Türkiye-Ermenistan sınırında bulunan UNESCO Dünya Miras Listesi'ndeki Ani Ören Yeri girişinde düzenlenen program, saygı duruşunda ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Programda Kuran-ı Kerim tilavetinin ardından Kafkas Halk Oyunları ve Aşık gösteri, Mehteran takımı konseri ve düzenlenen yarışmalarda dereceye giren sporculara ödülleri verildi.
Programın açılış konuşmasını yapan İl Kültür ve Turizm Müdürü Hayrettin Çetin, “Kafkasya’dan Anadolu’ya giriş güzergâhında stratejik bir konumda bulunan Ani ortaçağda önemli sanayi, ticaret ve dini merkezleri arasındadır. Bizans imparatorluğunun doğu sınırındaki yerleşim yerini güneyindeki Arpaçay nehri, derin vadiler ve kuvvetli surlar ile korunmakta olup ortaçağda dünyanın muhteşem birkaç şehrinden birisidir. Coğrafi konumu bakımından Anadolu’ya açılan kapı konumundaki şehir defalarca kuşatılmış ancak alınamamıştır. Bundan 959 yıl önce Sultan Alpaslan komutasındaki İslam ordusu 25 günlük bir kuşatma neticesinde halkı Bizans imparatorluğunun idari ve dini yönden yönetiminden bıkan şehri Fethetmeyi başarmıştır. Böylelikle Anadolu içlerine doğru ilerlemenin önünde hiçbir engel kalmamıştır. Ani de kazanılan fetih ile ekilen tohumlar, Anadolu’da yeşermiş ve cihan devleti Osmanlı imparatorluğunun kuruluş temelleri atılmıştır. Bu önemli tarihi olay her yıl Kars valiliğince kutlanmaktadır. Fethin 959. yılı her yıl olduğu gibi bu yıl da dualar başta olmak üzere sportif müsabakalar, dağ ve doğa yürüyüşleri, Mehter gösterisi gibi bir dizi etkinler ile kutlanmaktadır.” dedi.
“MALAZGİRT MEYDAN SAVAŞIDIR, ANİ KUTLU BİR FETİHTİR”
Malazgirt’te yaşananların bir fetih harekâtı olmadığını, meydan savaşı olduğunu ancak Ani’de yaşananların kutlu bir fetih olduğunu söyleyen Ani Ören Yeri Kazı Başkanı Doç. Dr. Muhammet Arslan, “1063 yılının Aralık ayında Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci hükümdarı olan Sultan Alparslan, saltanatının henüz birinci yılını doldurmadan batıya yapılacak seferin hazırlıklarına başlamıştı bile. O’nun amacı ne Gürcistan, ne de Ermenistan’dı. Asıl amaç, hiç şüphesiz Ani’yi hükmü altında tutan Bizans’tı. Nitekim 1064 yılının Şubat ayında “Rum Gazâsı” adıyla Rey’den başlayan harekât, önce Ermeni ve Gürcü hâkimiyetlerindeki kalelerin zaptı ile başlamış ve nihayetinde son hedef olarak Ani surlarına dayanmıştı. Güçlü surlarıyla dönemin kronikleri tarafından “müstahkem bir kale” olarak nitelendirilen Ani’nin fethi için o vakte kadar hiç kimse cesaret dâhi edememiş, birkaç saldırıyla kenti ele geçiremeyen Bizans bile Ani’ye ancak bir