Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, iklim finansmanının kesintisiz bir şekilde sunulmasının sera gazı emisyonlarının azaltmasına ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlanmasına yardımcı olacağını belirterek, "Bu nedenle iklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması "daha adil bir dünya" için şarttır" dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29), Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de devam ediyor. COP29'a katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye'nin "İklim Vizyonu Uzun Dönem Yol Haritası'na ilişkin açıklamalarda bulundu. Konuşmasına Azerbaycan'a COP29 başkanlığı görevinde başarılar dileyerek başlayan Kurum, "Şu anda küresel çapta somut adımlar atılacağına inandığım ve beklentinin en yüksek düzeyde olduğu COP toplantılarından birini Azerbaycan'da gerçekleştiriyoruz. Türkiye olarak bu yılki gündemin doğrudan finans kaynaklarına erişim olmasının, finansa erişemeyen ülkeler için çok kritik bir önemde olduğunu ifade etmek istiyorum. Tüm kurumlarımızla birlikte biz de 1 yıldır çok yoğun şekilde COP toplantısına hazırlanıyoruz. Şimdi de çok geniş bir katılımla Azerbaycan'dayız. Ben bu vesileyle ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelesine katkı veren tüm bakanlarımıza, kurumlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza ve yine en önemli paydaşımız olan belediyelerimize çok çok teşekkür ediyorum" dedi.
"Finansmana erişimin kolaylaştırılması daha adil bir dünya için şarttır"
İklim finansmanının kesintisiz bir şekilde sunulmasının sera gazı emisyonlarının azaltmasına ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlanmasına yardımcı olacağını belirten Kurum, "Bu nedenle iklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması "daha adil bir dünya" için şarttır. Türkiye olarak her platformda COP29'u iklim finansmanında bir dönüm noktası olarak gördüğümüzü ifade ediyoruz. Önümüzdeki 10 gün boyunca da burada iklim finansmanının yeni hedeflerini belirlemeye çalışacağız. Tabii COP29, ülkelerin iklim krizine dair yaptıklarını görmemiz açısından da kritik öneme sahip bir zirvedir. Çünkü ülkelerin Paris Anlaşması ile birlikte yeni bir döneme giren şeffaflık raporlamalarının bu zirvenin en önemli konularından biri olduğunu da COP çerçevesinde değerlendiriyoruz" dedi.
"Dünyanın birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacı var"
Türkiye'nin Uzun Dönem Yol Haritası'nı kısa başlıklar halinde sunacağını belirten Kurum, "Türkiye olarak Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle insanlığa daha adil bir dünyayı hep birlikte teklif ediyoruz. İnsani ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüğümüz bu yolda küresel iş birliğini ve dayanışmayı en yüksek sesle dile getiriyoruz. Çünkü dünyanın bu birlik ve beraberliğe emin olun her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Bugün, Dünya Meteoroloji Örgütü'ne kulak verdiğimizde son 50 yılda iklim veya su ile bağlantılı 11 binden fazla afetin yaşandığını görüyoruz. 2 milyonun üzerinde can kaybının, 4.5 trilyon dolarlık ekonomik kaybın olduğunu üzülerek müşahede ediyoruz. Türkiye olarak raporlarla ortaya konulan bu gerçeklere hiçbir zaman sessiz kalmamış, pasif bir tutum içinde olmamışızdır" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünyaya ilan ettiği "2053 net sıfır emisyon" hedefinin bu kararlılığın en yüksek belgesi ve tezahürü olduğunu söyleyen Bakan Kurum, "İşte hazırladığımız uzun dönem stratejimizi, bir başka deyişle yol haritamızı da bu kararlılığa uygun olarak, en şeffaf ve katılımcı süreçleri işleterek ortaya koyduk. Uzun Dönemli İklim Stratejimizin hazırlık sürecini yaklaşık 2 yıl boyunca kamu ve özel sektör ile sivil toplum temsilcilerinin katkılarıyla yürüttük. Stratejimizi toplam 18 sektörde 89 strateji ile hazırladık ve üç temel sacayağı üzerine bina ettik. Bu üç temel sacayağı, "Azaltım, Uyum ve Yatay Kesen Konular" adını verdiğimiz her iki başlığın ortak noktalarından müteşekkildir" dedi.
