Kars'ta Doğu Dünyasında Geleneksel Türk Müzik Kültürü
Kars Kafkas Üniversitesi Devlet Konservatuarı tarafından düzenlenen “Doğu Dünyasında Geleneksel Türk Müzik Kültürü” konulu Uluslararası Sempozyum, geride önemli detaylar bıraktı. Sempozyumun sonuç bildirgesinin yayınlanması beklenirken, Kars’ın, geçmişten günümüze kadar müzik alanında hangi değerlere ev sahipliği yaptığı da merak ediliyor.
Prof. Dr. Necdet Leloğlu Konferans Salonunda yapılan sempozyumla ilgiliolarak Devlet Konservatuarı Müdürü Prof. Dr. Mahmut Karapehlivan şunları söyledi:
“Bölgemizde ilk defa uluslararası anlamda müzik sempozyumu yapılıyor. Bu bölge oldukça müziğe yatkın bir bölgedir. Ve Aşıklık geleneğinin son derece yoğun yaşandığı bir bölgedir. Dolayısıyla dünyanın değişik yerlerinden gerek Orta Asya olsun gerekse Avrupa’dan olsun müzikoloji anlamda bilim adamlarımız konferansımıza katılmış bulunmaktadır. Fransa’dan, Macaristan’dan, Özbekistan’dan, Kazakistan, Azerbaycan gibi ülkelerden ve diğerlerinden katılımlar oldu. Genelde müziğin tarihsel gelişimi, bölge müziği, doğu müziği ve Türk müziğinin etkisi incelendi.” dedi.
Konservatuarla ilgili bilgi de veren Karapehlivan, “Konservatuarımız 2003 yılında yasal olarak kuruldu. 2004 yılında ilk öğrencilerini aldı. Şuan da 5 mezun vermiş durumda. Bölgemizde değişik hizmetlerde bulunmaktadır. Gerek teorik anlamda gerekse uygulamalı anlamda, uygulamalı anlamda daha çok konserler vermekteyiz. En az yılda 2 ve 2’nin üzerinde konserler veriyoruz. Kars’ta ve bölgede turnelerimiz devam etmektedir. Ve bu şekilde konserler vermekteyiz. Teorik anlamda da bu ilki oluyor tabi ki. Sempozyum düzenlemekteyiz değişik zamanlarda. Doğu Kültüründe Türk Müziğinin Etkisi adlı ilk sempozyumumuzu uluslararası anlamda tamamladık. Değişik ülkelerden, Avrupa’dan, Orta Asya’dan bilim adamları ve ülkemizden bilim adamları sempozyumumuza katıldılar.” dedi.
Devlet Konservatuarı Prof. Dr. Rafik İmrani de, “Uluslaraarası Doğu Kültüründe Geleneksel Türk Müziğinde Sempozyum başkanıyım. Biz ilk defa buraya geldiğimizde Kars’ın ve Kars yöresinde olan zengin kültürü gördük. Ve bununla ilgili ilk defa Kars’ta müzik sempozyumunun olmasını arzulaık. Biz rektörümüz sayın Sami Ocan bey ile görüşürken onlar bu işe destek olacaklarını bildirdiler. Ve biz onların desteği ile bu işe başladık. Aynı zamanda da devlet konservatuarının müdürü Prof. Mahmut Karapehlivan da yakından destek vermiştir. Bu işle ilgili biz tüm dünyada tanınmış bilim adamlarını müzikologları davet etmeye karar verdik. Aynı zamanda arkadaşlar içinde UNESCO’nun temsilcileri var. Ve işin Kars için daha iyi olması için biz Türkiye’nin UNESCO temsilcilerini de buraya davet ettik. Artık onların logosunu da biz programımızda yapıyoruz. Yani bildirilerin sonucunda bir kitapçık olarak bıkacağız. Orada da biz UNESCO’nun amblemini kullanacağız. Bu sempozyumun en büyük amacı; Türkiye’nin hem yurt dışından gelen bilim adamlarının oraya getirmek ve onların dikkatini Kars ve Kars yöresi müzik folkloruna çekebilmekti. Bu artık bizim için gözlenilen bir sonuçtu. Onu gördüm. Çok mutluyum. Bizim aramızda tanınmış dünyanın müzik folklorcuları, folklorcular ve bu alanda çalışan bilim adamları vardı. Türkiye’nin en ünlü bilim adamaları, sanatçıları buradaydılar. Mesela Bilkent Konservatuarının müdürü buradaydı. Sonra Türkiye’nin ayrı ayrı şehirlerinden Sivas’tan, İstanbul’dan Kayseri’den ve birçok şehirlerden en ünlü bilim adamları bizim programımıza katıldılar. Sempozyumda biz geleneksel âşık sanatı ile ilgili bazı konuların burada tartışılmasını sağladık. O alanda araştırmaların sonucu olarak konular dinlendi. Aynı zamanda Abulkadir Merai’nin yaratıcılığıyla ilgili konular oldu. Ve en önemlisi de ilk defa bu konferansta Türk müziğinin çok eski zamanlara dayandığını ortaya çıkartacak belgeler konferansta seslendirildi.