tuzakla sahip olabilmişti. O güne kadar Ani surlarına dayanmaya cesaret eden tek komutan Sultan Alparslan ve Selçuklu ordusundan başkası değildir. Buradaki kuşatma neredeyse bir ay sürdü. Nihayetinde 16 Ağustos 1064 günü Bizans yenilmiş, Anadolu kapısı açılmış ve mübârek fetih gerçekleşmişti. Bu kutlu fetih bütün dünyada büyük yankı uyandırmış ve Başkomutan Sultan Alparslan ise dönemin halifesi tarafından “Ebu’l Feth (Fetihler Babası)” unvanına lâyık görülmüştü. Ani’nin fethinden yedi yıl sonra vuku bulan ve bugüne kadarki resmi tarih algımıza “Anadolu’nun Türklere açılan ilk kapısı” olarak yerleşen Malazgirt Zaferi, tabii ki onur ve kıvanç duyacağımız, millî şuurumuzda şerefiyle yer edinen kutlu bir zaferdir. Ancak şunu da söylemek gerekir ki, 26 Ağustos 1071 günü Malazgirt’te yaşananlar bir fetih harekâtı değil, meydan savaşıdır. Burada bir fetihten bahsetmek mümkün değildir. Aynı zamanda bir şehircilik ve imâr faaliyetinden de bahsetmek mümkün değildir. Ancak Ani’de yaşananlar kutlu bir fetih ve ardından kentte başlayan imâr faaliyetleri ise Selçuklu Türklerinin Anadolu’da inşa ettikleri ilk eserler olarak karşımıza çıkar. Dolayısıyla Ani; Anadolu Türk tarihi ve Anadolu Türk şehirciliği ve Türk mimarisinin başlangıç noktasıdır. Kazı ekibi olarak bizler ise bu kadim mimarlık mirasının gün yüzüne çıkarılması ve korunarak gelecek kuşaklara aktarılması için bazen kavurucu sıcak, bazense dondurucu soğuk ve toz[1]duman demeden çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Mayıs ayı itibariyle başlayan ve 1 Ekim’e kadar devam edecek olan kazı ve koruma çalışmalarımıza Kafkas Üniversitesi önderliğinde 18 farklı üniversiteden başta Sanat Tarihçiler olmak üzere arkeologlar, mimarlar, restoratörler ve antropologların da dâhil olduğu bilim insanları ve öğrencilerden oluşan geniş bir katılımın olduğunu belirtirken, özellikle gönüllü olarak çalışmalarımıza katılan tüm öğrencilerimize huzurlarınızda ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Son söz olarak söylemek gerekir ki; Ani, Selçuklu Türklerinin kadim Anadolu coğrafyasında vücuda getirdikleri ilk durak ve ilk mekândır. Ani, Sultan Alparslan’ın Bizans’ı alt ettiği ilk savaş meydanı; yedi yıl sonra ulaştığı Malazgirt Meydanı’nın kilit noktasıdır. Ani, Malazgirt’ten başkent Konya’ya kadar uzanan üstün ilim ve yüksek medeniyetin başlangıç noktası, İstanbul’u süsleyen nice Süleymaniye’lerin kökenidir aslında. 959 yıl sonra yeniden yaşadığımız, Allah’ın izniyle nice 900’lü yıllarını göreceğimiz bu fetih kutlu ve mübarek olsun.” ifadesini kullandı.
