KARS MANŞET
Ekinci yaptığı açıklamada Kişiyi aşırı korkutan, dehşet içinde bırakan, çaresizlik yaratan, çoğu kez olağandışı ve beklenmedik olayların yolaçtığı etkilere ruhsal travma diyoruz. İnsan hayatında sıkıntı ve üzüntü yaratan pek çok olay olur, ancak bunların tümü ruhsal travma yaratmaz.” dedi.
“Olay; korku, dehşet veya çaresizlik hissi yaratmışsa, olayda: -kişinin kendisinin veya yakınının ölüm veya yaralanma tehlikesi varsa ruhsal travma olarak adlandırılır.” diyen Ekinci ruhsal sorunlara yol açtığı bilinen travma türleri şöyle sıraladı:
* Doğal afetler (deprem, sel, yangın)
* İnsan eliyle yapılan travmalar (savaş, işkence, tecavüz)
* Kazalar (iş, trafik)
* Beklenmedik ölümler
* Ciddi-ölümcül hastalıklara yakalanma
Ekinci toplumda ruhsal travmalara yol açan olayların çok yaygın olduğunu ifade ederek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Travmatik olaylar genelde kişilerin hayatına veya hayat bütünlüğüne yönelik ve ölüm, ölüm tehditinin bulunduğu tehditleri içermektedir. Travmaya maruz kalan kişiler yaşadıkları olaylara karşı bir çok tepkiler geliştirebilmektedir. Travmatik olayların olumsuz fiziksel sonuçları olabileceği gibi anksiyete, depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, alkol ve madde bağımlılığı gibi bir çok psikolojik sonuçlarıda olabilmektedir.
Travma sonrası stres bozukluğunda; uykusuzluk, kabuslar, olayla ilgili anıların rahatsız edici biçimde sık sık hatırlanması, sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusu ve bu nedenle diken üstünde hissetme, kolay irkilme, çabuk sinirlenme, gelecekle ilgili plan yapamama, yabancılaşma (başkaları beni veya yaşadıklarımı anlamıyor hissi), olayı hatırlatan durumlarda huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma görülür.
Bu belirtiler çoğu kişide travmayı izleyen günlerde görülür ve genellikle birkaç hafta içinde kendiliğinden düzelir, ancak bazı kişilerde aylarca, hatta yıllarca sürebilir.
Kişi travmatik olaydan sonra geliştirdiği olumsuz duygular kadar olumlu duygularda geliştirebilmektedir. Olumlu değişimlerden bazıları; ‘algılanan yarar’, ‘ strese bağlı büyüme’ veya ‘travma sonrası büyüme’ olarak belirlenmiştir. Travmatik olaylar tehlikeli ya da ezici niteliktedir ve aniden ortaya çıkmaları sebebiyle korku, kaygı, geri çekilme ve kaçınma tepkilerine neden olur (Türksoy, 2003).
Travma sonrası büyüme, zorlu yaşam krizleriyle mücadelenin bir sonucu olarak meydana gelen olumlu değişim deneyimidir. Genel olarak yaşamın değerini anlama, daha anlamlı kişilerarası ilişkiler geliştirme, kişisel bir güç duygusu, bireyin önceliklerinin değişmesi ve daha zengin bir varoluşsal ve manevi yaşam dahil olmak üzere çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Bireysel özellikler, destek ve kendini açmayı içeren travma sonrası büyüme sürecinde yaşanan travmatik yaşantıyı içeren düşünceleri etkisiz hale getiren bilişsel yapıları içerir. Travma sonrası büyümenin hem yaşama ilişkin bilgelik hissinde artma hem de yaşam anlatısının gelişimi ile etkileşime girdiği devam eden bir süreç olduğu ileri sürülmektedir.
Travmatik yaşantı öznel düzeyde varsayımları sarsabilecek bir sismik olaya benzetilmektedir. Travmatik yaşantı bireyin hayata dair zarar görebileceği ya da dünyayı güvenli bir yer olarak algılaması gibi varsayımlarını sarsmaktadır. Bu sarsıntı ile travmatik olay hakkında düşünüp ortaya çıkan duyguları ve olayı anlamlandırma çabaları başlar. Dünyanın tamamen tehlikeli olduğunu düşünen bir kişi olayı her yönü ile değerlendirdiğinde tehlikenin belli alanlarda olduğunu, tüm dünyaya genellenemeyeceğini ve kendisinin aslında düşündüğünden daha güçlü olduğu sonucuna varabilir. Travmatik olay sonrasında çevresindeki bireylerin tepkilerini, kendi başa çıkma becerilerini ve olayın anlamını yeniden gözden geçirerek güçlü bir kişi olduğuna yaşamının yaşanmaya değer olduğuna yönelik düşünceler geliştirebilir. Terapistlere göre böyle bir olumlu dönüşüm ancak travmatik olayın sarsıcı ve sıkıntı verici olması ile birlikte yaşanabileceğini vurgulanmıştır. Diğer bir ifadeyle olay kişiyi yeterince sarsmazsa sahip olduğu varsayımları ve değerlerini gözden geçirme gereğini ortaya çıkmaz ve bu durumda olumlu bir değişim beklenmez.(Tedeschi, Park & Calhoun 1998)
Covid-19 salgını sonrasında post-travmatik stres bozukluğu tepkileri gösterebiliriz. Bu durumda bir uzmandan yardım alıp semptomları ortadan kaldırabiliriz. Ancak travma sonrasında kendimizi geliştirmemiz ve travma sonrası büyüme dediğimiz kavrama kavuşmamızda mümkündür. Durum ne kadar vahim olursa olsun sonuçtan sadece negatif etkilenmek zorunda değiliz. Kötü bir hastalık geçirip hayata daha sıkı tutunmak, sevdiklerimizin, hayatımızın değerini daha iyi anlamak mümkündür. Karamsarlığa kapılmadan bu dönemi kişisel gelişimimiz adına nasıl değerlendirebiliriz diye düşünmeliyiz. Pozitif düşünüp sağlıkla kalın.”