Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte, azınlık vakıflarının Arkeoloji Müzesi'nde düzenledikleri iftara katıldı. Yemekte Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Fener Rum Patriği Bartholomeos, Süryani Cemaati Başkanı Kenan Altunışık, Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Başkanı Bedros Şirinoğlu, Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman, Musevi Cemaati Ruhani Lideri Hahambaşı İshak Haleva, Ermeni Patrik Vekili Episkopos Aram Ateşyan ve Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri Yusuf Çetin ve cemaat temsilcileri de hazır bulundu.
Yemekte, Kafe Aman İstanbul Orkestrası çeşitli dillerde minik bir konser verdi. Yemeğe katılan Türkiye Hahambaşı İsak Haleva, "Mükemmel bir şey. Bu gün tarihi bir gün. Osmanlı İmparatorluğu'nun ışığı halen devam ediyor. Büyük bir olaya imza attığı için şükranlarımızı sunuyoruz. Fevkalade. Osmanlı imparatorluğundan kalma bir ışığın devamına kendisi imza atmıştır. Çok muhteşem bir olumlu adımdır. Fevkalade ve bütün dünyanın takdir ettiği bir konudur" dedi.
Fener Rum Patriği Bartholomeos ise, Erdoğan'ın iftara katılmayı kabul etmesinin kendileri için büyük bir şeref ve sevinç vesilesi olduğunu belirterek, "Hükümetimizin azınlıklara karşı gayrimüslim vatandaşlara karşı gösterdiği ilginin bir ifadesidir. Ve güzel bir vesile oldu. Biliyorsunuz, cemaat vakıflarının mallarının iade edilmesine denk geldi. Zannediyorum, sayın Başbakanımız böyle ayarladı. Bu ben kendisine şükranlarımı arz ediyorum. Yapılan bir haksızlığın tamiridir, restorasyonudur. Eskiden çok nahoş olaylar oldu. Teker teker düzeltiliyor. Bir hukuk devleti içinde yaşıyoruz. Onun daha iyisini de göreceğimizden eminiz" diye konuştu.
Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri Yusuf Çetin de, "Özellikle Doğu, Güneydoğu'da vakıflarımız var. Ama İstanbul'da bir tek metropolitlik binamız var. Bir de kilisemiz var. 40 seneden beri hükümetimizle diyalog halindeyiz. Yeni kilise yapmak için ama daha istediğimiz randımanı alamadık. İnşallah o randımanı alırsak çok seviniriz" dedi.
Yemekte konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, azınlıkların haklarının en küçük noktasına kadar ihmal edilmeden verilmesi gerektiğini belirterek, "Bu bir halktır bir lütuf değildir" dedi. Vakıflar Kanunu'na mecliste çok büyük muhalefet olduğunu ifade eden Arınç, "Ana muhalefet partisi iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gitti. Anayasa Mahkemesi çok şükür ki bir madde dışında iptal etmedi. Biz dini cemaat liderleriyle pek çok defa görüştük, taleplerini dinledik. Kendilerine her zaman bu
haklar verilecektir. Hiçbir endişeniz olmasın. Geçmişte yapılan bütün hatalar bir yerde kaldı. Artık Türkiye yeni bir Türkiye'dir. Yeni Türkiye'de hepimize yetecek yer vardır" diye konuştu.
"ÖTEDEN BERİ BU SOFRADA HERKESE YER VAR"
Başbakan Erdoğan ise yaptığı konuşmada, İstanbul'da yüzyıllar boyu ezan, hazan ve çanın bir arada olduğunu belirterek, "Burada camiler, kiliseler, sinagoglar yüzyıllarca aynı caddede, aynı sokakta, yan yana yaşamıştır. Millet olarak, ülke olarak bu noktada eşsiz bir tecrübeye sahibiz. Bugün bizi diğer ülkelerden farklı kılan en önemli özelliğimiz de budur. O tarihi kökler üzerinden bugün burada sizlerle birlikteyiz, bir aradayız. İnşallah daima barış ve huzur içinde buradaki gibi bir arada, birlikte
olacağız. Zira buradaki beraberliğimizin sembolik anlamı çok büyük. İftar sofrası sadece birlikte bir yemek değil, birlikte köklü bir hatırayı ve bir manevi iklimi paylaşmaktır. Öteden beri bu sofrada herkese yer var. Bizimle oturan herkesle paylaşacak ekmeğimiz, aşımız, muhabbetimiz var" dedi.
