Artık kimse ölmesin, acılar son bulsun diyenlere kulaklarını tıkayanlar, sınır ötesi hareket tezkerelerinin sürelerini defalarca uzatıyor. Savaşa giden paralar, ülkenin düze çıkarmak için kullanılmalıdır diyen Sendika üyeleri Sendika binasından başlayarak sloganlar eşliğinde Ak Parti İl Başkanlığı’na yürüdü.
Eğitim-Sen öncülüğünde ki KESK Şubeler platformu bileşenleri pankartlar açarak, sloganlar attılar. Sloganlar eşliğinde Kazımpaşa caddesinden başlayarak Atatürk Caddesi üzerinde bulunan Ak Parti İl Başkanlığı önüne kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında polis geniş güvenlik önlemi aldı. Sendika üyeleri polis tarafından sloganla atmamaları için uyarıldı.
Ak parti Önünde polisin çemberini aşamayan Sendika üyeleri, Cadde üzerinde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını KESK Şubeler Platformu adına, dönem sözcüsü Oğuz Saçu yaptı.
Açıklama şöyle:
“Yıllardır kamu emekçilerinin, işçilerin, köylülerin, hekimlerin, mühendislerin, toplumun ezilen tüm kesimlerinin talepleri görmezden geliniyor. Kazanılmış haklarımızı elimizden almak için gece gündüz çalışanlar, demokratik taleplerimizi ve haklı mücadelemizi yok saymaya devam ediyorlar.
Hükümetin politikalarına karşı çıkanlar, gerçek demokrasi isteyenler, AKP’nin ‘ileri demokrasi ’sinin hedefi haline gelerek gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.
Emekçilere, eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe gelince “kaynak yok” diyen hükümet, sıra silaha, savaşa gelince seferber oluyor. “Atık kimse ölmesin, acılar son bulsun” diyenlere kulaklarını tıkayanlar, sınır ötesi harekat tezkerelerinin süresini defalardır uzatıyorlar.
Savaşa giden paralarla ülkenin düze çıkarılabileceğini hükümet yetkilileri de itiraf etmesine rağmen aynı savaş politikalarında da ısrar sürdürülüyor.
Ama bizler; Savaş istemiyoruz. Askeri harcama istemiyoruz. Emperyalist çıkarlar için ülkemizin topraklarının üs olarak kullanılmasını istemiyoruz. Füze kalkanı-insansız uçak- tank-top-tüfek istemiyoruz.
Biz: Okul istiyoruz, Hastane İstiyoruz, Nitelikli ve parasız kamu hizmeti istiyoruz , Adalet istiyoruz, Eşitlik istiyoruz, Barış istiyoruz
Her gün emekçi halkın temel tüketim maddelerine yeni zamlar geliyor. Daha bir hafta önce elektriğe %10, doğalgaza %15 zam yapıldı. Hemen ardından 500 TL olan ekmek 650 TL oldu. Ulaşıma ardı ardına zamlar yapılmaya devam ediyor. Bu zamlara rağmen utanmadan, sıkılmadan karşımıza geçip “bu zamlar toplam enflasyonu sadece yüzde 1 artıracak” diyenlere soruyoruz:
Temel tüketim maddelerine yapılan zamlar ortadayken bu nasıl bir enflasyon hesabı? Bu kimin enflasyonu?
12 Eylül’e karşı olduğunu iddia eden AKP, 12 Eylül’ün açtığı yolda ilerliyor. Bir taraftan işçilerin kıdem tazminatları gasp edilmek istenirken, diğer taraftan kamu emekçilerinin grevli toplu sözleşme hakkı engellenmeye çalışılıyor.
Bugün, siyasi iktidar, on yıldır sürdürülen toplu görüşme oyunun adını değiştirip toplu sözleşme koyarak,
Tüm Uluslararası Sözleşmeleri ve mahkeme kararlarını çiğneyerek; Yani hukuku çiğneyerek,
Emekçilerin temel taleplerini görmezden gelerek,
Yıllardır hormonlayarak büyüttüğü yandaş sendikanın da desteği ile 4688 sayılı yasada makyaj düzenlemeler yapmaya çalışıyor.
Biz KESK olarak, emekçilerin hak ve çıkarlarını her platformda savunma, kamu emekçilerinin talep ve beklentilerini ifade etme sorumluluğuyla yapılan tüm toplantılara katılarak yasanın özüne ilişkin görüş ve önerilerimizi ilettik.
Örgütlenme özgürlüğünü ciddi biçimde kısıtlayan 4688 sayılı yasanın anti demokratik yapısını değiştirmek için hemen her maddeye ilişkin önerilerde bulunduk. Ancak üzülerek gördük ki, Hükümetin temel konularda hakları genişleten bir tavrı olmamıştır.
