Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriyelilere nasıl bir siyaset uyguluyorsunuz ve açık sınır politikalarınız nelerdir?" sorusu üzerine, "Şu anda ben vatandaşlarımız şu yaklaşım içerisindeler; biz ensarız, onlar muhacir. Bu yaklaşımı biz kaybedemeyiz. Devlet terörü estiren zalim bir Esed var. Terörist Esed var. Aslında bunun Lahey’de yargılanması gerekir" dedi.
Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'nin adaylık sürecinde samimi davranmadığını belirten Erdoğan, Suriye konusunda ise, "Bir defa biz Suriyeli kardeşlerimizi sınır boylarında bırakamayız. Elimizden gelen ne ise sonuna kadar onu yapmaya devam edeceğiz” dedi. Erdoğan, fezlekeleri parlamentoda olan milletvekillerinin dokunulmazlıklarınını ise kaldırılması gerektiğini söyledi.
TRT Haber'in Gençlerle Buluşma adlı programına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gençlerin sorularını yanıtladı. Bir öğrencinin AB süreci hakkında nasıl bir yol izleneceği ve vizesiz seyahatle ilgili sorusu üzerine Erdoğan, "Tabi Shengen konusu bizim aslında çoktan hakkımız. Bizim AB'ye fiili başvurumuz 1959'dur, resmi 1963'tür. Ve bu süreç içerisinde bize her zaman çalım attılar. Hiçbir zaman samimi davranmadılar, şuanda da samimi davranmıyorlar. Devamlı oyaladılar. Bizlerde niçin dediğimizde aslında biz niçinin cevabını biliyoruz da gündeme getirmek doğru değil diye gündeme getirmiyorduk. Çünkü olayı farklı bir yere taşıyacaklarını biliyorduk. Ne yazık ki hep oyalayarak bu süreç devam etti. Diyorum ya samimi değiller. Biz samimiyiz ama onlar samimi değil. Eskiden fasıllar açıldığı zaman aç kapa yapılırdı. Yani bir fasıl hem açılır hem de kapanırdı. Fakat bunlar sadece eğitimle ilgili yanılmıyorsam bir fasıl vardı. Oranın aç kapası yapıldı, ondan sonraki 13 fasıl hepsi sadece açıldı ama kapanması yapılmadı. Niye? Çünkü o kapama olayını kaldırdılar. Niye? Türkiye var. Ama bunu bir diğer ülke için yaptıkları zaman anında işi bitiriyorlar. Türkiye'ye gelince niye yapmıyorsun? Bahane şu; nüfusunuz çok fazla. Ne demek canım yani. Türkiye şuanda AB'ye ilk müracaat eden ülkelerden birisidir. Siz güçlüsünüz ya yarın AB ülkeleri içerisinde sıkıntı olur havası ile böyle bir yaklaşımı ortaya koyuyorlar. Bütün bunlara rağmen dedik ki sabırlı olacağız. Onlar kabul etmiyorlar mı biz kalkarız Ankara kriterleri deriz, Kopenhag kriterleri deriz, yapar yolumuza devam ederiz. Zaten biz bu kriterleri biliyoruz. Öyleyse bu adımımızı kararlılıkla atar ve yolumuza devam ederiz. Hiçbir endişeye gerek yok. Türkiye'yi AB'ye almamakla biz bir sıkıntı yaşamadık" dedi.
Bir öğrencinin “Kanaat ekonomisiyle ilgili biz öğrencilere neler önerirsiniz?” şeklindeki sorusu üzerine Erdoğan, "Göreve geldiğimizde Türkiye'nin borçlanma faizi yüzde 63 olduğu bir dönemdi. Bizde oranlamaya baktığımız zaman, yani milli gelire oranda da yüzde 73-74 konumdaydı. Şuanda bu yüzde 30'lara gerilemiş vaziyette. Biz devletin borçlanma faizini yüzde 63'lerden tek haneli rakamlara çektik. Tabi benim tezim şudur; ben enflasyonla faizin doğru orantılı olduğuna inanırım. Ve eğer siz faizi yükseltirseniz enflasyon da yükselir, faizi düşürürseniz enflasyon da düşer. Şuanda faizi biraz yüksek tutunca enflasyonda yükseliyor" diye konuştu.