Yassı Ada'da merhum Menderes'le aynı makus tarihi paylaşan, Yassı Ada'yı 'yaslı ada' haline getiren ve orada hayatını kaybeden değerlerden birinin de milletvekili Dr. Zakar Tarver olduğunu anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Zakar Tarver ,TBMM kürsüsünde yaptığı bir konuşmasında aynen şöyle demiştir; 'memleketimizde yaşayan gayrimüslim azınlık, mukadderatını bu memleketin mukadderatına bağlamış, bu memleketin iyiliğine, candan sevinen ve maazallah felaketine de samimiyetle üzülen insanlardan mürekkeptir'. İşte bu hissiyat tarihi kader birliğimizin, birbirimize bakışımızın özetidir. Ne yazık ki bu huzur ve kardeşlik iklimini bozmaya çalışan provokasyonlar da olmuştur. Geçmiş zaman içinde ve hala bugünde var provokatörler
çıkmıştı."
Erdoğan, hükümet olarak son 9 yılda demokratikleşme noktasında attıkları kararlı adımlar, hukuk dışı yapılanmalara karşı verdikleri kararlı mücadeleyle bu provokasyonları boşa çıkardıklarını vurguladı. "Kimsenin hatasını sahiplenmeyeceğiz ki bu hataları tekrarlamaya çalışanlar bir daha, asla huzurumuza kast edecek cüret ve cesareti bulamasınlar" diyen Erdoğan, "Allah şahidimiz olsun ki hiçbir zaman, hiçbir yerde, hiçbir bir vatandaşımızı ayırt etmeksizin, hiçbir insanın ruh tedirginliği içinde yaşamasına
gönlümüz, vicdanımız asla el vermez. Bu memlekette toplumun her kesiminden insanların özgürlüklerini yaşayamadığı dönemler oldu. Herkes gibi farklı inanç gruplarının da farklılıklarından dolayı maruz kaldıkları haksızlıkları biliyoruz. Ama onlar artık geride kaldı. Bizim ülkemizde vatandaşımızın inancından, etnik kökeninden, dininde, farklı hayat tarzından dolayı baskı gördüğü dönemler geride kaldı" dedi.
VATANDAŞIMIZIN AYRIMCILIĞA MARUZ KALMASINA MÜSAADE ETMEYİZ"
Bu ülkenin hiçbir vatandaşının anayasa ve yasalar karşısında diğer bir vatandaştan üstün olmadığının altını çizen Başbakan Erdoğan, 74 milyon vatandaşın her birinin bu ülkenin asli unsuru olduğunu söyledi. Erdoğan, "Birinci sınıf vatandaşın, bu ülkeye vatandaşlık bağı ile bağlı olan insanımız bütün farklılarıyla bizim nazarımızda birdir, beraberdir, hiç kimsenin ötekileştirmesini de asla kabul etme için bir gerekçe değildir. Bu topraklarda yaşayan tek bir vatandaşımızın ruhunun incinmesine, ayrımcılığa
maruz kalmasına müsaade etmeyiz, edemeyiz. Ama birileri çıkar, değişik değişik şeyler söyleyebilirler. O bizi ilgilendirmez. Çünkü bulunduğumuz makam asla buna müsaade etmez. Bu makam sorumluluk makamıdır ve bu sorumluluk makamında bulunduğumuz süre içerisinde bu ülkede yaşayan vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu, can güvenliğini, mal güvenliğini korumak bizim görevimizdir. Bunu yüzde yüz başarabilir miyiz? Yüzde yüz başarmaya gayret etmek zorundayız. Hedefimiz bu. Akıl güvenliğini korumak, nesil
güvenliğini korumak zorundayız. Ülkemin bütün insanlarını seviyor, herkesi aynı samimiyetle kucaklıyoruz. AK Parti hükümeti olarak, son 9 yılda gerçekten de bu ülkede yaşayan bütün kesimleri aynı derecede kucakladık. Tabuları yıkarak tarihi reformlara imza attık" şeklinde konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin AB standartlarında bir demokrasiyi yakalayabilmesi için kararlı bir duruş sergilediklerini, bugün de aynı kararlılıkla AB uyum müktesebatına uyum çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi. "Maalesef şu anda Türkiye'ye karşı çifte standarttan da öte AB'nin akıl tutulması yaşadığı bir dönemdeyiz. Bizim gösterdiğimiz samimiyeti AB üyesi ülkeler gösteriyor mu? Hayır. Böyle bir şey yok. Açın AB müktesebatını göreceksiniz. Ne Almanya'da, Ne Fransa'da, Ne Hollanda'da, ne
Belçika'da, İskandinav ülkelerinde yok. Bizim şu anda gösterdiğimiz müktesebata uyuma yönelik adımlar hiçbirinde bize karşı gösterilmiyor. Bunları önüne koyduğumuz zamanda hemen orada tıkanıp kalıyorlar. Öyle de olsa biz diyoruz ki bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Oldu, olmadı. Olmaması halinde Kopenhag siyasi kriterlerinin yerine biz Ankara siyasi kriterlerini koyar, yolumuza devam ederiz. Maastricht ekonomi kriterlerinin yerine İstanbul ekonomi kriterlerini koyar yolumuza devam ederiz. Şu anda biz adımlarımızı atıyoruz" dedi.