"Enerjinin yaklaşık yüzde 80'inini karbonsuz hale getireceğiz"
Türkiye'nin bu yılki emisyon miktarlarına bakıldığında emisyon oranının yüzde 72'sinin enerji sektöründen, yine yüzde 13'ünün tarım, kalan yüzde 3'ünün ise atık sektöründen kaynaklandığını belirten Kurum, "Bu nedenle de uzun dönemli iklim stratejisi azaltım hedeflerimiz kapsamında emisyonların çoğunun kaynaklandığı enerji sektöründe iddialı hedefler ortaya koyduk. Bugün, toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 53'ten 59'a yükseltmiş olan bir ülkeyiz. Bu alanda Avrupa'nın 5'incisi, dünyanın 11'incisi ülkesi konumundayız. Amacımız, hedefimiz, enerjide, yenilenebilir enerjinin payını yüzde 50'ye, nükleer enerjinin payını ise yüzde 30'a çıkarmayı planlıyoruz. Böylece ulusal çapta kullanacağımız enerjinin yaklaşık yüzde 80'inini karbonsuz hale getireceğiz" diye konuştu.
"Atıkta geri kazanım oranımızı yüzde 70'e çıkaracağız"
Sanayi sektöründe 2053'e kadar çimentoda yüzde 93, demir-çelikte yüzde 99, alüminyumda yüzde 75 emisyon azaltımı sağlamayı öngördüklerini belirten Kurum, "Bina sektöründe de burada da 2053'te emisyonlarımızı sıfıra yaklaştırmış olacağız. Bu alanda toplam 2 milyar ton karbondioksit eşdeğeri emisyon salımını engelleyeceğiz. Ulaştırma sektöründe yine 2053'e kadar 7 bin kilometre yüksek hızlı tren ve yine hızlı tren hattı inşa ederek, temiz ulaşım olan demiryollarının lojistikteki payını yüzde 5'ten yüzde 22'ye çıkaracağız. 2035 yılına kadar elektrikli araç sayısını 4,2 milyona ulaştıracak, bu sayede elektrikli araç yerlilik oranımızı da yüzde 75'e çıkarmış olacağız. Bu çalışmalarla karayolu ulaşımı inşallah bu ulaşımdan kaynaklı sera gazı emisyonlarımızı olabildiğince azaltacağız. Bir başka alan ise atık sektörü olacak. Atık sektöründe Sayın Emine Erdoğan'ın himayelerinde yürüttüğümüz "Sıfır Atık" projemizle, "Sıfır Atık" prensibiyle hareket edeceğiz ve yıllar içerisinde aşamalı olarak atıkların düzenli depolama sahalarına gönderilmesine son vereceğiz. Atıkta geri kazanım oranımızı yüzde 70'e çıkaracağız. Depozito yönetim sistemimizin makine ve altyapı kurulumunu çevre ajansımız ve yine Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğümüz ile birlikte 2025 yılı sonuna kadar yapacak, ülke genelinde bu uygulamayı yaygınlaştıracağız" dedi.
"Tarım arazilerinin yüzde 10'unda organik tarım yapacağız"
Tarım arazilerinin en az yüzde 10'unda organik tarım yapacaklarını ifade eden Kurum, "Hayvancılıkta yem rasyonu ile yem çeşidini optimize edeceğiz. Biyogaz tesislerini yaygınlaştıracak, karbondioksit dışı emisyonlarını azaltacak ve en önemlisi gıda güvenliğimizi koruyacağız. Son olarak ormancılık sektöründe baktığımızda üretilen emisyonların yutulacağı, yutak alanlarımızdaki gerek korunan alanlarımızı, gerek orman alanlarımızı artıracak, kapasitemizi arttıracak adımları da atıyoruz. Bu kapsamda ormanlarda koruma çalışmaları yürütülmesi ve yine millet bahçelerinin, yeşil alanların ve yeşil koridorların artırılması yoluyla, yutak alan kapasitemizi arttırıyor olacağız" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin 6 Şubat'ta depreme uyandığını hatırlatan Kurum, "6 Şubat'ta 11 ilimizi, 14 milyon vatandaşımızı etkileyen depremde binlerce canımızı, kardeşimizi yitirdik. Hemen hızlı bir şekilde tüm dünyaya örnek olacak, belki de dünyanın hiçbir ülkesinde göremeyeceğiniz bir anlayışla seferberlikle tek yürek olduk, tek bilek olduk. Ve 11 il için inşa ve ihya faaliyetlerimize başladık. Bu kapsamda bugüne kadar 200 bin konutumuzu bu yıl sonuna kadar teslim etme hedefiyle çalışıyoruz. Ve inşasına başladığımız yaklaşık 360 bin bağımsız bölümümüz, ki önümüzdeki yıl 2025 yılına geldiğimizde evine girmeyen tek bir afetzede kardeşimiz kalmayacak anlayışıyla, prensibiyle buradan da can Azerbaycan'dan da 11 ilimize, 11 ilimizdeki depremzede hemşehrilerime, kardeşlerime buradan sevgilerimizi, saygılarımızı göndermek istiyorum" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin uzun dönemli iklim stratejisini hem azaltım hem de uyum politikalarını ilgilendiren ortak konuları "Yatay Kesen Konular" başlığı altında değerlendirdiklerini vurgulayan Kurum, "Burada da, yenilikçi teknolojileri destekleyerek kapsamlı adımlar atıyoruz. Bu çerçevede, hidrojen teknolojileri, karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojileri, akıllı şehir ve akıllı tarım teknolojilerine dair yaklaşımlarımızı strateji belgemize en kapsamlı şekilde yansıttık. Yine, adil geçiş politikalarıyla, yeni iş imkanları ve beceri geliştirme programları da hedeflerimizi gerçekleştiriyor olacağız" dedi.