“ONLAR BİZİM KARDEŞİMİZ, ONLAR BOMBALANIRKEN VARSIN ÖLSÜNLER DİYEMEYİZ”
İstanbul'da okuyan ve Suriyeli Bayırbucak Türkmenleri'nden olan bir öğrencinin “Suriyelilere nasıl bir siyaset uyguluyorsunuz ve açık sınır politikalarınız nelerdir?” sorusu üzerine Erdoğan, "Bir defa biz Suriyeli kardeşlerimizi sınır boylarında bırakamayız. Elimizden gelen ne ise sonuna kadar onu yapmaya devam edeceğiz. Onlar bizim kardeşimiz. Onlar bombalanırken varsın ölsünler diyemeyiz. Bu bizim için bir kardeşlik görevidir. Kaldı ki insani olan yaklaşımımız da budur. Şuanda ben vatandaşlarımız şu yaklaşım içerisindeler; biz ensarız, onlar muhacir. Bu yaklaşımı biz kaybedemeyiz. Devlet terörü estiren zalim bir Esed var. Terörist Esed var. Aslında bunun Lahey'de yargılanması gerekir. Ama uluslararası camia henüz bunu halledebilmiş değil. Bu kadar insanın canına kıyan, onları bombalarla öldüren böyle bir adam şuanda hala rahatlıkla konuşabiliyor. Moskova'da kırmızı halılarla ağırlanabiliyor. Onun için ben diyorum ki dünya beşten büyüktür. Dünyada 196 ülkenin kaderini 5 tane ülke belirleyemez" şeklinde konuştu.
“FEZLEKELERİ PARLAMENTODA OLAN MİLLETVEKİLLERİNİN DOKUNULMAZLIKLARI KALDIRILMALIDIR"
Başkanlık sistemi ve anayasa ile ilgili öğrencilerin merak ettiği soruları da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bildiğiniz gibi son anayasa 1982 Anayasası. Bu anayasa aslında bizim bir darbe anayasası olarak üzerine ısrarla gitmemiz gereken bir anayasa oldu. Ve bu anayasa ortaya konulduktan sonra tabi dengeler ciddi bir manada değişti. Tabi bakış bir darbeci bakışıydı. Bir darbeci bakışı ile de normal bir insanın bakışı aynı değildi. Bu sıkıntıyı, bu çelişkiyi ortadan giderebilmek için biz bir adım attık ve o adımı attığımızda da ancak 26 maddeyi değiştirebildik. Ve bu 26 maddeyi değiştirdiğimizde de mesela bunlardan bir tanesi de o 26'nın yanına 27'inci olamadı o. Bu da partilerin kapatılması ile ilgili olan maddeydi. Yani partilerin kapatılmasını ben tabi istemiyorum. Ne yazık ki bizim dışımızdaki üç tane parti bu maddede parlamentoyu terk ettiler. Biz yalnız kaldık. Ve biz 330'u yakalayamadık. Tabi 330'u yakalayamayınca bunu biz anayasa değişikliği kapsamına alamadık. Eğer alabilseydik bugün partilerin kapatılması gibi bir şey söz konusu olmayacaktı. Fakat partiler kapatılmasın diye bağırıp çağıranlar o gün Meclis'i terk edenlerdi. Niye Meclis'i terk ettiniz. Bunun cevabını verebiliyorlar mı, hayır veremiyorlar, çünkü samimi değiller. Ama biz gerçekçi yaklaşmak istedik. Mesela dokunmazlıkların kaldırılması. Bana göre fezlekeleri parlamentoda olan milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılmalıdır" diye konuştu.