İstanbul'u bu anlamda bir finans merkezi haline getirdiklerinin altını çizen Erdoğan, Merkez Bankası dışındaki bütün devlet bankalarını, Sermaye Piyasası Kurulu'nu, Rekabet Kurulu'nu İstanbul'a taşıyacaklarını söyledi. Erdoğan, "Artık bilinmeyen bir şey yok, her şey biliniyor. Hele hele Türkiye için bunlar zor şeyler değil. Temennimiz zaman içinde sağduyunun bağnazlığa galip gelmesi ve AB'nin zamanın ruhuna uygun hareket ederek Türkiye'ye verdiği sözleri yerine getirmesi. Biz kararlıyız. Ülkemizin ileri
demokrasi standartlarını yakalaması için ne gerekiyorsa, bu adımları dün olduğu gibi bugün de atıyoruz, yarın da atmaya devam edeceğiz. 9 yıllık faaliyet raporumuz, icraatlarımız bu noktada bizim alnımızın ak olduğunu açıkça gösteriyor. Biz büyük bir özgüvenle adımlarımızı atıyoruz. Tarihi temeller üzerinden birlikteliğimizi güçlendiriyoruz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz dönemde de farklı inanç gruplarının sorunlarının çözümüne yönelik tarihi kararlar aldıklarını, bu kararları uygulamaya koyduklarını söyledi. "Bugün de buraya eli boş gelmedik" diyen Erdoğan, şöyle devam etti;
"Yaptığımız yasal düzenlemelerden sonra uygulamadaki aksaklıkları da göz önünde bulundurarak yeni düzenlemeler yaptık. Dün itibariyl,e 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'na eklediğimiz geçici maddeyle cemaat vakıflarının 1936 yılında beyan ettikleri bütün taşınmazları artık vakıflarımızın kendi adlarına tescil ediyoruz. Tapu kayıtlarındaki hak ve mükellefiyetleriyle birlikte 12 ay içinde müracaat edilmesi halinde ilgili tapu sicil müdürlükleri tarafından cemaat vakıfları adına tescil edilecektir. Detaylara
girmeyeceğim. Zaten dünkü resmi gazetede detaylar yer alıyor." Erdoğan, yıllardır Türkiye'yi uluslararası çerçevelerde de zor durumda bırakan bir meseleyi çözüme kavuşturmuş olacaklarının altını çizdi.
Akdamar Kilisesi'nin onarımını gerçekleştirme iradesini kendilerinin gösterdiklerini belirten Erdoğan, "Hükümetimiz bunu birilerinin söyleyeceklerine bakmadan veya birilerine rağmen yapmıştır" dedi. Türk Kızılayı'nın, Türkiye'deki cemaatlere ve cemaat mensuplarından ihtiyaç sahibi olanlara yardıma devam edeceklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı;
"Dedikodularla geleceğe yürüyen değil, tam aksine birbirine dayanarak güçlü bir şekilde geleceğe yürüyen bir Türkiye olarak, yeni bir Türkiye olarak inanıyorum ki yarınlarımız bugünlerden daha özgür, daha demokrat, daha güçlü olacak ve ileri demokrasi hedefimize inşallah yeni anayasayı hazırlarken engeller karşımıza çıkmazsa onu da başarmak suretiyle çok daha süratle ulaşacağız."
mynet