Hac farizasını yerine getirmek üzere akülü sandalyesiyle mübarek beldelere gelen ortopedik engelli Mücahit Yasin Kepek, "İslam'ın doğduğu topraklara İslam ile doğmaya geldik" dedi.
Hac farizasını yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığı hac organizasyonu ile mübarek beldelere gelen ortopedik engelli Mücahit Yasin Kepek (32), bu mukaddes yolculuktaki deneyimlerini anlattı. Annesi, abisi ve yengesi ile birlikte geldiklerini ifade eden Kepek, 12 yıl bekleyişinin ardından bu yıl yedeklerden hac kesin kayıt hakkı elde ettiklerini söyledi.
Akülü sandalyesi ulaşımını sağlayan Kepek, haberi aldıktan sonra Diyanet İşleri Başkanlığının hacla ilgili kitapları, dijital içerikleri ve daha önce gelenlerin tecrübelerine dayanarak hazırlıklarını tamamladıklarını belirtti. Kepek bir takım zorluklar olsa da aldığı desteklerle hepsinin üstesinden gelebildiğini dile getirerek, "Biraz mesafemiz uzak, bir takım zorluklar oluyor ama Allah razı olsun hacılarımız hep yardımcı olmaya çalışıyorlar, gerekirse beni kollarıyla kaldırıp araca bindiriyorlar" dedi.
Kabe'ye giderken Mekke Belediyesi'nin rampalı otobüslerden oluşan toplu ulaşım araçlarını da kullandığını belirten Kepek, imkan varsa engelli bireylerin otel tipi konaklama tercih etmelerinin ulaşım anlamında kolaylık sağlayacağını kaydetti. Oteller ve Kabe arasında çalışan giden servislerin rampası olan otobüslerden olmasının gerekliliğine işaret eden Kepek, "Diyanetimiz bunu yapar. Onun dışında herhangi bir sıkıntı görmedim. Yemeklerimiz güzel, personelimiz güzel, kafile başkanımız, grup hocamız güzel insanlar. İrşat hizmetleri hocalarımız anlatıyorlar, manevi noktada bizi doyumsuz bırakmıyorlar" dedi.
"İslam'ın doğduğu topraklara İslam ile doğmaya geldik"
"İslam'ın doğduğu topraklara İslam ile doğmaya geldik" diyen Kepek, "Burası başta Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), diğer peygamberler, sahabe-i kiram (radıyallahu anh) onların ayak bastığı topraklar. Biz buraya geldik ayak izlerimiz onların ayak izine karışsın. Belki onların hürmetine affediliriz, onlar gibi iman etmek, onlar gibi amel işlemek, hizmet etmek bize de nasip olur diye buralara geldik. Allah'ımızdan niyaz ediyoruz" dedi.
Kabe'yi ilk gördüğü anda hissettiklerini aktaran Kepek, "İlk gördüğümüzde tabi güzel bir duygu. Buraya gelmeden önce secde mahaline bakarak ibadet ediyoruz, buraya geldiğimizde sanki Kabe-i Muazzama'dan, kaldır başını ben buradayım, gibi bir nida yükseliyor. Ona bakarak namaz kılmanın çok ayrı bir zevki var. Ne kadar kılsanız da doyamıyorsunuz" ifadelerini kullandı.
"Bana çok yardımcı oluyorlar"
Hacı adayları arasında samimi ve sevgi dolu bağlar oluştuğunu ifade eden Kepek, "Hacı adaylarımız güzel insanlar. Buraya gelen insan bu güzelliği aramaya, bulmaya geliyor, kalp kırmamaya geliyor, bunu elde etmeye geliyorlar. Bizlere karşı da daha hassas oluyorlar, güzel davranıyorlar, her türlü yardımı etmeye çalışıyorlar. İlişkilerimiz de güzel oluyor. Birbirimize yardımcı oluyoruz. Hatta onlar bana daha çok yardımcı oluyorlar. Aramızdaki muhabbette kuvvetleniyor" ifadelerini kullandı. Kepek, dünyanın dört bir yanından Müslümanlarla bir arada olmaktan, beraber ibadet ve dua etmekten de ayrı bir mutluluk duyduğunu söyledi.
"Bizler de Kabe'yi çok yakında görme imkanına kavuşabiliriz"
Tekerlekli sandalye ve akülü araçlarla tavaf yapan yaşlı ve engellilerin zemindeki metaf alanına alınmadığını hatırlatan Kepek, "Bizler bu rahatsızlığı Rabbimizden bir hediye olarak görüyoruz, çünkü arkasında getirdiği hayırlar çok fazla, paylaşamaya gerek yok, altında çok gizli hayırlar var. Biz böyle görürken bazı şeylerden cezaymış gibi mahrum bırakılmak çok hoşumuza gitmiyor açıkçası. Kabe'nin bulunduğu zemin kata araçlar alınmıyor. İkinci katta bizler için ayrı bir koridor oluşturmuşlar. Bu her katta oluşturulabilir, zemin katta da sağlayabilirler. Bizler de Kabe'yi çok yakında görme imkanına kavuşabiliriz" dedi.
