Volkan KARABAĞ
Sergi öncesi açıklama yapan Kafkas Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü Öğretim Görevlisi Uğur Özen, “İnsan doğduğu ve konuşma yetisini kazandığı andan sonra sorularla önce ailesini, sonra çevresini, daha sonra yaşadığı toplumu en sonunda da yaşadığı dünyayı ve evreni keşfetmeye başlar. Bilim de sanatta sorularla ve sorgulamalarla devam ettirir varlığını. Birey olarak bizler de kimliğimizi oluştururken bu sorularla kendimizi sorgular ve inşa ederiz. Bu soruların en önemlilerinden birisidir kimliğe yöneltilen sorular. “Kim?” kavramının soru zamiri olarak kullanımı Orhun abidelerinde 735 yılına dayandırılırken 1300 yılından önce ilgi edatı olarak karşımıza çıkmakta. Kimlik “hüviyet” kavaramı olarak ise 1945 te Türkçe sözlükte yerini almaktadır. Bireysel kimlik, psikolojik olarak, insan olmak ile başlar. Freud kimliği tanımlarken, “İnsanın ruhsal yapısının özünü, süreğenliği olan, değiştirilemeyen, öznel, içsel, yaratıcı, gizil, bununla beraber dış dünyadan etkilenen parçası oluşturmaktadır” der. Kimlik, insanın toplumsal kategoriler içerisindeki bir adlandırma sürecidir. Bu süreç içerisinde sanat, kendi araç ve yöntemleriyle, kimliklerin anlatım yollarından biri olmaktadır. Ünlü sosyolog Thomas Burton Bottomore ise Kimliklendirmeyi, bireyin kendisini, toplumsal olarak oluşturulmuş kategoriler içerisinde bir adlandırma süreci olarak nitelendirir. Sanat, kimliğin ifade araçlarından biridir. Sanat eserini yaratan sanatçı, ortaya çıkan ürün ve bu ürünü yorumlayan toplum, sanat ve kimlik ilişkisinin temel noktalarıdır. Sanatçının bireysel kimliği, öznel iç yapısı, onun sanatçı olmasını sağlar. Eserinin konuları ve ifade biçimlerinin estetiği, sanatçının toplumsal kimliğinin etkisiyle ortaya çıkar. Sanatçının yaşamı, toplumsal yapılar içinde sürer, toplumsal kimliği bu yapılar içerisinde biçimlenir. Bizler kim olarak başladığımız hayat serüvenini sanatla buluşturanlar, bilmekteyiz ki: Sanat ve kimlik kavramı arasında, birbirini etkileyen ve karşılıklı olarak birbirini biçimlendiren bir ilişki vardır ve bu ilişki bireyden topluma kadar girift bir yapı ile bir organizma gibi varlığını sürdürür. Bu bağlamdan yola çıkarak ülkemiz coğrafyasının farklı bölgelerinden yüreklerine sanata dair umutları doldurarak gelen öğrencilerimin, özelde Kafkas Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden başlayarak, genelde ülke sınırlarını aşma hedefi içerisinde başladıkları sanat serüvenin ilk adımı niteliğinde bir sergidir küratörlüğünü yürüttüğüm “Kimler- Kimlikler”. Sanatsal pratiklerini geliştirme süreci içersindeki bir gurup öğrencinin, eğitim süreci içerisinde vermiş oldukları bir mola ve bulundukları ortama kendilerini tanıtma ve selamlama niteliği taşıyor “kimler- kimlikler”. Almış oldukları eğitim ile kendi bedenleri üzerinden kedilerini resim yapma pratiği ile sorgulayan, etüt eden, bir gurup öğrencinin, izleyenle yalın ve dolaysız buluşması niteliğini amaçlıyor “Kimler-Kimlikler” sergisi ve sanat eğitimi süreci atölye sınırlarından çıkarak izleyenin de işin içine katıldığı, çalışmalarının sunum aşamasına yönelik bir deneyime dönüşüyor. “Kimler- Kimlikler” sergi pratiği ile sergileme biçimleri üzerine de kolektif bir çalışma ortamı oluşturdukları “Etkileşim isimli alan kurugu” çalışması ile birbirleri üzerindeki etkileri ve beraber çalışma becerilerini de sorguluyorlar. “Kimler- Kimlikler” isimli sorguya “bizler, sanat için burada olanlar, sanatı sizinle paylaşanlar!!!” diye yanıt verdiğine emin olduğum öğrenci arkadaşlarımın bedenlerinin içerisindeki tinleri ile buluşmanızı diliyor, bütün öğrenci arkadaşlarımı umut ve sanat aşkıyla dolu yüreklerinden öpüyorum.” dedi.
Konuşmanın ardından sergiye katılan davetliler sergiyi gezdi.