“Yetkiyi ve aidatı aldınız, sattınız!”
Toplu sözleşme tamamlandı, kamu çalışanları memnun değil.
Volkan KARABAĞ
Kamu Sendikaları Platformu Kars Şubesi Başkanı Dursun Gören, kamu çalışanları 6. dönem toplu iş sözleşmesinden memnun olmadığını, alınan yetkinin masada, aidatın karşılığında ise memurun satıldığını ileri sürdü.
6. dönem toplu iş sözleşmesi ile ilgili Kamu Sendikaları Platformu Kars Şubesi Başkanı Dursun Gören tarafından basın açıklaması yapıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin tarafından 23 Ağustos 2021 Pazartesi günü 2022 ve 2023 yıllarına ait zam oranlarının açıklandığı açıklama şöyle:
“İdeolojik yetkili sendika ve küçük ortağı, %38’lik zam, 600 lira seyyanen zam, %6 refah payı talep etmiş olsa da kamu çalışanlarına sıfır zam, sıfır seyyanen zam ve sıfır refah payı alarak, sıfır zamma imza atmayı becerebilen ve bunu da bir kazanım diye yutturmaya çalışan sendikalar olarak da tarihe geçmiştir.
“Yetkiyi aldınız! masada sattınız!”
Yine ideolojik siyasi yetkili sendika ve küçük ortağının talebi olan “3600 ek göstergenin tüm kamu çalışanlarına verilmesi, kurban ve ramazan aylarında kamu çalışanlarına da bayram ikramiyesi verilmesi, yardımcı hizmetler sınıfının 1 defaya mahsus eğitim durumlarına uygun kadrolara geçirilmesi, sözlü sınavın kaldırılması, gelir vergisinin %15’e sabitlenmesi, 4b’li kamu çalışanlarının 4a kadrosuna geçirilmesi, ek ödeme ve özel hizmet tazminatlarının artırılması gibi on yıllarca bekleyen sorunlardan 1 tanesinin dahi çözülemediği bu toplu sözleşme fiyaskodur, garabettir, rezalettir ve kamu çalışanlarına ihanettir.
“Aidatı aldınız! memuru sattınız!”
Dahası masada yıllardır çözüm bekleyen onlarca sorunda hiçbir gelişme sağlanamamışken sayın bakan Vedat Bilgin’in legal olan ve ideolojik siyasete hayır diyen sendika ve konfederasyonlar için kullandığı “sendika enflasyonu var. Merdivenaltı diyebileceğimiz yapılar var. Onların da önüne geçebilmek için yüzde 1 örgütlenme düzeyi olan sendikaların bundan istifade edebilmesini kararlaştırdık” ifadesini kabul etmiyoruz ve merdiven altı sözünü misliyle kendisine iade ediyoruz.
Sayın bakan, hatırlatmak istiyoruz ki; sözleriniz anayasamızın 51. maddesinde yazılı: “hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrılmaya zorlanamaz." ifadeleri ile güvence altına alınan sendikal örgütlenme özgürlüğümüzün ihlali ve engellenmesi anlamına gelmektedir.
“Merdivenaltı diyebileceğimiz yapılar var” ifadenizdeki “merdivenaltı” ve “yapılardan” kastınız nedir?
“Sendikal hakkımız engellenemez”
Eğer yetkili sendika haricindeki sendikalardan bahsediyorsanız 715 bin sendika üyesi memurun irade ve tercihleri sizin nazarınızda yok anlamına mı geliyor?
Yasada belirtildiği üzere “üyelerinin ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için” bakanlığınızın onayıyla kuruluşunu gerçekleştirmiş sendikaların birden fazla olması çoğulcu demokrasinin gereği olduğu gibi hizmet kalitesinin artırılması için elzem değil midir?
