Kars’ın kar gibi beyaz kalması temennisinde bulunduğunu da anımsatan Alibeyoğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı açıklaması şöyle:
“Yeni tanıştığınız biri ilk önce ( ne yazık ki) nereli, ardından neresinden olduğunuzu sorar. Karslı iseniz sorular artarak sürer ve “Sizin oralar çok güzelmiş; hep gitmek istemişimdir” sözleriyle son bulur. Kars hep gidilesi ve erişilesi bir yerdir birçok insan için. Kars’ımız kaşarı ile, balı ile, kazı ile sofralarımızdan başlamıştır gönüllerde yer etmeye…
Karlar altında ayrı bir güzelleşir Kars ve Kalesi; tarihin sayfaları açılıverir ve 2004 yılında koruma altına aldığımız mimari yapısı dillenir: İklimi ve karı şimdiye dek bize dezavantaj gibi sunuldu, yoksulluğun ve sefaletin gerekçesi oldu. Oysa İskandinav Ülkeleri gibi , Kanada gibi gelişmiş ülkeler Kars’tan daha soğuk. Kars yalnızca görülesi değil yaşanılası bir kenttir, yaşanabilir hale getirdiğimizde…
Karda bırakılan izler bir sonraki kar yağışına kadar sürermiş, Kars’a bırakılanlar bir dönem sonrasına, hele yapılan ilk seçimlere kadar sürmemeli: “Bizden” olan “Biz” olmamızı engellememeli… Bugün Kars sokaklarını gezerken üzülüyor, kahrediyorum. İşsizliğimizi, yoksulluğumuzu, göç etmek zorunda kalışımızı, hâlâ hastalandığımızda Erzurum yollarına düşüşümüzü, gençlerimizin gelecek korkusunu görüyorum. Bunların hiçbirini hak etmiyoruz. Bütün bunlar yaşanırken ne ülkenin en güzeli olduğuna bakmaksızın yağan karı, ne de kendimize gelmemiz için iliklerimize kadar işleyen soğuğu hiç de ‘Bizden olan, bizden olmayan’ ayrım yapmıyor. Bir anda eşitliyor hepimizi. Bir biz beceremiyoruz…
Kars bir kar misali eriyor her geçen gün. Kentimizi temsil etmek için seçtiğimiz tek çivi çakmadan, bizlere hiçbir şey katmadan sözde görevlerini tamamlarken, kimileri seçilmek adına ortaya çıkabiliyor, etnik kökenlerini bile kullanmaktan geri durmuyor, daha kötüsü “kötü olacaksa bizim kötü olsun” dedirtmeyi başarıyorlar. Elma şekerleri bittiğinde ise ellerimizde sapı kalıyor. Bu nereye kadar böyle sürecek?
Artık dur deme zamanı gelmedi mi?
“Bizden” olanların değil bizim olanları görevlendirmek gerekmez mi?
Kar ve güzelliklerini sadece fotoğraf karelerine bırakan değil, turizmden kış sporlarına kadar yaşayan bir kent olma, gerçek temsilcilerini seçme zamanı gelmedi mi?
İş, sağlık, eğitim ve iyi bir gelecek gençlerimizin, çocuklarımızın hakkı değil mi?
Kars gerçekte bizim değil mi? El ele, omuz omuza yürüme; farklılıklarımızı düşünsel ve eylemsel bir zenginliğe dönüştürme zamanı gelmedi mi?
Şimdi değil ise ne zaman?
Kars bütün renklerini bir bir kaybediyor. Bir tek beyazımız kaldı temiz ve masum olan. Onu da her ne pahasına olursa olsun korumak bütün Karslıların görevi…
Saygılarımla…”