Kağızman'da 1500 Yıllık Kilise Çürüyor

Kağızman ilçesine bağlı Çengilli Köyü’nde bulunan ve yaklaşık 1500 yıllık tarihe sahip olan Çengilli Kilise’si adeta çürümeye mahkûm edildi.

Ali ÇELİK / KARS MANŞET

Kağızman ilçesine bağlı Çengilli Köyü’nde bulunan Çengilli Kilise’si bir Ermeni kilisesi. Kilisenin yaklaşık 1500 yıllık bir tarihi bulunuyor.

KİLİSE BAKIMSIZLIKTAN DOLAYI TEHLİKE SAÇIYOR

Çengilli Kilisesi, bakımsızlıktan dolayı tehlike saçıyor. Köy sakinleri ise bu duruma tepkili. Kilisenin her iki tarafında ev olması nedeniyle yanında bulunan evler için tehlike oluşturuyor.

Kiliseden düşecek taşlar için tedbir alınmasını isteyen köy sakinleri, binanın ya onarılması yâda tehlike saçan kısımları için önlem alınmasını istiyor.

Konu ile ilgili yetkililere başvurduklarını ancak. kilisenin onarılması için bir sonuç alamadıklarını  iddia ettiler. 

ÇENGİLLİ KİLİSESİNİN TARİHİ

Çengelli köyü, Kars'ın Kağızman ilçesine bağlıdır ve Ani'nin 70 km güneybatısında kalır. Çengelli'nin merkezinde iyi durumda bir ortaçağ kilisesi halen ayaktadır ve ihtişamı ile, köyün düz damlı küçük ve kaba yapım evleri üzerine hakimdir.

Kağızman ile Karakurt arasındaki karayolu, Aras vadisi boyunca uzanır, ancak bu modern bir yoldur. Ararat ovasıyla Erzurum'u bağlayan eski yolun, bu vadinin kuzeyinden geçmesi icap eder. Çengelli işte bu ortaçağ yolunun üzerinde.
Çengelli Ermenistan'ın, Kağzuan (Kağızman) kasabasını da dahil eden Gabeghenk olarak bilinen bir kazasında ve Ayrarat olarak bilinen daha büyük bir bölgeye dahil. Bu vilayet ilkin Mamikonyan himayesi altında kalmış, ancak dokuzuncu yüzyıldan itibaren Anili Bagratounilerin (Bagratlı) topraklarına katılmıştır. Kars Ani'den ayrılınca Gabeghenk, Kars Krallığı'nın parçası olmuştur.

Zerindeki yazıt, kilisenin bir manastıra ait olduğunu ve Gürcü Patrikhanesi'nin denetimi altında olduğunu kaydeder. Bu ise, kilisenin cemaatinin bir etnik Gürcü kolonisi veyahut da Gürcü (Kalkedon) Kilisesi'ne üye Ermeniler olduğu anlamına gelir. O devirde o yerleşim alanında Ermenilerin bulunduğu kesindir, çünkü 19uncu yüzyılın sonlarına doğru, biri 989 ve diğeri 1024 tarihli, Ermenice yazıtlı birkaç haçkar (mezar taşı) kaydedilmiştir.

Kilise ister Gürcü göçmenler ister Ermeni Kalkedonlar tarafından kullanılmış olsun, mimarisinde çok kuvvetli bir Gürcü etkisi vardır. Günümüz kuzeydoğu Türkiyesi olan, Gürcü döneminde Tao-Klarceti olarak bilinen bölge, Çengelli'ye en yakın Gürcü bölgesi ve Çengelli kilisesinde görülen birçok unsur, bölgenin günümüze gelmiş Gürcü kiliselerinde de görülmektedir. Kiliseyi inşa edenlerin Tao-Klarceti'den gelmiş olma ihtimali söz konusudur. Tarzından yola çıkılır ve Tao-Klarceti'deki kiliselerin yapım tarihlerine bakılırsa, Çengelli kilisesinin 10uncu yüzyılın sonları veya 11inci yüzyılın başlarından olması mümkündür.

19uncu yüzyılda köyün nüfusunun çoğu Ermenidir. Gürcüden ziyade Ermeni kilisesine üyedirler ve kiliseye Surp Astvatsatsin (Tanrının Kutsal Annesi, Meryem Ana) adı verilmiştir. Ermeni halk 1920'de, bölgenin Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye'nin eline geçmesiyle sürülmüştür. Köyün günümüz sakinleri, bölgenin diğer tüm köylerinde olduğu gibi, muhtemelen Erzurum veya Doğubayazıt'tan getirtme Kürttür. Kiliseyi umumi ahır olarak kullanırlar. Çengelli bugünkü ismidir ve kilisenin çanına ithafen 19uncu yüzyıl ismi olan "Çanlı"dan türetilmiştir.

Dış Cephe

Kilise, alın üzerinde kubbesi olan haç planlıdır ve uzunluğu 20 metre, genişliği 15 metredir. Geç bir dönemde, apsisin her iki tarafına şapel olabilecek hücreler eklenmiştir. Aşağıdaki plan, J.M. Thierry'nin 1966'da yaptığı analizden alınmıştır ¹. Ancak, Çengelli'ye gittiğinde kiliseyi saman dolu ve bir tam bir etüdü imkansız bulmuştur. Dolayısıyla, verdiği plan kısmen, Gürcistan'da Kalgin olarak bilinip benzerlik gösteren bir kilisenin tasarımından uyarlanmıştır.

