Kars Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü Konferans Salonu'nda düzenlenen ve Kars Müftüsü Hamza Bayram’ın moderatörlüğünde gerçekleşen panele Gaziantep Müftüsü Dr. Hüseyin Hazırlar, KAÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Öztürk ve Sosyal Hizmet Uzmanı Fatma Nur Demirkıran konuşmacı olarak katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan panelde İl Müftüsü Bayram, panelin açılış ve selamlama konuşmalarını gerçekleştirdi.
Müftü Bayram, “Aile, Allah Teâla’nın varlık dünyasına vurduğu ilâhî bir mühürdür. İlâhî kudretin en çarpıcı alâmetlerinden biridir. O’ndan gelip O’na doğru bir akış içinde olduğumuzun kanıtıdır. Aile sadece nicel bir beraberlik değil, bedenlerin yanı sıra kalpleri buluşturan muhteşem bir birlikteliktir. Çünkü Aile, Allah’ın rahmeti ile desteklenen kutsal bir müessesedir. Aile bireylerini birbirine bağlayan meveddet ve rahmet bağları ne kadar güçlüyse, aile de toplum da o kadar güçlü ve sağlıklı olur. Ama bu bağlar zedelenirse aile kendi içinde çözüldüğü gibi, toplum da zayıflar ve huzurunu kaybeder. İşte bu bağları zayıflatarak aile içi sevgiyi, muhabbeti tehdit eden en ciddi tehlikelerden birisi şiddettir. Aile ve şiddeti bir arada düşünmek istemeyiz, zira Aile şiddetle aynı cümlede yer almayı hak etmeyecek kadar kıymetlidir ama maalesef güce dayalı ilkel toplumlarda aileler şiddetle yüzleşmek durumunda kalmaktadır. Şiddetin önlenmesinde ise cezadan daha etkili yöntem; kötülüğe giden yolu engellemek, bireyleri eğitmek ve bilinçlendirmektir. Nitekim Rahmet Peygamberi olan Efendimiz, “Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım.” buyurarak. O, cahiliye gibi barbarlığın hayat biçimi haline geldiği, kabalığın ve şiddetin iletişim dili olarak kabul gördüğü bir topluma, muhabbet ve sevgi dilini aşılamıştır.” dedi.
Panelist Gaziantep Müftüsü Dr. Hüseyin Hazırlar ise “Aile İçi Şiddetin Önlenmesinde Dini Referanslar” konulu sunumunda temel dini metinlere bakıldığında kadına, çocuğa ve yaşlılara yönelik şiddetle alakalı delillere ve referanslara ulaşılmasının mümkün olmadığını belirterek, “İslam’ın geliş nedeni kadınıyla ve erkeğiyle her birimize hak ettiği değeri vermektir. Bunun için bazı zihni kalıplarımızı değiştirmemiz gerekmektedir. Bunların ilki değerle alakalı algılarımızı değiştirmemiz gerekiyor. Kadınıyla ve erkeğiyle Yüce Rabbimiz her varlığı mükerrem bir şekilde yani insanoğlunu şerefli, saygın ve onurlu bir varlık olarak yaratmıştır. Saygınlığı sadece erkeğe ve kadına atfedemeyiz. Kadınıyla erkeğiyle her bir insan saygındır, onurludur ve şereflidir. Dolayısıyla insanın malı, canı, ırzı, haysiyeti dokunulmazdır. İkinci olarak zihinsel kalıplarımızı gözden geçirmeliyiz. Ne kadın ne evlat bir başkasının mülkü değildir. Kadın erkeğin hayat arkadaşı, yoldaşı, refikasıdır. Bu sebeple eşlerimiz ve yavrularımız Yüce Allah’ın bizlere birer emanetidir. Emanet demek zayıflık demek değildir. Emanet değer ifade eder. Emanet bilincine sahip olan insan asla emanet edilene şiddet göstermez. Üçüncüsü namus kavramına yüklediğimiz yanlış algıyı değiştirmeliyiz. Namus dediğimiz kavram sadece kadına has bir kavram değil kadınıyla, erkeğiyle ve toplumun her kesimiyle korunması ve yüceltilmesi gereken bir kavramdır" diye konuştu.
Erkek ve kadın olmanın bir bütünü tamamlamak olduğunu ifade eden Müftü Hazırlar, “Kur’an’ın ifadesiyle eşlerin birbirine örtü olmaları demektir. Eş olmak, kişinin kendi eksikliğini kabul edip eşiyle tamamlaması kemale doğru adım atması, eşinin onu bir örtü gibi kuşatmasıdır. Aile, Allah’ın insana en büyük nimetidir. Muhabbetin, neşenin ve lezzetin paylaşılarak kıymet kazandığı yerdir aile. Böyle kutsal bir müessese de şiddetin yeri yoktur.” dedi.
“Aile, bir manevi yükseliş ve yüceliş ortamıdır”
Ailenin sevgi ve rahmetin merkezi olduğuna dikkat çeken Hazırlar, “Aile, bir manevi yükseliş ve yüceliş ortamıdır. Yaratıcıya olan saygı ve bağlılık duyguları güçlenir. Bu sayede eşler arasındaki bağlılık sadakate, sevgi ve şefkat merhamet atmosferine dönüşür. Aile, vefanın fedakârlıkla, imanın ihsanla, bilginin hikmetle, sevginin hürmetle harmanlandığı yerdir. Bundan sonra sorumluluk, sadakat ve şefkat yeşerecek en güzel ortamı bulmuş olur. Anne ve baba arasında yeşeren sevgi, saygı ve muhabbet çiçekleri çocuklarında aileye katılmasıyla ayrı bir renk ve güzellik kazanarak aile bağları iyice güçlenir ve perçinlenir. Böylece eşler birbirine kenetlenir, çocuklarla birlikte sorumluluk, sadakat ve şefkat ‘su aşağı akar’ sözünde olduğu gibi bütün aile bireylerini büyükten küçüğe doğru kuşatır.” şeklinde konuştu.
Paneldeki diğer oturumda “Aile İçi Şiddet ve Dindarlık” konulu sunumlarını gerçekleştiren Kars Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Öztürk ise, şiddet ile öfke kavramlarını açıklayarak aile içerisinde şiddetin asla yer almaması gerektiğini söyledi.
Öztürk, aynı zamanda eşler arasında sevgi ve meveddetin var olması yani eşlerin birbirlerine karşı olan sevgileri de Allah’ın varlığının delillerinden olduğu belirtti.
Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Sosyal Hizmetler Uzmanı Fatma Nur Demirkıran ise şiddetin fiziksel boyutuyla sınırlı kalmadığı ve birçok yönüyle bireylerin baskı ihmal ve istismara maruz kaldıklarını belirtti.
Şiddet uygulayan insanların özellikleri ve şiddete maruz kalan insanların yaşadıkları üzerine sosyolojik ve psikolojik değerlendirmelerde bulunan Demirkıran, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının koruyucu ve önleyici tedbirler kapsamındaki çalışma ve projelerine değinerek Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM)’i ve KADES uygulamasını tanıttı.
Panele kurum amirleri, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Doğan Yıldız ve yetkililer, ilçe müftüleri, şube müdürleri, il ilçe vaizleri, din görevlileri, Kur’an kursu öğreticileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Ayrıca programda Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı'nın “Şiddet ve Zihniyetimiz” ile “İslam’da Kadın” eserlerinin tanıtımı ve dağıtımı gerçekleştirildi.