"Ulusal Yeşil Taksonomi Yönetmeliğimizi de 2025 yılında çıkaracağız"
İklim kanununun bu yıl içerisinde TBMM'de kanunlaşarak yürürlüğe girmesini beklediklerini belirten Kurum, "Bu kanunla birlikte yeşil dönüşümü hızlandıracağız ve 2026 yılında Avrupa Birliği'nde yürürlüğe girecek olan "Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na karşın dış ticarette rekabet gücümüzü artırmak için karbon fiyatlandırma ve "Emisyon Ticaret Sistemimizi" süratle hayata geçireceğiz. Yeşil yatırımlar için finansman mekanizmalarını geliştirecek, "Ulusal Yeşil Taksonomi Yönetmeliğimizi de 2025 yılında çıkarmış olacağız" ifadesini kullandı.
İklim değişikliğine karşı dünyanın en kırılgan kesimlerinin 6 milyardan fazla insana ev sahipliği yapan Akdeniz, Asya-Pasifik ve Afrika iklim bölgeleri olduğunu ifade eden Kurum, "Türkiye de sanayi devrimi öncesine göre 1,5 dereceden daha fazla yüzey sıcaklığı yaşayan, dünyanın en tehlikeli göç rotalarından birine ev sahipliği yapan Akdeniz iklim havzasında yer almaktadır. Biz, iklim değişikliğinden etkilenmekte ve bu krizi fırsata dönüştürme becerisine de sahip olan bir ülkeyiz. Bu tecrübelerimizi aktarmak, her ülkenin tecrübesini de doğrudan kendilerinden almak için yine iklim değişikliği ile küresel mücadeleye en yüksek katkıyı sunmak için COP31 başkanlığını çok önemsiyoruz" dedi.
"Türkiye, COP başkanı olursa iklim eylemini güçlendiren bir köprü olacaktır"
Türkiye'nin COP31 başkanlığına dair adaylığının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından tüm dünyaya ilan edildiğini hatırlatan Kurum, "Ben de sizlere COP31'e dair temel vizyonumuzu ortaya koyan dört ana taahhüdümüzü burada ifade etmek isterim. Türkiye, başkanlığı süresince gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında iklim eylemini güçlendiren bir köprü olacaktır. İstisnasız tüm ülkeler için iklim adaletine uygun bir teknoloji akışını ve finansman paylaşımını sonuna kadar destekleyecektir. İklim dirençli ve uyumlu kent modelini geliştirmek maksadında bu manada kararlı adımları atacaktır. Akdeniz-Afrika-Pasifik başta olmak üzere tüm dünyadaki kırılgan bölgelerin direncini artırma konusuna tüm gücüyle odaklanacaktır. Bu kapsamda Türkiye'nin COP31 başkanlığında adil, sürdürülebilir, kapsayıcı ve şeffaf bir yaklaşımla hareket edeceğini ifade ediyor, tüm dostlarımızdan da desteklerini bekliyoruz" diye konuştu.
"Türkiye daima selden etkilenen dostlarının yanındadır"
İklim krizini en derinden yaşayan İspanya'daki sel felaketlerinde hayatını kaybedenleri derin bir üzüntüyle yad ettiklerini belirten Kurum, "Türkiye'nin daima selden etkilenen dostlarımızın yanında olduğunu ifade ediyorum. Ben bu duygularla COP29'un Türkiye'nin ve tüm ülkelerin geleceğine, çocuklarımızın geleceğine katkı sunmasını umuyorum. Alınacak tüm kararların insanlık alemi ve ortak evimiz dünya için hayırlı sonuçlar getirmesini temenni ediyorum. Bir kez daha COP29 başkanlığı sürecinde gösterdikleri başarı ve misafirperverlik için Azerbaycanlı kardeşlerimize çok teşekkür ediyor, sizleri saygıyla, hürmetle selamlıyorum" dedi.