“ANİ’NİN FETHİ MALAZGİRT’İN ANAHTARI OLMUŞTUR”
Ani’nin fethinin 959. yıl dönümü etkinliklerine katılan AK Parti Kars Milletvekili Adem Çalkın ise şunları söyledi: “Anadolu fütuhatının il adımı, Malazgirt Zaferi'nden önce Ani şehrinde atıldı. Selçuklu Sultanı Alp Arslan'ın, Hristiyan aleminin en korunaklı üç kalesinden biri olan Ani'yi fethetmesi, Bizans’ı büyük bir endişe ve korku içine soktu. Diğer taraftan, Anadolu'da kilit nokta olan Ani Kalesi'nin fethi; Malazgirt Zaferi, İstanbul'un fethi ve Viyana Kuşatması'nın da bir habercisi olmuştur. Burası serhat diyarı Kars’tır ve Sultan Alparslan yurdudur. Sultan Alparslan, tahta geçtiği yıl fethedilemez denilen Ani’yi, 25 günlük bir kuşatmanın ardından 16 Ağustos 1064 yılında fethederek büyük bir zafere imza atmıştır. Ani'nin fethi, hem Türk ve İslam tarihi hem de dünya tarihi açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Bu kutlu fetih, Ani’nin fethinden 7 yıl sonra, büyük bir fethi beraberinde getirmiş ve 1071 yılındaki Malazgirt Zaferi’nin anahtarı olmuştur. Ani ilklerin şehridir. Anadolu’nun ilk Türk Camisi olan 1072-1086 yılları arasında inşa edilen Ebu-l Menhuçehr Camii buradadır. Yine ilklerden, Selçuklu Fetih Kitabesi, Selçuklu Kervansarayı, Selçuklu Kabristanı ve diğer kadim eserler Ani’dedir. Tüm bunlar, bu kadim şehrin geçmişten günümüze ne kadar değerli kültür varlıkları taşıdığının önemli göstergesidir. İlimizin en önemli tarihi kültür varlığı olan, içinde barındırdığı zenginlikleriyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmeyi başaran, her yıl yerli ve yabancı binlerce kişinin ziyaret ettiği Ani Ören Yeri, hem 5000 yıllık geçmişe sahip olması hem de tarihi İpek Yolu üzerinde yer almasından dolayı ülkemizin ve dünyanın en önemli antik şehirlerinden biridir. Kars’ımızın tarihe ışık tutan sokakları, yapıları, camileri saymakla bitmez. Her geçtiğiniz sokakta ayrı bir yaşanmışlık sizi karşılar, sizi geçmişin ruhuna, geçmişte yaşanan kahramanlıklara götürür. Bu yüzden Kars’ın etrafında başka bir dünya olduğu söylenir. Biz biriz, ancak böyle diriyiz. 1071 yılında Malazgirt’te Kürtler ve Türkler omuz omuza savaşmışlar ve büyük bir birlik kurmuşlardır. Onların kurmuş olduğu bu muazzam birlik sayesinde zaferler kazanılmış ve fetihten fetihe koşulmuştur. Onların hayata geçirdikleri kardeşlik ve birlik kıyamete kadar devam ettirilmelidir. Bu duygu ve düşüncelerle, Aziz Milletimiz için zaferler ayı olan Ağustos ayında 16 Ağustos 1064 tarihinde Ani’yi fethederek Anadolu’ya girişimizi sağlayan Ebu’l Feth Sultan Alparslan başta olmak üzere, Kars’ımızın manevi fatihi Ebu’l Hasan Harakânî’yi, İdris-i Bitlisi hazretlerini, Ani’nin fethinde rol alan, bu uğurda hayatını feda eden şehitlerimizi, yine vatan savunmasında, iç güvenlik operasyonlarında cennet vatanımız için canlarını feda eden tüm kahramanlarımızı rahmet, minnet ve saygıyla anar, Ani’nin fethinin 959.yılını kutlarım.”
