Kars’ta yaşamın bir parçası olan ve ticari olarak önemli bir yere sahip olan kazların, yaşam alanlarını fotoğraf karelerine taşıyor. Ekinci’nin, “KAZLARIN SENFONİSİ” sergisinde, 40 adet siyah-beyaz fotoğraf yer alacak.
AFAD Altın Kamera ve Şinasi Barutcu Kupasının (2013) sahibi Ekinci, FIAP 25. Baskı Bienali’nde, Türkiye’nin, dünya birinciliğini kazandığı ekipte yer aldı. 2002 yılında Sanat Kurumu tarafından ‘Yılın Övgüye Değer Sanatçısı’ ödülüne layık görüldü. AFSAD üyesi Ekinci, karma sergilere katıldı ve fotoğraf yarışmaların da ödüller aldı.
Işığın peşinden gittiğini söyleyen Ekinci’nin, Kars’a ait “SESSİZ IŞIK” ve “UZAK IŞIK” ve “MAL MEYDANI” adlı sergileri bulunuyor.
“KAZLARIN SENFONİSİ” sergisi 19 Aralık 2023-01 Ocak-2024 tarihleri arasında, Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezinde izlenebilir.
www.akadirekinci.com
KAZLAR
Ellerimi dizlerime vurarak, öyle içli içli, öyle yana yana ağlıyorum ki; yakınımda bulunan arkadaşlarım adeta donup kaldılar. Ağlamaktan neredeyse sesim soluğum kesildi. Bir tek Celil yanıma geldi ve “git babanlara haber ver” dedi. Nasıl giderim eve, ne yüzle bakacağım yengemin yüzüne. O sabah ekmeğime tereyağı sürmüş, üstüne de şeker ezip dökmüştü. Nereden bilebilirdim ki iri bir Urul’un (Doğan) Biliklerimi (cücük) havaya kaldırıp yutacağını.
Sonunda ağlaya ağlaya eve gittim. Önce annem beni gördü. Gözlerim şişmiş, rengim kaçmıştı. “Ne oldu dedi?” Hıçkıra hıçkıra ağlayarak anlattım. Dayımların Biliklerini Urul’un kaçırdığını söyledim. Annem, “isteyerek vermedin ya oğul” diyerek bir nebze teselli etti beni, içimi rahatlattı. Babam biraz kızdı, “niye gözünü dört açmadın” dedi. Ama benim aklım, yengemin yüzüne nasıl bakacağımdaydı.
Annem beni aldı, eteğinden tuttum yürüdük doğruca dayımların evine gittik. Yengem bizi kapıda görünce, ben yeniden ağlamaya başladım. Anlatamadım. Annem anlattı. Yengem, “canın sağ olsun üzülme ağlama” dedi ise de bu sözler beni vicdan azabından kurtaramadı. Gözümün önünde, hep iri bir Urul’un bacaklarının arasında Biliklerin havada çırpınarak ölüme gidişleri çok acı bir görüntü olarak kaldı.
Ben yine çayın başına arkadaşlarıma teslim ettiğim Biliklerimin yanına gittim. Neredeyse bütün köy çayda, Biliklerinin başında nöbet tutuyorlardı. Urul hiç aman vermiyor, saldırıp alıp götürüyordu.
Bizim köyden geçen çay, Aras nehrinin bir kolundan geliyor. Biz çocukların bütün eğlencesi de, işte bu küçük çay kıvrımında su birikiyor orada çimiyoruz. Kazlar yanımızda otluyor, çayda yüzüyorlar, durmadan ciyak ciyak bağırıyorlar. Anne kaz, yavrularını korumak için her an tetikte, yan gözle havayı gözetliyor.
Bugün Kars ve çevresinin çok geniş mera alanlarına sahip olması nedeniyle her yıl çok sayıda kaz yetiştirilir. Yöre insanının temel gelir kaynağında önemli bir yere sahip kazların, etinden ve tüyünden faydalanılır. Kars’ın bir simgesi olarak anılan kazlar, bakımı çok zor olan hayvanlardır. Çok hızlı yürürler, daha da hızlanıp uçarlar, sezgileri çok yüksektir. Vücutları kendilerine has desenlerle süslü tüylerle kaplıdır. Bazıları Kars’ın kış mevsiminde insan boyu yükselen karı gibi bembeyazdır. Bu güzelliklerinden dolayı yöre halkı “Kars’ın Kızı” diye anarak onlara isimler bağışlar, övgüler dizer.
2014 yılında kazları çalışmayı düşündüğümde bu işin çok kolay olamayacağını biliyordum. Çocukluğumdan ve kendi kazlarımızdan yola çıkarak kazların yaşam alanını yeniden gözlemlemek, belgelemek için her zamanki gibi çok defa Kars’a gittim.
Gerek köyünde evinde kaz yetiştiren hemşerilerimle, gerekse artık yavaş yavaş gelişmeye başlayan kaz çiftliklerinin sahipleri ile konuştum. Kazların geceyi nasıl geçirdiklerini görmek için sabaha kadar onları izledim. Seslerini kaydettim. Bütün gece sabaha kadar hiç durmadan sesleri kesilmedi. Ancak, en keyifli anları sabah erkenden, kümeslerinden hevesle koşarak, uçarak yeni güne başlamalarıydı. Çayda nasıl yıkandıklarını, sahiplerinin “gel gel bili bili” deyince yemlerine doğru nasıl bir heyecanla koştuklarını ilgi ile izledim.
Yıllar itibariyle çalıştığım bu süreçte bana yardımlarını esirgemeyen hemşerilerime ve dostlarıma teşekkürü bir borç biliyorum.
Kazların yaşam hallerini çalıştığım bu projede, en sondan en başa dönüp dönüp düşündüm… eğer, o iri Urul Biliklerimi alıp ölüme götürmeseydi yine de kazları çalışır mıydım?
A.Kadir Ekinci
(Mayıs 2023)
Urul: Doğan (yırtıcı kuş). Yerdeki avının üstüne atlamak için uygun zamanı seçer. Kars’ta “Urul” adı ile anılmaktadır. Bilik: Küçük kaz yavrusu.
A.Kadir Ekinci hakkında :
A.Kadir Ekinci,1954 Kars doğumlu. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirdi.1992 yılından beri Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği (AFSAD) üyesi olan Ekinci, yönetim ve danışma kurullarında görev aldı. GAP Güneydoğu Anadolu’da İnanç ve İnanışlar Projesi gibi AFSAD’ın düzenlediği birçok projede yer aldı.
Siyah beyaz fotoğraflarından oluşan “Sessiz Işık”, “Uzak Işık” ve “Mal Meydanı” adlı kişisel sergileri Ankara, İstanbul ve İzmir’de yapıldı. “Sessiz ve Uzak Işık” adlı albümü 2010 yılında, “Mal Meydanı” adlı albümü ise 2018 yılında yayımlandı. Fotoğrafları yurtiçi ve yurtdışında pek çok yarışmada sergilendi.
Fotoğrafa başladığı günden beri ışığın gücüne inandı. Çocukluğunun geçtiği yerlerdeki gizemli sessizlikte başlayan öykülerini, “Sessiz Işık”,” Uzak Işık” ve “Mal Meydanı” adlı sergileri ile anlatan Ekinci, bu defa Kars’ın simgesi olarak da anılan kazlarının yaşam alanını çalıştı.
Kazlar; bazıları kar gibi beyaz, bazıları ince boyunlu yeni yetme bir kız gibi narin ve de bir gelin gibi süzülerek uçup uçup giden kazları…