'Yenidoğan Çetesi' olarak atfedilen Türkiye tarihinde eşi görülmemiş bir sağlık skandalına sebep olan bu kara oluşum çökertilmiş, insanlıktan nasibini alamamış tüm haysiyetsiz, namussuz bebek katilleri toplum nezdinde vicdanen en ağır şekilde cezalandırılmış, yüce yargıda da fiilen cezalandırılmak üzere tutuklanmıştır.
Başta Sağlık Bakanlığımız, Adalet Bakanlığımız ve İçişleri Bakanlığımız olmak üzere tüm yetkili kurumlarımızın var gücüyle teyakkuzda olduğu aşikardır, ancak:
Sağlık sistemimizin bir günde bu duruma gelmediği, bu olanların dün yaşanmadığı, sistematik olarak süregelen bazı sorunlarla yüzleşmemiz gerektiği de aşikardır.
Bilhassa özel hastanelere karşı denetimsizlik, ticarileşme, sağlık hizmetlerinde kaliteyi düşürmüş kamu hizmetlerinin sunumunda pek çok eşitsizliği derinleştirmiştir.
Özel hastanelerin sayısı son 15 yılda %100’ün üzerinde artmış, özel hastanelerde hizmet alan vatandaşlar SGK’nın %200’ün üzerinde ilave ücret talebini denetleyememesi nedeniyle büyük zorluklarla karşılaşmıştır.
Ülkemizin sağlık sisteminin iyileştirebilmesi adına derin yapısal reformlar zaruri bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu minvalde kısa bir süre önce göreve gelen Sağlık Bakanımız sayın Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’na tarihi bir sorumluluk düşmektedir.
Türkiye’nin en büyük özel hastanelerinin sahibi olan, bebeklerin öldürüldüğü dönemde ise sağlık bakanlığı görevini yürüten sayın Fahrettin Koca’dan bir açıklama bekliyoruz.
Üstelik şu an sağlık bakanlığı görevini yürüten, döneminde İstanbul İl Sağlık Müdürü olan sayın Memişoğlu’nun ilgili hastanelerini denetimi ve bildirimleri hakkında geriye dönük resmi başvuruları ortada iken Fahrettin Koca’nın döneminde bakanlığın nasıl bir reaksiyon aldığı tüm kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
RUHSATI İPTAL EDİLEN HASTANELER KAMULAŞTIRILMALIDIR!
Bu elim olaya karıştığı iddia edilen 10 hastanenin ruhsatları iptal edilmiştir. Bu hastanelerimizin kamusallaştırılarak halkımızın kullanımına açılması hem sağlık hizmetlerimizin sürdürülebilirliğine hem de hastane ihtiyacımıza bir nebze olsun destek sağlayacak, toplum yararına olacaktır.
BU VAHŞETİ GERÇEKLEŞTİREN ALÇAKLARIN YÜZÜNDEN SAĞLIK ÇALIŞANLARINA KARŞI DUYULAN GÜVENE GÖLGE DÜŞÜRÜLMESİNE İZİN VEREMEYİZ
Olayda adı geçen ve para için evlatlarımızın ölümüne sebep olan bu insanlıktan nasibini almamış haysiyetsizlerin varlığı ne yazık ki tüm sağlık camiamıza zarar vermiş, sağlık çalışanlarımıza karşı duyulan güven tahrip edilmeye çalışılmıştır.
Unutulmamalıdır ki, aziz vatanımızın başına gelen her türlü felakette en ön safta mücadele eden yine sağlık çalışanlarımız olmuştur. Henüz acısını dindiremediğimiz 6 şubat depremlerinde dahi sağlık çalışanlarımız eşini, evladını, annesini, babasını enkazda bırakarak vatandaşlarımızın yarasını sarmak üzere koşmuştur.
Covid-19 pandemi döneminde cansiperane bir emekle milyonlara şifa dağıtmış, fedakar ve özverili çalışmasıyla büyük felaketi milletimizin en az kayıpla geçirmesine vesile olmuştur.
Her türlü tehdit ve cebre rağmen ilgili soruşturmanın derinleştirilmesinde büyük bir mücadele veren Cumhuriyet Savcısı sayın Yavuz Engin ile gurur duyuyor, bu aziz milletin bir ferdi olmasından iftihar ediyor, emsallerinin artmasını niyaz ediyoruz.
İnsanlık adına utandığımız bu kara günlerden, toplum düzeni ve refahı adına nice aydınlık yarınlara ulaşmak dileği ile.
Kamu Birliği Konfederasyonu
Genç Sağlık Sendikası