Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Kars'taki Yalanını Ortaya Çıkardı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu Kars'ta Et Balık Kurumu'nu biz gelince kaldıracağız diyor. Ne yapacaklarmış? Et Süt Kurumu. Biz bunu Et Süt Kurumu yapalı yaklaşık 3 yıl oldu. Şu anda zaten Et Balık Kurumu değil Et Süt Kurumu." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a yönelik, "Şimdi elinde saz olanlara inanmayın. Bunların sazına güvenilmez. Gerçek aşıklardan değil bunlar. Gerçek aşıklar şu anda toprağın altında" dedi. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'nın Gölbaşı ilçesinde vatandaşlarla buluştu.
Halka hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, koalisyon döneminde milletin Düzce, Bolu, Sakarya, Kocaeli depreminin altında kaldığını belirterek, "Bu kadar acizdiler. Bizim dönemimiz de deprem olmadı mı? Bingöl depremi oldu. 1 yılda yeni Bingöl inşa ettik, Simav depremi oldu, 1 yılda Simav'ı yeniden inşa ettik. Van depremi oldu, büyük bir felaket. 2 yılda Van'ı yeniden inşa ettik. Yaptığımız yatırım ne biliyor musunuz? 5 katrilyon sadece deprem için yatırım yaptık Van'a. Peki bugüne kadar Van'a ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? 18 katrilyon" dedi.
Doğu ve Güneydoğu'da Kürtlere seslenen Erdoğan, "Ey benim Kürt kardeşlerim bunlar sizi sevmiyor. Bunlar sadece sizin istismarınızı yapıyor, seni biz seviyoruz biz. Allah'ın için seviyoruz ama Kürt olduğun için değil" diye konuştu.

"İNSANLAR HAYALLERİNİ KAYBETMİŞLERDİ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Herkes bırakın geleceği düşünmeyi artık 1 gün sonrasını göremez duruma gelmişti. İnsanlar hayallerini kaybetmişlerdi, ülkenin hiçbir meselesini çözemiyorlardı, yasaklar konusunda ise Maşallah çok mahirdiler. Başörtüsünü kimler kaldırdı? Bu CHP başörtüsünü yasaklayanlardan değil miydi ve üniversitede rektör yardımcısı olan hanımefendi bu partinin milletvekili olmadı mı? Bunlar ikna odalarının mahirleri değil miydiler. Ben imam hatip mezunuyum. 4 çocuğumun 4'ü de imam hatip mezunu. İki kızım iki oğlum ama ben dertliydim, benim derdim vardı. Niye? Kızlarım bu ülkede okuyamadı. Çocuklarım bu ülkede okuyamadı. Niye? Başörtüsü engeli, katsayı engeli. Buna takıldılar ve yurtdışına göndermek durumunda kaldım. Binlerce kızımız, binlerce yavrumuz yurtdışında okumak zorunda kaldılar. Peki bu zulüm değil miydi? Soruyorum, bu zulme karşı direnmek hakkımız değil miydi? Ne oldu, gittiler, okudular, geldiler. 600 bin imam hatip öğrencisi vardı, 60 bine düştü. 28 Şubat sebebiyle. Şimdi orta kısımlar açıldı mı? Fakat Kılıçdaroğlu ne diyor, imam hatiplerin orta kısımlarını yeniden kapatacağını söylüyor. Bunlar yerine göre esiyor. Rüzgar gülü gibi. Kayseri'ye gidiyor, 'ben böyle bir şey söylemedim' diyor. Ya ne söylemedin? Seçim beyannamende var. 1+8+3 diyorsun. 1+8 formülünün ne olduğunu biliriz. Ne demektir? İmam hatiplerin, meslek okullarının orta kısmını kapatıyoruz. O zaman 600 binden 60 bine düştü. Açıldı mı orta kısımlar, açıldı. Şimdi ne oldu öğrenci sayısı 1 milyon. Yahu bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları zorla mı gönderiyor çocuklarını oraya? Hayır. Kendi tasarrufuyla yavrusunu gönderiyor. Sana ne, bırak göndersin. Üniversite imtihanlarında kazanırsa istediği üniversiteye girsin, engelleme. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir zihniyet, böyle bir mantık yok. Şimdi Danıştay bir karar daha aldı. 'Düz liselerde de başörtülü olarak okula gidebilirsin.' Bir yeni karar daha çıktı. HSYK, 'yargıda başörtülü olarak görev yapabilirsiniz' dedi. Adalet bu, adaletin gereği bu. Demek ki Türkiye normalleşiyor. Normalleşen Türkiye'nin huzuruna birileri de kast ediyor. İstemiyorlar huzur dolu bir Türkiye olsun ama onlar isteseler de istemeseler de şunu unutmayın, hak nurunu tamamlayacaktır. Böyle yürüyeceğiz bu yolda."

