Tacettin DURMUŞ
Azerbaycan Cumhuriyeti Kars Başkonsolosluğu tarafından gerçekleştirilen anma programında, 26 Şubat 1992 tarihinde Ermeni askeri güçlerinin Hocalı kentinde Azerbaycan Türklerine yönelik gerçekleştirdikleri katliamın, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçtiği hatırlatıldı.
Azerbaycan ve Türkiye milli marşlarının okuduğu anma programında, başta Hocalı şehitleri olmak üzere, tüm şehitler ve 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden vatandaşlar için saygı duruşunda bulunuldu. Ardından da Seyyid Sefer Erdem, Kuran-ı Kerim tilaveti sundu ve tüm şehitler ile deprem şehitleri için dualar okundu. Hocalı Katliamının anlatan video gösterimin de yapıldığı anma programında, Kafkas Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof.Dr. Selçuk Ural ile Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdür Doç.Dr. Yaşar Kop, Hocalı Katlamanı anlatan birer konuşma gerçekleştirdi
GULUYEV, “BU DEPREM FACİASI, AZERBAYCAN HALKI İLE TÜRK HALKININ ORTAK ACISI OLDU”
Anma programında Hocalı katliamını anlatan Azerbaycan Cumhuriyeti Kars Başkonsolosu Nuru Guliyev, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli asrın felaketi olarak dile getirilen depremlerde yaşanan acıların, Azerbaycan halkı ile Türk halkının ortak acısı olduğunu söyledi.
Yaşanan depremler sonrası ilk yardımın Azerbaycan Devletinden geldiğini ve 1000’in üzerinde Azerbaycanlının da arama kurtarma çalışmalarında görev aldığını söyleyen Başkonsolos Guluyev, “Bugün bizim Hocalı katliamında kaybettiğimiz şehitlerimizi anma programımız, ne yazık ki Türkiye’miz de 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli depremle aynı döneme denk geldi. Bu nedenle ben bütün Azerbaycan ve Türkiye şehitlerini, Hocalı şehitlerini ve son günlerde depremde yitirdiğimiz insanlarımızın hepsini derin hüzünle anıyoruz. Depremde hayatı kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara da şifalar diliyoruz. Hepimizin başı sağ olsun. Çünkü Türkiye’de meydana gelen bu depremde Azerbaycan devletimiz ve milletimiz Türkiye’mizin yanında oldu. Tüm desteklerimizi verdik ve vermeye de devam ediyoruz. Bizim ‘iki devlet bir millet’ olarak bu anlamda da dostluğumuz ve kardeşliğimiz ile birlik ve beraberliğimiz her zaman mevcuttur ve en üst seviyededir. Türkiye’mize her anlamda olduğu gibi bu facia sonrasında da en büyük desteği ilk önce Azerbaycan devleti verdi. Yaklaşık 1000 insanımız deprem bölgelerinde arama kurtarma çalışmalarına destek verdi. Ayrıca Tiflis Fakültesinde öğrenim gören yüzlerce öğrencimiz de hali hazırda afet bölgesinde yaralılarımıza yardım ettiler ve destek oldular. Olmaya da devam ediyorlar. Bunların hepsi bizim birlik ve beraberliğimizin göstergesidir” dedi.
GELECEK ZAMANLARDA KOMŞULUĞUMUZA GİRMEK İSTEYENLERİ ELEKTEN DÜZGÜN GEÇİRELİM!
Ermenilerin bir zamanlar Azerbaycan halkı ile komşu olduğunu ve daha sonra da Azerbaycan halkına karşı düzenli olarak çeşitli katliamlar düzenlediklerini de hatırlatan Başkonsolos Guluyev konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Sevgili gençlerimiz, bu gibi anma programlarını yapmamızın esas nedeni; gelecekte de bu olaylar ve katliamların başımıza bir daha getirilmemesi içindir. Ve gelecekteki komşularımızı düzgün seçelim diyedir. Gelecek zamanlarda komşuluğumuza girmek isteyenleri elekten düzgün geçirelim, komşuluğumuza alıp almayacağımıza doğru karar verelim. Çünkü Ermeniler bu bölgeye ve Azerbaycan coğrafyasına suni olarak yerleştirilmiş bir millettir. Onlara biz kucak açtık ve imkânlar tanıdık. Ama onlar öz ilkelerinin saygınlığına sadık kalarak yine onlara kucak açan bizleri arkadan vurdular. Ermenler, Hocalı katliamı da başta olmak üzere onlara destek veren Azerbaycan’a gözdağı vermek istediler. Ama veremediler. Sadece Hocalı’da değil Karabağ’ın bütün işgal olmuş arazilerinde katliamlara giriştiler. O zamanlarda o bölge, o işgal edilmiş coğrafya birbirini yaşatan bir coğrafyaydı. Ticareti ile memuriyeti ile birbiriyle alakalı insanlar birlikte yaşıyordu. Memurlar ve yöneticiler birbirini tanıyordu, ticaret yapıyordu. Hocalı’da katliam yapmak için kapısına gelen Ermeni, bir gün önce ticaret yaptığı, komşu olduğu, birlikte yemek yediği, su içtiği, birlikte okuduğu, bir idarede, bir kurumda beraber çalıştığı yoldaşlarıydı. Bir yerde yatıp, ekmek yediği, çay içtiği, bir birinin düğününe gittiği Ermeni komşularıydı. Dolayısıyla tarihten buyana ders edinmeliyiz! Gençlerimizin de kulağına küpe olmalı ki; ‘Ermeni’den bize komşu, dost ve yoldaş olmayacak.’ Her zaman biz yüreği açıklık eyleyip; ‘bir Türk duygusallığımız var ya’; bu duygusallığımıza yenik düşüp ‘onları yanımıza çekeceğiz ve onlara destek olacağız’ dedik mi! ‘Bir gemiye binip gemici ile dava edip, arkamızdan vurulup, toprağımızın elimizden almasını sağlayan bir toplum olmayalım.’
HAN KENTİNDE HALEN ERMENLER VAR
44 günlük savaştan sonra işgal edilmiş topraklarımızı Ermenilerden azad ettik. Ama halen Han kentinde Ermeniler var. Kimdir bunlar? Ülkemizin Ali Başkumandı muhterem İlham Aliyev dedi ki; ‘Onlar bizim Azerbaycan’ın vatandaşlarıdır.’ Çünkü uluslararası camia var ve bizim kanunlarımız var. Ve biz diyoruz ki ‘Onlar ya bizim bayrağımızı kabul edecekler, kanunlarımızı kabul edecekler. Bir toplum olarak, bir tayfa olarak buna boyun eğeceklerse Devletimizin her kese verdiği imtiyazlardan faydalanacaklar. İstemeyen buyursun gitsin.’ Ama inanın ki onların arasında Hocalı Katliamında eli olanlar var. Onların arasında Zengilan, Cebrail, Gubatlı ve Kelbecer’de ve diğer işgal olan bölgelerimizde vatandaşlarımızı katleden cinayetkarlar ve caniler var. Bildiğiniz gibi 44 günlük Vatan muhaberesinden sonra onların birçoğunu o arazide hapsettik. Uluslararası kurallara göre onların cezalarını verdik. Ve cezalarını da artık Azerbaycan’da çekmeye devam ediyorlar.
30 YILLIK İŞGAL DÖNEMLERİNDE, BAZI KOMŞUMUZ OLAN MÜSLÜMAN DEVLETLER ‘AZERBAYCAN TOPRAKLARI KIRMIZI ÇİZGİMİZDİR’ DEMEDİ!
Özellikle söylemek istiyorum ki; 30 yıllık işgal dönemlerinde, insanlarımızın katledildiği dönemlerde bir çok bazı komşumuz olan Müslüman devletler ‘Azerbaycan toprakları kırmızı çizgimizdir’ demediler. O işgal bölgesinin sınırında ordu toplayıp, tatbikat yapıp, gözdağı vermediler. 67 mescitten, 65’inin dağıtılmasına ve bu mescitlerimizde domuz saklanmasına göz yumdular. Ve oralarla ticaret yaptılar ve imkanlar tandılar. Ama biz halen şehitler vermeğe devam ediyoruz. Çünkü bugün güçlü ve kudretli bir Azerbaycan’ı hazmedemeyenler var. 27 Yanvar’da ne oldu? Bir terörist İran’da 40 dakika uzun namlulu silahla elini kolunu sallayarak, sokaklardaki polislerin müdahale etmediği bir terörist, Azerbaycan Sefirliğimize saldırdı. Saldırıda bir zabitimiz şehit oldu iki si de yaralandı. Ve bir zabitimizin kahramanlığı sayesinde büyük bir facia önlenmiş oldu. Eğer o kahramanımız olmasaydı o terörist Sefirliğimizin içinde bulunan çalışanlarımızı ve alilerini de katledecekti. Ayrıca Ermeniler sınırlarımızda tatbikatlar da yapıyorlar. Sözde bize gözdağı veriyorlar. Yine onlar ‘Ermenistan’ın sınırları kırmızı çizgimizdir’ diyorlar. Bunların hepsi bir daha gösteriyor ki; ‘Bizim bizden başka dostumuz yoktur. Biz bizle güçlüğüz.’ İki Devlet Bir Milletiz’ ama iki tane biri yan yana koyduğumuz zaman o güç 2 değil,11 güç oluyor. İnşallah bütün dünya bu gücün karşısında hem baş eğecek, hem de hürmet gösterecek. Çünkü insan korktuğuna hürmetle yaklaşır, korkmazsa hürmet göstermez. Ona göre de çok güçlü olmalıyız.“