Bu hakaret içeren ifadeler, memurun itibarını ayaklar altına alan ve memurları geçim darboğazına mahkûm eden, aldığı fiyakalı maaşla, bindiği milyonluk makam arabasıyla sıkça gündeme gelen kişi tarafından mı size dikte edilmiştir?
Sayın bakan Bilgin; yetkili sendika ve ortağı ile imzaladığı toplu sözleşme ile sendika üyesi olamayan binlerce kamu görevlisini ve hizmet kolunda %1’in altında üyesi olan sendikalara inanan ve güvenen kamu çalışanlarını kapsam dışı bırakarak ayrımcılığın ve sendikal tekelleşmenin önünü açmıştır.
Bu sözleşme maddesiyle anayasa, 4688 sayılı yasa ve bakanlığınızın onayı ile kurulmuş ve faaliyetlerini sürdüren tamamen yasal; şehit ve gazi yakınları, gaziler, engelliler, yurt çocukları, savunma emekçileri gibi dezavantajlı kamu çalışanlarının bir araya geldiği ve ideolojilerin, siyasi partilerin arka bahçesi olmak istemeyen bağımsız sendikalar ve konfederasyonları dolaylı yollardan adeta yasakladığınızdan haberiniz var mıdır?
“Sözleşmeyi düzenle! hukuku çiğneme!”
Sendikal mücadele tarihine ve demokrasimize kara bir leke olarak geçecek bu hatadan dönülmesi için hala geç değildir.
Kamu çalışanları nezdinde yok hükmünde sayılan bu sözleşmenin yargı nezdinde de yok sayılması için gerekli olan hukuksal başvurularımızı yaptık.
Kamuoyu ve üyelerimizce de bilinmelidir ki, anayasa mahkemesinin ve danıştayın, davalarımıza emsal oluşturacak birçok kararı vardır. Bu kararlara göre 83 milyonu eşit temsil etmesi gereken kamu otoritesinin sendikalar arasında taraf olacak sözleşmelere imza atması da hukuken geçerli değildir.
Demokrasimizin çoğulculuk ilkesini hedef alan, bu kararın ülkemizin dünya nezdindeki itibarına zarar vereceği de aşikardır.
Bir sendikanın korunup kollanması için çok sesliliği ve rekabeti ortadan kaldıracak bu adaletsiz girişimin kamuoyu vicdanında hak ettiği yeri alacağından şüphemiz yoktur.
Sarı sendika olarak tabir ettiğimiz bir sendika ve ortağının oyunuyla, mücadelesini kanunlar çerçevesinde yapan, bağımsız ve uluslararası sendikacılık anlayışını özümseyen, sadece üyelerinin hak ve menfaati için uğraşan, Türkiye’nin demokrasisinin gelişmesine öncülük eden yasal sendikalarımıza tüm kamu çalışanları sahip çıkmalıdır.
“Memur uyuma, iradene sahip çık!”
Memur-sen ve kamu-sen yöneticilerini de buradan insani ve vicdani muhakeme yapmaya davet ediyoruz!
Ne çabuk unutunuz kurucu genel başkanınız Mehmet Akif İnan ve dava arkadaşlarının çektikleri çileleri. Mehmet Akif İnan’ın “her eylem yeniden diriltir beni” sözüyle hareket kazandırdığı idealist tavırlarını.
Sanıyor musunuz ki bizlere reva gördüğünüz zulüm sözleşmesi bizleri yolumuzdan döndürecek. Biliyoruz ki haklı olanlar daima kazanacaktır. Bizler haklıyız ve kazanacağız!
“Davamızda haklıyız kazanacağız!”
Her bir sendikamızın güneş gibi yeniden doğacağı ve bize bu zulmü reva görenlerin ise güneşin altında kar gibi eriyeceği günler çok yakındır ve diyoruz ki; stepne sendika ile birlikte son koz olarak masaya sürdüğünüz “legal sendikaları kapatmayı amaçlayan çağdışı oyun ise bizlerin değil sizlerin yani zulmedenlerin sonu olacaktır.”