EMEK Partisi Kars İl Başkanı Uğur İbrahim Özdemir ve partililer ile bir araya gelen Levent Tüzel, Serhat TV’nin konuğu oldu.
Serhat TV Genel Yayın Yönetmeni Okan Avşar’a ülke gündemini değerlendiren Tüzel, Kars halkına selamlarını iletti.
Ülkede yaşanan ekonomik ve siyasi krizleri dile getiren EMEK Partisi Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel, Okan Avşar’ın sorularını cevaplandırdı.
Avşar’ın Cumhuriyet Halk Patisinin yeterli bir muhalefet yapıp yapamadığı sorusunu cevaplandıran Tüzel, Kars’ta da hak mücadelesinin verilmesi gerektiğine dikkat çekti.
CHP YETERLİ MUHALEFET YAPMIYOR
Tüzel,“Ana Muhalefet Partisi CHP’nin yeterli muhalefet yapmadığını söyleyebiliriz. CHP’nin içinde sol görüşten sosyal demokratlara, işte birçok sosyalist olarak tanımlayanlardan, gerçekten tutarlı demokratlara kadar, öbür taraftan sermaye dünyasından insanlarından, düzen güçlerine varıncaya kadar geniş bir yelpazede politika yürüten bir sermaye partisidir bizim açımızdan. Ama ‘Tek Adam’ rejimi de sonlandırmak için de bir sözleri var. Bu rejimin doğru bulmadığını ve maniple ettiğini söylüyor. Şimdi CHP’nin kendi toplumsal tabanının kendisinden beklentisi olanlar var. Öbür tarafıyla da egemen sınıf, sermaye güçleri ve burjuva düzen güçlerinin talepleri ile bunlar arasında bir denge tutturmak şehri içerisindedir. Kontrollü bir siyaset izliyorlar. Şimdi tematik mitingler yapılıyor. Biliyorsunuz ‘Biz halkın sorunlarının sokaklarda ifade edilmesinden yanayız’ diyorlar. Ama birçok mitinglerine baktığımızda, bunlar CHP Mitingi olarak düzenliyorlar ve ‘öyle kalsın’ isteniyor. Halkın orada kendisi için bir adım atmasını, bir güç gösterisinde bulunmasını, bir inisiyatif sergilemesini pek de arzu etmiyorlar. Dolayısıyla burada bir sınırlama ve kısıtlama var. CHP’nin iktidarı seçime zorlayacak canlı bir kampanya, canlı bir çalışma, bu şekilde hak isteyen, bu iktidarın boğazına yapışan zorlayacak bir şey görmüyoruz.”
Eleştirel bir muhalefet var. Ve sadece ‘2023 seçimlerinden birinci parti çıktık, 2026 seçimlerinde inşallah iktidarız’ diyorlar. ‘İnşallah iktidarız’ demek bir şey ifade etmiyor. Bugün ülkenin temel sorunlarının çözümü için ne öneriyorsunuz? Asgari ücrette, vergi politikalarında, tarım politikalarında, çevre meselelerinde ve tabii ki siyasi konularda, Kürt sorununda, işte eğitim meselesinde, özelleştirmelerde neler öneriyorsunuz. Bakın şimdi ÇEDES projeleri, eğitim uygulamaları, sermayenin özelleştirilmesi, diğer tarafta eğitim sistemi din esasına dayalı çağdışı bir müfredata dönüşmüş bir durumda. Yani Ankara'da tabii sokaklarda bunlara itiraz edildi, gösteriler yapıldı. Vatandaş hastanelerde muayene için sıra alamıyor mu? Yada katkı payları almış başını gitmiş mi, hastalar özele mi sevk ediliyor. Bu durumda biz hastanelerde, işyerlerinde, belediyelerde ve diğer hizmet kurumlarında eylemli bir şeylere girmemiz gerekiyor. Yani grevler, direnişler, açıklamalar yapmamız gerekiyor. Yani bütün bunlar demokratik bir haktır. Gösteriler yapmak, mitingler yapmak, toplantılar düzenlemek bir haktır.
Tabi iktidar tarafından AKP’nin Genel Sekreterinin ‘direniş göstereni, düzene muhalefet edeni ezmesini biliriz’ babında söylemleri oldu. Halkın gözünü korkutarak ya da her türlü hak mücadelesini darbecilikle ve teröristlikle suçlayarak insanları sindiremezler. Çünkü insanca yaşam dediğimiz; işte ücret politikalarından tutun konut sorununa, gıda güvenliğinden, barış ortamında bir yaşam sürdürmek. İşte insanca yaşam budur. Ama ne yazık ki bu ülke topraklarında binlerce yurttaş insanca yaşayamıyor.
Yani 31 Mart seçimlerinde ‘CHP kazansın diye insanlar oy vermedi. AKP kaybetsin diye oy verdiler.
Yani 31 Mart seçimlerinde ‘CHP kazansın diye insanlar oy vermedi. AKP kaybetsin diye oy verdiler. Böylece seçim CHP’nin birinci parti olarak çıkması şeklinde sonuçlandı. Ama dediğim gibi ‘siyaset’ dediğimiz şey, özgürlüklerdir, ekmektir, çalışma hayatıdır, ana dildir, kültürel haklardır, inanç özgürlüğüdür, ayrımcılık görmemektir. Dolayısıyla bunlar için hak mücadelesi kutsaldır. Hem de en ak sütümüz gibi hakkımızdır. Bu doğrultuda harekete geçmemiz gerekiyor ve birlikler oluşturması gerekiyor muhalefetin.
KARS’TA DA HAK MÜCADELESİNİ TABİİ Kİ VERMEMİZ GEREKİYOR
Seçimler öncesinde bizler Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu olarak, ittifak olarak çalışmalar yürüttük. Kars'a geldiğimizde de arkadaşlarımızla toplantılar yaptık. Kars tarihi süreçte mücadeleci bir yapıya sahip olmuştur. Kars hem çok kültürlü, çok dilli bir gelenekten ve toplumsal bir yapıdan geliyor. Yani Kars’ta da hak mücadelesini tabii ki vermemiz gerekiyor. Şimdi yeni bir belediye yönetimi var. ‘Uygulamalarından insanlarımız ne kadar memnun’ bilmiyoruz ama bu iktidarın siyaset tarzı hükümran, halkı hiçe sayan, adeta çete- mafya ilişkileriyle siyaset kuran bir yapıdır. Dolayısıyla buna müsaade etmemek gerekiyor. Kars'ta da emek ve demokrasi güçlerinin, üreticilerin, iyi kötü fabrikalarda çalışan işçilerin, mevsimlik işçilerin, tarım ve hayvancılıkla uğraşan insanlarımızın bu sorunlarını dile getirmesi gerekiyor. Sınır kapısının açılması, insanlarımızın huzura kavuşması, ticaret yapabilmesi, bütün bunları eylemli bir şekilde dile getirmesi gerekiyor. Biraz önce şahit olduğumuz gibi köylüler Valiliye gelerek su sorunlarını dile getirdiler. Basın açıklaması yapmışlar. İşte bu böyledir, Demokrasi mücadelesi de tüm dünyada da böyledir, bizim toplumumuza da böyle olmalıdır” dedi.