Tacettin DURMUŞ
CHP Kars İl Başkanlığı Kars Valiliğince düzenlenen kutlama etkinliği sonrası Hükümet Konağı önünde bulunan Atatürk anıtına çelenk sundu. Ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu.
CHP İl Başkan Yardımcısı Selahattin Özşahin, tören sonrası orada bulunan gazetecilere açıklamada bulundu.
Açıklamasında “Yaşasın Tam Bağımsız Laik Demokratik Cumhuriyet” vurgusu yapan Özşahin “Günümüzde saltanat hilafet şeriat sevdalıları bilmelidirler ki Anadolu halkının 1919-1923 ruhu dünde vardı bugünde vardır. Yarında olacaktır. Laik demokratik tam bağımsız bir ülke ateşi her zaman yüreklerde beyinlerde yanmaktadır. Laik demokratik cumhuriyet düşmanları, Kurucu önderliğin düşmanları biliniz ki Anadolu toprakları kir tutmaz” dedi.
Özşahin açıklamasında arıca 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz ‘un 99 uncu yıldönümünü gururla kutladıklarını söyledi.
Başta kurucu önder ezeli ve ebedi Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, şehit ve gazilerimizi saygıyla minnet ve rahmetle andıklarını da belirten Özşahin, “Bir savaşın "özü", yabancı zulmüne son vermekse o zaman, ezilen devlet ya da ulus açısından böyle bir savaş ilericidir. Buna karşılık, eğer bir savaşın "özü" sömürgelerin yeniden bölüşülmesi, yağmanın paylaşılması, yabancı toprakların yağmalanmasıysa o zaman ata topraklarının savunulmasına ilişkin bütün sözler, "halkın aldatılmasından başka bir şey değildir”. Savaş siyasetin devamıdır. Öyleyse savaş öncesinde güdülen siyaseti, savaşa yol açan, savaşı ortaya çıkaran siyaseti incelememiz gerekir. Bu siyaset emperyalist bir siyasete, yani mali-sermayenin çıkarlarını güven altına almak, sömürgelerle yabancı ülkeleri soymak, ezmek amacını güdüyorsa, o zaman bu siyasetten doğan savaş emperyalisttir. Eğer güdülen siyaset ulusal kurtuluş siyasetiyse, yani ulusa zulmedilmesine karşı olan yığın hareketinin ifadesiyse, o zaman bu siyasetten doğan savaş, ulusal kurtuluş savaşıdır. Anadolu Halkının emperyalist haydutlara karşı yürüttüğü ulusal kurtuluş savaşı meşru ve haklı bir savaştır.
Sömürge ve mazlum halklara kurtuluş, özgürlük ateşini yakan Anadolu Halkının Ezeli ve Ebedi Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının önderliğinde, komutasında yürütülen savaşta işbirlikçilere, hainlere. Mandacılara karşı amansız ve kararlı bir mücadele verilmiş, Tüm olanaksızlıklara karşı anayurdu işgal eden İngiliz Fransız İtalya ve Yunan ordularına karşı Anadolu halkının işgal güçlerinin anayurttan sökülüp atılmasında tüm ulusun katılımıyla yapılan tüm teslimiyet antlaşmalarını yerle bir etmiş haklı anayurt savunması savaşını başarıyla taçlandırmıştır.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun 26 Ağustos'ta başlayıp 30 Ağustos'ta zaferiyle sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçmiştir..
1919 yılında Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması hükümlerine dayanarak türlü bahanelerle Anadolu'yu işgale başladı,
itilaf donanması İstanbul'a, Fransızlar Adana'ya, İngilizler Urfa, Maraş, Samsun ve Merzifon'a, İtalyanlar, Antalya ve Anadolu'nun Güneybatısına yerleşti.
15 Mayıs 1919'da İtilaf Devletlerinin izniyle Yunan Ordusu İzmir'e çıkarma yaptı.
Bu durum karşısında Türk milleti, tarih boyunca gösterdiği ''ulus olma bilinci'' içerisinde işgallere karşı Kuvayı millîye hareketini başlattı. İki seçenek vardı; ya işgal güçlerine teslim olunacak ya da yıkılan yakılan soyulmak istenilen bir ülke, küllerinden yeniden doğacaktı.
1920'de TBMM'nin açılması üzerine işgal güçleri tüm baskıcı politikalarını Atatürk ve silah arkadaşları üzerine yoğunlaştırdı. Sakarya'da 22 gün 22 gece süren kanlı çarpışmaların ardından durdurulan düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra 26 Ağustos 1922'de Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruzu başlattı.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk Ordusu'nun Kurtuluş Savaşı'nda kazandığı en önemli zaferin arifesinde, 30 Ağustos sabahında Zafertepe Çalköy'de birliklere taarruz emrini verdi.
Atatürk ün bizzat yönettiği Dumlupınar'daki meydan muharebesinde kahraman Mehmetçik, Yunan birliklerini Allı ören, Keçiler, Kızıltaş deresi yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etti. Kızıltaş deresi bölgesinde açık kalan alandan bazı Yunan birlikleri, General Triko pis, General Diyeniz ve birçok Yunan komutanı kaçtı.
"Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!" emrini verdi.
Atatürk, Büyük Zafer'i şu cümlelerle anlattı:
''Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan Muharebesi'nde, zalim ve mağrur bir ordunun temel varlığını inanılmayacak kadar az bir zamanda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun fedakârlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibimiz olan büyük Türk ulusu, geleceğine güvenmekte haklıdır. ''Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı ve onun son parçası olan 30 Ağustos Zaferi, Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Ulusal tarihimiz çok büyük, çok parlak zaferlerle doludur ama Türk ulusunun burada kazandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize değil dünya tarihine yeni bir adım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Besbellidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyeti'nin temeli burada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada taçlandırıldı.” dedi.