Silindirik alın, 16 kemerlik bir körkemer dizisiyle süslüdür. Bu kemerler, pek de laleye benzeyen başlıkları olan ikiz kolonetler tarafından destekleniyormuş izlenimi verir. Kolonetlerini kimisinin üzerinde zik-zak sarak vardır. Her kemerin içinde kalan alanda değişimli olarak pencere ve üçgen niş vardır. Toplamda sekiz pencere vardır. (Thierry hatalı olarak bu sayıyı altı olarak vermiştir.) Bu kemer dizisinin üzerinde, çatının kornişini meydana getiren burma silme ve ortak odak noktalı kaburgaları olan süslü üçgen palmetler frezi vardır. Bu palmetlerin tasarımı (aşağıdaki çizime bakın) Tao-Klarceti bölgesinin İşhan Katedrali'nde aynı konumdakilerle birebir karşılaştırılabilir.

Kubbenin tam olarak konik olmayan çatısı, Tao-Klarceti kiliselerininkiyle benzer bir nokta daha olarak sırlı tuğla ile kaplıdır.

Zengince oymalı alına karşın, kilisenin alt kısımları son derece sadedir. Pencerelerin çoğunun en fazla basit bir yağmurluk silmesivardır ve çatının kornişi bile sadedir. Yapı, üç basamaklı bir temel üzerinde oturur.

Kilisenin iki girişi vardır. Biri batı kolunun batı duvarının ortasında ve ikincisi batı kolunun güney duvarında, güney koluyla kesişimine yakındır. Bu girişlerin ikisi de, Ani'deki kiliselerin girişleriyle karşılaştırıldığında şaşırtıcı bir şekilde son derece sadedir. Batı girişinin üzerindeki alın, kubbenin alnının üzerindekilerle aynı palmetlerden yapılmış, çifte burma silme ile çevrilidir. Bu alında kabaca oyulmuş bir Gürcüce yazıt vardır. Tarihi kimilerince 1030, diğerlerince 1362 olarak okunur. Yapının kurucusu Egnatio'yu anar ve kilisenin bir monastik kurumun parçası olduğundan ve de o yerin eski adı olacak Lenamori'den bahseder.

Doğu cephesinin üç kemerlik körkemer dizisi vardır. Bunlar, Ani'deki örneklerinden daha ağır ve çıkıntılıdır, ancak Tao-Klarceti Gürcü kiliselerinde rastlananlara benzerdir. Doğu kolunun kuzey ve güney cephelerinde daha küçük boyutlarda da körkemerler mevcuttur. Bu kemerler daha sonra eklenen hücrelerle büyük ölçüde kapanmış olup görünmemektedir.

Alnın pencerelerinin yanı sıra, kuzey ve güney kollarında üçer dikdörtgen, apsis kolunda tek ve de batı kolunda batı kapısının üzerinde tek büyük pencere vardır.

İçeride, kubbenin altındaki merkezi kare sahından çıkan dört kol vardır. Kuzey ve güney kollar çok kısadır. Doğu kolun tek yarım daire apsisi vardır. Bu apsisin yüksek kutağı vardır ki, buna da Gürcü kiliselerinde pek rastlanmamaktadır, ancak bu elbette sonradan eklenmiş olabilir.

Merkez nefin köşeleri yarı-kolonlu gömme payandalar ile desteklenmiştir. Bunların başlıkları merkezleri ortak silindirlerden oluşur. Benzer başlıklar, Khtzkonk (Beşkilise) manastırının Surp Sarkis kilisesinin içinde de görülmektedir. Bu başlıklar kilisenin dört kolu üzerindeki hafif sivri kemerleri destekler.
Alın, Ermeni mimarisinden ziyade Gürcü mimarisinde görülen köşekemerleriyle desteklenmiştir. İki güney köşekemerinin yüzeyi yarım kubbe benzeri kaburgalarla oyulmuştur. İki kuzey köşekemeri sadedir.
 
Alnın içi sıra dışı bir biçimde karmaşık ve tamamen kendine özgü tasarıma sahiptir. Sekiz adet, her birinin birer penceresi olan yarım daire eksedradan oluşur. Her bir eksedrayı ayıran kalın kenar, iki gömülü kolonet şeklinde pilastro halini alır. Her pilastronun kaidesi, niş oluşturacak şekilde oyulmuştur. Oluşan hacim, başlıklı kısa bağımsız kolon ile doldurulur. Bu kolonlar, alnın dibi etrafında dolanan geniş kornişe dayanır. Bu düzen, hiçbir Ermeni kilisesinde de Gürcü kilisesinde de bilinmez, ancak tarz olarak İşhan ve Bana kiliselerinin apsislerindeki kolonlara dayandırılabilir.

İçeride fresk de, bir zamanlar fresk olmuş olabileceğine dair iz de yoktur. İşte bu açıdandır ki Çengelli kilisesi Tao-Klarceti kiliseleri ve genelde Gürcü kiliselerinden farklılık gösterir. Fresklerin yokluğu, kesin bir Ermeni Gregoryen etkisine işarettir çünkü 10uncu ve 11inci yüzyıllarda Ani Krallığı'nda Ermeni dini yapılarında fresklere hemen hemen hiçbir zaman yer verilmemiştir. Fresklerin yokluğu aynı zamanda kilisenin yapımı için önerilen bir tarihin (13üncü yüzyılın sonu) doğru olmadığına işarettir. Bu döneme ait bir kilisede muhakkak fresk olurdu.

Kağızmanhaber Haberleri