Atatürk 73. yılında Sarıkamış’ta anıldı

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 73'üncü yılında Kars'ın Sarıkamış İlçesi'nde düzenlenen törenlerle anıldı.

 

Gaziler Meydanındaki Atatürk büstüne çelenklerin konmasıyla başlayan anma programında; saat 09.05’te sirenlerin çalması ile birlikte bayraklar yarıya indirildi. 7’den 70’e herkes tüm işlerini bırakıp saygı duruşunda bulundu. 
 
Gaziler Meydanındaki törenin ardından, 9. Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı Sinema Salonunda, “10 Kasım Atatürk’ü Anma Programı” düzenlendi. Programa Sarıkamış Kaymakamı Erdoğan Turan Ermiş, 9. Motorlu Piyade Tugay Komutanı Tuğgeneral Mehmet Faruk Alpaydın, Belediye Başkanı İlhan Özbilen, Cumhuriyet Savcısı Nazım Bal, Sivil toplum ve siyasi parti temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri, askeri erkan, öğretmen ve öğrenciler katıldı.
 
Anma programı; Mustafa Kemal Atatürk’ün hayatının kronolojik sırasıyla slayt gösterimi ile devam etti. 
 
METEM Lisesi Müdür Yrd. Halil İbrahim Yıldız, günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaparak, “Büyük Önder Atatürk’ün 10 Kasım 1938’de ebediyete intikal edişi şüphesiz ki Türk milletini derin bir üzüntüye boğmuştur. O’nun ani ve apansız ayrılışı bütün Türk halklarını da derinden etkilemiş, dünya üzerinde geniş bir yankı uyandırmıştır. Atatürk’ün vefatının hemen ardından dünya liderleri tarafından yapılan bütün açıklamaların ortak noktası, O’nun dünya üzerinde yetişmiş çok nadir bir dahi oluşu, büyük devlet adamlığı ve dünya milletlerine örnek olabilecek çalışmaları olmuştur. Atatürk, yenilikçi ve ileriyi görebilen özellikleri yanında büyük bir komutandır aynı zamanda Türk Kurtuluş savaşına yön vermiş, milleti ile birlikte “Ya İstiklal Ya Ölüm” parolası ile hareket ederek, zaferin kazanılmasında en büyük pay sahibi olmuştur.” dedi.
 
Büyük Önder Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı sonrası elde edilen başarının yeterli olmadığını düşünerek yapılması çok zor olan birçok devrimler gerçekleştirdiğini de belirten Yıldız, “O’nun Türk milletine en büyük armağanı Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmak olmuştur. Gerçekleştirdiği devrimler ile Türk milletine çağ atlatmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünya ülkeleri arasında saygın bir hale gelmesini sağlamıştır. Hayatının en son anına kadar ülkesine hizmet etmiş olan bu büyük insan; “Benden sonra beni benimsemek isteyenler bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar” demek suretiyle kurduğu cumhuriyete sahip olunmasını ve çok çalışılarak bilimde ileri bir seviyeye çıkılmasını arzu ve temenni etmiştir. İşte, 10 Kasım’lar bu yüzden milletçe tuttuğumuz yasa rağmen; Atatürk’ün fikirlerinin daha iyi anlaşılarak tatbik edileceği günler olmalıdır. Bugün bizler onu her zamankinden daha iyi anlayarak, düşüncelerinden daha iyi istifade ederek, bilimin ışığında ülkemiz ve milletimiz için daha iyi neler yapabiliriz onu düşünmeli ve zaman geçirmeden işe koyulmalıyız. “ diye konuştu.
 