Bu da şunu gösteriyor; eski Türk müzik tarihi dünyanın kültürünün başlangıcını gören bir örnektir. Maalesef bu zamanlarda bunlarla ilgili çok fazla bilgi verilmemiştir. İlk defa Türk müziği dizelerinin antik döneme dayandığı hatta Sümerler döneminde onlar hakkında olan bilgileri biz ilk defa o konferansta sunuldu.”
İmrani ayrıca, “Antik dönemde yaşamış soy kökene göre İskitler burada ele alındı. Anahaksiz demiş ki Türklerin 8 dizisi olmuş antik dönemde. Biz antik dönemde olan 8 dizini bulduk. Onların notalarını bulmuşuz. Onların hakkında ki bilgileri bugün sempozyumumuzda sunduk. Sempozyumun amacı; hem yurt dışlından gelen hem Türkiye’nin içinden olan bilim adamlarını, en ünlü araştırıcıları, sanat insanlarını burada bir araya getirmekti. Onlarla eski Türk dünyasının kültürünü ortaya çıkartmaktı bunu başardık. Burada biz birçok konuyu ilk defa sempozyuma sunduk. Ve sempozyumda bazı konuların tartışılmasını ortaya koyduk. Âşık geleneğinden ileri gelen sanat çeşitlerini, makamsal dizilerimiz var. Bunları konuştuk. Ve aynı zamana da sempozyum programı çerçevesinde 2 günlük çok güzel bir konser yaptık. Bu konsere de Ankara’nın, İzmir’in ve Azerbaycan’ın ve başka yerlerden gelen sanatçılarda katıldı. O sanatçılarla birlikte biz o programın sempozyumunu yapmış olduk.” diye konuştu.
TÜRKİYE’DEYİM, KARS’TAYIM EVDEYİM
Macaristan Franz Liszt Academy of Music’ten Janos Sipos ise, “Buraya geldiğim için çok memnunum. Kars’a ilk gelişim. Ama Türkiye’ye ilk gelişim değil. Ben Ankara üniversitesinde 6 yıl çalıştım. Ama bu 20 sene evveldi. Macarım. Biliyorum siz Macarları Türk olarak kabul ediyorsunuz. Aslında bu gerçektir. Biz şimdi oturduğumuz yere gittiğimiz zaman hem Türkçe hem Macarca konuştuk. Sonrada Macar olduk. Sizin Türk olmanız gibi homojenleştik ve bir millet olduk. Bizim büyük bestecimiz 1906’da Adana tarafından bir derleme yaptı. Bu derlemeyi ben devam ettim. Anadolu halk müziği ve Macar halk müziği arasında çok güçlü bir bağlantı var. Onu keşfettik. Burada küçük bir araştırma yapmayı planlıyorum. Sonrada eski arkadaşlarla görüşmek güzel olur. Burada ki daha yaşlı olan Türk arkadaşları tanıyorum. Yani memnunum. Türkiye’deyim, Kars’tayım evdeyim.
Benim konum Türk halk müziği çeşitliliği, Türk halklarının halk müziklerinde ortak öbekler var mı yok mu diye bir araştırma. Bunun da bir tarihi var. Kendim de Anadolu’da ve Türkiye’de 6 sene yaşadım. Ve araştırma yapıyorum. Azerbaycan’da bir araştırma yaptım. Bir kitap ta yazdım. Aslında 16 kitap yazmaktaydım. Sonra da kazaklar arasında da derin bir araştırma yaptık. Yani yavaş yavaş Türk dünyasının halk müziğinin bir haritasını çizebiliriz diyebilirim. Ama tabi bu iş bitmedi. Ama baya ilerledi. Aslında bu işin şuanda ki durumuyla ilgili bir konferans verdim.” şeklinde konuştu. kha