Sonuçta; çocuklar her koşulda ve ortamda çocukluklarını yaşamayı biliyorlar. “Çocuk her yerde çocuktur” düşüncesi de bunu ispatlıyor. Kalorifer dumanlarından, araba gürültülerinden uzak köylerde horoz ve civciv sesleriyle uyanıyorlar. Oyun alanları kısıtlı ve oyun oynayacak parkları bile yok. Köylülerin oluşturdukları harmanlar, tarım aletleri, iş makineleri onların oyuncağı haline gelmiş durumda. Daha renkli hayatları var ve daha eğlenceli vakit geçiriyorlar. Ahırlarda koyun kuzu, harmanlarda köpek kedi severek vakit geçiriyorlar. Bütün yaşamları doğal ve bu doğal ortam onların vücutlarına da dirençlik katıyor.
Bisikletleri yok el arabaları var, akülü arabaları yok kabak ve ayçiçek sapından yaptıkları arabaları var, salıncaklı parklardan yoksunlar ama duvarların üzerindeki odunların üzerinde sallanıyorlar.
Kars’ın Kağızman ilçesine bağlı Esenkır köyünde de el arabası çocukların en büyük eğlencesi oluyor. Çeşmeden su taşıyan anneleriyle birlikte el arabalarında yolculuğa çıkıyorlar. Anneler çilesi su yolculuklarının ne zaman biteceğini merak ederken çocuklar ise bu keyifli yolculuklarının bitmesini hiç de istemiyorlar.