Bursa’da öğretmenlik yapan Kağızmanlı Ahmet Bağ Ney çalmaya merak sararak kendisine bir ney alıp üflemeye başladı.
Bir yılı aşkın bir süredir ney dersleri alan ve ney çalmayı sürdüren Ahmet Bağ: Neyde gizli bir esrar var. İnsanı çeken, maneviyatın verdiği bir haz var. Ben ney dinlediğim zaman ruhumun dinlendiğini hissediyorum. Bu yüzden kendime bir ney alarak çalmaya başladım.
Kağızman’da çalgı olarak en çok saz yaygındır. Peşinden dilsiz kaval ve zurna gelir. Ancak ilçemizde ney çalana rastlamadım. Neyi öğrenmeye başladığım günden beridir ruhum huzurlu. Ney insana bir haz vererek yorgun insan ruhunu hafifletiyor ve dinlendiriyor.
Ney (Farsça: نی; Arapça: ناي; Türkçe: ney; diğer: nai, nye, nay, gagri tuiduk, or karghy tuiduk) üflemeli çalgıdır. Kaşgarlı Mahmut, Divân-ı Lügati't-Türk adlı Türk kültür ve dilini anlatan eserinde, Sagu denilen, "Erler" için düzenlenen, ölüm, erdem ve acıları anlatan tören'lerde kullanıldığını aktarmıştır.
"Ney", yakın zamanlarda Farsça'ya geçmiş olup nâ veya nay (kamış) adını almıştır. Arap toplumunda da üflemeli çalgıların hemen tümü için kullanılan mizmâr sözcüğü ise, (nefes borusu, ses organı anlamında) ney için de kullanılmıştır. Türkçe’de ise hemen her zaman ney olarak anılmıştır. Kavimler Göçünden çok eski zamanlardan kalan, Runik Harfler'in aslının henüz anlaşıldığı; Proto Türk Yazıtları zamanından kaldığı düşünülen kültür'izleri gibi miras kalmış olan, çok az kültürel öğelerin devamı olarak ise, bugünkü Romanya’da nayu olarak adlandırılır..
Sümer toplumunda M.Ö. 5000 yıllarından itibaren kullanıldığı sanılan bu çalgıya ait elimizdeki en eski bulgu, M.Ö. 3000-2800 yıllarından kalan bugün Amerika'da Philadelphia Üniversitesi Müzesi'nde sergilenen neydir. Çalgının o dönemlerde de dinsel törenlerde kullanıldığı sanılmaktadır.
Günümüzde ney, Türk sazı olarak anılmaktadır ve tasavvuf müziğinin bir simgesi haline gelmiştir. Bir müzik aleti için kullanılan çalmak yerine, Ney için üflemek tabiri kullanılır. Burada üflemenin mecazi bir anlamı vardır. Kaynağını İslam'da Allah'ın insanı yaratırken ruhu üflemiş olmasından alır.
Sait Küçük