“ANİ, İLKLERİN ŞEHRİDİR”
Ani’nin ilklerin şehri olduğunu ve bu fethin hem Türk ve İslam tarihi hem de dünya tarihi açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu kaydeden Vali Vekili Muhammed Furkan Tuna ise, “Fetihler, medeniyetimizin yayılması açısından Türk ve İslam tarihinde büyük önem taşır. Ani’nin fethi, sadece Kars'ın fethi değil, açılan yeni ufukla Anadolu'yu yurt yapma, vatan yapma vizyonunun da başlangıç noktasıdır. Stratejik coğrafi konumu ve savunmaya elverişli müstahkem yapısı ile sürekli bölgede yaşayan devlet ve beyliklerin hedefinde olan Ani, birçok saldırı ve istilaya maruz kalmıştır. Yüzyıllarca değişik kültür ve medeniyetlerin varlığını sürdürdüğü Ani, Sultan Alparslan tarafından 25 gün süren bir kuşatmanın ardından fethedilerek Anadolu kapılarının Türklere açılmasına vesile olmuştur. Bu kutlu fetihle, bu kadim şehirde yeni bir dönem başlamış, Sultan Alparslan’ın fethi ile başlayan yeni süreçte Hıristiyan ve Müslümanların özgürce bir arada yaşayabildiği nadir Ortaçağ kentlerinden biri olmuştur. Ani'nin fethi, hem Türk ve İslam tarihi hem de dünya tarihi açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Ani’nin fethi ile Anadolu’ya ayak basan ecdadımız, Malazgirt Zaferiyle de Ani Zaferi’ni taçlandırmıştır. Ecdadımız, Ani ve Malazgirt zaferlerinin ardından Anadolu’yu da fethederek bizlere vatan yapmıştır. İlklerin şehri olan Ani'de yer alan; Anadolu’nun ilk Türk Camisi olan Ebu-l Menhuçehr Camii, Selçuklu Fetih Kitabesi, Selçuklu Kervansarayı, Selçuklu Kabristanı ve diğer kadim eserler, bu şehrin geçmişten günümüze ne kadar değerli kültür varlıkları taşıdığının yalnızca birkaç örneğidir. Bu bakımdan Ani, hem tarihi hem de mimari varlıklarıyla bir kültür merkezi olmuştur. Hiç şüphesiz Ani, Selçukluların fethiyle yeniden şekillenmiş ve Türk-İslam kimliği kazanmıştır. Ebu’l Menûçehr Külliyesi, Ebu’l Muammeran Külliyesi, kümbet ve mezarlık alanı, hamamlar, konutlar, çarşı, saray, köşk, malikâne gibi sivil mimari örnekler, kente Türk-İslam kimliği kazandıran eserlerden birkaçıdır. Kafkasya'dan Anadolu'ya giriş noktasında, ilimizin en önemli tarihi kültür varlığı olan, içinde barındırdığı zenginlikleriyle UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne girmeyi başaran, her yıl yerli ve yabancı binlerce kişinin ziyaret ettiği Ani Örenyeri, hem 5000 yıllık geçmişe sahip olması hem de tarihi İpek Yolu üzerinde yer almasından dolayı ülkemizin ve dünyanın en önemli antik şehirlerinden biridir. Sahip olduğu tarihi eserlerle kültürel bir mozaik olan Ani Ören Yeri’nde kazı çalışmalarımız devam etmektedir. Büyük titizlikle yürütülen çalışmalarda, vurulan her kazmada yeni bir zenginliğe, yeni bir tarihi mirasa ulaşıyoruz. Bu vesile ile kazı çalışmalarında özveriyle görev yapan tüm görevlilere teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Amacımız; Ani Ören Yeri’nin tarihi ve kültürel önemini ortaya koymak ve buradaki kazı çalışmaları sonucunda ortaya çıkan bu muhteşem zenginliği, bu kültürel zenginliği, bu tarihi mirası gelecek nesillerin istifadesine sunmaktır. Ani’nin en önemli zenginliklerinden olan ve Anadolu’nun İlk Türk Camisi unvanına sahip Ebu’l Menuçehr Camii, 2 yıl önce ibadete açılmış ve ezan sesi yeniden Ani semalarında yankılanmaya başlamıştır. Bu manada; Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması kadar önemli olan Ebu’l Menucehr Camii’nin ibadete açılması da bizler için bir gurur vesilesi olmuştur. Bizler için zaferler ayı olan Ağustos ayında Ani’yi fethederek Anadolu’ya girişimizi sağlayan Ebu’l Feth Sultan Alparslan başta olmak üzere, tüm fetih ve savaşlarda, vatan savunmasında, iç güvenlik operasyonlarında cennet vatanımız için canlarını veren tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.” şeklinde konuştu.
Ani’nin fethinin 959. yıl dönümü etkinlikleri protokol üyeleri ve katılımcıların ellerinde Türk Bayrakları ile Aslanlı Kapı’dan Ebul Menuçehr Cami’ye kadar düzenlenen yürüyüşle sona erdi.