"ŞİMDİ ELİNDE SAZ OLANLARA İNANMAYIN, BUNLARIN SAZINA GÜVENİLMEZ"
"Sakallı" diye babaları evlatlarının yemin törenine almadıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülke sadece 'Kürtçe kaset çıkartacağım' dediği için Ahmet Kaya'nın vatanından ayrılmak zorunda kaldığı günlere şahit oldu. Ben kendisine rahmet diliyorum. Çünkü cezaevine giderken Kazlıçeşme'de 1 milyona yakın insanın toplandığı o günde, o da beni uğurlayanlardan bir tanesiydi. Ve o gün dertli birkaç türküyü söylemişti. Ama bizim Kürtçe kaset çıkarmamak gibi bir derdimiz yoktu ki. İşte geldik, Kürtçe kaset var mı, her türlüsü var mı, Zazaca'sı da var mı, Arapçası da var mı? Bırak ya isteyen istediği gibi çalsın, isteyen istediği gibi dinlesin ya. Bunlar korkak, korkak. Ve o gün, biliyorsunuz orada bulunanlardan bazı köşe yazarları ertesi günü 'vay şerefsiz vay' diye gazetelerinde başlık atmışlardı. Sonra utanmadan, sıkılmadan 'biz orada değildik' dediler. Resimleriniz var resimleriniz, ne orada değildiniz be. Hepiniz fotoğraf karelerine girdiniz be, kovaladınız o rahmetliyi be. Hepiniz oradaydınız. Ben Kürt kardeşlerime bunun için sesleniyorum. Şimdi de elinde saz olanlara inanmayın. Bunların sazına güvenilmez. Gerçek aşıklardan değil bunlar. Gerçek aşıklar şu anda toprağın altında. Onlar diyor ki 'Uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz gece.' Unutmayın Aşık Veysel'i de bu Ankara'ya sokmamıştı bu zihniyet. Bunlar bu kadar pespaye tipler" ifadelerini kullandı.

"O KARA GÜNLERİ HEP YAŞADIK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bakın ben Ziya Gökalp'in şiirini okuduğum için hapse girdiğim, hukukun, demokrasinin, özgürlüklerin ayaklar altına alındığı o kara günleri hep yaşadık. İçine kapanan bir Türkiye adeta bölgesiyle dünyasıyla tamamen irtibatı kopartılmış bir Türkiye. Bütün bunlara rağmen İnşallah bunları aştık, aşıyoruz. Neydi milli gelirimiz? 230 milyar dolar. Çok enteresan, şimdi 800 milyar dolar. Devletin dış borcu neydi biliyor muydunuz? Milli gelire oranla yüzde 73. Şimdi yüzde 35. Enflasyon yüzde 30'du, şimdi tek haneli rakam. Devletin borçlanma faizi yüzde 63'tü, şimdi tek haneli rakam. Tüm çiftçi kardeşlerime sesleniyorum, Ziraat Bankası yüzde 59 faizle kredi veriyordu, şimdi yüzde 0-8 arası faizde kredi veriyor. Esnafa Halkbank yüzde 46 faizle kredi veriyordu, şimdi o da 0-8 aralığında. Nereden nereye geldi. Onlar zulmettiler, biz zulmü kaldırdık" açıklamasında bulundu.

"MİLLİYETÇİLİK DİYORLAR BUNLARDAN OLSA OLSA KAFATASI MİLLİYETÇİSİ OLUR"
"Bir de 15 günde, 15 kanun hadisesini hatırlıyorsunuz değil mi? Sayın Derviş'i Amerika'dan ithal ettiler" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ne dedi Sayın Derviş, '15 günde 15 kanun çıkmazsa IMF'ten para gelmeyecek.' Para gelmeyince de burası çok önemli emeklinin, memurun, işçinin maaşı ödenemeyecek. Sadece IMF'nin değil bildirilerin, manşetlerin, brifinglerin, bildirilerin sözü siyasi partilerden, hükümetten daha fazla geçiyordu. Türkiye'ye bu kara günleri yaşatanların gözü ise kendi kavgalarından, hesaplarından başka bir şey görmüyordu. Koalisyon partilerinin kendi iç çekişmeleri yüzünden ülke karar alınamaz, alınan kararlar da uygulanamaz hale gelmişti. Tüm bu söylediklerimde eksik var, fazla yok. Peki bu IMF, MHP, DSP, ANAP'la Türkiye'ye ne kadar borç verdi ve biz ne kadar borçla devraldık. 27.5 milyar dolar. Ben şimdi MHP, CHP, yavrusu DSP'ye ve hepsine sesleniyorum. Bu borcu biz ödedik. Şimdi borcumuz yok. Başbakanlığım döneminde bitti, şimdi onlar bizden istiyor. 5.5 milyar dolar. Arkadaşlara dedik imzalayın, veren el alan elden üstündür. Bu duruma geldik. 'Milliyetçiyiz' diyorlar bunlardan olsa olsa kafatası milliyetçisi olur. Milliyetçilik hizmettir, hizmet. Merkez Bankamız bizim milli bankamız değil mi? Kasasında ne vardı biliyor musunuz? 27.5 milyar dolar, yarıdan fazlası yurtdışındaki vatandaşlarımızındı. Şu anda ne var kasada, 122 milyar dolar. Bak nereden nereye. 27.5 milyar dolar nire 122 milyar dolar nire. Bunları da bak bu hale getirdik. Biz gücümüzü buradan alıyoruz.
Altyapıda Türkiye'nin çehresi değişti. 76 üniversitemiz vardı, şimdi 193 üniversitemiz var. 346 bin derslik vardı 79 senede yapıldı bu. Biz buna 12 senede 234 bin derslik ilave ettik. Kardeşlerim, kitapları bedava verdik mi? Bitti. 182 bin öğrencilik yurtlarımız vardı, şimdi hem standartları yükselttik, ranzalarda kalınıyordu, buna 207 bin kişilik ilave yaptık. Artık 1-3 kişilik odalar, tuvaleti, banyosu içinde. Öyle koğuş sistemi değil. Ne kadar burs, kredi alıyorlardı, 45 liracık. Şimdi 330 lira artı beslenme yardımı. Master öğrencileri 660 lira, doktora öğrencileri 990 lira alıyor."