"Ben bir engelli olarak buraya geldim"
Engelli olup da mübarek beldelere gelmek isteyenlere tavsiyelerde bulunan Kepek, "Ben bir engelli olarak buraya geldim, bazı sıkıntılar yaşanıyor. Sıcak etkiliyor bizi, sıcaktan korunmak gerek, çünkü bizim bir yerimiz yandığında iyileşme hemen gerçekleşmiyor. Daha çok klimalı yerlerde bulunmak, çıplak ayakla yere basmamak, bunları sağladığı sürece bir sıkıntı yaşamaz engelli kardeşlerimiz. Gelmeleri tabii ki tavsiye ediyorum. Benim günahım çok. Ben açıkçası bu günahları temizlemek için geldim" ifadelerini kullandı. Kepek, Diyanet İşleri Başkanlığının sağlık hizmetlerinin oldukça donanımlı olduğunu belirtti.
"Arafat tertemiz olmaya gittiğimiz bir yer"
Arafat Vakfesine yaklaştıkça heyecanlarının arttığını dile getiren Kepek, "Arafat, anadan doğduğumuz gün gibi tertemiz olmaya gittiğimiz bir yer. Bu fırsatı değerlendirmek istiyoruz. Burada Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve sahabe-i kiramın yaşadığı sıkıntıları bir nebze de olsa biz de yaşayıp onları anlamak, onların izinden gitmek istiyoruz. Arafat duaların kabul edildiği yer diye biliyorum. Edeceğimiz çok dua var. Her türlü hayra muhtaç insanlarız. Yani biraz da dua kapısı olarak görüyorum, Farklı isteklerin Allah tarafından icabet olunacağı yer. Buraya çıkıp Allah'tan gönlümüzce dilediğimiz şeyleri niyaz etmek istiyoruz o da takdir ederse memnun oluruz" ifadelerini kullandı.
Kepek, mübarek topraklarda en çok Kabe'den etkilendiğini aktararak, "Kabe-i Muazzamanın heybeti, azameti bizi biraz cezbediyor. Kendine çekiyor. Tabii yine Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) buyurmuş, "Kabe ne kadar azametlisin, heybetlisin ama imanı kemale ermiş bir mümin senden daha şerefli, daha kıymetlidir." diye biz de burada Allah-u Teala'dan iman-ı kamil niyaz ediyoruz" dedi.
"Dualarımızın başında Filistin ve Doğu Türkistan var"
Dualarının başında mazlumların geldiğinin altını çizen Kepek, "Filistinli kardeşlerimize, Doğu Türkistan'da zulüm altında kardeşlerimize başta bunlara dua ediyoruz. Tabi bunun burukluğunu da yaşıyoruz. Biz de buraya geldik görüyoruz bir sürü hacı var farklı ülkelerden. Bu kadar sayımız çok olmasına rağmen bir hükmümüzün olmaması açıkçası acı verici bir durum" dedi.
"Kabe gibi bir gönül istiyoruz"
Kepek, Kabe gibi bir gönle sahip olmak istediğini ifade ederek, "Çünkü Kabe-i Muazzama kimseyi geri çevirmiyor. Bütün iman edenleri aynı şekilde karşılıyor. Hiç onlara karşı zenginmiş, fakirmiş ya da varlıklıymış, yakışıklıymış diye bir ayrım yapmıyor. Herkesi bir kabul ediyor ve onları kucaklıyor. Biz de onun gibi bir gönül elde etmeye geldik. Onun gibi bir gönül istiyoruz Allah'tan, bu şekilde dualarımız var" dedi.
"Akülü sandalyede lityum pilli araçlar daha uyumlu"
Ortopedik engellilerin Mekke ve Medine'de kullanabilecekleri akülü sandalye ilgili de tavsiyelerde bulunan Kepek, "Bazı kardeşlerin elleri çalışmıyor boyun yaralanması olduğu için. Ben onlardan biriyim. O yüzden akülü sandalye lityum pilli araçlar daha uyumlu. Biz de lityum pilli bir araç temin ettik, hiçbir sıkıntı yaşamadık. Burada çok rahat ettik. İmkanı olanlar temin eder, arkadaşı olanlar çevresinden ödünç alabilir. Benim arkadaşlarım benden bunu isterse veririm" ifadelerini kullandı.
"Mavi yelekliler de bizlere çok yardımcı oluyor"
Kepek, din görevlilerinin de kendisine destek olduğunu vurgulayarak, "Burada Diyanet İşleri Başkanlığının bizlere yardım eden personeli var. Mavi yelekli kişiler de bizlere çok yardımcı oluyor. Servis duraklarında bekleyip bizleri araçlara bindirme konusunda çok yardımcı oluyorlar. Çok hızlı hareket ediyorlar. Burada bizim yalnız olmadığımızı hissettirmeye çalışıyorlar, bizlere hizmet ediyorlar. Allah hizmetlerini kabul eylesin" dedi.
"En büyük destekçim annem"
Annesi Zülbiye Kepek'in kendisinin en büyük destekçisi olduğunu belirten Kepek, "Bütün hizmetlerimi o görüyor, hiç sıkılmadan. O benim en yakın arkadaşlarımdan biri. Hakeza abimde burada. Abim de çok büyük destek veriyor. Tabi aile çok önemli, aile nimeti çok önemli, yengemde burada o da destek oluyor, biz dördümüz buradayız" ifadelerini kullandı.
Anne Kepek ise Diyanet hac organizasyonun sunduğu imkanların çok güzel olduğunu ifade ederek, ümmetin çocuklarına, Gazze ve Doğu Türkistan'a dua ettiğini ve mübarek topraklara yine gelmek istediğini söyledi.