Üçlü Danışma Kurulu toplantıları sonucunda tüm çabamıza rağmen grev, toplu sözleşmenin kapsamı ve düzeyi, tarafları, yetki, itiraz ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun nihai karar organı haline getirilerek grevi zımnen yasaklı hale getiren niteliği gibi temel konularda bir uzlaşma sağlanamamıştır.
AKP İktidarı ise sıraladığımız temel noktalarda anlaşma sağlanamamasına rağmen; tali konuları öne çıkararak konfederasyonlarla uzlaşıldığı havası yaratmak istemektedir.
AKP Hükümetinin “24 maddede anlaştık, geriye 3–4 madde kaldı” gibi sorunu hafifletmeye çalışan yaklaşımı kabul edilemez. Geriye kaldığı söylenen 3-4 madde kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını doğrudan ilgilendiren temel konulardır.
Buradan hükümete sesleniyoruz:
Anlaşıldığını-uzlaşıldığını iddia ettiğiniz 24 madde sizin için çok önemliyse, biz bunlarda sizin önerilerinizi değerlendirmeye hazırız.Peki siz anlaşma sağlanamayan ana konulardaki 3-4 maddede kamu emekçilerinin taleplerini kabul etmeye var mısınız?
-Uluslararası sözleşmelere uygun, emekçilerin özgür örgütlenmesine ve mücadele yürütmesine olanak sağlayacak demokratik bir düzenleme yapılmasına var mısınız?
-Toplu Sözleşmenin kapsamını daraltmadan, toplu sözleşme masasında kamu emekçilerinin ekonomik, sosyal, demokratik, siyasi, özlük ve mesleki tüm hak ve çıkarları belirlenmesine var mısınız?
-KESK’in ya da herhangi bir konfederasyonun üyesini ancak ve ancak kendisinin temsil etmesine, dolayısıyla eşit taraflar ilkesiyle hareket edilerek her sendikanın kendi üyesi için toplu sözleşme yapmasına var mısınız?
-Eğer her alanda ‘ileri demokrasi’ yihakim kılma iddianızda samimi iseniz; Toplu sözleşme masasında uzlaşma sağlanmaması durumunda, kamu çalışanlarının referanduma gitmesi ve grev hakkının teminat altına alınmasına var mısınız?
Siz bu sorularımıza olumlu yanıt vermediğiniz sürece bizden de grevli toplu sözleşme hakkımızı yasal güvence altına almayan sahte bir sendika yasası düzenlemesine göz yummamızı beklemeyin. Kaldı ki anlaşıldığı ileri sürülen konuların bile anlam bulabilmesi, özgür toplu sözleşme ve grev hakkımızın yasal güvence altına alınması ile mümkündür.
Sürekli söylüyoruz, bu vesileyle bir kez daha vurguluyoruz; Grevsiz Toplu Sözleşme, Toplu Sözleşmesiz Sendika Olmaz!
4 Ekim 2011 tarihinde yapılan son Üçlü Danışma Kurulu toplantısı sonucunda Konfederasyonların uzlaşılamayan konulara ilişkin önerileri Bakanlar Kurulu’nda ele alınacak ve yasa taslağına son şekli verilerek Meclis Genel Kurulu’na sevk edilecek.
Bu aşamada sorumluluk Bakanlar Kurulu’ndadır.2 milyondan fazla kamu emekçisinin gözü kulağı burada olacak. Bu süreçte hükümetin kamu emekçilerinin haklarına karşı takınacağı tavır, çalışmalarına bu günlerde başlanacak olan yeni anayasanın da ne kadar demokratik olacağı konusunda önemli bir veri olacaktır.
Hükümeti, emekçilerin haklı taleplerine kulak vererek, gereğini yapmaya çağırıyoruz. Aksi halde siyasi iktidar özgür, demokratik toplu sözleşme düzeni ve grev hakkımız önündeki engellerin korunarak devam ettirilmesini hedefleyen sahte sendika yasasının vebali altında kalacağını bilmelidir.
Bizler bu topraklarda emeğin hakları, barış ve demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin ağır olduğunu biliyoruz. Bununla beraber emekçilerin bu güne kadarki kazanımlarının egemenlerin bir lütfu olmadığını, hepsini dişimizle tırnağımızla verdiğimiz mücadelemizle kazandığımızı da biliyoruz.
Türkiye’de kamu emekçileri sendikacılığını, fiili meşru mücadelesi sonucunda hayata geçiren konfederasyon olarak diyoruz ki, yıllar boyunca verdiğimiz mücadele deneyimi ve birikiminin bize öğrettiği bir şey var: Hak verilmez, Mücadele ile Alınır! Toplu sözleşme ve grev hakkımız var , hakkımızı kullanacağız!...