (Die Hard) Türk versiyonu olduğunu kaydetti. Filmde savaşa farklı bir boyut kazandırıldığını, konunun Müslümanları öldürmekten ziyade İsrail üzerine olduğunu anlatan Assange, ''Bu bir kontrasttır, bir çelişkidir. Bu, dünyanın şu anda bulunduğu durum açısından önemli. Son derece umutluyum. İletişim ve teknoloji devrimi sayesinde birçok farklı perspektifi görebileceğiz. Bir yanda Die Hard olacak, ama diğer yanda Kurtlar Vadisi olacak'' diye konuştu.
''Medyanın görevi; reform talebini dile getirme fırsatı vermesi''
Assange, Wikileaks'in yaptıklarıyla başarılı olduğunu, ancak çok da acı çektiklerini dile getirerek, finansal ambargo altında olduklarını, hukuki sürecin tamamlanması beklenmeden finansal desteklerin sabote edildiğini söyledi.
Dünya üzerinde çeşitli reform hareketlerinin yaygınlaştığına dikkati çeken Assange, ''Bu hareketler her gün biraz daha büyüyor. Tarihteki bütün reformlar böyle başlıyor. Bu insanlar yeni medya aracılığıyla organize olabileceklerini görüyorlar'' dedi.
Assange, medyanın görevinin, reform talebini dile getirme fırsatı vermesi olduğunu vurguladı.
Soruları da yanıtlayan Assange, ABD'nin Türkiye'deki etkisini korumak konusunda kararlı olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Türkiye, ABD tarafından bölgesel güç olarak algılanıyor. Türkiye, jeopolitik anlamda bir geçiş noktasında yer alıyor. ABD, Türkiye'yi bulunduğu çevredeki tüm bölgeleri etkileyebilecek bir cihaz, araç gibi görüyor. Türkiye'de son zamanlarda gelişen ilginç olaylardan bir tanesi de Türkiye'nin kendisini politik bağlamda bulması. Kendi bulunduğu yerde bir mantık buluyor kendisiyle ilgili olarak. Tabii bu da İsrail'de alarm etkisi yaratıyor. Türkiye, bağımsızlığını geliştirme anlamında ilerliyor. Yani Türkiye tam anlamıyla NATO'dan ve diğer ABD'nin istihbarat ajanslarından tamamen bağımsızdır diyemeyiz. Diğer NATO üyeleri gibi bu sistemin içerisindedir. Ama şu aşamada Türkiye, istenen şeye hemen cevap veren bir ülke değil. Aslında bu da gurur duyulabilecek bir nokta.''
''Yalanlar savaşı doğuruyorsa, gerçekler barışı doğurabilir''
Medya kartellerinin büyük sorun olduğunu söyleyen Assange, ''Bazen kendi kendime, 'organize olmuş medya tamamen yok edilse iyi olmaz mı?' diye düşünüyorum. Belki bunlar tamamıyla ortadan kaldırılsa iyi olabilir'' dedi.
Assange, gizli bilgilerin savaştan sonra nasıl ortaya çıktığını görmüş biri olarak her savaşın aslında medya aracılığıyla bir sonuca ulaştığının altını çizerek, ''Yalanlar savaşı doğuruyorsa, gerçekler barışı doğurabilir'' diye konuştu.
Medya üzerindeki denetim artırılabilirse, daha iyi denetim mekanizmaları oluşturulabilirse, medyanın iktidar tarafından zehirlenmesi önlenirse savaşın durdurulabileceğini söyleyen Assange, şöhretli gazetecilerin bazı hikayeleri abarttığını kaydederek, ''Okuyucular bunun denetimini yapamadığı için sunulan ürünün doğru olup olmadığını kıyaslayamıyor. Bu ikinci el araba almak gibi. Kaputun altındaki motora bakamıyorsunuz. Bana sorarsanız Batı gazeteciliğinde tepeye çıkanlar, ikinci el araba satıcıları. Yalanlara inanmak, doğruları soruşturmaktan daha kolay'' dedi.
Assange, gazetecilerin planları ortaya çıkarabilmesi halinde etkin bir politik medya duyarlılığı ve halk içinde seferberlik yaratabileceğini söyledi.
''Putin bile Visa'nın yerine geçebilecek bir muadil yaratamadı''
Julian Assange, Türkiye ile ilgili yeni belgeler olduğunu ve yakın zamanda yayımlayacaklarını bildirdi.
Bir olay olduğunda herkesin etkilendiğine işaret eden Assange, ''Hiçbir sansür komitesi, tarihi, gerçekten olmuş olandan ayırma hakkına sahip değildir'' dedi.
Assange, mali ambargonun kendileri için 2003'ten bu yana 20 milyon dolarlık gelir kaybına neden olduğunu kaydederek, Avrupa Komisyonu'nda bu konuya ilişkin olarak bu ay içinde sonuçlanacak bir davaları olduğunu açıkladı.
Mali özgürlük konusuna değinirken, ''Türkiye'de yerel bir kredi kartı şirketi var mı?'' diye soran Assange, gerçek özgürlüğü ''iletişim özgürlüğü'' ve ''ekonomik işlemlerde bulunabilme serbestisi''nin belirlediğini vurguladı.
Assange, şöyle devam etti:
''Bize yöneltilen saldırı işte bu anlamda bir halkla, kamuoyuyla direkt olarak iletişime geçmemizi engellemek ve halkın, kamuoyunun bizi ekonomik olarak desteklemesini engellemek. Rusya 3,5 sene önce Visa'nın Rus ekonomisini bir çırpıda kapatabileceğini görünce, yani San Francisco ya da Washington'daki Visa merkezindeki bir kod girişiyle korkunç büyük bir ekonomik baskı altına alabileceğini görünce, Rusya içerisinde bir patırtı koptu. Burada Rusya'ya karşı nasıl bir ambargo konulabilir? Bir başka kaygı daha vardı. Putin her Coca Cola satın aldığında elinde Rus kredi kartı olsa bile Washington o anda harcanan parayı bilebiliyor. Bu, Türkiye için de geçerli. Putin bile Visa'nın yerine geçebilecek bir muadil yaratamadı. Mali emperyalizm ABD'den çıkıyor'' diye konuştu.
Salondaki dinleyiciler, konuşmasının sonunda alkışladıkları Assange'a tezahüratta bulundular.