"MESELE KILAVUZ MESELESİ"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çıkmış Kılıçdaroğlu 'harçları kaldıracağım' diyor. Ya harçlar başbakanlığım döneminde kalktı. Bunların haberi yok. Demek ki millet boşuna çarkçı Kemal diyor, bundan diyor. Kars'a gitmiş, Kars'ta zaten karşısında doğru dürüst bir katılım da yok, orada ne diyor biliyor musunuz? Et Balık Kurumu'nu biz gelince kaldıracağız diyor. Ne yapacaklarmış? Et Süt Kurumu. Bunun ne biçim kılavuzu var. Biz bunu Et Süt Kurumu yapalı yaklaşık 3 yıl oldu. Şu anda zaten Et Balık Kurumu değil Et Süt Kurumu. Şöyle bir Et Süt Kurumu'na gidip de bir kıyma alsa işi bitirecek, orada tabloyu görecek. Ah kardeşlerim ah mesele kılavuz meselesi. Sağlıkta bin 78 sağlık tesisi ile devraldık Türkiye'yi. Bu Kılıçdaroğlu biliyorsunuz 6 yıl SSK'nın başındaydı, batırdı değil mi? Neydi o hastanelerin hali, ilaçlarımızı alabiliyor muyduk? Şimdi istediğin hastaneye gidiyor musun, istediğin eczaneden ilacını alabiliyor musun? Halep oradaysa arşın burada. 12 yılda 2 bin 500 sağlık tesisi kazandırdık. Sağlık çalışanlarının sayısını 178 binden 780 bine çıkardık. Şimdi Ankara'ya 2 tane dev şehir hastanesi yapıyoruz. Birisi Etlik'te birisi de Bilkent'te. Bu hastanelerde 'yok' yok" ifadelerini kullandı.

"ONLARIN BİR CİCİ ÇOCUĞU VAR"
Hükümetin havalimanı projelerinde Doğu-Batı ayrımı yapmadığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "En son Hakkari Selahaddin Eyyubi Havalimanı'nı yaptık. Biz havalimanını açılışını yaparken maalesef bu bölücü terör örgütünün desteklediği parti ve mensupları kepenkleri indiriyordu ve yakıp yıkıyorlardı. Şimdi bunların bir cici çocuğu var malum. Bu cici çocuk benim Kürt kardeşlerimi sokağa davet etti mi? Etti. O gün 50 kişi öldü mü? Öldü. Ölenler Kürt değil miydi? Öldürenler, onlar da Kürt'tü. Hele hele 15 yaşındaki Yasin Börü üçüncü kattan atıldı, bıçaklandı, üzerinden arabayla geçilerek şehit edildi. Şimdi ben buradan ona söylemiyorum zaten onda ciğer yok. Onda bu noktada zerre kadar insaf yok. O aydınlara sesleniyorum. Siz bu tür bir katliama vesile olanlarla beraber mi olacaksınız? Öyleyse çok çalışmamız lazım. Devamlı tehdit. Bu tehditlerle demokrasi olmaz. Bu tehditlerle siyaset olmaz. Siyaset sandıktadır, siyaset parlamentodadır. Demokrasi halktan geçer, siyasetten geçer. Silahtan değil. Silahla siyaset olmaz, fikirle düşünceyle siyaset olur" açıklamasında bulundu. 

Kars Haber Haberleri