AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, Şuşa Beyannamesi'nin 3. yılı dolayısıyla düzenlenen konferansta, "Bir barış ve iş birliği vizyonu belgesi olan Şuşa Beyannamesi'yle aramızdaki dayanışma ruhunu güçlü şekilde mühürlemiş ve bu mührü tüm dünyaya ilan etmiş olduk. Şimdi bu belgenin rehberliğinde tüm alanlarda tek ses, tek vücut olarak hareket ederek iş birliğimizi çok daha ileriye taşıyacak, önümüzde yeni ufuklar açacak, ortak fayda temelinde yeni başarılara imza atacağız" dedi.
Azerbaycan'ın Ermenistan işgalinden kurtardığı Dağlık Karabağ'ın Şuşa şehrinde Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkileri müttefiklik seviyesine çıkaran Şuşa Beyannamesi'nin üçüncü yıl dönümü dolayısıyla "Türk Devletleri Teşkilatı: Jeopolitik Gerçekler ve Küresel Çalkantılar Ekseninde Yeni Stratejik Hedeflere Doğru" başlıklı uluslararası konferans düzenlendi. Türk Devletleri Teşkilatı'na üye ve gözlemci ülkelerin iktidar parti liderlerinin de katıldığı uluslararası konferansa AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, Türkiye-Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Şamil Ayrım ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler Başkanı Zafer Sırakaya, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, Yeni Azerbaycan Partisi Genel Başkan Vekili ve Merkez Yürütme Kurulu Başkanı Tahir Budagov ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Şuşa Özel Temsilcisi Aydın Kerimov katıldı.
"Şuşa Beyannamesi son derece köklü ve sağlam temeller üzerine inşa edilmiştir"
AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala yaptığı konuşmada, yıllarca Azerbaycan topraklarının haksız, hukuksuz işgaline karşı Azerbaycan ile birlikte mücadele ettiklerini belirterek, "Gerek ikili düzeyde, gerek uluslararası alanda örnek bir dayanışma sergiledik. Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere tüm üst düzey yetkililerimiz ve diplomatlarımız her platformda bu davanın savunucuları oldular, zaten de vazifeleriydi" dedi. Efkan Ala, "Şuşa Beyannamesi, son derece köklü ve sağlam temeller üzerine inşa edilmiştir. Öyle ki bu belgeye temel oluşturan her bakımdan müstesna ilişkilerimiz, gücünü ortak, köklü tarihimizden, dilimizden, kültürümüzden, örf ve adetlerimizden ve hepsinin kaynağında yatan gönül bağımızdan almaktadır. Kadim Şuşa'da imzalanmış olan beyanname ikili ilişkilerimizin bugünkü seviyesini taçlandırmış, hukuki zemini perçinlemiş ve geleceğin rotasını çizmiştir. Bu belge, ilişkilerimizi müttefiklik seviyesine ulaştırmasının yanı sıra arzularımızı ve hedeflerimizi gerçekleştirmek için hepimize Sayın Cumhurbaşkanlarımızca verilen rehber ve talimat niteliği taşımaktadır" dedi.
"Gazze'de yaşananlar tüm dünya ve insanlık için büyük bir utanç kaynağıdır"
Gazze'deki duruma da değinen Ala, "Tüm çabalarımıza rağmen ne yazık ki Gazze'de masum insanların kanı akmaya devam ediyor. 21. yüzyılda toplu mezarların bulunduğu, insanların açlıktan ölmeye mahkum bırakıldığı, susuzluktan ölmeye mahkum bırakıldığı bu ölçüde bir katliam, bir soykırım, tüm dünya ve insanlık için büyük bir utanç kaynağıdır. Bu alçak saldırıları durdurmak için gerekli somut adımları tüm dünya atmaya mecburdur. Orada yok edilen insanlığın kendisidir, insanlığın değerleridir, bütün değerlerimizdir. Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesindeki gelişmeler sonrası İsrail'i uluslararası hukuka uymaya zorlayacak tedbirlere duyulan ihtiyacın daha da arttığı ortaya çıkmıştır" diye konuştu.
"Dünya üzerinde eşi benzeri olmayan Türkiye-Azerbaycan kardeşliği ilelebet yaşayacaktır"
Küresel ve bölgesel çapta büyük değişimlerin ve dalgalanmaların yaşandığı bir çalkantılı dönemde Şuşa Beyannamesi'nin değeri ve öneminin çok daha iyi anlaşılacağını düşündüğünü belirten Ala, "Nitekim, bir barış ve iş birliği vizyonu belgesi olan Şuşa Beyannamesi'yle aramızdaki dayanışma ruhunu güçlü şekilde mühürlemiş ve bu mührü tüm dünyaya ilan etmiş olduk. Şimdi bu belgenin rehberliğinde tüm alanlarda tek ses, tek vücut olarak hareket ederek iş birliğimizi çok daha ileriye taşıyacak, önümüzde yeni ufuklar açacak, ortak fayda temelinde yeni başarılara imza atacağız. Büyük zafer ve Şuşa Beyannamesi'nin imzalanmasına giden yolda hayatlarını feda etmiş aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, gazilerimizi şükranla selamlıyorum. Dünya üzerinde eşi benzeri olmayan Türkiye-Azerbaycan kardeşliği ilelebet yaşayacaktır" ifadelerini kullandı.
"Türk Devletleri Teşkilatı küresel bir güç olma potansiyeline ulaşmıştır"
KKTC Başbakanı Ünal Üstel ise konuşmasında Kıbrıs Türk halkının Türk Devletleri Teşkilatı'nın bir üyesi olmaktan büyük onur ve mutluluk duyduğunu dile getirdi. Başbakan Ünal Üstel, "Üyeliğimiz konusunda bize destek veren tüm kardeş ülkelere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Köklü bir geçmişe sırtını dayayan ve emin adımlarla güçlü bir geleceğe yürüyen Türk Devletleri Teşkilatı, 200 milyona yaklaşan nüfusu, yaklaşık 4.5 milyon kilometrekareyi bulan ve Avrupa Birliğinden daha büyük coğrafyası ve yaklaşık 2 trilyon dolara yaklaşan ekonomik potansiyeliyle bölgesel bir güç olmanın ötesinde, artık küresel bir güç olma potansiyeline ulaşmıştır. Türk Devletleri Teşkilatı, oluşturulan sağlam kurumsal yapısı ile küresel ve bölgesel ilişkiler bağlamında oluşturduğu potansiyelle üye ülkelerin sırtını güvenle yaslayacağı bir güç haline gelmiştir" şeklinde konuştu.
"Tüm Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin ilişkilerimizi geliştirme noktasında kapılarını bize açmasını bekliyoruz"
Azerbaycan ile KKTC arasındaki ilişkilerin son dönemde bambaşka bir boyuta taşındığını ifade eden Üstel, "Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev, KKTC ile siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerin daha da ileri seviyelere taşınacağı yönünde açıklamalar yapmıştır. İnanıyorum ki çok yakın bir gelecekte Türk Devletleri Teşkilatı'na üye tüm ülkelerin hem siyasal partileri ile hem de meclisleri ile buna benzer iş birliği anlaşmalarına imza atacak ve çok kısa sürede onlarla da kucaklaşacağız. Tüm Türk Devletleri Teşkilatı Üyeleri'nden siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişkilerimizi geliştirme noktasında kapılarını bize açmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.