Ev sahipleri yeni yaptırdıkları evlerinde ikamet ederken bu asırlık evi de depo olarak kullanıyor ve içindeki malzemeleri de gözleri gibi koruyorlar.
Köyün ilk kuruluşunda Arslan Kızıltepe tarafından yaptırılan evde o dönemler tam 40 kişi yaşıyormuş. Arslan dede o günün koşullarında yaptırdığı evi o kadar da kolay kurmamış. Önce evi ağır kış koşullarına göre dayanıklı ve korunaklı olması planını kurmuş. Bunun için de evin etrafına ahır, odunluk ve samanlık yaptırmış. Nüfus kalabalık olduğu için her odada soba yakma imkanı bulunmadığından bu yolla evin sıcak kalması ve aile fertlerinin soğuktan hasta olmamaları için bu yöntem düşünülmüş.
Planın ardından evin yapımı için Ardahan’ın Göle ilçesinden dayanıklı çam ağaçları satın almış. Bu ağaçların köye ulaştırılması için de kağnı arabaları ve insan gücü kullanılmış. Ahır ve evin sağlam olması, duvarlarının yıkılması halinde bile ev ve ahırın çökmemesi için 20’şer metrelik uzun ve kalın ağaçlar getirilmiş. Ağaçlar günler süren zorlu yolculuğun ardından Çıldır gölüne getirilmiş. Buz tutan çıldır gölü üzerinden de sallarla ve yine kağnı arabası ve insan gücüyle köye getirilmiş. Yapının tamamlanması da o kadar olmamış. Bölgenin en iyi ustaları çağrılmış ve bina planlandığı gibi kurulmuş.
Yaklaşık 1 yıl süren bina yapımında göze çarpan noktalar ise 20 metrelik ağaçlar ve kilitleme sistemi. Bu sistemle ağaçlar çivi kullanılmadan birbiriyle bağlanmış ve her hangi bir zelzele veya çökme anında duvarlar yıkılsa bile binanın odundan iskelet olarak yıkılmaması sağlanmış.
100 YILLIK AŞHANE
Binanın kurulmasıyla birlikte evin bölümlerine de geniş yer verilmiş. Odalar, tandır damı, misafir odaları, kiler ve çamaşırhanelerde ayrı ayrı yapılmış. Uzun uzun holleri, yüksek duvarları, çatal biçimindeki tavanları ile birlikte zemin ise toprak üzerine kurulmuş. Taş veya beton gibi malzemeler kullanılmamış.
MUHTARLIKTA BU EVDE YÜRÜLMÜŞ
O dönem köyün muhtarı da olan Arslan dede köyün işlerini de evinde yürütmüş. Ev içinde bir de su deposu kurulmuş. Kağnı arabalarıyla taşınan sular bu depolara boşaltılır ve 40 nüfusun su ihtiyacı böylelikle giderildi.
KOYUN TEZEĞİ İLE TANDIR SİSTEMİ
Evde bir tandır bir de fırın kurulmuş. Tandır ve fırında ise o dönemin şartlarına uygun olarak koyun tezeği (kerme) kullanılmış. 40 nüfusun ekmeği buralarda pişirilmiş.
AŞHANEDE HER ŞEY DÜŞÜNÜLMÜŞ
Aşhane ismi konulan evin her köşesine sekiler yapılmış. Aile fertleri bu sekilerde oturur hem sohbet eder hem de çorap dokur elbise dikerlermiş. Dönemin gaz lambaları ve mum ışığında bir araya gelen fertlerin bu birlikteliği ve kaynaşması köye de örnek olmuş. İnsanlar çoğu zaman akşam vakitlerinde burada toplanmayı da ihmal etmezmişler. Hem köyün sorunları konuşulurmuş hem de iş taksimatları yapılırmış.
ŞİMDİ İSE TORUNLARIN TORUNLARI BU EVDE YAŞIYOR
Arslan dedenin yaptığı bu muhteşem ev şimdilerde ise torunu Fahri Kızıltepe’ye emanet. Kızıltepe’nin üçüz torunları Eylül, Berat, Şeval, (8 yaşında) evin tam bir neşe kaynağı olmuş. Aşhane’nin yanı başında yeni bir Fahri Kızıltepe bir ev yapmış ve torunları bu evde büyümüşler. Fahri dede torunlarını Aşhane’nin nostaljisinden de ayrı koymamış. Göze gibi baktıkları Aşhane’de zaman zaman bir araya geliyorlar ve Fahri dede torunlarına bu eskileri anlatıyor.
Arslan dedenin torunlarının torunları şimdi bu evde geçmişi hatırlatan molzemeleri bir bir tanıyorlar. Kullanmıyor olmasalar da atalarının ne şartlar altında yaşadıklarını iyi biliyorlar. Onların hatıralarına ortak oluyor ve bu kültürle büyüyorlar. Aşhanedeki dev kevgirler, guşgana, güğüm, güveç ve daha saymakla bitmeyecek o günün koşullarında kullanılan tüm malzemeler oldukları yerde duruyorlar. Şeker kırma makinelerinin bile bulunduğu evin dış kapı kilidi ise devasa büyüklüğü ile görenleri şaşırtıyor. Kocaman kapılar, derin tandırlar, evin nostaljisini an be an yaşatıyor.
KOÇBAŞI AHIR HALEN KULLANILIYOR
Evden ahıra geçiş kapıları da yapılarak ailenin belli aralıklarla hayvanları kontrol etmeleri sağlanmış. Odundan yapılan Koçbaşı figürünün bulunduğu devasa ahır, bir asra adeta meydan okuyor. Bugün bile aktif olarak kullanılan ahır 40 direk üzerine kurulmuş. Duvarları yıkılsa bile ahırın yıkılması neredeyse imkansız hale getirilmiş. Kilit sistemiyle konulan tahtalar ve odunlar birbirine bağlanmış. Çivi bile kullanılmayan ahırın alt döşemesi de doğal. Beton kullanılmamış ve uygun yerlere bolca havalandırma konulmuş.
Aydıngün Köyü Muhtarı Burhanettin Kızıltepe, “Aşhane dediğimiz bu yapıda 40 nüfus bir arada yaşar, yemeklerini burada yer burada uyurlardı. Buraya aşhane denmesinin nedeni de yemeklerinin her türlü ihtiyaçlarının da burada karşılanmasıdır. O dönemde ısı problemi tam olarak çözülemediği için ahırların sıcağından da yararlanabilmek adına ahırın başına yapılmıştır.” dedi.
Ev sahibi Fahri Kızıltepe de, “Bu evler bana ait. Biz şimdi bu alanı kullanmadığımız eşyaları koyarak depo olarak kullanıyoruz. Eskiden bir süre kiler olarak da kullandığımız bu alan altı rutubetlendiği için artık tahıl falan koymuyoruz. Ben 77 yaşındayım ve bu bina 100 yıllık bir yapıdır.” diye konuştu.
kha