Yıldız daha sonra şunları söyledi:
“Her 10 Kasım’ın üzerimizde oluşturduğu kaçınılmaz hüzne rağmen, anlam ve önemi bakımından büyük bir gün olduğunu sanırım artık daha iyi anlıyoruz. Atatürk’ün izinde yürüyen ve ulaştığı çizgiyi daha ileriye götürebilecek bir kuvvetin varlığını damarlarında hisseden Türk gençliği, kendisine yakışan başarıyı elde etmekte ve etmeye de devam edecektir. Büyük kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk!; Sen ebedi istirahatgahında rahat uyu! Bizler emanetin olan Türkiye Cumhuriyeti’ne her zamanki gibi gönülden sahip çıkarak, sana layık bir millet olmaya devam edeceğiz. Ruhun şad olsun.”
 
9’uncu Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı’ndan Topçu Kurmay Yüzbaşı Adem Karabulut da yaptığı konuşmada, “Türk Kurtuluş Savaşı’nın Dahi Komutanı, Türk Milletinin kurtarıcısı ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, eşsiz insan, Komutan, düşünür, ileri görüşlü devlet ve siyaset adamı, Ulu Önder Atatürk’ü, ebediyete intikalinin 73’üncü yıldönümünde bir kere daha şükrün ve minnetle anıyoruz. Dünyada, ülkelerin tarihine çeşitli alanlarda değerler katmış büyük insanlar vardır. Ancak, dünya tarihinde en seçkin yerlerden birisi, şüphesiz, yazdığı Kurtuluş Savaşı destanı, yeni Türkiye mucizesi ve sayısız inkılaplarıyla Ulu Önder Atatürk’e aittir. Yüce Atatürk, elli yedi yıllık kısa ömründe bir insanın gerçekleştirmesine ihtimal verilmeyecek kadar büyük işler başarmıştır.” dedi.
 
Karabulut şunları söyledi:
“Birinci Dünya Savaşının karanlık günlerinde, Çanakkale’de Türk Milletine milli bir kahraman, esaret altındaki diğer dünya milletlerine de umut ışığı olarak doğmuş, yok edilmek istenen milletine ve parçalanan Türk Vatanını kurtarmak için Anadolu’da Milli Mücadeleyi başlatmış, bin bir yokluk ve yoksulluk içinde milleti tek bir ordu, tek bir kuvvet haline getirerek, Kurtuluş Savaşı’nın galibi ve dünyada özgürlük meşalesinin önderi olmuştur. Yakılmış, yıkılmış, harap olmuş ve fakir düşmüş vatan toprakları üzerinde, bütün bu olumsuzluklara rağmen, modern bir cumhuriyet kurmuş, düşman olarak savaştığı milletlerle, kısa zamanda iyi ilişkiler kurarak, Türkiye Cumhuriyetini dünyada herkesin saygı duyduğu bir devlet haline getirmiştir. Bunun yanında Ulusuyla el ele vererek çağdaşlaşmanın temellerini oluşturan inkılaplarını gerçekleştirmiştir.
 
Büyük Atatürk; Askerliği, devlet adamlığı, inkılapçılığı yanında, düşünce bakımından da eşsiz bir fikir adımıdır. Devrinde, kültür ve fikir meseleleri ile sadece ilgilenmekle kalmamış, hemen her zaman bu faaliyetlerin içinde ve bizzat başında bulunmuştur. Milli mücadelenin, yeni Türk Devletinin ve inkılapların ruhunu aksettiren fikir ve düşüncelerin yanı sıra, kültürel ve sosyal konulardaki görüşleri de zamanın akışı içerisinde her kuşağa rehberlik etmiş ve bundan sonra da etmeye devam edecektir. Unutulmamalıdır ki, Türkiye Cumhuriyeti, bu fikirler ve bu düşünceler üzerine kurulmuştur.  
 
Atatürk; Türk Ulusunun geleceği için; düşünmüş, konuşmuş, yazmış, uygulamış ve yaşamıştır. Ne boş hayallerin peşinde koşmuş, ne de gerçekleşmesi mümkün olmayan emellere inanmıştır. Büyük insan, bütün ilhamını bilimin ve aklın gerçeklerinden almış, düşünce sistemini hayatın içinde bizzat yaşayarak oluşturmuştur.  
 
