Kars'ın yıllardır en büyük şanssızlığı
Komünist sistemle yönetilen
Sovyetler birliğine komşu olmasıydı..
Eğer demokrasiyle yönetilen
ekonomik anlamda gelişmiş bir ülkeyle komşu olsaydık
Türkiye'nin en eski,
en kadim şehirlerinden birisi olan Kars,
şu an hakettiği yerde olacaktı..!
Ben bu kadim şehri;
çok zengin ve asil bir insanın
fakirleşmesine, yaşlanmasına ve bu yüzden
itibarını kaybetmesine benzetiyorum.
Düşünün,
hayal edin;
kimse göç etmemiş
nüfusu üç milyon
bir tarafta Selim, bir tarafta Arpaçay
bir tarafta da taa TRT'nin kulesine kadar büyümüş
yüzlerce fabrikasının olduğu
kimsenin işsiz olmadığı
taş binaların ve kiliselerin yıkılmadığı
ve bu vesileyle milyonlarca turistin ağırlandığı
refah düzeyi uçmuş, soğuk ama
mutlu insanların yaşadığı bir şehir olsaydı
fena mı olurdu ?
Bu şehrin bu kadar geri kalmasında
başka faktörlerde var tabi ki;
mesela seçilmiş bazı milletvekilleri
ve atanmış üst düzey yetkililer ile kurum müdürleri.
Ama bazıları da
heykeli dikilecek kadar değerli!
Bu şehir için canlarını dişlerine takan
ve yoktan var edenleri ayrı tutuyorum.
Bundan bir kaç yıl öncesine kadar
bu basiretsizler
Kars'ı bir basamak olarak görüyorlardı
bu yüzden ailelerini bile Kars'a getirmiyor
görevleri bittiğinde de
daha büyük şehirlere tayinlerini yaptırıp gidiyorlardı.
Ama son yıllarda bu durum yaşanmıyor
ama burada yaşayan bazı ırkçı
şovenist insanların etkisinde kalarak
insanları etnik ve mezhepsel anlamda ayırarak
ona göre muamele yapıyor,
sonrada ekmek yedikleri bu şehirden defolup gidiyorlar.
Ama bu tipler unutmamalıdır ki;
Kars'ta yaşayan herkes bir ailedir
ve bu şehirde bölücülük yapmak
kimsenin haddine değildir !
Üstüne basa basa söylüyorum
bölücülük yapıyorsunuz!
Su gider kum kalır demiş büyüklerimiz
Kimse kimsenin vatanseverliğini sorgulayamaz!
yeter ki görevinizi adam gibi yapın
ve birliğimize beraberliğimize halel getirmeyin..!
Gocunan varsa bu yazı üzerine çok yakışır!
Alibeyoğlu yazdı: "Bu şehrin katilleri"
Serhat Televizyonu Yönetim Kurulu Başkanı Alican Alibeyoğlu “Bu şehrin katilleri” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Alibeyoğlu'nun yazısı şöyle: