Psikolojik bir harbin ortasındayız. İnanç dinamiklerimizle yol almaya, yol bulmaya çalışırken bulduğumuz yöntemlerin veya geliştirdiğimiz modellerinde o psikolojik harbin önerdiği modellemelerden birer prototip olduğunu göremiyoruz. Teknolojik imkanlarla zamanı algılamaya yönelik ne kadar yöntem bulursak bulalım öte yandan bizim inanç, moral ve motivasyon değerlerimizi oluşturan düşünce ve his dünyamıza yapılmakta olan saldırıların devam edeceği muhakkaktır.Peki bu psikolojik savaş nasıl oluyor, bizim inanç, düşünce ve bilinçaltımıza nasıl saldırılıyor? Dahası bu saldırıların bizim dünyamızdaki tahrip gücü ne kadar oluyor? Bu soruların cevabına geçmeden önce dünyayı yönetme-yönlendirme iddiasındaki güç odaklarının hedeflerini ve yöntemlerini saptayarak bunlar karşısındaki konumumuzu belirlemek daha doğru bir yöntem olacak.Hedef: Teknik, teknoloji ve bilimde ilerleme kaydeden hatta bu alanlarda ulaşılan hedeflerle birlikte kendi sosyoloji dilini oluşturan ve bununla birlikte muhayyel bir kimlik oluşturan ‘süper güç’ kitle iletişim araçlarının gücüyle, zaman içinde önce şaşkınlık, sonra hayranlık, en sonunda da ulaşılmazlık yani tapınılası bir sanal tanrı meydana getirmekte ve ona bir yeni din oluşturmaktadır. Bu yüzden ne kadar kendi kimliğinizi koruduğunuzu, bozulmadığınızı, tevhide sıkı sıkı bağlı olduğunuzu düşünseniz dahi bu sanal dinin bir yönüyle gizli, diğer yönüyle aşikar misyonerleri sizin bilinçaltınızı zehirlemiş ve itikadınızı siz farkında bile olmadan sarsmış olabilir. Bu olabilir çünkü şeytanın en mühim hilelerinden biri kendi mevcudiyetini unutturmaktır zaten!Yöntem: Yöntem dinin temel felsefesini takip ederek şekillenir. Din kavramının özü bir tanrı inanışına ulaşmak olduğuna göre bu firavuni yapılanmanın ilk işi kendinde tanrısal bir güç olduğunu kitlelerin bilinçaltına işlemek olmaktadır. Bunu yaparken kitlelerin kutsallarıyla bağını önce zayıflatan sonra da tamamen koparan bir süreç işletilmekte, teknik-teknoloji ve bilimsel alanda ulaşılan göz kamaştırıcı başarılar kullanılmakta ve yalancı tanrının olmayan kudretini varmış gibi göstermektedir.Sonuç: Bu sistemli eylemin sonucu algı sarsılmasıdır. Kendini bu muhayyel gücün karşısında güçsüz, değersiz ve dayanıksız hisseden toplumlar hızla manevi ve motivasyon değerlerinden uzaklaşmakta ve bu güç odaklarının istediği tüketen ve tüketirken de o odakların değirmenine su taşıyarak tükenen edilgen varlıklar olmaktadır. Bununla birlikte birey yaşamsal süreci içinde bilinçaltına işlenen bu şirk dolu idraksizliğin içinde belki de farkında dahi olmadan bu olmayan dinin kerameti menkul tanrısının isim ve sıfatlarını terennüm etmekte ve Kudret-i Mutlak olana kulluktan, kudreti muğlak edene yönelme yanlışına düşmektedir. İradesini hem birey olarak hem de toplum olarak felç etmekte ve kendi potansiyelinin farkına varmadan, kendisi olamadan, kendini bulamadan modern bir kölelik içinde ömrünü çürütmektedir. Kitle iletişim araçları eliyle ve kaosun tesiriyle büyüyen bu sanal dinin tanrısının isimlerini vird halinde anma ve yüceltmede biçimde dini ölçülerini muhafaza ettiği görülen toplumların maalesef mesafe kat etmeleriyse konunun bir başka şaşırtıcı yönünü oluşturmaktadır. Özellikle 11 Eylül hadisesi sanki yıllarca yürütülen zihinsel ve ruhsal dönüşüm hareketinin hasadı olmuştur. Öyle ki bu küresel putun yalancı kudreti gittikçe edilgen bir hal alan toplum algılarında şok etkisi yapmıştır. Bu yüzden sözün yolu şaşmış, yürekler sarsılmış ve şu tarz tuhaf diyaloglar sıkça görülür olmuştur.- Abi bu 11 Eylülü de Ortadoğu da ki çıkarları için Amerika kendi yapmış. Yoksa mümkün mü Amerikaya böyle bir şey yapmak! (İşin sosyolojik, jeopolitik yanı bir başka tartışma konusu ama, Amerika öyle bir güçtür ki Ona zararı ancak kendisi verebilir demek bir tanrısallaştırma çabası değildir de nedir? Bilinçaltında söylenen isim size de O Kadirdir(!)i çağrıştırmıyor mu?)- Abi Amerikasız olmaz. Bugün amerikayı reddeden devletler veya toplumlar bile ondan istifade etmektedir. Bu yüzden ona yakın olmalı, yakın durmalıyız. (O rahmandır ve rahimdir diyor sanki!)- Abi Amerika bir proje üretmiş ve onda ısrar ediyorsa kesin bir bildiği vardır. Bekleyelim görelim.(O Hakimdir abes iş yapmaz demek üzere gibi!)- Abi Amerikanın dev uyduları var onlarla dünyada her şeyi işitiyor ve görüyormuş. (Bir adım sonra o Semi ve Basirdir diyecek sanki!)Bilinç kaymasında, bu muhayyel güç tasavvurunda bu ve buna benzer diyaloglar uzayıp gider. Oysa bilim ve teknik nereye varırsa varsın, bu azgın insanlar güruhunun zulümleri nereye uzanırsa uzansın bir mümin için iman aslında sonsuz bir imkandır. O sarsılmazsa, rabbiyle irtibatını güçlendirdikçe bütün bu tabloya rağmen kainata meydan okuyacak ve rabbinin bu tabloyu külli iradeyle nasılda eşya ve hadiseleri kendisinin emrine vererek nasılda ters yüz edeceğini görecektir.Geçmişin dönüm noktalarında sonucu mağlubiyet olarak öngörülen önemli zaferlerin altında yatan gerçek bu külli hüsn-ü zandır. Çünkü iman bir imkandır ve Allahtan başka ilah yok demek buna benzer şirk içeren kaoslardan bütün bütün uzaklaşmak ve kainata meydan okuyacak bir düşünce ve ruhu geliştirmektir!Sözün özü; “ İnanıyorsanız üstün olacak sizlersiniz “ müjdesine karşı bütün gücümüzle evet inanıyoruz ve hazırız demek diyebilmektedir mesele.Sonrası Fettah olanın adıyla kolaydır...
En Güzel isimler
En Güzel isimler
11