Yetmiş üç yıl önce aramızdan ayrılan Büyük Atatürk, hangi yönüyle ele alınırsa alınsın, yaşadığı çağa damgasını vurmuş ve tarihin unutulmazları arasında saygın yerini almıştır. Büyüklüğünü sadece düşüncesi ve sözleri ile değil, geride bıraktığı eserleri ile de kanıtlamıştır. Bu gün, her bir yanı şehit kanlarıyla sulanmış bu kutsal vatan toprağında; bağımsız, onurlu ve özgürce yaşıyorsak, bunu canları pahasına Kurtuluş Savaşı’nı verenlere ve onların Dahi Komutanı Atatürk’e borçlu olduğumuz asla unutmamalıdır.
 
Kendi ifadesiyle “Naçiz vücudu elbet bir gün toprak olacaktı ve oldu” Ancak hiç ölmeyecek inkılaplarını, fikirlerini ve eserlerini sonsuza kadar yaşatmak üzere bizlere bıraktı. Bizlere düşen görev, bu büyük insanın eserine sahip çıkarak, Anayasamızda da ifadesini bulan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni ilelebet yaşatmak ve karşılaşılan her güçlüğü, O’nun gösterdiği akılcı ve bilimsel yöntemlerle aşmak olmalıdır.
 
Büyük Atatürk, Sana çok şey borçlu olan Türk Ulusu, yokluğunu her an ve derinden hissetmekle beraber, ilke ve inkılaplarının ışığında, gösterdiğin yolda, hiç durmadan ilerlemekte olmaktan büyük gurur duymaktadır. Kurduğun ve bizlere emanet ettiğin Türkiye Cumhuriyeti ve değerini her gün biraz daha derinden anladığımız fikirlerin ve elli yedi yıllık kısacık ömrüne sığdırdığın olağanüstü başarılarınla Türk Ulusunu ve seni örnek alan diğer ülkelerin gönlünde ve zihninde sonsuza kadar yaşayacaksın. Seni çok arıyoruz ve çok özlüyoruz.
 
Konuşmamı Atatürk’ün bir vasiyeti ile bitirmek istiyorum. ATATÜRK diyor ki; “Bu dünyadan göçerek Türk Milletine veda edeceklerin; çocuklarına ve kendinden sonra yaşacaklara, son sözü şu olmalıdır: “Benim Türk Milletine, Türk Cumhuriyetine, Türklüğün geleceğine ait görevlerim bitmemiştir, siz onları tamamlayacaksınız. Siz ve sizden sonrakilere benim sözümü tekrar ediniz.” Bu sözler bir kişinin değil, Türk Ulusunun duygusunun ifadesidir. Bunu her Türk bir parola gibi kendinden sonrakilere devamlı tekrar etmekle son nefesini vermelidir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Ulusunun nefesinin sönmeyeceğini, O’nun sonsuz olduğunu göstermelidir. Bu vesileyle, Bütün varlığını, servetini, dehasını ve deneyimini Türk Ulusuna vakfeden yüce ATATÜRK’ü, bu mümtaz devlet adamı ve dahi askeri bugün bir kez daha saygıyla anıyoruz. Ruhu Şad olsun.”
 
Öğrencilerin şiirlerini okumasının ardından okullarda düzenlenen şiir, resim ve kompozisyon yarışmalarında dereceye giren öğrenciler protokol üyeleri tarafından çeşitli hediyelerle ödüllendirildi. 
 
Daha sonra METEM Lisesi öğrencilerini hazırlamış olduğu “Al Karanfiller” Oratoryo gösterisini sahneledi. Öğrencilerin koro halinde Çanakkale Türküsü’nü okumalarıyla Tugay Sinema Salonundaki program sona erdi.
(EY-BA-S) KARS / SARIKAMIŞ (KHA) – EREN YANAR
 
 
 
 
 
 

Sarıkamış Haber Haberleri